22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Anayasa'yı Değiştirme Çalışmaları


AKP hükümeti iktidara gelişinden bu yana ılımlı İslam düşüncesinin karşısında en büyük engel olarak Anayasa’yı görmüş ve uygun bir ortamda onu değiştirmeyi her zaman düşünmüştü. Son seçim öncesinde açıkça olmasa bile bunun çalışmalarına girişmiş, seçim öncesi vaatlerinde de bu konuyu ortaya koymuştu. Nitekim seçim sonrası bu çalışmalar gün yüzüne yavaş yavaş çıkmaya başladı. Çiçeği burnunda yeni milletvekili, Anayasa profesörü olarak tanıtılan Prof. Dr. Yaşar Üskül’ün içerisinde bulunduğu komisyon yeni anayasanın taslağını hazırlamışlar. Geçtiğimiz günlerde Kenthaber’in de taslağını verdiği bu anayasanın önemli maddeleri arasında;

Milli Güvenlik Kurulu Anayasa’nın dışında kalıyor, Cumhurbaşkanının atamalardaki yetkisi kısıtlanıyor. YÖK ortadan kalkıyor, Rektörler seçimle belirlenecek, Yüksek Askeri Şura Anayasal kurum olmaktan çıkarılacak, Yüksek Askeri Şura kararlarına yargı yolu açılıyor, Anayasa Mahkemesi üyelerinin sayıları arttırılacak... Yalnızca orta öğretim kurumlarında din dersleri zorunu olmaktan çıkarılıyor.

AKP hükümetine göre 1982 anayasası değiştirilecek, daha özgürlükçü, demokratik, kısa, öz, daha açık bir sivil anayasa getirilmesi ön görülüyor. Bilkent Üniversitesi Anayasa profesörü Ergun Özbudun’un akademisyen olarak yürüttüğü çalışmalar önce Başbakan’a, sonra da AKP yönetimine sunulacak. Başbakan son taslağı TBMM’de grubu bulunan partilere ve toplumsal kuruluşların görüşlerini aldıktan sonra son şekli verilecek ve TBMM’ne sunulacak.

Cemil Çiçek’in daha önceden söylediği gibi “yeni anayasa bütünüyle yeniden yazılması, kısa, anlaşılabilir bir içerikte olması ile temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi” anlamını kazanacaktır.

Anayasa bir devletin yapısını, örgütlenmesini, temel kuruluşlarının görev ve yetkilerini, bireylerin yönetimler karşısında hak ve özgürlüklerini düzenleyen kuralların tümünü kapsamaktadır. Anayasa sözcüğü ilk kez Aristoteles, “Politika” isimli eserinde ortaya koymuştur. Aristoteles’e göre anayasa, devlette güçler üzerinde düzenleyici bir direktif niteliğini taşımaktadır. Devlet içerisinde güçler nasıl dağılacak, en üstün güç kimde olacak gibi soruların yanıtlarını anayasa vermektedir. Kısacası anayasa bir devletin özüdür. Demokratik düzende anayasa kavramı devletin kuruluşunu, işleyişini, yönetimin el değiştirmesini ve yönetim karşısında bireylerin özgürlüklerini inceleyen anayasa hukuku ortaya çıkmıştır. Bunu Anayasa Komitesi, Anayasa mahkemesi ve anayasa teamülleri tamamlamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte 20 Nisan 1924 anayasasında “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” denilmiş ve ulus adına egemenlik hakkının kullanılması TBMM’nin yetkisine bırakılmıştır. Bu anayasa da temel hak ve özgürlükler, yargı organları, temel ilkeler, uygulamalar ana hatları ile belirtilmiştir. Gerçekte 1924 anayasası şimdiye kadar yapılanlara göre en yeterli bir anayasa olma özelliğini korumuştur. 27 Mayıs 1960 hareketinden sonra yapılan 1961 anayasasında o günün siyasi şartları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Bu anayasa da Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980’de yönetime el koymasına kadar sürmüş, ardından bugün yürürlükte olan 1982 anayasası yapılmıştır.

Yeni anayasa’nın hazırlanmasında bir anda AKP’nin yeni Mersin Milletvekili Prof D.Zafer Üskül’ün daha yemin etmeden basında ve kanal 24’de yapmış olduğu konuşmalarla, “Kemalizmsiz Anayasa” içeren konuşmaları ile dikkati çekti. Bu tür kişilere daha önce de TBMM çatısı altında rastlamıştık. Seçilir seçilmez yaptığı ileri geri konuşmalarla kendilerini ön plana çıkarma çabaları olup yeni kurulacak hükümette sanki beni unutmayın demek isteyen bir görüntü çizerlerdi. Bazı basın organlarında anayasa profesörü olarak tanıtılan Üskül, Ankara Siyasal bilgiler Fakültesi mezunu, 1994’de SHP Bakırköy Belediye başkan adayı, 1999’da Mersin CHP milletvekili olmuş 2007 seçimlerinde de ikinci sıradan AKP Mersin milletvekili seçilmiş. Üniversite kariyerinde ise Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde prof. Olmuş. Anayasa ile bağlantısı ise yalnızca Kamu Yönetimi Açısından Türkiye ve Ticaret ve Sanayi Odaları” konulu doçentlik konusu... Yalnızca üniversitede o dersi verecek hoca bulunmadığından kısa bir süre de anayasa dersi vermiş. Üniversitelerimizin çoğunda herhangi bir dersin hocasının bulunmadığı dönemler olmuştur. O zaman dekanlık derslerin boş geçmemesi için o derse yakın bir hocayı görevlendirmiştir. Nitekim bende arkeoloji-sanat tarihi bölümünde görevli olduğum halde bir süre tarih bölümünde de ders vermiştim. Bunlar olağan durumlardır. Ama ben tarihçiyim diye de hiçbir zaman ortaya çıkmadım, çıkmam da...

