Öyle bir memlekette yaşıyoruz ki, her gün yeni yeni şeyler ortaya atılıyor, ardından da tartışması başlıyor. Bu arada toplumun üzerinde durduğu asıl konular unutulup gidiyor. Belki de unutturma politikası bunu gerektiriyor!..
Baharın gelmesiyle birlikte Ortadoğu ve Güneydoğu Anadolu’da değişim rüzgârları eserken, Nevruz’da Apo’nun mesajı Diyarbakır’daki törende okundu. Dün bebek katili denilen adamın bugün mesajından medet umuluyor!
Ne garip rastlantı ki; büyük olasılıkla ABD’nin direktifi doğrultusunda İsrail’in özür dilemesi ile Apo’nun barış mesajı (!) hemen hemen aynı zamana denk düştü…
Kuşkusuz, tarafların barış adımları atmalarına karşılıklı ne gibi tavizler verilip verilmediğini henüz net olarak bilmiyoruz. Yalnız bilinen, binlerce kişinin kanına girmiş, aileleri perişan etmiş birinin bugün barış havarisi olarak empoze ediliyor olmasıdır.
Güneydoğu’da konuşlanmış, sürekli yer değiştiren PKK ne zaman çekip gidecek?
Apo “çekilmeden çekilmeye fark var” derken ardından ekliyor; “Tek taraflı çekilme olmayacak. Çekilme parlamento kararıyla olacak. Başbakan’ın çekilsinler onlara karışmayız demesiyle olmaz. Meclis onaylayacak, çekilme komisyonları kurulacak, akil adamlar (!) denetiminde çekilme olacak.”
Buna karşılık, “bu bir isyandır” diyen BDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş‘ın sözlerine de kulak vermek gerekir; “Parlamento, bu isyanın bitmesi için kararlar alabilecek mi? Örneğin geri çekilmeyle ilgili, komisyonların kurulmasıyla ilgili çatışmasızlık ve silah bırakmasıyla aşamalarına dair güvence veren kararlar alınacabilecek mi?”
Bu aşamada ortaya iki sorun çıkıyor; PKK nasıl çekilecek, onları denetleyecek akil adamlar kimler olacak ve neye hizmet edecek?
Başbakan ağırlığı olan akil adamlar arandığını söyledi. Çözüm süreci içerisinde akil adamlardan oluşacak bir komisyon kurulması yönünde aylar öncesi kapı açtıklarını ve bu kapıdan içeriye gireceklerin bir ağırlığı olması gerektiğini, önüne gelen ben akil adamım derse kıymeti harbiyesi olmaz diyor. Ardından da akil adamlar komisyonunda bireysel ve kurumları temsilen akil adamlar bulunmasının önemini ileri sürüyor.
Böylece siyasetimize ve yönetime toplumun bilmediği veya alışmadığı bir akil adam sözcüğü girmiş oldu.
Akil adam ne demektir?
Bakın sözlükler bunu nasıl açıklıyor; tecrübesi, bilgisi, yaşı itibariyle belirli bir alanda sözü herkes tarafından dinlenen, otorite durumunda olan yaklaşımlarına ve çözüm önerilerine değer verilen, sayılıp sevilen uzman veya duayen kişi… Başka bir deyişle de kâmil kişi…
Türkiye’nin çok iyi yetişmiş, deneyimli, bilgilerinden her alanda yararlanılacak gerçekten akil adamları vardır. Ne yazık ki, pek az dönemlerde onlardan yararlanılmış ve çoğu emekli olup köşelerine çekilmişlerdir. En büyük yanlışları veya eksiklikleri birikimlerini, deneyimleri yazmayışları veya yazıp da yayınlama olanağı bulamamış olmalarıdır.
Şimdi bu durumda akil adamlara gerek var mı? Bugünkü ortamda akil adam bulunabilir mi?
