25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Ahmet Türk’e Çirkin Saldırı

Türkiye üzerinde çirkin oyunların oynanmasına devam ediliyor. Kısa bir süre önce Deniz Baykal’a Van’da yapılan yumurtalı saldırının hemen ardından, Muş Bulanık olaylarının davasının görüldüğü Samsun Adliyesi çıkışında Ahmet Türk’e yumruklu bir saldırı yapıldı.

Yumurtalı olsun, yumruklu olsun her ikisi de birbirinden çirkin iki saldırı…

Bu saldırıları kimler tezgâhlıyor? Başka bir deyişle kimler Türkiye’de huzuru bozup karışıklık çıkarmak istiyor?

Yurt içinde ve dışında geçmişte bunun benzerlerine rastlanmıştır. Demokrat Parti’nin iktidarda olduğu yıllarda İsmet Paşa’ya da taşlı saldırılar düzenlenmişti. Yakın tarihlerde Mesut Yılmaz da Macaristan’da yumruklu bir saldırıya uğramıştı.

Birileri Türkiye’de yıllar yılı karışıklıklar çıkarmayı hep tezgâhlamıştır. Güçlü bir Türkiye nedense bazılarının işine gelmiyor, hep birilerine bağımlı olmasını istiyor. Yıllar öncesine bakın önce Demokrat Parti-CHP; sağ-sol; Alevi-Sünni çatışmaları, son olarak ta PKK terör örgütünün ortaya çıkarılışı ve beslenmesi gibi… Son olarak onlara Hırant Dink cinayeti, bir süre sonra kapatılan eski DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’e yapılan çirkin saldırı eklendi…

Kapatılan DTP ve uzantısı BDP hiçbir zaman sütten çıkmış ak kaşık değiller… Güneydoğu ve doğu illerimizde yaptıkları mitingler, eylemler, partililerin konuşmaları bölücülükten, toplumun belirli kesimlerini karıştırmaktan öteye gitmediler. TBMM kürsüsünde Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü üzerinde namus ve şereflerini içeren yemini etmelerine rağmen bunun tam tersini yaptılar. PKK’yı hiçbir zaman bölücü terör örgütü demediler. Fırsat buldukça İmralı mahkûmunu liderleri olarak kabul ettiler… Başka bir deyişle birilerinin piyonları olduklarını düşünemediler… Veya düşündüler de işlerine gelmedi…

DTP’nin kapatılmasıyla birlikte Aysel Tuğluk ile yasaklı duruma gelen ve milletvekilliği düşen Ahmet Türk içlerinde en ılımlısıydı. Diğerleri gibi eylemlerinde, konuşmalarında hiçbir zaman saldırganlığa, kışkırtıcılığa yönelmedi. Baskı altında olmasına rağmen her zaman ılımlı hareket etmeye çalıştı… Son saldırıdan sonra yaptığı konuşmada ise bunu bir kez daha gösterdi.

Kısacası Ahmet Türk’e bu saldırı yapılmamalıydı.. Ama birileri onu hedef seçti… Çirkin saldırı bireysel bir olay mı yoksa bir bütünün parçası mı?

Bilemiyoruz…

Ahmet Türk, “Ben açıklamamı yaparken, saldırganı polislerin arasında bağırırken gördüm. Bir yerlere bakıyordu. Sanki bir yerlerden işaret bekliyordu. Konuşma esnasında bana müdahale etmedi. İşareti aldıktan sonra arabaya yöneldiğim sırada üzerime saldırdı. Bekledi, işareti alıp saldırdı” diyor.

Kuşkusuz yargı bunu ortaya çıkaracaktır… İçişleri Bakanlığı müfettişleri olayı inceliyor. Şimdilik kabak Samsun Emniyet Müdürünün başında patladı, polis şefleri görevden alındı müdür de merkeze çekildi!...

Ahmet Türk’ün hastane çıkışında söylediklerini aklını yitirmemiş olanlar daha doğrusu, bu ülkenin ekmeğini yiyip suyunu içenler iyi düşünmeli, tartmalıdır. Kırılan burnunun acısı içinde olmasına rağmen kin ve nefreti değil de meğer akıl yolunu seçmiş bir lidermiş… Ahmet Türk’e atılan yumruk onu ezmedi, korkutmadı, daha doğrusu yüceltti. Bu gerçek çirkin saldırıdan sonra açıkça görüldü.

Ahmet Türk’ün sözlerinden nasiplenmemiş diğer BDP’liler ne dediler? Hep birlikte basında gördük…

Diyarbakır Belediye Başkanı “Bu saldırı Kürk halkına yönelik saldırıdır derken, her zaman yaptığı gibi toplumu intikama sürükleyen naralar attı. Gözü dönmüşçesine “Hiçbir alçak ve şerefsiz benim halkımın sağduyusu ile oynayamaz” diyerek kışkırtıcığına bir yenisini daha ekledi. Ardından Hakkâri ‘de belirli grupların tahrikleri ile saldırılar başladı. Yüksekova’da dükkânların kepenkleri açtırılmadı. Oysa geçtiğimiz hafta İstanbul’da oynanan Galatasaray-Diyarbakır maçında “Diyarbakır Türkiye’dir” pankartı açılmış, Diyarbakırlı futbolcular tribünlere çağrılarak alkışlanmıştı… Galatasaray’ın 4–1 kazandığı bu maçta Diyarbakır’ın attığı tek gol uzun uzun alkışlanmıştı…

Diyarbakır Belediye Başkanının dokunulmazlığı mı var?

