2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Apo Kurtarıcı mı?..

Türkiye’de iktidar partisinin önümüzdeki yıllarda önemli işleri var.

Yerel Seçimler…

Cumhurbaşkanlığı Seçimi…

Genel Seçimler…

Bu arada Başkanlık sistemi getirilecek mi?

Başkan kim olacak?

Başkanlık sistemi getirilerse, sistemin gereği olan eyaletler oluşturulacak mı?

Bu konuları içeren hükümler hazırlanan yeni Anayasa’da nasıl yer alacak?

Muhalefet bu konulardan hangisinde ikna edilecek, hangisinde tartışmalar yaşanacak?

Bunun adımları yavaş yavaş atılıyor veya atılmak isteniyor…

Öncelikli sorun Kürt meselesinin çözümü, daha doğrusu terörün bitirilmesi…

Kürt meselesi dendiğinde öncelikle ortaya çıkan, bu konuda her şeyi en iyi bildiği (!) söylenen bir gazeteci var; Cengiz Çandar… Elini taşın altına koymaktan çekinmeyen (!) bu gazeteci Vatan Gazetesine verdiği röportajda bakın neler demiş: “Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk ve İnönü’den sonra en güçlü lider Erdoğan. Ne Menderes ne de Özal. Bu sorunu isterse Erdoğan çözebilir, zira halk nezdinde de büyük bir desteği var. Aynı şey diğer cephede Öcalan için de geçerli. Öcalan örgütte çok güçlü, ama asıl gücü Kürt halkı nezdinde. Özellikle İmralı’ya geldiği 14 yılda bu güç çok daha arttı. Öcalan muhatap alınmadan çözüm olmaz. Ama bu süreç Oslo’dan çok farklı bir süreç... Merkezinde Öcalan var ve gizli kapaklı değil…”

Otuz yılı aşkın süredir, Türkiye’nin başında büyük bir sorun olan terörü sona erdirebilmek için AKP’nin içeride ve dışarıda güçlü olması gerekecek. Bunun için de ne yapılacak, yıllardır başımıza dert olan PKK sorunu nasıl çözülecek? Bunun için ne gerekiyorsa yapılacak mı? İlk adım ne olacak? İmralı ve Kandil ile bağlantı sağlanacakmış! Görüşülecek mi, pazarlık mı yapılacak?

Öcalan ile görüşmek yeterli mi?

Baksanıza Kandil’den ben de varım diye Karayılan da seslenmiş; “Öcalan’la BDP’nin görüşmesi yetmez, bizim de onunla diyalogda olmamız lazım. İlk olarak Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki pozisyonu değişmeli.”

BDP ne diyecek diye hiç aklınızı yormayın; onlar zaten diğerlerinin uzantısı, onların dediklerini mecliste yinelemekten başka bir şey yapmıyorlar. BDP eşbaşkanı Demirtaş’ın son grup toplantısında söyledikleri de ilginç, ne derece doğrudur bilinmez; “Öcalan ile görüşmeleri biz başlatmadık. Bizim görüşmeden basın yoluyla haberimiz oldu. Görüşmeyi planlayanlar ve yapanlar AKP hükümeti ile Öcalan’dır.”

Anlaşılan bir terörist ile diyalog yetmiyor; PKK birkaç parçadan oluşmuş. Hangi biriyle anlaşacaksınız?

Bunun arkası çorap söküğü gibi gelecek. Birisi de onları haklı olarak Yedi Kocalı Hürmüz’e benzetmiş…

Onlar bir şey almadan bir şey vermezler. Hangi birini memnun edeceksiniz?

Saygın bir devlet, terör örgütünün lideri dahi olsa hapisteki kişi ile ve yine terör örgütünün yuvalandığı Kandil’deki liderle görüşür mü?

İktidar biz gerekirse görüşmeyiz, görüştürürüz demiş. Bu sözün ne anlama geldiğini anlamak da çok zor. Birileri gidip devletin haberi yokken mi görüşecek, yoksa ben görüşmedim, emir verdiğim filanca görüşecek mi diyecek?

Anlaşılan şimdiye kadar gizli görüşmeler veya pazarlıklar yapılmış ve daha da yapılacak.