Yıllar öncesi Cumhurbaşkanlığından ayrılan Süleyman Demirel için ombudsmanlık sözü ortaya atılmış, iç ve dış siyaset deneyiminden yararlanılmasının yerinde olacağı ileri sürülmüştü. Sonradan bu teklif rafa kaldırılmıştı.
Ankara, İmralı (!), Kandil (!) arasında, belki dış güçlerin de katıldığı anlaşmaya rağmen taraflar arasında güvensizlik varsa, bunu ortadan kaldırmak için tarafsız akil adamlara (!) gereksinim duyulmuş olmalıdır. Böylece akil adam portresi ortaya çıkınca, devlet bürokrasisi içerisinde PKK’nın geri çekilmesini gözlemleyecek, bu işi başarıyla yapabilecek kişiler yok mu diye insanın aklına bir soru takılabilir.
Akil adam sözü üzerine basında bir takım isimler ortaya atılmaya başlandı. Acaba bunların ne kadarı akil adam özelliğine sahipler? Ortaya atılanların hiç birisi akil adam özelliğini taşımıyorlar. Ne garip ki, ortaya atılan isimler arasında basında PKK’dan yana kalem oynatanlar, romancı ve bürokrasiden nasibini alamamış olanlar var. Kısacası yazılarıyla çoğunun taraf oldukları da ortada…
Böylesine önemli konuda Kadir İnanır’ın bile ismi geçerken, askerin, üst düzey polislerin veya dış siyasette önemli kilometre taşları olan büyükelçilerin isimleri bulunmuyor. Kuşkusuz, Başbakan’ın kafasında kimlerin akil adamlar olacakları şekillenmiştir. Bununla beraber akil adamların parti gözetmeden halk tarafından seçilmiş milletvekilleri arasından bulunması daha doğru olabilir mi? Bunun aksi olduğunda atanmışlar, seçilmişlerin üstüne çıkmaz mı?
Akil adamların böylesine önemli bir konuda devreye girmesinde ve olası sonuçlar hiç bir partiyi veya devleti temsil edenlere mal edilemez düşüncesi öne çıkarılmış olmaktadır. Akil adamlar komisyonunun tasarrufu olarak kabul edilir. Olumsuz sonuçlar ortaya çıkarsa o zaman biz değil akil adamlar yaptı denilir ve işin içinden kolayca sıyrılıp, çıkılır. Bu bakımdan akil adamların isimleri konusunda meclisteki partiler anlaşırsa belki sonuç verebilir.
Akil adamların yapacakları işlerin başında Güneydoğu’ya gidip, orada dikkat kesilecekler, PKK’lılardan kaçı geçti, kaçı içeride kaldı, hangisi silahlı, hangisi silahsız, silahlarını içeride bırakıp bırakmadığını araştırmak geliyor. Ancak geri çekilen PKK’lılar ne zaman ve nasıl gideceklerini akil adamlara bildirecekler mi? Yoksa bazıları silahlarını saklayıp köylerine veya şehirlere dönüp yeni bir emir alıncaya kadar orada yaşamlarını mı sürdürecekler? Bütün bunları yapabilmek pek kolay olmasa gerek, biz yaptık demekle de olacağa benzemez… Kısacası zor iş; bu iş masa başında yazı yazmakla, ahkâm kesmekle olacak gibi değil…
Akil adamların bu konuda uzmanlaşmış olmaları gerekmez mi? Uzmanlaşanlar nerede, o da apayrı bir konu…
erdemyucel2002@hotmail.com
