16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Anavatan'ı Nasıl Çökerttiler !..


Türkiye’de son askeri darbe olan 12 Eylül 1980’dan sonra yeniden demokrasiye geçiş süreci içerisinde kurulan Anavatan Partisi 1983-1991 yıllarında iktidarda kalmıştır. Gerçekte bu parti önceki yıllardaki partilerden farklı bir konumda kurulmuştur. Seçim öncesinde Kenan Evren’in Turgut Sunalp başkanlığında Milliyetçi Demokrasi Partisini kurdurmuş ve yapmış olduğu konuşmalarda bu partiyi teşvik etmiş, bu durum toplumun tepkisine yol açmıştır. Etkiye tepki olarak ANAP, bundan yararlanarak büyük çoğunlukla oy kazanmıştır

Anavatan Partisi, II.Milliyetçi Cephe hükümetinin Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal ve arkadaşları tarafından 20 Mayıs 1983’de resmen kurulmuştur. Ancak partinin kurucuları ve örgütü kapatılan Adalet Partisi’nin sağ görüşlü kişilerden oluşuyordu. Bu yönden ANAP, resmen olmasa bile doğal olarak Adalet Partisi ve onun önde gelen kişileri ile bağlantılı olup, bir bakıma da o partinin bir devamı niteliğindeydi. Bununla beraber yeni kurulan ANAP kadrolarında geçmişte deneyimi olmayan bürokratlar ve serbest meslek sahibi kişilerde yer alıyordu.

ANAP’ın kurucuları temkinli davranmış, 12 Eylül darbesini bir bakıma meşru olarak gördüklerini her fırsatta ileri sürmüşlerdi. Nitekim 1983 Seçim Beyannamesinde “Bölücülük, anarşi ve terör sonucu büyük bir tehlikeye sürüklenmiş olan Türkiye’nin askeri darbe ile kurtulduğundan” söz edilmiştir. 12 Eylül öncesinde tıkanan Türkiye ekonomisinin önünü açmak, sivil toplum-Milli devlet ve çağ atlama gibi konulara da bu yeni kurulan parti büyük ağırlık vermiştir. 12 Eylül sonrasında Kasım 1983’te yapılan ilk genel seçimlerde %45’lik oy oranıyla tek başına iktidar olmuştur. Bunun ardından 1987 erken seçimlerinde oy oranı %36 olmasına rağmen yine de tek başına iktidar oluşunu sürdürmüştür. Bu dönemlerde parti ekonomik, telekomünikasyon, televizyon kanallarının serbestleştirilmesi, otoyol yapımları ve siyasi alanlarda yeni kararlar alarak Türkiye’nin önünü açmıştır.

Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olmasından sonra ANAP’ın 15 Haziran 1991 Büyük Kongresinde partinin kurucularından Mesut Yılmaz, Başbakan Yıldırım Akbulut’a karşı Genel Başkan seçilmiş ve ilk kez dört ay başbakanlık yapmıştır. Mesut Yılmaz, Türk-İslam-Batı sentezi içerisinde liberalizmi, milliyetçiliği korumuştur. Turgut Özal'ın ANAP’ın ana doğrultusu dışına çıkmayan bir politika izlemiştir. Bazılarının iddia ettiği gibi bu dönemde Turgut Özal’ın gölgesinde kaldığı da söylenemez. ANAP’ın 1991 sonrası izlediği siyasette yenilikçi, statükocu doğrultudan da uzaklaştığı söylenemez.

ANAP 20 Ekim 1991 seçimlerinde ikinci parti konumuna düşmüş, Mesut Yılmaz 1993 kongresinde tek aday olarak yeniden genel başkan seçilmiştir. Sağ-muhafazakar çizgideki ANAP zamanla başlangıçtaki coşkunun azalmasından ötürü yavaş yavaş oy kaybına uğramıştır. Buna karşılık DYP’nin ve MHP’nin yükselişe geçişi de oy kaybının diğer etkenleri arasındadır.

Mesut Yılmaz’ın genel başkanlığında bunun payının olup olmadığı her zaman tartışılmıştır. Önceki seçimlerde DSP, MHP koalisyonuna katılan ANAP’ın diğer partilere uymak zorunda oluşu 2002 seçimlerinin hüsranla sonuçlanmasının bir diğer etkeni olmuştur.Milli Görüş doğrultusunda olmadığını ileri süren Tayip Erdoğan başkanlığında AKP’nin karşısında diğer partilerle birlikle yenik duruma düşen ANAP’da Genel Başkan Mesut Yılmaz istifa etmiştir.

