22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Ankara'ya Bir Kral Geldi!..


Geçtiğimiz günlerde Ankara önemli misafirlerini ağırladı. Bunların başında Annapolis Toplantısı öncesinde Türkiye’ye gelen İsrail Cumhurbaşkanı Peres ile Filistin Devlet Başkanı Abbas vardı. Her iki lider Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bir araya getirdi. Böylece Ortadoğu barışı için çok önemli olan bu buluşma, belki de kan gölüne çevrilmiş bölge için atılmış önemli bir adımdı. Ankara aynı günlerde ikinci bir misafirini daha ağırladı; Suudi Kralı Abdullah..

Suudi Kralı Türkiye’ye dokuz uçağın taşıdığı 400 kişilik maiyetiyle geldi.

Kral Abdullah, Swisotel’de, maiyeti ise Sheraton’da kaldı. Bunun için 290 oda kapatıldı.

Kral ve maiyetine yüz on yedi araç kiralandı.

Lüks arabaların günlüğüne 290 Euro ödendi.

Kralın ziyareti yalnızca bir gündü !..

Ne gariptir ki, Suudi Kralı’nın ziyareti diğer önemli buluşmayı gaflarıyla, protokol kural ihlalleri, bizleri yönetenlerin yanlış tutumları ve Kralın bizlere tepeden bakışı ile gölgede bıraktı.

Öncelikle bilene veya bilmeyene sormak gerekir; Kral Abdullah kimdir ?

Suudi Arabistan Krallığı’nın bugünkü toprakları I.Dünya Savaşı sonunda İngilizler tarafından Osmanlı topraklarından petrol yatakları nedeniyle ayrılarak kurulmuş bir devlettir.

Vehhabi inançları doğrultusundaki aşiretlerden oluşan bu yeni devletin başı Necd Sultanı unvanını kendine yakıştıran Abdülaziz olmuştur. Abdülaziz 1926’da kendisini Hicaz Kralı ilan etmiş, ardından İngilizlerle Ciddi Antlaşmasını yapmış, 1932’de Hicaz ve Necd bölgeleri Suudi Arabistan Krallığı adı altında birleştirilmiştir. Topraklarındaki zengin petrol yatakları oluşundan ötürü de ABD ve İngilizler ile yakın ilişkilerini sürdürmüş ve onlardan siyasi arenada sürekli yardım almıştır

Suudi Arabistan Kralları, Avrupa’daki asalete dayalı diğer krallıklar ile aynı kefede tartılmayacak bir oligarşi düzenini sergilemiştir. Bu bakımdan kendilerine özgü görgüsüzlük denebilecek bazı tutumları olmuş, diploması kurallarına uymayacak davranışlar sergilemeleri de basında zaman zaman yer almıştır.

Bu insanların Osmanlılar ile geçmişte bazı çekişmeleri olmuştur. Bunlardan birisine dostluk adı altında gizlenmeye çalışılan bir olaydır. Kral Abdullah’ın soyundan geldiği aşiret XIX.yüzyılın başında, Vehhabi mezhebini yaymayı ön planda tutan Abdullah bin Suud Osmanlı imparatorluğuna isyan etmiş, bununla da kalmayarak Mekke ile Medine’yi yakıp yıkmış, binlerce insanı öldürmüştü. Osmanlılar isyanı bastırmış, Abdullah bin Suud İstanbul’a getirilmiş, üç gün sorgulandıktan sonra 27 Şubat 1820’de Beyazıt Meydanında idam edilmişti. Abdullah bin Suud bugünkü Kralın büyük dedelerindendi.

Suudilerin bütün özelliği petrolün kendilerine verdiği nimet ve zenginliktir. Ola ki bir gün petrol kaynakları kuruyacak olursa acaba ne olur?

İşte o zaman ne olacağı görülür!...

Bugün Suudilerin saraylarındaki kapı tokmakları, ibrikleri bile som altındandır. Varın gerisini siz düşünün...

Suudi Kralı’nın Ankara ziyaretlerinde yine bazı uyumsuzlukların yaşandığı basına yansıdı. Kral geçen yıl Ankara’ya gelişinde olduğu gibi bu kez de Anıtkabir’e, Büyük Atatürk’ün huzuruna çıkma gereğini yine duymadı. Bu konuya değinenlere biz Vehhabi inancındayız, türbe ziyareti bizde yok demekle yetindi. Oysa Anıtkabir Atatürk’ün yattığı yer olmaktan çok Türkiye Cumhuriyetinin bir simgesidir. Anıtıdır... Onurudur...

