Günlerdir bin bir hayal kurarak, umutlanan milletvekili aday adaylarının çoğu, listeler Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) verilince beklentilerinin boşa çıktığını gördüler!... Böyle olunca da günlerdir süren liste kavgaları, seçilebilecek yerlere girebilmek için torpil arayışları, parti kapılarındaki bekleşmeler sona erdi. Sevinenler ve üzülenlerle ilgili yorumları basında daha çok göreceğiz…
Bu seçim döneminde, AKP, CHP ve MHP’ye her zamankinden çok daha fazla, rekor düzeyde başvuru yapıldı. Umudunu yitirenlerden bazıları da bağımsız olarak şanslarını denemeye kalktılar… Bu ne hırs; anlayabilmek mümkün değil… İçlerinde kimler yoktu ki; türkücüsünden, basketçisine, futbol hakeminden, futbolcusuna kadar ne ararsan vardı!... Yalnızca bilgili, birikimli, devlet umuru görmüş kişiler, diplomatlar, güzel sanatlarda isim yapmış kişiler, acaba kendilerine bir davet gelir mi diye düşünmüş olmalılar… Davet gelmeyince, belki de bizde lider sultası olduğu sürece gerçek demokrasi olmaz diye düşünmüşlerdir.
Liderlerin ve parti yöneticilerin aday seçimlerini yaparlarken neye göre karar verdiklerini, kıstaslarının ne olduğunu bilemeyiz. Milletin vekillerini yine millet değil parti liderlerinin seçeceği önceden belliydi. Nitekim de öyle oldu… Ancak partilerin ağır topları veya gediklileri denilenlerin listeye giremeyişleri, yerlerinin değiştirilmesi biraz şaşkınlık yarattı. Televizyonlardan gördüğümüz kadarıyla listeye giremeyen milletvekilleri odalarını boşaltmaya bile başlamışlar…
Milletvekili adaylarının açıklanmasından sonra küskünler ve çatlak seslerin ortaya çıkacağı bekleniyordu. Nitekim de öyle oldu. AKP’de pek fazla bir itiraz gelmedi, yalnızca listeye giremeyen Şanlıurfa milletvekili partisinden istifa etti. Başbakan, hastanede ziyaret ettiği İbrahim Tatlıses’ten başvuru dilekçesine almasına rağmen o da listeye giremedi! Almanya’da tedavi görürken memleketi Şanlıurfa’dan bağımsız adaylığını koydu. Şimdi merakla bekliyorum; Şanlıurfa’da siyaset mi, türkü mü kazanacak?
CHP’de ise listeye giremeyen, daha çok kemikleşmiş eski milletvekilleri var. Bazıları Deniz Baykal’a yakınlığı ile tanınıyor… Onlardan Önder Sav, Hakkı Süha Okay, Onur Öymen, Mustafa Özyürek, Kemal Anadol, Mehmet Sevigen, Canan Arıtman gibi isimler liste dışı kaldılar ve bu kıyımdır(!) diyerek yönetime ateş püskürdüler… Yalnızca Deniz Baykal, kendisine yakın isimler yanında olmamasına rağmen Antalya’daki yerini korudu… CHP’nin 101 milletvekilinden 37’si yeni listede yer alabildi, 71’i giremedi. Önümüzdeki günlerde CHP’de daha çok sesler yükselecek… Bana haksızlık yapıldı diyenler olacak… Belki de CHP’den AKP’ye; AKP’den CHP’ye kırgınlık oyları verilecek… AKP’de ise 190 milletvekili aday listelerinde yer alamadı. İçlerinden bazılarının Anayasa değişikliği oylamasında ret oyu kullandıklarından, bazılarının da Cumhurbaşkanına yakınlıklarından dolayı listeye alınmadığı söyleniyor.
