20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ymüş! İnanmıyorum…

Günün her saat değişen siyasi ortamında, biraz gecikmiş bir yazı… Bu yazıyı 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde yazmış olmalıydım. Ancak şartlar uygun düşmedi. Demek ki; toplumsal ve sosyal yönden önemli olan kadın konusunu ben bile geri plana itmişim… Ayıp ama, kadın konusundaki mahalle baskısından çok siyasi olaylardan istemeden de olsa etkilenmişim!..

8 Mart “Dünya Kadınlar Günü” olarak her yıl gelişmiş veya gelişmemiş ülkelerde kutlanıyor. İlk defa 1922 yılında kutlanmaya başlayan, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün bu yıl yüzüncüsü yapılmış. Dünyanın tüm ülkelerinde kadınlar günü kutlanırken bazı kadınların sesleri çok gür, bazılarının da çok cılız çıktı. Geri kalmış toplumların kadınları ya kadınlar gününden habersiz, ya da boyunları eğik kaderlerine razı olmuşlardı. Özgürlüğe ulaşan kadınlar bu dünyada biz de varız, erkeklerin varlığı bile bize borçlu, sizden artımız var eksimiz yok diye seslerini yükselttiler. Kuşkusuz, her toplumda kadınların şanslısı veya şanssızı var… Ekonomik özgürlüğünü ve bağımsızlığını yakalamış olan kadınlar ile çaresiz, mahalle veya aile baskısı ile bunalan kadınlar arasında büyük bir uçurum var. Dünyanın geri kalmış ülkeleriyle Türkiye arasında üç aşağı beş yukarı pek fark görünmüyor…

Türkiye’de kadına fazla özgürlük yaramaz diye düşünenler bu ülkede yaşıyor. Kadının karnından çocuğu, başından yumruğu eksik etmeyin diyen erkeklerin sayısı azınlıkta mı yoksa çoğunlukta mı onu da tam bilemeyiz… Bu bakımdan 8 Mart gününü göstermelik olarak kutluyoruz. Ruhat Mengi, sütununda ilginç bir saptama yapmış; “ Dünya kadınlar Günü’nü ben yıllardır kutlamıyorum, kadınların dünyada rekor kıracak düzeyde şiddet gördüğü, cinayet-tecavüze uğrama ve her tür eşitsizlikte liste başı olduğu, töre cinayeti dedikleri vahşeti durdurmak için en ufak gayret gösterilmeyen ülkede Kadınlar Günü kutlaması neyimize… Birbirimizi mi aldatacağız” diye yazmış. Yerden göğe kadar yerinde bir görüş…

XXI. Yüzyılda dünyadaki en çok şiddete, tacize maruz kalan ülkelerden biri olma özelliğinden bir türlü kurtulamıyoruz. Töre cinayetleri adı altında kadınların öldürülmesi, sokaklarda boğazlanması, kurşun yağmuruna tutulmasını yaşamıyor muyuz? Bu konuda kadınların hiç mi suçu yok? Var tabii… Anlamadan, araştırmadan, kişilik ve cinsel bunalım yaşayan insanlarla evlenince başlarına gelecek kaçınılmaz oluyor. Bazıları ne de güzel kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar; alınlarında “hödük” oldukları yazılı değil ki, nerden bileceğiz? O da cehaletin başka bir yönü…

Neyse…

Dünya Ekonomik Forumuna 2010 verilerine dayanarak “Cinsiyet Ayrıcılığı Raporu” diye bir rapor verilmiş… Bundan kaçımızın haberi var? Bu konuda inceleme yapılan 134 ülke arasında Türkiye 126. sırada yer almış!.. Başka bir deyişle sondan dördüncü!.. Listenin başında Kuzey ülkeleri, İzlanda, Norveç, Finlandiya ile Yeni Zelanda yer almış… Kısacası kadın konusunda sınıfta kalmışız da haberimiz yok… Ancak Fas, Benin, Suudi Arabistan, Yemen, Çad, Mali, Fildişi Sahilleri ve Pakistan’ı geride bırakmışız. Ne garip ki, rapora göre Mısır, Fas, İran ve Ürdün bile bizden önde görünüyor. Raporu ayrıntılı okuduğunuzda karamsarlığa düşmemek elde değil… İşgücünde 125. olan Türk kadını gelire baktığınızda sondan 10. ülkesi!.. Eğitim durumunda ise 109. olan kadınımızın ileri olduğu tek nokta ise erkeklere göre ölüm oranının daha geç olması…