Taraflar anlaşmaya varırsa bunun bedeli ne olacak? Garip bir çelişki…

Önceki yıl devletin bazı görevlilerinin Oslo’da PKK’lılarla görüştüğü iddia edildiğinde, yok öyle bir şey, bunu söyleyen şerefsizdir denmemiş miydi?

İmralı’daki mahkûm ile yeniden konuşulması Kürtlerde heyecan ve beklenti yaratmış olabilir. Çözüme yaklaşıldı, bunu bozmayalım diyenler çıkabilir. Ancak isteklerinin hiç bitmeyeceği, ardı arkasının kesilmeyeceği de açıktır. Geçtiğimiz günlere baktığımızda; son beş yıl içerisinde “Kürt sorununu çözelim” tartışmalarının yapıldığı ve çözüme ulaşılamadığını görürüz. Oysa her iki taraf gerçekten çözüm istiyorlarsa buna akılcı yaklaşmalıdır. Unutulmasın ki, yıllardır süre gelen terörden en çok zarar görenlerin başında Kürt vatandaşlarımız olmuştur. PKK kendilerine sıcak bakmayan Kürt vatandaşlarımıza acımasızca davranmış ve öldürmüşlerdir. Bazıları da mayın tuzağına düşmüşlerdir. Bugün yöre halkından yardım görüyorlarsa bu korkudan, sindirilmiş olmaktan başka bir şey değildir.

Dünya siyaset tarihine baktığımızda terörü başlatan ve yürütenlerle devletin görüşmesinin örneklerini görebilmek çok zor. Hatta yok gibi…

Ya bizde; memleketin yüce menfaatleri uğruna meğer görüşülürmüş!..

Bir futbolcu milletvekilimiz ne demişti; ben bilmem büyüklerim bilir…

O zaman aydınların, özgür düşüncenin ve demokrasiye inanmış, milli duygulara sahip olanların değil de büyüklerimizin bildikleri olmalı. Biz de onlara uymak zorundayız!..

Bir zamanlar Süleyman Demirel ne demişti; "Bööyük (!) Türkiye." Bööyük (!) Türkiye olunca da yaptığı her şey, attığı her adım doğru olmalı…

Ne garip; terörle mücadele edenler terörist sayılıyor, hapse atılıyor; bazıları da teröristleri aklamaya ve sevimli göstermeye çalışıyor. Bir kısır döngü içerisinde dönüp duruyoruz.

Başbakan, yeni başlatılan süreçte genel af ile Öcalan’ın ev hapsinin söz konusu olmadığına değinmiş, ardından da her konuşulanı açıklayamayız demiş. Doğru söylemiş, devlet devletse onun sırları vardır, halka açığız diye açıklamak doğru değildir. Yalnızca gizli oturumda meclise açıklanır. Ancak burada da bir sorun var; BDP terörün uzantısı değil mi?

Terörle mücadele müzakere ile mi yoksa topyekûn mücadele ile mi olur?

İnsanın aklına çeşitli sorular geliyor; terör örgütü devletle masaya oturdu diye, şimdiye kadar yaptıkları, öldürdükleri, yakıp yıktıkları af mı edilecek? Peş peşe gelen şehit cenazeleri daha unutulmamışken…

Açılım diye başlandı sonunda içi boş çıktı. PKK’nın aldırdığı yok; yine saldırı, yine saldırı… PKK silah bırakmaya, silahlarını teslim etmeye yanaşıyor mu? Yanaşmıyor mu?

Terör örgütünün silahlı mücadelenin yanı sıra karanlık ilişkileri olan bir topluluk. Uyuşturucu ticareti, haraç toplamak ve kaçakçılık bunların başında geliyor. Silah bırakmış olsa bile bunlardan vazgeçer mi? Bundan nemalanan bir yığın kurumlar veya insanlar olmalı. Bütün meselede burada…

Silah bırakmıyorsa neyi müzakere edeceksiniz?

Apo görüşmesi ortaya atıldığı sıralarda PKK, biraz da doğa koşullarından ötürü bir süre ateşkes yapmıştı. Müzakere sözleri ortaya atılır atılmaz Hakkâri Çukurca’da Karataş Karakoluna büyük bir grupla saldırdı, geri püskürtüldü ama yine şehit verdik ve yaralılarımız var.