Diplomasi kuralları bunu gerektirir. Ancak aşiret geleneğinden gelen Kralın umurunda mı?

10 Kasım’da Tüm Türkiye’de Atasına saygı için bayrakları yarıya indirilmişti. Ancak Suudi bayrağı yarıya inmemişti. Yeni bir sorun yaşanmaması için havaalanındaki göndere her iki devletin bayrak çekilmedi!...

Kralın kaldığı Swissotel’de bazı değişiklikler yapıldı. Swissotel’in yöneticileri Kralın isteği üzerine Concerto restoranının barın önü alçıpanla bir günlüğüne kapatıldı!..

Böylece Kral içki şişelerini görmedi, dolayısıyla da günaha girmedi!..

“Aman Kral kızmasın, kendisini ılımlı İslam bir ülkesinde sansın” diye...

Otele Kralın resimleri asıldı...

Ne var ki, Swissotel ve Sheraton yöneticileri bu işten epeyce memnun kalmışlardı. Basından öğrendiğimiz kadarıyla Kral otellere 1.000.000 Euro bırakmış!..

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, adaşı olan kralı protokol kaideleri dışında Esenboğa Havaalanında karşıladı, Başbakan tarafından da havaalanında uğurlandı. Ayrıca Cumhurbaşkanı ile Başbakan, daha önce diplomatik ziyaret yapılmış olmasına rağmen Kralın kaldığı Swissotel’e giderek bir kez daha ziyarette bulundular. Bu arada Kralı Abdullah bir yanına Cumhurbaşkanımızı, diğer yanına da Başbakanımızı alarak resim çektirdi. Arkalarında ise büyük bir boy çerçeve içerisinde Kralın resmi asılıydı!.. Oysa aynı Kral Ankara’dan önce İngiltere’ye gitmiş, orada İngiltere Kraliçesi, Başbakan ve Londra Belediye Başkanının ayağına gitmişti.

Yine basından öğrendiğimiz kadarıyla Suudi ailesinin bazı fertleri uçak alımı için İngiltere’ye gitmiş ve bu arada bazı rüşvet söylentileri ortaya çıkmıştı. Sonunda bu olay kapatılmış, İngiltere’de hukukun üstünlüğü prensibi yerini İngiltere’nin maddi çıkarlarına bırakmıştı!..

Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın Kral’ın ayağına gitmesinin protokol kurallarına uymadığı konusunda tartışmalar yaşandı.

Günümüzde tüm dünyadaki kralların önünde diz çökme, etek öpme gibi gelenekler rafa kaldırılmıştır. Artık krallara Devlet Başkanı Protokolü uygulanmaktadır.

Buna karşılık Köşkten, “Kral’ın yaşına saygı ve iki lider arasında yakın dostluk ilişkisi” nedeniyle köşk protokolünden daha gevşek, istisnai bir protokol yapıldığı yanıtı geldi.

Kral Abdullah’ Cumhurbaşkanı Abdullah tarafından Devlet Şeref Madalyası (Üstün Hizmet Madalyası ) verildi.

Devlet Şeref Madalyası kimlere verilir ?

Devlet Şeref Madalyası son yıllarda sürekli verilmeye başlandı. Oysa Madalya ve Nişanlar Kanunu’nun 2. mad c fıkrası ile 5.mad. c fıkrasında bu madalyanın kimlere verileceğini açıkça belirtilmiştir:

“Devlet Üstün Hizmet Madalyası, ilgili bakanın teklifi, Bakanlar kurulunun onayı ve Cumhurbaşkanının tevcihi ile yurt içinde veya dışında herhangi bir alanda feragat, fedakarlık ve gayreti ile yaptığı çalışmalarda ülke ve dünya çapında emsallerine nazaran üstün başarı göstererek devletin yücelmesine ve milli menfaatlere önemli ölçüde katkısı olan Türk vatandaşlarına verilir.”

Suudi Kralı bu madalyayı almak için ne yapmıştır?

Türkiye Cumhuriyetini kuran, Türkiye’yi çağdaş dünya düzeyine ulaştırmaya çalışan Büyük Atatürk’ün ölümünün 69.yılına rastlayan günde, Anıt Kabrine “bizde türbe ziyareti yok” diyerek gitmekten kaçınmıştır.

Bu davranış Türk halkına bir hakaret midir?

Hepsinden öte hemen her gün şehit veren askerlerimizin ailelerine yapılan görgüsüz bir davranış mıdır?

Atatürk’ün manevi huzuruna gitmeyişinin, 10 Kasım’da bayraklarını yarıya indirmeyişinin nedeni Atatürk’e Hilafeti kaldırmasından ötürü duyulan olası bir kini mi yansıtıyor ?

