20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Abdüllatif Şener Trenden İndi!..


Başbakan, AKP’nin kapatma davası açıldığı günlerde partiden olası kopmaların önüne geçebilmek için AKP’yi hareket halinde bir trene benzetmiş ve bu trenden hiçbir milletvekilinin inmesini istememişti. Bu arada aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmeyerek, eğer inenler olursa onların bir daha trene binemeyeceğini söylemişti.

AKP katarı tüm kazanlarını fayrap ederek menziline ulaşır mı? Yoksa ulaşamaz mı?

Ulaşamazsa içerisindeki yolcular ne yapar ne eder bilinmez?

Görünen odur ki; AKP treninin menziline sağlıklı biçimde ulaşamayacağını fark eden Abdüllatif Şener, 22 Temmuz seçimlerine katılmayacağını önceden söylemiş olmasına rağmen, nihayet AKP katarından resmen indi. İnerken de tepkileri beraberinde getirdi. AKP’lilerden bazıları açıktan açığa Onu yererken, bazıları da sessiz kalmayı tercih ettiler. Belki de meşhur ihanet fıkrasındaki gibi “Du (!) bakalım (!) ne olacak” dediler. Bu arada AKP yandaş medyası da en ağır salvoları ile ateşe başladı.

Abdüllatif Şener, AKP’den kopma sinyalleri verirken, Kenthaber’deki 8 Haziran 2007 günlü “Abdüllatif Şener’in İlkeli Tutumu “ yazımda konunun üzerine eğilmiş ve kendisine “gazan mübarek olsun” demiştim.

Şimdi ne olacak?

AKP’nin şu anda kapatılıp kapatılamayacağı konusunda, Anayasa Mahkemesi’nin ne karar vereceğini şu anda hiç kimse bilemez. Bu konuda bazıları iyimser, bazıları da kötümser... Ne var ki, yazılanların, söylenenlerin çoğu varsayımdan öteye gidemiyor.

AKP kapatılmaz ve tren yoluna devam ederse veya erken bir seçimde olmazsa Abdüllatif Şener önümüzdeki seçime kadar beklemek zorunda kalır. Yok, eğer parti kapatılırsa AKP’lilerin büyük bir panik yaşayacağı da açıktır. Başbakan ve bazı kuruculara siyasi yasak getirilecek olursa milletvekilleri yeni bir partinin çatısında toplanabilirler. Bu arada da emanetçi bir Genel Başkan ortaya çıkartılır. O günün şartları erken bir seçimin yolunu açarsa, Abdüllatif Şener’in şansının açık olacağı da görülmektedir. Bu arada AKP karşısında iktidarı ele geçirecek bir parti mevcutlar içerisinde bulunmuyor. CHP ve MHP’nin iktidar olabilme güçleri bugünkü şartlarda, yaptıkları politikalardan ötürü yetersiz kalmaktadır. Belki alacakları oyların sayısı biraz artabilir. Hepsi o kadar... DSP, BBP ve DPT’nin ise sözünü etmek bile olanaksızdır.

Kısacası, AKP bütünlüğünü koruyarak erken seçim yapmayı başaramazsa siyasi belirsizlik veya siyasi kaos en üst noktaya vuracaktır. Sonrası ise belirsizdir... Belki de kaptanı olmayan bir gemi gibi sağa sola yalpalayacak, ya açık denize yönelecek ya da karaya oturacaktır. Kuşkusuz, partinin bu duruma düşmesinde toplumun bazı kesiminin, genlerinde olan tek adamın arkasından itirazsız gitmenin veya “padişahım çok yaşa” zihniyetinin de büyük rolü vardır. Daha doğrusu yüzyıllar boyunca beyinlere işlenen kulluk veya ümmetçilikten kurtulamayışının bunda büyük payı olacaktır.

Bazılarına göre A.Şener siyasetimizin bu karmaşık tablosu içerisinde başarılı olacak, bazılarına göre de, yakın tarihlerde büyük umutlarla ortaya çıkan Erkan Mumcu, Mehmet Ağar ve Cem Uzan’da olduğu gibi kısa bir süre sonra silinip gidecektir. Ancak Şener’in diğerlerinden farklı bir yönü vardır ve bunu pek az kişi görebilmektedir. Son seçim öncesi Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu kişisel çekişmelere girmeseler veya bazı güçler onları bu yöne itmemiş olsaydı, belki de başarıyı yakalayabilirlerdi. Ancak unutulan bir nokta ANAP ve YTP misyonunu, ağır toplarını kaybetmiş partilerdi. A.Şener ise yepyeni bir atılımla siyaset sahnesine çıkmaktadır.

“Yeni Oluşum Hareketi” ismiyle yeni parti kurma çalışmalarını başlatan Abdüllatif Şener’in ana malzemesi olan seçmenler nereden gelecektir?