Bu seçimde son anda AKP ile anlaşan ve sonra Mesut Yılmaz’ı terk eden Erkan Mumcu, genel başkan ve yönetim boşluğundan yararlanarak ANAP’ı ele geçirmiştir. Ne gariptir ki, Türkiye’de ağzı ile laf yapan bir kişi siyasete atıldığında, ne yaptığı ne ettiği araştırılmadan o kişi hemen ön plana çıkarılır. Nedense bu adam daha önce ne yaptı, buraya kadar nasıl geldi diye düşünülmez... Sonradan yanılgı ortaya çıkınca çoktan atı alan Üsküdar’ı aştığı görürlerse de artık iş işten geçmiştir. Erkan Mumcu’da da aynen öyle oldu. Görünümünü, fiziğini iyi kullanan Mumcu’nun söylediklerinin hesapsız olduğuna ve lafının nereye gideceğine bakılmadı ve bir anda ön plana çıkıverdi. Gazeteci arkadaşlardan bazıları, onu vurduğu kırdılı dizilerin kahramanı Polat Alemdar’a benzetenler bile oldu.

Siyasete ilk adımını atarken Mesut Yılmaz’a nasıl yanaştığının, son anda onu terk ederek Tayip Erdoğan’ın yanında yer aldığının hesabı başlangıçta yapılmadı. Sonunda Mesut Yılmaz’ın başına gelen Tayip Erdoğan’ın da başına geldi. AKP’yi terk edip ANAP’ın başına geçtikten sonra bu kez mecliste AKP’ye en çok hücum eden kişi oldu. Ardından 2007 seçimleri gelip çattı. Türkiye’deki gelişen iç ve dış olaylar karşısında AKP’nin düşüşe geçip CHP’nin yükselişi karşısında ANAP’ın barajı geçemeyeceğini düşündü. Sağda merkez partisini kurabilmek için aynı tabandan güç aldıklarını sandıkları Mehmet Ağar ile birleşmeye kalktı ise Ağar’dan önceki siyasilerin başına gelenler bu kez Onun da başına geldi. Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu anlaşamadı. Seçimde eşit pay istedi. Oysa bir tarafta Ağar’ın yükselişe geçen Demokrat Partisi diğer yanda büyük bir çöküş içerisindeki ANAP vardı. Erkan Mumcu’nun siyasete yeniden dönen, bir zamanlar veli nimeti olan Mesut Yılmaz’a karşı takındığı olumsuz tutum kuşkusuz ANAP’a büyük oy kaybettireceği açıktı. Siyasetle uzaktan yakından ilgisi olmayanlar bunu görüyordu ama görmeyen tek kişi Erkan Mumcu idi. Sağdaki birlik arayışları krize dönüşünce, Mehmet Ağar’da bu konuda taviz vermeyince, belki de Mumcu şimdiye kadar yaptığı en aklı işi yaparak partisinin seçime katılmayacağını açıkladı. Bu ortamda Erkan Mumcu ile ANAP’ın barajı bile aşamayacağı açıktı... Bu arada kendisine rakip gördüğü, bir zamanlar peşinde koştuğu Mesut Yılmaz’ı Abdullah Öcalan ile kıyaslamaya kalkışması politikada ne kadar acemi bir tip olduğunu açık seçik gösteriyordu. Ardından DP ile birleşemeyince bize onursuzluk teklif ediyorlar sözüne Mehmet Ağar’dan tokat gibi bir yanıt gelmişti. “ 6 aylık çocuk değiliz. Erkan bey yokken ben ANAP iktidarında yüksek bürokrattım. Ben Mehmet Ağar’ım. Beni herkes tanır.”

Kısacası Turgut Özal ve arkadaşlarının kurduğu, uzun süre Mesut Yılmaz’ın yürüttüğü, Türk siyasi tarihinde önemli bir yeri olan ANAP böylece çöktü ve silindi. Kanımca bunun en büyük nedeni de partiye acemi , kolay kolay anlaşılamayan bir politikacının eline teslim eden kongre üyeleri olmuştur.


erdem@kenthaber.com
Yayın Tarihi : 14 Haziran 2007 Perşembe 21:52:44
Güncelleme :16 Haziran 2007 Cumartesi 11:25:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
hıdır bayrak IP: 88.232.6.xxx Tarih : 15.06.2007 16:03:59
anavatan miadını doldurmuş bir parti şimdi akpını zamanı oda bu seçimden sonra miadını dolduracaktır bu sağ seçmenın kaderı yeni bir partı bulmaya çalışacaklar bakalım kimi vatandaşa yuturacaklar bekleyelım görelim