Bilinmez...

Suudlar, Mekke’deki Osmanlı kültür varlığından arta kalan Ecyad Kalesini yıktırarak yerine otel yapmışlardır.

Madalya bunun için mi verildi?

Cidde’de İngiliz ajanı Lawrence’nin kaldığı ev Suudiler tarafından restore edilmiş ve kapısına “Bu ev Türklere karşı savaş vermemize yardımcı olan Lawrence’nin karargahıdır” yazılı tabela konulmuştur.

Madalya bunun için mi verildi?

Kral, çağın hukuk dışında kalmış şeriat yasalarını uyguladığı, saltanat içerisinde yaşayıp, astığı astık kestiği kestik oluşundan mı, böylesine itibar görüyordu?

Şeriatı Suudi Arabistan halkı mı? Yoksa Şeriatın katı kurallarını uygulayan Suudi ailesi mi uyguluyor?

Bilinmez...

Kral, “Biz 100.000.000 $’lık yatırımlar yapıyoruz. Türk iş adamları inşaat sektöründe bu yatırım pastasından pay almalıdır, Türk iş adamlarına kolaylık göstereceğiz” dediği için mi madalya verildi?

Bunda hükümetin 8.000 kişilik hac kontenjanını 16.000’e çıkarmak isteyişinin payı var mı?

Ortadoğu’daki siyasi karmaşa içerisinde, her iki ülkenin siyasi yakınlaşmasını buna neden olabilir mi?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyasete atılmadan önce Suudi Arabistan’da İslam Kalkınma Bankası’nda sekiz yıl çalışmış olmasından kaynaklanan dostluk ilişkileri bunda etken olmuşmudur?

Suudi Arabistan’ın Necran Emirliğinde doğum yapan bir Türk kadını ile Suudi kadının çocuklarının karışmıştı. Arap çocuk Türk ailesinde, Türk çocuğu da Arap ailesinin yanında bilimden dört yıldır yaşıyorlar. DNA testi ile çocukların karıştığı ortaya çıkmıştı. Şeriat Mahkemesi bu konuda kesin kararını açıklayacak. Bu konuda Kraldan yardım mı istendi?

Acaba bunlar için mi verildi?

Bilemiyoruz...

Kısacası hükümet yetkililerinden Üstün Hizmet Madalyası’nın neden verildiğini gösteren doyurucu bir açıklama yapılmadı.

Yalnızca onu biliyoruz...

Bu madalya daha önce Aliyev, İzzet Begoviç, Hüsnü mübarek, Tudjman, Şevaranadze,B. Clinton, Rauf Denktaş’a politik amaçla verilerek, amacından uzaklaştırılmıştı.

Üstün Hizmet Madalyası’nın eski Cumhurbaşkanları ile Genel Kurmay Başkanlarına verilmesi de gelenekselleşmişti. Suudi Kralına verilen madalya bugüne kadar Türkiye’nin sevdiği ve saydığı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e verilmemiştir. Belki de verilmek istenmiş, ancak Sezer tarafından kabul edilmemiştir.

Onu da kesin bilemiyoruz...

Acaba sormazlar mı? Herkes keyfince yaşarken, televizyonlar mutlu azınlığın! vur patlasın, çal oynasın görüntülerini yayınlarken, Güneydoğu’da PKK ile zor koşullarda uğraşan erinden generaline kadar askerlerimiz bu madalyayı hak etmiyorlar mı?

Bu ziyaret akıllara yanıtsız kalan pek çok bazı sivri soruları da beraberinde getirdi; Acaba Ankara’da uygarlıklar mı buluştu?

Yoksa diplomatik skandal mı yaşandı?

Yoksa Turgut Özal’ın yasalar bir kere delinse bir şey olmaz, biz yaptık oldu mu denildi?

Anlaşılamadı...

Bilinen bir gerçek Suudiler günümüzün petrol savaşlarında ABD’nin en önemli müttefikidir. Ayrıca ülkeyi yönetenler yine dünyanın en zengin insanlarıdır.

Suudiler dünyanın en zengin insanlarıdır ama demokrasi ve özgürlüğün olmadığı bir ülke...

Krallık ailesi ve çevresine mensup bir kişi hakkında bölge emirinden izin alınmadıkça dava bile açılamayan bir ülke...

İçişleri Bakanı veya Belediye başkanının isteği ile mahkeme kararlarının bile durdurulduğu bir ülke...

Yasama yetkisinin de Kral’ın elinde olduğu bir ülke...