Dünya Kadınlar Günü nedeniyle basında çıkan haberlere bakıyorum ilginç ayrıntılar var. Çin’den sonra dünyanın en kalabalık ülkesi Hindistan’da on binlerce kadın sokaklara dökülmüş… Fildişi Sahilinde ise binlerce kadın coşku ile kendilerine verilen yılda bir günü kutlamış… Afgan kadınları burka esareti altında Dünya Kadınlar Gününü kutladıktan sonra birlikte yemek yemişler ama başlarına kötü bir şey gelmesin diye polis onları beklemiş!.. İlginç bir protesto ise Avrupa Parlamentosu’nda yaşanmış; bir kadın milletvekili takma bıyık ve erkek giysileri içerisinde diğer milletvekillerinin hayretli bakışları altında oturuma katılmış…

Türkiye’de kadınlar yaşadıkları şehirlerde bir şeyler yapmaya çalışmışlar; bazıları meydanlarda toplanıp seslerini duyurmaya çalışmış... Bazıları pankart açıp hatıra fotoğrafı çektirmiş, bazıları “Sessiz kalma suça ortak olma”, “Kadınlar Gününü kutlamıyoruz isyandayız” demişler, bazıları kadın cinayetlerini ve tecavüzleri kınamış… Bazıları da Türkiye’nin siyasi konumuna değinen pankart ve sloganlar atarak yürümüşler… En önemlisi de kendilerine özgürlük ve kadın hakları yolunda dünyadan çok daha önce adım atan Atatürk’ü saygıyla anmışlar…

TBMM’de İzmir Milletvekili Canan Arıtman bir konuşma yaptıktan sonra kadın sorunlarıyla ilgili bir çelengi Başbakan’ın boş koltuğuna bırakınca kızılca kıyamet kopmuş, arbede yaşanmış… AKP’li erkek milletvekilleri Arıtman’ı protesto etmişler, üzerine yürümüşler…
Erkek hegemonyası mecliste bile olunca bu sorun nasıl çözülür, bilinmez…

Seçime çok az bir zaman kaldı; bakalım siyasi partiler ne kadar kadın milletvekili adayı gösterecekler? Karşılıklı atışmalar yerine seçim konuşmalarında kadın seçmenlerin ruhunu okşayacak sözler söyleyecekler mi?

Bir gazete haberine göre kadın cinayetleri son yedi yılda % 1400 artmış… Küçük çocuklara, genç kızlara, kadınlara karşı işlenen saldırı ve tecavüz oranının artması üzüntü verici. Bunda yasaların yetersizliği mi yoksa yargıçların suçu hafifletmek, indirim yapma çabaları mı daha etkili? Taciz olaylarında erkek ve kadın yargıçların verdikleri kararlar arasında fark var mı? Bilemiyorum…

Şimdi bakıyorum ortada taciz diye bir sözcük dolaşıp duruyor. Televizyonlarda ben haberciyim diye çıkan bir kadın filanca beni taciz etti diye program yapıyor…

Tacizin ne olduğunu tahmin edebiliyorum ama yine de merak edip sözlükleri karıştırdım. Bakın ne yazıyor;

“Tedirgin etme, canını sıkma, rahatını, huzurunu kaçırmak”.

“Cinsel istismar. İstemedikleri halde başkalarının cinsel yönelimlerine hedef olma durumu”.