Adana Belediye Başkanı yargı önünde mahkûm olmamışken görevden alınıyor; Diyarbakır Belediye Başkanı sürekli bazı grupları kışkırtıyor… Bu garip bir tezat değil de nedir?

BDP Genel Başkanı “Bu devlet politikası ile halkın üzerinde estirdiğiniz terör yetti artık sabrımız kalmadı” diye gerçek dışı konuşuyor. Sırrı Sakık da ondan aşağı kalmayıp polise tehdit savuruyor. Ardından Samsun Ladik’te devriye gezen polis otosu taranıyor ve iki polisimiz şehit oluyor. Bu tesadüf mü, rastlantı mı? Yanıt sizlerin…

Terörü kim estiriyor?

Bu sözler ve ardından meydana gelen olaylar, İstanbul’da bir otobüsün yakılması kışkırtıcı ve düşündürücü…

Ahmet Türk’e yapılan saldırının hemen ardından yine şehit düşen askerlerimiz oldu. Asıp kesen, gürleyen, naralar atanlardan tıs yok…

Kim terörden besleniyor, kim masum insanları kışkırtıyor?

Hiç olmazsa eski Genel Başkanları Ahmet Türk’ten, herkesi sağduyuya davet eden sözlerinden biraz ders alabilseler… Sık sık geveledikleri sağduyunun ne olduğunu ondan öğrenebilseler…

Siyasete saldırganlığı, toplumu tahrik eden sözleri, hukuk dışı davranışları, yasadışı pankartları, yumurtaları, yumrukları sokarsanız bunun sonu hiç de hayra alamet değildir.


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 18 Nisan 2010 Pazar 16:50:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 78.175.27.xxx Tarih : 19.04.2010 22:00:41

Sayın Yücel,bu gibi olayları inceler ve yorumlarken çok boyutlu düşünmek gerek.Birçok amaca yönelik bir hareket olabilir.Kesin öyledir demiyorum ama sırf mağdur görünüm takınıp sempati  toplamak için yapmış olamazlar mı? Siyasette  her yol deneniyor günümüzde.


Cevdet Üstündağ IP: 78.169.184.xxx Tarih : 20.04.2010 16:41:56

Durduk bir yerde hiç bir şey olmaz Sayın Yücel. Yıllardır bölücü terör ve destekçilerinden bu ülke çok çekti. Bir açılım curcunası ile ortaya atılan bölücü ve gerici güruhu, bu olayların esas müsebbibidirler! Askeri ve polisi şehit edilen Türk Halkının tahammül sınırları zorlanmaktadır. Bu gidişle ortada ne laiklik ne de üniter yapı kalacaktır? Ülkedeki ayrışmanın failleri bellidir! Halkımızı Türk, Kürt ve Laik, Antilaik kamplarını ayırarak, üniter yapı ve laik rejim temellerini sarsmak isteyenler çok uzağımızda değiller! Atatürk Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyen bu gerici ve bölücü güruhuna pabuç bırakmayız, yumrukla ezilirler! "BU YUMRUK TÜRK MİLLETİNİN YUMRUĞU" olur, bu böyle biline!!!


Teoman Törün IP: 85.103.98.xxx Tarih : 20.04.2010 11:02:07

Sayın yazarın, angaje olduğu ideoloji gibi tek cepheden hareket ederek makale kaleme aldığına hiç tanık olmadım. Olabildiğince önyargıdan arınmış olarak, genel mesajlar ve objektivite çerçevesinde kalem oynatır. Elbette, toplumsal bir olayda her ihtimal akla gelebilir ama; takıntılı, önyargılı bir uslûpla değil... 


Mehmet E. IP: 84.62.15.xxx Tarih : 21.04.2010 09:43:51

Hocam ellerine saglik"Her türlü siddete karsiyim.Simdi sanki moda oldu,Bakanlara saldirip yumruk atmak.Meshur bir ata lafi aklima geldi.Insanlar konusarak hayvanlar koklasarak anlasir derler.Ne yazik,ki bu tarihte böyle bir durumla karsi karsiyayiz,ki insanlar ne yapacagi belli olmiyor.

Verilen sözler yerine getirilmiyor,insanlarda verilen sözlere karsi ister istemez taraf tutuyor.Halkta verilen sözlerin yerine gelmedigini görünce ne yapacagini bilmedigi icin saga sola saldiriyor.Is yok ekmek yok gecinecek durumu yok belki onun icin saldirgan olunuyor.Bu isin nereye kadar varacagini kestirmek imkansiz gibi görülüyor.

Bugün devletin en yüksek makaminda,ki Bakana bile saldiriliyor.Bu siddet eylemlerinin Türk ceza kanununda cogu muaf,a ugradigi icin siddet daha cogalmaya baslamistir.On onbes sene ceza yiyen kisi iki üc sene yattiktan sonra yasalarla getirilen af kanunu ile serbest kaliyor.Böyle oluncada siddet egilimli kisi veya kisiler daha beterini yapiyor.

Türk ceza kanunu yeniden yapilanmasi gerekir,Madem,ki idam ortadan kaldirildi Af kanunu tamamen kaldirilmasi gerekir.Belki o zaman bu siddet olaylari durulur veya cok cok azalir diye düsünüyorum.Bu siddet vakalari sirf Türkiyede degil.Tüm dünyada ögledir.Karsimizda,ki insani kendimiz gibi görmedikce bu siddet vakalari devam eder saygilarimla.