İşte, bütün mesele de burada odaklanıyor. Birkaç gün öncesi AKP’den resmen istifa eden Şener, “Yeni Oluşum Hareketi” isimli internet sitesi kurarak bu işin başlangıcını yapmış ve ardından da ilk gövde gösterisini Konya’dan başlatması da oldukça anlamlıdır. Bir bakıma kuvvet gösterisi yapmış ve yaklaşık 3000 kişi O’nu “Başbakan Şener” sloganları ile karşılamıştır. Konya’da katıldığı “Ekonomik Gelişmeler” konulu konferansta söylediklerini ana başlıklar altında özetlersek;

Türkiye’de kurumlar arasında birbirlerine güven yok.

Kurumlar arasındaki işbirliği sağlanmalıdır.

Kendi dönemini değil, ülke geleceği düşünülmelidir.

Ekonomi çıkışı zor bir dönemeçtedir. Başka bir deyişle ekonomik krizin içerisindedir. Yabancı sermaye uyarısı ortadadır. Yabancıların neden AKP üzerinde odaklandığı da düşünülmelidir.

A.Şener’in karşısında aşılması gereken büyük dağlar vardır. Bunların başında her gün biri diğerine eklenen zamlar, satışı yapılan kitler, şeyh-mürit ilişkileri, yönetim beceriksizlikleri, kıyafet karmaşası, din sömürüsü ve yargı bağımsızlığı…

Her şeyden önce de kutuplaşmaya dayalı siyaset anlayışı...

Televizyonlarda her gün defalarca izlemekten sıkılıp kapattığınız parti liderleri sürekli birbirleri ile kavga etmektedir. Oysa ortada yapılması gereken işler ve çözüm bekleyen sorunlar var... İşte eksik olan bu ve halkın beklentisi de bu yöndedir. Büyük olasılıkla AKP deneyiminden geçen Şener yanlışları doğruları görmüş ve rotasını ona göre çizmiştir.

Bu arada akla gelen bir soru da Şener’in Erdoğan ile yollarını neden ayırmış olmasıdır. Türkiye’de bir partinin önde gelen birisinin, başbakan yardımcılığı görevini bırakıp seçime girmeyişi olağan veya alışılmış bir durum değildir. Şener, hükümetin yaptığı yanlışları görmüş, ekonominin çıkmaza girdiği konusunda uyarılarını yapmış, buna karşılık yetkilerinin bir kısmı elinden alınmıştır. Daha doğrusu uyarmış, ancak sözü dinlenmemiştir. Bunların başında Galataport ihalesi gelmiştir.

Abdüllatif Şener’in kuracağı parti merkez veya merkez sağ partisi olacaktır. Bu partinin içerisine yer alacak isimler çok önemlidir. A. Şener, AKP’nin yapmış olduğu yanlışları, rotasından ayrılıp ayrılmadığını, takiyye yapıldıysa bu takiyyelerin neler olduğunu, eğer varsa yapılan yolsuzlukları, kişi zengin etmeleri, dinin nasıl kullanıldığını açıkça topluma anlatmalıdır. Bu arada Milli Görüş çizgisinden gelmiş olmasına rağmen bu görüşün yanlışlıklarını, toplumu nasıl sarsıp karanlıklara götürdüğünü, partiden neden koptuğunu da açıklamalıdır. . Çünkü geçmişinde Refah Partisinden yola çıkmış oluşu, Fazilet Partisinde bunu sürdürmesi ve AKP hükümetinde Başbakan Yardımcılığı gibi handikapları bulunmaktadır. Bu arada Başbakan Yardımcılığı sırasında kendisine bağlı birimlerde yakınlarını ön plana çıkardığı, kadrolaşma girişimlerinde bulunduğu, bugün karşısında olduğu kişiler tarafından söyleniyor. Kardeşini Ereğli Demir Çelik’e Genel Müdür yapmasının nedenini, TMSF yönetimine atayıp yolsuzluk yaptığı söylenen danışmanı gibi konulara da açıklık getirmek zorundadır.

A.Şener kuracağı partinin nasıl olacağı konusunda tam bir açıklama yapmıyor, büyük olasılıkla da AKP kapatma davasının kararı ile üstüne üstlük Ergenekon davasındaki gelişmeleri gözlüyor... AKP’nin kapatılması ve liderlerine siyaset yasağı gelmesi durumunda ortaya çıkacak olan en güçlü lider Abdüllatif Şener’dir. Kaldı ki, akademik kariyeri, geniş kültürü ve yabancı dil bilmesinin yanı sıra karşısındaki insanlara nezaketle yaklaşımı da dikkati çekmektedir. Kaldı ki, Abdüllatif Şener gibi bir siyasetçinin ağzından “şeyini şey ettiğim şeyi”, “Türkiye bağırsakların temizliyor” gibi sözler duyma olasılığı da yoktur.