“Taciz, sözle dokunmayla, davranışla da olur, fiilen gerçekleşmeyle de…”

Bütün bunların nedeni de bazı erkeklerin cinsel bunalımları veya gizlenmiş sapıklık içgüdüleridir. Kadınlar Gününde küçük kız çocuğunu taciz eden 13 yıl hapis cezası verilen sözüm ona bir gazetecinin tahliye edilmesi de gerçekten üzüntü verici… Kısa bir süre öncesi de Mardin’de küçük kız çocuğuna tecavüz eden 26 kişinin, çeşitli mazeretlerle cezalarından indirim yapılmış… İndirimi yapanlara sormak lazım; acaba tacize uğrayanlara siz razı mısınız diye soruluyor mu? Başka bir deyişle böyle bir olay kendi yakınlarının başına gelse ne yaparlar nasıl karar verirler?

Memleketimizin bazı yörelerinde kadın-erkek ayrımcılığı konusunda yapılan aymazlıklar saymakla bitip tükenmez. Örneğin Samsun Sosyal Hizmetler İl müdürlüğünde çalışan bir psikolog etek boyu yüzünden işinden olmuştu. Mersin’de bir lisede ise kız ve erkek öğrencilerin birbirlerine 45 cm. den fazla yaklaşmaları yasaklanmıştı. Basına kadın öğretmenleri taciz eden erkek öğretmenlerle ilgili haberler yansımıyor mu? Aynı şekilde kız öğrencisine de tacizde bulunan öğretmen yok mu?

Sırası gelmişken çalışan kadınlardan kaçta kaçı amir veya memurların tacizine uğramamıştır? Basına yansımayan bu tür taciz olaylarının sayısı ne kadardır? Bilen var mı?

Dünya Kadınlar Gününü göstermelik bile olsa kutlarken durum gerçekten vahim!...

Kısa bir süre önce bir siyasimiz; hayat, içki ve seksten ibaret değildir dememiş miydi?

Kadınların saygı görmediği, tacize uğradığı bir ortamda uygar devletler topluluğuna nasıl ulaşabiliriz?

Dünya Kadınlar Günü, bir gün bile olsa, yine de kadınlarımıza kutlu olsun derim!…


erdemyucel2002@hotmail.com

 

Yayın Tarihi : 15 Mart 2011 Salı 00:47:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erdal Geyikçi-Sanatcı.. IP: 88.231.236.xxx Tarih : 15.03.2011 11:34:17

Merhaba erdem abi.Öncelikle şunu söyleyim:Kadını nasıl tanımlarsın dersen"EVLENMİYENDEN KADIN,DOGURMAYANDAN ANA OLMAZ DERİM ERDEM ABİ...Beni doguranda bir kadın ve Ana .İnsanlık adına şiddete karşıyım.Şiddeti Yalnızca kadınlar için kullanılmasına karşıyım. Hayvanlara,Çocuklara,Kadınlara,Erkeklere,Bütün canlılara yapılmasına karşıyım.Başta anam olmak üzere bütün dünya kadınların gününü kutluyorum. Bende hersene kadınlar gününe davetli olarak giderim.Bir Erkegin kadınlar gününde ne geziyor derseniz...Ben işim icabı  köçek'likte yapıyorum ve birde tiyatroya bağlı olarakta çalışıyorum .En son Sosyal sorumluluk kapsamında ceza evindeki kadınlar için yapılan proğrama katılmıştım.3 saat ceza evindeki  kadınları elimden geldigi kadarıyla eğendirdim..Gözüme takılan ceza evindeki bir kaç tane küçük  çocuk olmuştu.Yanımda birde palyaço arkadaşım gelmişti çocukları eğlendirmek için.Daha sonra yetkili birisine sordum bu çocuklardamı suç işlediler diye.Çocuklar küçük olduğu için annelerinden başka dışarda bakacak kimsesi olmadıgı için burdalar yanıtını almıştım.Ceza evindeki kadınların gözünde hem hüznü,hemde o anki mutluluğu gördüm.Dışardaki kadınla,Ceza evindeki kadın arasındaki farkı gördüm erdem abi.Cezaları neydi bimiyorum.Ama Kader içerdede dışardada aynı.Kadın nerde olursa olsun kadındır..Daha öncede Sosyal sorumluluk kapsamında ,Erkekler için yapılan ceza evindeki proğrama Tiyatro olarak katılmıştım.Kısaca:Türkiyedeki aile şiddetine ve ayrılmaların neden çıktığını araştırdım..Araştırmam Herkesin bildigi gibi,Geçim sıkıntısı,işsizlik vs vs çıkıyor..Türkiyede 100/65 çalışanı kadın olduğunu gördüm.Çalışanların çoguda birbirleriyle evlendigini düşünürsek.En çok şiddetin ve ayrılmanında çalışanlar arasında oldugunu gördüm.Erkekler işsizlikten evlenemiyorlar,Bayanlarda işleri oldugu için,kimseye muhtaç degilim diye evlenmedigini gördüm..Başta kadın heryerde kadındır dedim,ya erdem abi.Ben geçmişte yaşamış,Çocuğunun kundağına top mermisi koyan,şavaşta cephane taşıyan KARA FATMALARIMIZINDA unutulmasına karşıyım.Başta kara fatmalarımız olmak üzere,Ebemle,dedemin zamanında üreten kadınlarımızın,kadınlar gününü kutluyorum...BEN HERZAMAN ÜRETENDEN YANAYIM..ÜRETEN KADINLARIMIZIN ÇOĞALMASI DİLEGİYLE SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ-SANATCI...