Kadınlarının ise ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edildiği bir ülke... Kadınların araba kullanamadığı, başını açamadığı bir ülke...

Ancak orada yaşayan insanlar yabancı ülkelere gittiklerinde şeriat kurallarından uzaklaşıp çağdaş görünümlere, giysilere girdikleri de gerçek...

Bizim bu tür zenginlikten yoksun hurafelerle beyinleri doldurulmuş bazı kadınlarımıza ithaf olunur..

İşte, biz bu ülkenin Kralına Türk’e özgü Üstün Hizmet Madalyası verdik...

Vallahi helal olsun bize!...


erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 17 Kasım 2007 Cumartesi 11:04:51
Güncelleme :17 Kasım 2007 Cumartesi 11:40:30


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...! IP: 81.213.97.xxx Tarih : 17.11.2007 13:11:27

MERHABA ERDEM ABİ...DAHA ÖNCEDE SÖYLEDİGİM GİBİ BEN NE SİYASETTEN,NEDE TİCARETTEN ANLARIM.BENİM AKLIMI ALMAYAN,"DİNİMİZİN"TİCARETE VEDE SİYASETE ALET EDİLDİĞİ.GEÇENLERDE İLK DEFA TANIŞTIĞIM,BİR AMCAYLA KONUŞURKEN,BANA NE İŞ YAĞIYORSUN DİYE SORMASINA,ÇOK ÇALIŞMAKTAN YORULDUMDA,TATİL YAPIYORUM DEDİM.SEN NE İŞ YAPARSIN DEMESİNE,BİRAZ DÜŞÜNEREK CEVAP VERDİM.DÜGÜNLERDE"OYNARIM DEDİM"NASIL YANİ EVLADIM DEDİ"KÖÇEKLİK YAPARIM"DEDİM.KÖÇEKLİĞİ BİLMEYEN AMCAYA KÖÇEKLİGİ BİLDİGİM KADARIYLA ANLATTIM.ANADOLUYA NERDEN GELDİGİNİ,BİLENİN OLMADIĞINI.ARAP VE FARS KÜLTÜRÜNE DAYANDIĞINI.KÖÇEKLERİN,OSMANLI DÖNEMİNDE"OSMANLININ ASIL SİMALARI OLDUĞUNU",1857,DE ÇIKARILAN BİR YASAYLA İLLAGAL EDİLDİGİNİ"YASAKLANDIĞINI"SÖYLEDİM.BAŞKA İŞ YAPMAZMISIN SEN DEDİ BENDE ÇOK İŞLERDE ÇALIŞTIM"AMA"HİÇ BİR ŞEYİN SAHİBİ OLAMADIM DEDİM.GİDERKEN AMCA,BANA DÖNEREK SEN ÇOK ŞEYİN SAHİBİ 0LMUŞSUN,HARAM YEMEMİŞİN,DÜRÜST ÇALIŞMISIN DEDİ.SAKINHA,"PARASIYLA MÜSLÜMAN OLANDAN VE HARAMDAN UZAK DUR"DEDİ.BENDE BELKİ BİLMEDEN HARAM YEMİŞ OLABİLİR AMCA"AMA"BİLEREKTE PARASIYLA"MÜSLÜMAN"OLMAM DEDİM....BEN ALLAHA ŞÜKÜR ELHAMDÜRÜLLAH MÜSLÜMANIM,SİZİN GİBİDE ALLAHIN YARATTIĞI BİR KULUM,OSMANLININ TORUNU,TÜRK EVLADIYIM DEDİM.DEDİGİM GİBİ ERDEM ABİ,BEN NE SİYASETTEN ANLARIM NEDE TİCARETTEN.DİNİMİZİ HEM SİYASETE,HEMİDİ TİCARETE ALET ETMEYE BAŞLADILAR.BENCE KRALLIK VEDE PADİŞAHLIK,OSMANLI DÖNEMİNDE KALDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM.BELKİDE OSMANLININ TORUNLARI ARABİSTANDA YAŞIYORLAR"AMA"OSMANLININ ZAMANINDA"ŞERİYAT"DİYE BİRŞEY YOKMUŞ ERDEM ABİ.ŞERİYAT KANUNU KAPISI ARABİSTANMI ERDEM ABİ?.EGERKİ BU KAPI ARABİSTANDAYSA ANAHTARIDA"İNGİLİZ ANAHTARIMI"ACABA DİYEDE DÜŞÜNMEYE BAŞLADIM ERDEM ABİ...SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...!


