29
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Aktütün’ün Çocukları!..


Türkiye’yi can evinden vuran, Aktütün Karakolunun Bayraktepe mevzilerine yapılan hain saldırının ardından tüm dünya basını bu konuyu irdeledi. Yerli ve yabancı yayın organları konu ile ilgilenerek, PKK’nın askerlerimize saldırısını en ince detayına kadar gözler önüne serdi. Bu arada Star TV, Uğur Dündar’ın yönetimindeki haber ekibi ise farklı bir konuyu gündeme taşıdı.

Aktütün Köylüleri ve onların küçük çocukları...

Star TV kameramanı sıcak çatışmanın yaşandığı köyü görüntülerken, orada yaşayan ve oradan göç etmek isteyen köylülerin çocuklarını ekrana getirdi. Okullarının önünde toplanan, ancak öğretmenleri olmayan çocuklar içtenlikle isteklerini, yaşadıklarını ve ne olmak istediklerini, beklentilerini, yaşlarından beklenmeyecek olgunlukla anlatmaya çalıştılar. Gerçekte bu çocuklar yaşadıklarını ve umutlarını dile getirirken, yöredeki eğitim seviyesini ve hükümetin alması gereken, ancak alamadığı acil önlemleri, acizliği belki de bilmeden peşe peşe sıraladılar.

Ekranlara yansıyan çocukların, küçük yaşlarına rağmen çok iyi birer gözlemci oldukları da açıkça görülüyordu. Ne yazık ki, ismini anımsayamadığım, gazetecilik yönünden büyük bir başarıya imza atan Star TV kameramanı, ileride ne olmak istedikleri sorusunu onlara yönelttiğinde çoğu öğretmen, doktor olmak islediklerini söylüyordu.

Öğretmen, doktor veya başka bir meslek...

Ama nasıl olacaktı?

Okulları kapalıydı? Kapısında koca bir kilit vardı!..

Öğretmenleri yoktu?

Köylerinin çevresinden silah sesleri duyuluyor, mermiler köylerinde iz bırakıyordu...

Çocuklardan yaşça biraz daha büyük olanı; Safiye... Öğretmenlik yapıyordu kardeşlerine, yaşça daha küçük olanlara...

TV muhabiri onlarla konuşurken, iri gözlü şipşirin Çiçek, birden ortaya atıldı ve bizim kalemimiz bu diyerek yerdeki bir kurşun kovanını gösterdi...

Gerçekte Safiye’nin ve Çiçek’nin söyledikleri tokat gibi bazılarının yüzlerinde patlıyordu?

Aktütün Köyü çocukları, diğer köylerde yaşayan yaşıtlarının sorunlarının öncülüğünü yapmışlardır. Onlar televizyon ekranlarında gördükleri yurt içi ve yurt dışındaki çocuklar gibi yaşamak ve eğitim almak istiyorlardı...

Bundan güzel ve de haklı bir istek veya beklenti olabilir miydi?

Asıl gerçek de bu yöndedir.

Ancak bu çocuklara gerçek bir eğitim verilemiyor.. Bunun nedeni yine bölgede terör havası estirenler ve öldürülen öğretmenlerden kaynaklanıyor. Ne kadar idealist olursa olsun öğretmen canını korumak, kendisine imkânlar tanınmasını istiyor. M.E. B’nın hadi seni atadım, git oraya demek çözüm olmuyor. Bunlar yapılamayanca da öğretmenler atandıkları bölgelerden şu veya bu mazeretlerle kaçmak istiyor.

Öğrenciler ise kendi yazgıları ve bazen de hiçbir şekilde gerçekleştiremeyecekleri hayalleri ile baş başa kalıyor.

Uğur Dündar, o akşamki programında, bu çocukları aileleri ile birlikte ekranlara getirmek istemiş, ancak tepeden gelen emirle onların yayına katılmaları engellenmişti...

Acaba birileri o çocuklara yeterince eğitim verememekle suçlanmaktan mı korkmuştu?

TV izleyicileri, oradaki çocukların dramı yerine, bir sonraki gün (dün) akşam haberlerinde Uğur Dündar ile Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in karşılıklı demeçlerini izlemek zorunda kaldılar.

Medya teröristi...

Yalan ve düzmece haber...

Çocuklar konu mankeni olarak kullanıldılar...

O bölgede yaşayan ailelerin çocuklarının sorunlarının çözümü devletin, öncelikle M.E. B’nın önde gelen çalışmalarının başında olmalıdır. Bu çocuklar eğitilmelidir. PKK dediğimiz terör örgütü ise onların eğitim görmelerini, aydınlamalarını istemiyor. Kafalarını kolayca işleyecek eğitimsiz gençler onlar için idealdir.