Mehmet E. IP: 84.62.37.xxx Tarih : 15.03.2011 19:31:58

Hocam ellerine saglik"Gec olsa da ele alip yazdigin icin tesekkür ederim.8 Mart kadinlar günü kendisini kadin görüp saygin olan tüm kadinlarin günleri hayirli ugurlu olsun.Ayriyeten bu güzel anlamli günlerine sahip cikip yürüyüslerini özgürce yapmalarini temenni ederim.Kadinlara ve cocoklara yapilan tacizin her türlüsüne karsi bir Türk Vatandasiyim.

Kadinlar cefakardir her türlü zorluklari gövüsleyerek en agir isleri yapmaktadirlar.Kadin nerde,fabrikada,tarlada,ev isinde,çocuk dogurup bakmakta,Yemek yapmakta,çamasir yıkayip ütülemekte,Yani vs.Kadin her yerde.Allah hak eden erkeklerin kadinlari baslarindan eksik etmesin.Ama esit bir yasam sürdürmek sartiyla.

Kadinlara yapilan taciz,En siddetli ve insanlik disi kadinlar gördügü gibi cocuklarda görmektedir.Ne yazik,ki bu vakalar genellikle islam ülkelerinde olmaktadir.134 Ülkeden 126 tinci sirada Türkiye,nin olusu kadinlar hür ve özgür yasamadiklarinin kanitidir.Oysa Türkiye Cumhuriyeti demokrasi bir ülkedir,O zaman demokrasinin ne oldugunu bilmemekteyiz.

Taciz sirf cinsel istirmar degildir,Kadini aşagilamaktan tutup tüm sarkintilardan ibarettir.Aslinda kadina ve cocuklara yapilan bu kötü muameleyi yapan sapiklar her yerde sapiktir.Bunlar icin Türk ceza kanunun,da ekstradan bir madde getirilip verilecek cezadan asla aftan yararlanmamalari gerekir,ve gece hapiste gündüz tas ocaklarinda.

Tas ocaklarinda ayaklarinda franga baslarinda bir kac asker dikip 10 saattan aşagi olmamak sartiyla calistiracaksin.Böylelikle ceza tecelli etmis olur. Herkes hapishane yan gelip yatma yeri olmadigini anlamasi lazim.Temennim kadinlarin 8 mart gününe denk gelen bu anlamli günlerine sahip ciksinlar.Bir elin nesi iki elin sesi var derler saygilarimla.