sevcan Öztürk IP: 88.239.8.xxx Tarih : 17.11.2007 12:53:17

SN.ERDEM BEY YAZMIŞ OLDUĞUNUZ HABERİ OKUDUM VE ÇOK HAKLISINIZ VALLAH BENDE ÇOK MERAK EDİYORUM ÜSTÜN HİZMET MADALYASI KRALA NEDEN VERİLDİ ANLAMIŞ DEĞİLİM... NEDEN ONA BUNA DEĞİLDE KRALA VERİLİYOR PEKİ ATATÜRK'ÜN  ANITKABİRİNE GİTMEYE BİLE GEREK DUYMAYAN BİR KRAL BU YÜZDEN Mİ MADALYA VERİLDİ  ? BİZİM AKILLILARA EH PES YANİ KENDİLERİNE NASİL BÖYLE YAKIŞTIRDILAR. BİZİM CUMHURBAŞKANIMIZ NEDEN KRALIN YAPMIŞ OLDUĞU SAYGISIZLIĞINI KABUL ETMİŞ ANLAMIŞ DEĞİLİM .BURASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ KRALIN YAŞADIĞI BİR YER DEĞİL VE TÜRK TOPLUMUNDA TÜRK HALKINA SAYGI GÖSTERMEK ZORUNDADIR. AMA EN BÜYÜK SAYGISIZLIĞI BİZİM CUMHURBAŞKANIMIZ YAPTI. MERAK EDİYORUM BU MADALYA O KADAR ÖNEMLİ Mİ? EĞER ÖNEMLİ İSE NEDEN BİZİM TÜRK TOPLUMUNDA TÜRK VATANDAŞLARA HİZMET VERENLERE VERİLMİYOR... HAKSIZMIYIM ?


TeomanTörün IP: 88.241.180.xxx Tarih : 19.11.2007 12:16:45

Şeriat rejimi ile yönetilen (?) ülkelerde şeriatın sokakdaki adama uygulandığını, yönetenlerin bundan bağışık olduğunu, bir örnekle (bir Müslüman topluluğun içinden bir fert olarak içim sızlayarak)öğrenmiştim. Bir şeriat ülkesindeki görevim sırasında, çok koyu başka bir şeriat ülkesinin, Hanedan ailesinden geldiği ve görevini hiç yurduna dönmeden yaptığı söylenen Başkonsolosunun, residansındaki davetine gitmiştik. Müslüman ülkelerin konsüler temsilcilerinin ulusal kıyafetleri ile, binbir gece masallarını andıran dolaştıkları bir ambiansda, onda birinin bile tüketilmesi olanaksız yiyecek ve meyve bolluğuna dalıp çıkıyorduk. Yapılan davet duyurularında, toplantının bitiş saati geldiğinde çıkmaya hazırlandım. Fakat, bizim Başkonsolos kolumu tutup beklememi söyledi. Gayrı müslim davetlilerin hepsi residansı boşalttıkdan sonra, salonun büyük bir bölümünü örten paravanlar açıldı. Arkadan kasalar dolusu envai çeşit içki çıktı. Maşlahlı, kefiyeli, agelli adamların hepsi, normal kokteyllerin, en çok bir iki duble içki alma adabı dışında, içkilere susamışçasına yumulmaya başladılar. İşte, halkı kul yapılmış toplumlardaki egemen sınıfın gerçek yüzü. Bunların, petrol kozu ile başkalarına dayattıkları inanç tafralarına nasıl boyun eğeriz?


mehmet ersindigil IP: 84.62.30.xxx Tarih : 4.01.2008 15:38:44

Sayin erdem abiciyim senin yazilarini hep takip ediyorum,büyük bir zevkle okuyup kendi kendime yorumluyorum. bunu belirtmek isterimki Türkiye Cumhuriyeti,nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk,ün Anit mezarina gitmeyen bir kral,a ne cüretle üstün hizmet madalyasi yeriliyor. benim vatanimin kurtulus mücadelesini vermis ulu önder Atatürk,ün tanimiyan bir kral degil üstün madalya vermek Türkiye,ye sokmak bile günahtir. vede suctur ayriyeten bu karari alanlarin Türkiye halkina bir ayibidir. bu üstün madalyayi verenler 3-5 milyar kredi icin türk ulusunun onuru ile oynamak o kadar kolay,mi. Bu tür tarihi vakalar asla unutulmaz türk halk,i birgün hesabini sorar. Türkiye,nin kurucusunu tanimiyan bir kral degil 3-5 milyar suudi arabistanin petrolünü Türkiye,ye akitsa bile hükümetimiz böyle bir pot kirmamasi lazim,dir diye düsünyorum. kaleminiz daim olsun selamlarimla.