Güneydoğudaki saldırılara baktığımızda terörün yirmi beş yıllık bir geçmişi olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan etkisiz hale getirilen teröristlerin yaş ortalamaları da 25-30 yaş arasında değişiyor. Yurt dışından ithal teröristler bir kenara bırakılacak olursa, bu olayların başlangıcında, çok küçük yaşlardakiler veya daha doğmamış olanlar örgüte katılmaktadır.

Bunun önüne geçmek için bölgede ileri düzeyde bir eğitim şarttır.

Bunun için ne yapılmalıdır?

Örnek olarak Aktütün Köyü çocuklarının konumunu mercek altına aldığımıza göre, bu durumda olan diğer köylerdeki çocuklar Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki okullarda eğitilmeli ve tam bir Türk vatandaşı olarak yetiştirilmedir. Belki de bunun için özel okullar açılmalıdır.

Bu durum hükümetin önde gelen görevi olmalıdır. Terörün önlenmesi öncelikle eğitim işidir. Buna içtenlikle eğilmeli ve uygulanmalıdır. Bu bölge çocuklarına hakları olan eğitim, devlet tarafından onlara verilmeli, sonra da iş sahibi edilerek terör örgütlerinin bir daha buradan insan potansiyeli edinmelerinin önüne geçilmelidir.

Şimdiye kadar birçok yanlışlar yapılmıştır. Fakirlik ve eğitimsizliğin ortaya koyduğu sosyal ve ekonomik bataklık, bölücü örgütlere militan ürettirmiştir.

Umarım, Aktütün Köyü çocuklarından Safiye ve Çiçek’in söyledikleri gözlerimizi açmıştır...

Bölge insanı eğitimli ve iş sahibi olduğunda da Türkiye çok daha demokratik bir huzura kavuşacaktır.

Asıl sorunun çözümü burada yatmaktadır...

Yazımı bir Estonya atasözü ile noktalamak isterim;

“Eğri yolun sonu da eğri olur”

 

erdemyucel2002@hotmail.com   

Yayın Tarihi : 10 Ekim 2008 Cuma 12:46:53
Güncelleme :10 Ekim 2008 Cuma 12:49:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmet ersindigil IP: 84.62.50.xxx Tarih : 10.10.2008 19:24:36

Hocam insallah bu yazin göz önüne gelip sayin Milletvekillerimiz ve is verenlerimizin dikkatini ceker,Ellerine saglik.Ezilmis olan cocuk ne isteyeceyini veya neyi hayal ettigini ben cocuklugumdan cok iyi bilmekteyim.1955 1960 senelerinde ilk okula giderken bir kursun kalemle tam olarak okula gitmedim.Kursun kalemi en az ikiye bölünüp evden bize verirlerdi,birisini kaybedersek diger yarimla idare etmek icin.Fakirlik vardi Babalarimiz Kim bilir ne zaman carsiya gidecekte yedek kalem alsin.Aktütün Cocuklarini Star ana haberden Sayin Ugur Dündar,dan izleyerek ögrendim.Kalemi benim gibi kursun kalem degilde hakiki kursunu göstermeleri simdiye kadar tüm Hükümetlere ve Türk Halkina bir tokat degil o gösterdikleri kursun gibi suratlarimizda iz birakti.Aktütün,de 17 Sehir 20 den fazla yarali olmak üzere ne Hükümet,ten nede Muhalefet,ten kimsenin Aktütü,ne gittigini duymadim.Kimbilir belki Aktütün Ankaradan uzak birbirlerinin dedikodusunu duymayacak uzakliktadir,Belki onun icin gitmediler.Aktütün Cocuklari Sehitlerimizin sayesinde kendilerini gösterp duyurdular.Birde hicbir muhabirin veya televizyon kamaralarinin gitmedigi o kadar yerler varki onlarin ne halde olduklarini bilen yoktur.Yol yok isik yok her taraf camur bataklik gibi yarin kis geliyor karda yagdimi tamam,Her taraf kapanir cogunun okur yazarligi yok Pusuladan anlamaz o karanlikta nereye gittigini bilemez,Gök bulutlu ay isigi yok o kapkaranlikta git gidebildigin kadar.Bir bakarsin Armut pis agzima düs misali ,Lap bir bakarsin PKK,nin kucagina düsmüssün,Oraya düsen insan ne olur hepimiz bilmekteyir.Adini PKK,li koyar cikariz.Ölen Tüm Sehitlerimize Allahtan Rahmet geri kalanlara,da Allah sabizlar versin.Gazi ve yaralilarimiza Allah Sabiz ve sifalar versin saygilarimla.