Bunların sözüne güvenilir mi?

Ne garip, Türkiye’ye teslim edildiğinde uçakta korkudan tir tir titreyen adam, şimdi kalkmış yol haritası çiziyor, isteklerini peş peşe sıralıyor (!). Sanki mahkûm değil de bir lider gibi…

Şimdi bir aklanma yarışıdır gidiyor. Basındaki yalakalar barış için adeta AP0’ya muhtaç olduğumuzu, kimsenin bunu engelleyemeyeceğini, karşı çıkanların ise akan kanın dinmesini istemeyenler olduğunu dayatmaya çalışıyorlar.

Birileri Apo’yu şişirirken, onun yetiştirdiği teröristlerle mücadele edenler şimdi nerede?

Öte yanda bir AKP’li milletvekili “dağdaki terörist boşuna ölmedi” diyebiliyorsa, insanın aklı karışıyor, söyleyecek söz bulamıyor. O zaman bunca asker, polis, öğretmen ve sivil vatandaş boşuna mı öldü? Aileleri yaşamları boyunca yaşayacakları acılarla boşuna mı baş başa kaldı?

Görüşme veya pazarlığa Amerika’dan Hoca Efendi de katılmış; “Sulh hayırdır. Hayır sulhtadır. Milli onur ayaklar altına alınmadığı sürece el de öpülür, etek de. Kur’an sulhun hayırlı olmasını söylemiştir.”

Hiç ummuyordum ama şehit aileleri dernekleri de görüşmeye, pazarlığa onay vermişler; “Hükümetimizin İmralı’da Öcalan’la yapılan görüşmeleri olumlu görüyoruz. Terörün böyle biteceğine inanıyoruz. Başbakana güveniyoruz.”

Onlar da olumlu gördükten sonra, kimseye söyleyecek söz düşmez. Pes vallahi!..

Öncelikle PKK’nın arkasındaki güçlerle, onlara destek sağlayan ülkelerde bu konuda mücadele edilmeli. Suriye’ye posta koymamıza kimse aldırmıyor. Hoş artık o da tavsadı ya!..

Kürtleri piyon olarak kullananların amacı önce federatif yapı, ardından da ayrı bir devlet kurmaktır. Kendi yönetimlerini kendileri seçmek istiyorlar. Ancak onunla iş çözümlenmiyor. Suriye Kürtlerinin Esad’tan yana tavır koymaları, Türkiye’nin K.Irak’tan sonra başına yeni dertler açacağa benziyor. Bu arada İran Kürtleri de unutulmamalıdır. İran ve Türkiye arasındaki gerilim zaman zaman ciddi boyutlara ulaşıyor. Kürtlerin Suriye’den sonra İran’da ne derece etkili olacakları da tam bilinmiyor. Bu arada Avrupa’nın bazı ülkelerinin de PKK’nın siyası ayağı olduğu bilinmelidir.

Garip çelişkiler içerisinde olduğumuzu bir kez daha vurgulamakta yarar var sanırım; bir zamanlar BDP’nin miting ve illegal gösterilerinde Apo’nun posterlerinin açılması tepki görüyordu. Bugün ise memleketin yüce menfaatleri (!) adına onunla görüşmeler yapılıyor…

Sizce bu biraz garip değil mi?


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 11 Ocak 2013 Cuma 11:22:40
Güncelleme :11 Ocak 2013 Cuma 11:34:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 13.01.2013 10:05:05

Hocam ellerine saglik"Cok güzel bir bir yari olmus.Bu konuda bende fikirlerimi ve bildiklerimi yazip dile getirmek istiyorum.Devletimizi idare eden siyasetcilerimiz!Gercekten terör örgütü lideri ile görüstüyse,Teröre karsi aciz kalindigini,ve Türk Milletine hakaret oldugunu kabul etmek lazim.Kanimca bu konu Türk Kürt konusu degildir.Dagdeki eskiya sehre inip iktidari eline gecirmis olarak kabul edilir.