Akil adam mış ! İşin kılıfı sistemli bir şekilde Türk halkını kandırma, aldatma,nabzını yoklama niyeti alıştırma takdiği,40 bin kişinin katili teröristbaşı ABD tarafından derdest edilerek KENYA' da Türk Yetkililere Tutanakla şartlı teslim edildi.Türkiyede terörist başı için ABD istedi diye idam cezası kaldırıldı.Terörist başı ömür boyu hapis cezasına mahkum edildi. Hüküm giyenlere dünyanın her yerinde ,ülkemizde de mevcut,Sulh Hukuk Mahkemesi kararıyla hükümlüye dışarıdaki işlerinin takibi için vasi tayin edilir ve dişarıdaki işlerinin takibi yapılır.MAHKEME KARARINA GEREK DUYULMADAN başından beri VASİ ABD. UZUN VADELİ PLANLARINI UYGULUYOR VE DİĞERLERİ FİGURAN ,TAŞERON NE DENİRSE DENİLSİN AMİANE TABİRLE UŞAKLIK bu yönler vitrinin arka tarafı ,zihiler görürken olaylarda oyun olduğu için gözle görülmüyor.ABD cemaat liderinide İmralı örneği kendi elinde tutuyor ve onunda VASİ'liğini yapıyor ve elinde BOP Eşbaşkanlığı hariç 2 joker mevcut oynanan kumarda kazanan taraf ın şu an kim olduğu gözükmüyor .Uyuyan güzellerin uyanması kazananı belirleyecek. Herkese saygılar
bir deli bir kuyuya bir tas atmis 40 akilli bunu cikarmaya calismis ugrasmis pkk meselesi bir kuyu bunun basi bir kisi "anlarsiniz ya" diger 40 kiside onlarin bunlarin kisileri bu isi aciga cikarmaya ugrasirlarmis tas ta kim neye yorumlarsa yorumlasinda galiba bu tas kuyuya degilde basimiza atilmis bir tas bu tas kafamizi hep zedeliyor ya kaniyor ya aciyor acidikca da hep beraber velvele yapiyor karisiyor bagirisiyor netice tirs....
1- bdp siyasal +buna karsi akp (hükümet)=ugras münazara netice arama demokratik yasal siyasal imza atildimi gecerli güzel yol
2-akil adamlar + pkk =ugras münazara netice arama demokratik denir denmez ayri konu yasal siyasal olmayan siovil bir bla... bla ..lak lak konusma hic bir gecerliligi olmayan belgeye dökülmeyen altina imza atilamayan atilsada gecerliligi pek yoktur ve bir ön calismadir müsvede gibidir ama bu müsvede siyasalarca gözden elekten gecirilebilinilir ve güzel bir sayfaya gecirilebilinilir (akil adamlarin sahsi yasamlari düsünceleri kim oldugu önemli degildir cikaracaklari müsvede calisma önemlidir)maalasef bizde daha adini duymadan ali veli 49- 50 olmazzzz bu adam olmazzzz neden böyleyiz) herhalde muhalefet hastaligimiz bu yanlis hastalik mi ne alismisik olmazzzzzzz bende olmazzzzzzzz diyorum bosuna yorum yapiyorum
3- örnekte 1+ 2= ortak güzellik varsa ki olmasada kan ölüm vs. yoktur ne kadar sürerse sürsün böyle devam etsin en gözelide netice iyi olur kisa sürerse hepimiz icin hayirli olur
4- en kötü yol simdiye kadar olan durup dururken öldürülen yasam hakki kaybolan insanlarimiz icin gidilen yapilan yol yasamak icin öldürmek yolu ben yasamak istiyorum ama o bayrak degil bu mal senin degil benim malim olacak bununda olmasi icin bunlar yapilacak heee buyrun yapin demekten baska bir sey kalmiyor ölen ölür kalan saglar bizimdir diyor ölenlerimizden sag kalanlarimizdan cok özür dilerim ölenlerede allah rahmet eylesin ama neden biz islam alemlerinde bir birimizi öldürmek adet gibi olmus adetmiste töremi ne olmus bunda bile biraz iyilesme galiba olmus neden bir güzel yol bizede nasip olmasin