Türkiye’nin uçlara kaymış, paranoyalar içerisinde bocalamadan, yarının ne olacağı belirsizliğinden kurtaracak bir lidere ihtiyacı vardır. Bu arada Ortadoğu’da savaş tamtamlarının çaldığı bir ortama karşı koyacak, dış güçler arasındaki çekişmelerden Türkiye’yi kurtaracak lidere ihtiyaç vardır. II. Dünya Savaşı yıllarını anımsarsanız, İsmet İnönü gibi bir lider Türkiye’yi sözcüğün tam anlamıyla sırat köprüsünden geçirmeyi ve savaşa sokmamayı başarmıştı.

Bu durumda Abdüllatif Şener’e söylenecek tek söz; akıl ve bilimin ışığı altında, engelleri aşıp, devletin üst kurumları arasındaki kavgayı önleyerek yola devam etmesidir...

Bu yol nereye kadar ulaşır, maksuda aheste aheste gider mi? Onu da bugünden hiç kestiremiyorum!..



erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 17 Temmuz 2008 Perşembe 16:18:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
El Salud IP: 88.236.129.xxx Tarih : 19.07.2008 00:13:08

Abdüllatif Şener, AKP kurucuları arasında yer almasına ve üst yönetimde bulunmasına rağmen, AKP'nin özelleştirme politikalarını koşulsuz olarak onaylamadığını, "Galataport" ihalesindeki tutumuyla göstermiştir. Kendisinin tenkitlerini basın aracılığı ile iletme gibi bir alışkanlığı olmaması nedeniyle, bu görüş ayrılığı sonrasında, parti içindeki kırılma, "kol kırılır yen içinde kalır." örneğindeki gibi fazla büyütülmemiştir. Kanımca Şener o andan itibaren, trenden inmek üzere eşyalarını toplama çalışmalarına başlamıştır. Mütevazi bir kişiliğe sahip olan Abdüllatif Şener'in AKP'nin kapatılma davasının göre bir yol haritası belirlemesi zayıf bir ihtimal olmalıdır. Çünkü henüz kesin bir sonuç ilan edilmemiştir. Zamanında seçimlere katılmayarak ve partisinden ayrılarak ilkeli bir duruş sergilemiştir. Umarız, başlatacağı yeni siyasi oluşumda, geniş kitlelerin özlemi olan temiz siyaset ve her kesimden katılımın sağlanmasıyla, ülke yararına iyi işlerin yapılabilmesidir.


Teoman Törün IP: 88.241.151.xxx Tarih : 20.07.2008 23:48:39

Evet, Şener'in mütevazı, temkinli ve dengeli kişiliği; iktisat hocalığını isabetli kullanarak ekonomik gidişi doğru teşhisi, ideolojik aşırılıkdan kaçınması artıları; fakat Sayın yazarın belirttiği üzere, nepotizm (yakın kayırma) dalgasına uymuş olduğu görüntüsü keyif kaçırıyor. Ne var ki, şimdiki iktidar partisinin kökeni belli. Tarikat bağlarının bir tezahürü de kadrolaşmadaki dayanışma; dolayısiyle sağlam güven arayışı akrabalık ilişkilerine de uzanıyor ve bu dayanışma çok yönlü yarar sağlıyordu. Başlangıçda kimse, ideolojik dayanışmanın sonucu olan bu paylaşımın uzağında kalamazdı. Tarikatlar hakkında bazı şeyler öğrenenler bunu gayet iyi bilir. Fakat koşullar öyle bir noktaya geldi ki, herkes için demokrasi oyununun kurallarına uyulmak zorunlu oldu. Her ne kadar "trenden inilemiyeceği" telâffuz ediliyorsa da, dava'dan dönene ulu orta vurma zamanı da geçti. Sayın Şener, günah çıkarabilir; anılan zaaf noktasını diğerlerinin pişkinliği yanında daha makûl argümanlarla tevil edebilir. Zaten bu konularda hiç de kafasını yormayan, yüreğini üzmeyen yüzer gezer oylar, açık bir günah çıkarma karşısında affedici de davranabilir. Umudumuz Şenerde.


erdal geyikçi(köçek)...! IP: 88.231.89.xxx Tarih : 17.07.2008 23:36:25

merhaba erdem abi.köşenizi okudum.aklıma hz:mevkananın sözü geldi"Demirciliği bilmiyorsan, demirci ocağından geçerken sakalın da yanar, saçın da"Bende kendimce bir bektaşi fıkrası yazıyım erdem abi:birgün bektaşinin birisi,camiinin önünden geçiyormuş.camiinin önüne gelince,hoca ezan okumaya başlayınca,açmış ellerini semaya,kendi ekseni etrafında dönmeye başlamış.camiinin önünde oturanlar hayretle bektaşiye bakıyormuş.içlerinden birisi bektaşinin yanına yanaşmış ne yapıyorsun sen bektaşi demiş.bektaşi durduğumda gerçek yönümü bulacam demiş.saygılarımla.erdal geyikçi(köçek)..