Neden CHP’de sesler yükseliyor da, AKP ve MHP’de liste dışı kalanların sesleri yükselmiyor diye kimse merak etmesin. Onların çoğu mecliste bilmedikleri konularda bile parmak kaldırıp indirmediler mi? CHP’de parti içi demokrasi daha fazla işlerken, diğerlerinde biat kültürü egemen. Bütün mesele bundan ibaret… Ayrıca olası bir AKP iktidarında, listelerde yer bulamayanlara bir takım imkânlar sağlanacağı da açıktır. En iyisi biat edip beklemek…
Ne denir; bizde demokrasi dediğin böyle işler!..
CHP iyi mi yaptı kötü mü yaptı? Önümüzdeki günlerde yazacağım köşemde bu konunun üzerine eğileceğim. Ancak görünen odur ki, cesaretle yürüyen Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanlığına seçildiği günden bu yana diğer liderlerin yaptığı gibi kimseyle kavga etmeden seçim programını ortaya koydu, söylediklerinin arkasında durdu ve bunları uygulamak için de yeni, dinamik ve yenilenmiş bir kadroya ihtiyacı vardı. Parti içindeki muhalefet bir bakıma tasfiye edilmiş diye düşünmek de yanlış değildir. Belki de eski CHP’lilere biraz dinlenme tavsiye edilmiştir. Doğru olan da buydu…
CHP’de milletvekili aday listelerinin ortaya çıkışı deprem etkisi yaratmış olsa da, partide yeni bir dönemin başlayacağı açıkça görülüyor. CHP artık iktidar istiyor ve iktidara doğru yürüyor… Aksi bir durumda ise, mecliste milletvekili sayısı çok artmış muhalefette bir CHP göreceğiz…
Milletvekili aday listelerini incelerken isimlerini göremeyince benim de üzüldüklerim olmadı dersem yalan söylemiş olurum. Milletvekili eşinin yerine milletvekili olmak isteyen, Prof. Dr. Mümtazer Türköne’nin ismini göremeyince acaba atladım mı diye tekrar tekrar inceledim. İsmi yoktu!.. Akademik kariyerini bir yana bırakmış, AKP’nin sözcüğünü üstlenmişti. Televizyon programlarından birisinde karşısındaki hukukçulara, “nah şu kalınlıkta Siyaset Tarihi kitabım var, okuyun” diye böbürlenmişti… Kısacası akademisyenin içine düştüğü zor bir durum. Bir eve girecek iki kıyak emeklilik hayali de şimdilik suya düşmüş oluyor… İnşallah öbür seçime!...
Gelişmiş demokrasilerdeki liderler ve milletvekilleri ile bizim liderler ve milletvekillerimiz arasında epey ayrıntılar vardır. O ülkelerin siyasetçileri belirli bir dönem sonra görevlerinden ayrılacaklarını bilirler; zamanı gelince de ne kimseye küserler ne de kinayeli sözler söylerler. Görevini yapmanın rahatlığıyla çekip giderler. Gerçek demokrasiyi özümsemiş olmanın en güzel göstergesidir bu durum. Onlarla aramızdaki önemli bir ayrıntı da siyasetin veya siyasetçiliğin bir meslek olup olmadığıdır…
Gelişmiş ülkelerde siyaset hiçbir zaman meslek olarak kabul edilmemiştir… Oysa bizde meclise girenlere ne iş yaparsınız diye sorduğunuzda aldığınız yanıt hep aynıdır; siyasetçiyiz!, politikacıyız!… Bu mesleği hangi yüksek okuldan öğrendiniz diyecek olsanız ( TBMM’deki mevcut milletvekillerinden birçoğunun Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olmadıkları da bilinen bir gerçektir) yüzünüze müstehzi bakarlar!...