Yılmaz Ergüvenç IP: 88.233.198.xxx Tarih : 11.10.2008 14:43:46

Sayın Yücel'i değerli yazısı için kutluyorum. Okulun durumunu TV'da gördük. Pırıl pırıl zeki ve akıllı çocuklar. Tek sınıflı ve tek öğretmenli bir okul. Peki, nerede kaldı 8 yıllık zorunlu eğitim? Zavallı bir öğretmen çocuklardan ve ders vermekten bucak bucak kaçıyor. Acaba niçin? Çünkü PKK Türkçe eğitim istemiyor. Öğretmen bir şeylerden korkuyor. Adamın ne tehditler aldığını biliyor muyuz? Eğitim vermek için direnen gepegenç öğretmen kızlarımızın öldürüldüğünü unutmadık. Esasen her köye 8 yıllık eğitimin sağlanması hayalden ileriye geçemez. Bu eğitim laboratuar, bilgisayarlar ve fazla sayıda öğretmen gerektirir. Bu işin çıkar yolu 20 - 30 köyü kapsamına alan yatılı bölge okulları yapmaktır. DPT'nin ve Milli Eğitim Bakanlığının Parasız yatılı bölge okulları inşaatı ve öğretmenlerinin yetiştirilmesi için seferber olması, mesailerinin ağırlığını bu işe vermesi gerekir. Osmanlı'dan ders alalım, çocukları bu okullara devşirelim. Tabii ana - babanın iknası ve rızası ile.


hazan IP: 85.103.42.xxx Tarih : 12.10.2008 21:49:33

Evet Erdem bey,sizinde söylediğiniz gibi eğitim çok önemli.Aktütün ve benzeri yerlerdeki çocukların öğrenim görmesi şart.Hepside zeki,verilenleri alabilecek kapasitede.Ne ekersen onu biçersin ,sözü varya.Bu çocuklar eğer eğitimden uzak kalırlarsa geleceğin PKK,lısı olurlar.O çocukları kazanmak lazım kaybetmek değil.Onlara da insanca yaşayabilecekleri bir ortam yaratılmalı. Bu da hükümetin görevi. Eğer bir öğretim görevlisi olsaydım,seve seve oraya giderdim.Onlarında hakkı insanca yaşamak,okumak,istedikleri gibi öğretmen,doktor olmak.Aslında söylenecek çok şeyler var da,malesef hepsi sözde kalıyor..saygılar..


Gökhan IP: 81.214.90.xxx Tarih : 10.10.2008 13:53:26

Sayın Yücel,konuya yaklaşımınıza içtenlikle katıldığımı belirtmeliyim. O bölgenin kalkınamamasının,terörün bitirilememesinin,orada eğitimsizliğin,en büyük suçlusu önce, bugüne kadar gelen hükümetlerindir.Sonra hepimiziz.Çünkü,hükümetler o bölgeye asker,polis,öğretmen,doktor ataması yapıyor.Ama malesef insanımız hem güzel yerde çalışmak hem çok kazanmak istediği için bugüne kadar eşdurumu,aile durumu gibi birçok sebepten bu bölgelerden kaçtılar.Zorunlu hizmetin sert bir şekilde uygulanması ve can güvenliği için alınan tedbirlerin en üst düzeyde alınmasısorunu çözer.bölgeye atanan herhangi bir görevliye şart olarak ya orada 5 yıl hizmet et ya da diplomanı iptal ederim mesleğini yapamazsın şartı getirirsen o işi yapar.Askerimiz nasıl gidiyorsa doktor,memur,polis,öğretmen de gidecektir,gitmelidir mecburdur.Ama bütün bunlar yanında son derece fedakar şekilde heryeri vatan toprağı sayıp verilen görev nerede olursa olsun yapanları ayrı tutuyorum. Ayrıca bugüne kadar o bölgelerden milletvekili seçilenler de gerçekten milletine halkına vekalet etselerdi bu tür sorunları bugün yaşıyor olmazdık.Yakınlarda sayın Baykal ın bir önerisi vardı,sınırda yeni bir düzenleme şeklinde.Bu akla mantığa gayet yakın bir çözümdür.Tabii ki bu çözüm önerileri tek tek değil hepsi birlikte kararlılıkla uygulanırsa sonuca gidilir.Güneydoğuya yatırım teşviki ekonomik bir atılımdır ama,yatırımcı kontrol edilirse.Geçmişte temel atıp teşvik primi veya kredi alıp ortadan kaybolanların haberlerini duyduk.Bunun için o bölgeye büyük sanayicilerimizin yatırım yapması teşvik edilmelidir.Ama ille de yerli sanayi.Can güvenliği sağlanan, karnı doyan,eğitim verilen halk da göç etmez ya da kandırılıp terörist yapılamaz.Ayrıca bölgede hüküm süren feodal yapı süratle yıkılmalıdır.Türk Milleti,şeyhler,şıhlar,dervişler ya da ağalar tarafından yönetilmeyecek kadar onurlu ve şerefli bir millettir.Saygılarımla.