Anayasa profesörü olarak tanıtılan Zafer Üskül’ün konuşmalarında ana nokta; Atatürk milliyetçiliği, Atatürk ilke ve inkılapları gibi kavramların Anayasa’da yer alması gereksizmiş!.. Bunlar zaten milletvekillerinin edeceği yeminlerde yer alıyormuş!.. Bu ifadelerin çıkarılması doğru olacakmış!.. Bizlere herhangi bir ideolojiyi öngörmeyen sivil ve renksiz bir Anayasa gerekiyormuş!.. Zaten bizim Anayasamız Kemalizm ideolojisinin izlerini taşıyormuş!...

Zafer Üskül’ün bu konuşmaları şimdilik AKP tarafından pek üzerinde durulmadı. Bazı milletvekilleri onun kişisel görüşüdür. Anayasa değişikliğiyle ilgili teknik heyet çalışıyor. Sivil anayasa istiyoruz demekle yetindiler. Ancak Üskül’ün bu sözleri yeni yasama yılı başlamadan bazı rahatsızlıkları da beraberinde getirdiği açıktır. Bu arada Oktay Ekşi de haklı olarak soruyor;

“TÜSİAD adına, merhum Bülent Tanör’ün 10 yıl önce hazırladığı Türkiye’de Demokratikleşme Perspektifleri isimli Anayasa projesini gözden geçirip yenilediniz. Ayrıca BİA Haber Merkezi isimli internet sitesinde 2001 yılından bu yana yayınladığınız Anayasa konulu makalelerinizde, gazetelere verdiğiniz mülakatlarda da Anayasa’daki Atatürk milliyetçiliği de Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık isteyen hükümlerde de fazladır demediniz.

Böyle olunca da aceleye ne lüzum var? Bu arada da hocanın daha şimdiden öğrenmesi gereken bir nokta da bu topraklarda yaşayan insanların büyük çoğunluğunun Atatürk devrimlerine olan içten bağlılığıdır. Bu bağlılık sözde değil özdedir.


erdem@kenthaber.com
Yayın Tarihi : 4 Ağustos 2007 Cumartesi 11:34:25
Güncelleme :4 Ağustos 2007 Cumartesi 11:39:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)....! IP: 85.98.161.xxx Tarih : 4.08.2007 14:26:11
SELAM ERDEM YÜCEL ABİ.DAHA ÖNCEDE SÖYLEDİĞİM GİBİ BEN SİYASETTEN ANLAMAM.KÖŞENİZİN BAŞLIĞI BANA"ANALARIMIZI"HATIRLATTI.MESALA BEN"ANADOLUDA"OTURUYORUM.YILLARDIR TEK DEĞİŞMEYEN BÖLGEMİZ ANADOLUDUR.BAZEN DÜŞÜNÜYORUMDA İYİKİ DEĞİŞMEMİŞİK.ÖNDERİMİZ M.KEMAL ATATÜRKÜNDE SÖYLEDİĞİ GİBİ,"KÜLTÜRÜ OLMAYAN BİR MEMLEKET"İLERLEYEMEZ DEMİŞ.KÜLTÜRÜMÜZÜ YAŞATANLARIN"ANADOLUDA"OTURDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.DÜŞÜNSENE ERDEM ABİ,ANNEYLE BABA ANLAŞAMAYIP AYRILDIĞINDA,BABA BAŞKA BİRİSİYLE EVLENİYOR,ANALIK GETİRİYOR EVİNE,OLAN ÇOCUKLARIMIZA OLUYOR.TEMELİ SAGLAM OLMAYA ÜLKELER YIKILMAYA MAHKUMDUR ERDEM ABİ.TEMELİMİZ ÇOCUKLARIMIZ,EGİTİMİMİZİNDE KÜLTÜRÜMÜZ OLDUGUNU DÜŞÜNÜYORUM.İNŞALLAH ÜLKEMİZ İÇİN DEĞİŞİM İYİ OLUR DİLEKLERİNDE BULUNUYORUM ERDEM ABİ,"HER ŞEY KÜLTÜR DOLU GÜZEL ÜLKEM TÜRKÜYE İÇİN"DİYORUM.SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...!