Kusura bakmayın; politik cehaletime verin. Benim bu çekilme işine hiç aklım ermiyor. Bütün teröristler mağaralarda yaşamıyor ki. Köylerde ve kentlerde oturan, kuryelerden görev aldıkları zaman araba yakan, bina kundaklayan, polis ve karakol kurşunlayan, mayın döşeyen, mayın patlatanlar, normal zamanlarda işiyle gücüyle uğraşan, okuluna giden delikanlılar. Her halde bunlar sınır dışına çıkmayacaklar. Peki, askerle çatışmaya giren, mağalardaki silahlı teröristler sınır dışına çıktıkları zaman ne ile meşgul olacaklar? Her halde elleri armut toplamayacak. Çıkarken milyar dolarlık silahları devlete teslim edecekler mi? Hiç sanmıyorum. Silahları ile beraber çıkacaklar. Kandil kuvvetleriyle birleşecekler, muzaffaf bir ordu teşkil edecekler. Demoklesin kılıcı gibi her an çatışmaya hazır bekleyecekler. Bazı yazarlarımızda, Kuzey Irak Kürt bölgesinin bize iltihak ederek bizimkilerle bütünleşebilecekleri hayali var. Tamamen bir ham hayal. Ellerindeki petrolü niçin Güneydoğu Kürtleriyle paylaşsınlar ki. Zaten lehçeleri de, alfabeleri de, aşiret sistemleri de bizimkilerden farklı. Problemlerin karşılıklı güven ortamı tesis edilmeden halledilmesi mümkün değil. Ne dersiniz? Çok mu kötümserim?
Hocam ellerine saglik"Senin bu güzel yazini okuyup anlamamak imkansizdir. Türkiye,de gercekten cok garip seyler olmaya basladigi gibi bunlari kabullenip benimsemek saskinlikla takip ediyorum.Demek garip politikamiz sayesinde garip bir Vatana sahiplenmis olduk.Her gün bir seyler duymaktayiz,buda vatandasa yansiyor,vatandasta dün duydugunu bügün yenisi oldugu icin,dünkünü unutuyor,yani memleket malzemesi cok,hangisi ile ugrasaklarini unutuyorlar.
Ögle bir ülkede yasar olduk,ki,baska bir ülkede böyle bir sey yasandigini düsünemiyorum.Ögleki zamaninda Türk düsmani,Vatan haini,Bebek katili dedik vs vs.Ve hapiste yatan bir mahkumdan medet bekler durumda olduk.Bu dünyanin hicbir ülkesinde oldugunu sanmiyorum.Türkiye,nin politikasini sanirim ABD? ile Israil yürüttügünü ve yönlendirdigini emin oldum.Temennim yanilmis olayim,amma gözle gördügümüz,kulaklarimizla isittigimiz,ve okuyup bilgilendigimiz yanildigimi göstermiyor.
Bu gün diger bir haber kaynagindan okuyarak ögrendigim,PKK Abdullah Öcalan,in sesinden gidin kelimesini duymadiklari müddetce gitmeyeceklerini gösteriyor.BDP ve PKK akil adami ve hatta peygamber diye hitap ettikleri Sayin Abdullah öcalani serbest birakmak lazim.Ancak o alip götürür,Madem,ki ondan medet bekliyoruz,serbest birakalim,ve PKK yi alsin götürsün,giderkende beraberinde BDP yi de götürsün.Gidecekleri yer zaten belli dogru Abdullah Öcalan,in Irakta,ki yaveri olan Barzaninin yanina.
Orda ordularini genisletip kurarlar,Canlari istedigi zaman,Türkiye,ye meydan okuyup savas acarlar.Burda Sayin Yilmaz Ergüvenc,in yorumunu okudum ellerine saglik diyorum her seyi acik bir sekilde izah etmis sagolsun.Evet PKK sirf magarada degil,belki bizimle beraber oturup yemek,te yiyor ve beraber iciyor olabiliriz.Cünkü bir Ata lafimiz var,Su uyur Düsman uyumaz diye.Istihbarat saglamak icin her seyi yaparlarrrr.yazilacak cok sey var simdilik bu kadar yeter diger yorumcu arkadaslara yer birakayim saygilarimla.