Milletvekili listesine giremeyenlerin üzüntüsü de buradan kaynaklanıyor. Meclis çatısı altına girdikten, her türlü imkânlardan yararlandıktan sonra, önceki mesleklerini unutup siyasetçi olduklarını sanıyorlar. Oysa siyaset vatana millete hizmet etmeyi öngören bir görevdir. Her görev gibi zamanı gelince sona erer. İşte, bizdeki küskünlerin, kinayeli konuşanların, liderlerine kızanların altında yatan gerçek budur. Bizde siyasete soyunanların en büyük hayali milletvekili olabilmektedir. Milletvekili olanlara yabancı ülkelerde pek görülmeyen avantajlar bizde sağlanır…
Milletvekili aday listesine giremeyenlere sormak gerekir; peki sizin dediğinizi kabul edelim, sizler siyasetçisiniz… Şimdi mecliste olmadığınız ve kıyak emeklilikten yararlanamadığınızı düşünün, geçiminizi sağlamak için yurt dışına gittiğinizi farz edin... Orada başvuracağınız kapılarda ben siyasetçiyim, bizim liderin kurmayıydım, bana iş verir misiniz diyiverin!.. Bakalım size iş verirler mi? Vermezler… Çünkü siyasetçiyim demek, bir meslek sahibiyim demek değildir… Sizinle birlikte yanınızda başvuru yapacak olan doktor, mimar, marangoz, boyacı, kaportacı, kuaför gibi meslek sahipleri iş bulur. Sizler bulamazsınız… Onlarınki meslek, sizinki ise belirli bir süre içinde yapılmış görevdir…
erdemyucel2002@hotmail.com
Merhaba erdem abi.Tüm türkiye seçim maratonuna girdi.Her yerde oldugu gibi bizim memlekettede seçim yarışı başladı.C.H.P, M.H.P., AKP ve diger partilerde adaylar seçildi.Bizim burda akparti adayları süprüz oldu 1 Eski iç işleri bakanı Beşir Atalat. 2 Sıra eski Emniyet genel müdürü Oguz kaan Köksal 3 aday ise eski millet vekili Ramazan can seçildi.insanların tartışmasında geçen kulağıma gelen bir ata sözünü araştırdım açıklamasını buldum."ADAM ADAMDIR,OLMASADA PULU;EŞŞEK EŞŞEKTİR,OLMASADA ÇULU.Açıklaması:Bir kimsenin toplumdaki seçkin yeri ve önemi zengin yada ölçülmez.Kimi insanlar son derece yoksuldurlar ama kendilerinde bir adamlık vardır.kimileride zengindir ama insanlıktan nasiplerini almamıştır.dolasıyla yoksul olmakinsanın degerini düşürmez.zengin olmakta degerini artırmaz..Kim kazanır bilmiyorumda.KIRIKKALENİ 3 MİLLET VEKİLİ VAR.KIRIKKALEDE AK PATİ 3 TANE ALIR DİYENDE VAR.1 C.H.P 2 AK PARTİ DİYENDE VAR.C.H.P-M.H.P-AKPARTİ BİRERTANE ALIR DİYENDE VAR.benim 1 oyum var.kime verecegimide biliyorum.önemli olan insanların kime verecegi.Benimde aklıma gelen ata sözü ZARARIN NERESİNDEN DÖNERSEN KARDIR.Açıklaması:Sürüp giden zararlı bir işten ne denli erken vazgeçersek, daha sonra uğrayacağımız zararı o denli azaltmış, sonuç olarak o kadar kâr etmiş oluruz...Çok komuştum galiba erdem abi:))BOŞ LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ.Açıklması:Çalışmayı sevmeyip sürekli konuşan insanlarla karşılaşmışsınızdır Bu tip insanlar her nedense kendilerine bir iş verildiğinde işi yapmak yerine boş boş konuşup akıllarınca karşıdakine fikir vermeye çalışırlar.GERÇİ BU DEVİRDE İYİ KONUŞACAKSINKİ İNSANLARI İKNA EDECEKSİN.EZBERİN İYİ OLACAKKİ,EZBER BOZACAKSIN.SİYASETTE KONUŞMAYI GÖTÜRÜYOR.BİZİM MİLLETİMİZDE Saf,temiz KANIYOR İŞTE erdem abi:)))Saygılarımla.Erdal Geyikçi-Sanatcı...