Burada iktidar partisi kadar,diger muhalefet partilerde canak tutmaktadir.Türk Kürt,Laz,Cerkez,Arap,Vs.Vs. hepsi Vatan icin sehit düsenler,veya Gazi olanlarin,vebalini kim tasimaya mukdedirse o zaman,Vatan ve Millet düsmanlari ile is yapip beraber calisyor demektir.Türkiye Cumhuriyetinde,yasayan tüm etnikler yasal ve anayasaya göre esittir.Tüm siyasetcilerimiz sivil kuruluslarimiz,Askerimiz,polisimiz yani tüm idarecilerimiz,buna uymak zorundadir ve zaruridir.

Yillardir PKK ya yapilan cagrilara,uymadiklari gibi,uymayada niyetleri olmadigini göstermistir.Bunun daha neyinin pazarligini yapilmak istendigini anlamakta güclük cekmekteyim.Herhalde günü kurtarma politikasi anlamina gelmektedir.Veya gündem degistirmek oyalamak anlamina gelmekten öteye gitmemektedir.Simdi yazacagim bu sorularima cevap verecek bir yetkili cikarsa minnattar olurum.

1-Karnini doyurmak icin,Ekmek yiyecek gibi seyleri calan bir insana Yillardir ceza verilmektedir.2-Fuhus yapanlara,da ayni sekilde büyük cezalar verilmektedir.3-Dahada ileri gidip,Evli olan kimseler,esleri istemedi diye sikayet edip,kocam bana zorla tecavüz edip ceza aldirip hapse atiliyor.Vs,Vs.Peki Vatan ve namus bekciligini yapan,Asker ve Polis sehit veya gazi oldugunda bunlari yapanlarin cezasi yokmu.Varsa bunun neyin bazarligi yapiliyor.Cevapliyan yetkili varsa anlatsin anlayim saygilarimla.


corrector IP: 58.172.236.xxx Tarih : 11.01.2013 15:17:16

teroristbasi ile ve/veya terorist orgut ile ve/veya bunlarin herhangi bir yapilanmalari ile vs. gorusmeler "mesru" degildir!!! cunku "muzakere", sadece "temsil yetkisi" olanlar ile yapilirsa mantiklidir, degil mi? 
 

su an, kimin kurt halkini temsil yetkisi var? dogrudan veya dolayli, ve bir bicimde, birinin veya bir olusumun boyle bir herhangi bir yetkisi oldugundan haberi olan var mi? veya bundan emin olan var mi? 

o zaman, su durumda: onun veya bunun kurt halkini temsil ettigini nasil soyleyebilirsiniz? boyle bir temsil yetkisini neye gore belirleyebilirsiniz? hali hazirdaki kosullarda belirliyebilirmisiniz?
ASLA belirleyemezsiniz!  kimse belirleyemez.
 bu sebeple: simdi "muzakere" denen sey, onceden yazilmis senaryolari mesrulastirmak / kaniksandirmak icin bulunmus bir "takiye" veya kimilerine gore bir "yellenme" dir!

ayni sekilde, kim Turkiye'deki diger vatandaslari temsil ediyor?

AKP mi? 

AKP kazandigi hangi secimde millette boyle gorusmeler yapacagini vaat etmis? 

ve/veya hangi secimde milletten boyle bir yetki almis?

sanki, devlet bir sirket de, bu sirketin yoneticisinin, bir seyleri verip bir seyleri alma gibi bir "Pazarlik Luksu" mu var?  hele boyle bir konuda!

ama demokrasilerde mesru temsil edenin yoklugunda mesru "muzakere" yapilabilinir. nasil mi?
 REFERANDUM vasitasiyla.
 HALK ILE EN IYI MUZAKERE "REFERANDUM" DUR.

ve referandum bir kereye mahsus yapilir. vatan da satih da belli olur. bir cok nedenden dolayi isteyenlere dostca ayrilma sansini, en nihayetinde de olsa, vermek bize yakisir En ahlaki / etik olan budur. diger temsil yollari ile bulunan cozumlerin hepsi saibeli kalacaktir.ama adil bir referandum sonucuna kimse itiraz edemez.


Aziz Kimsin. IP: 95.15.64.xxx Tarih : 12.01.2013 01:00:33

Aklıselimininden mustarip olanlar şimdiye kadar 'demokrasi kavramını' teessüs ettiremedikten sonra, bundan sonra yapılacak 'referandumun'  sanki faydası mı da olacak ki ? !.. *

* bu konuda yorum yapan kişiye atfendir