16
Haziran
2024
Pazar
ANASAYFA

Atatürk’ü yabancılar nasıl, biz nasıl görüyoruz?

ABD’nin yeni Savunma Bakanı Chuck Hagel, Pentagon’da ilk basın toplantısında sözü Türklere ve Atatürk’e getirmiş, bu büyük devlet adamından sıtayişle söz etmiştir:

"Türklere, Türk hükümetine ve Atatürk’e hayranım. (Bazılarının kulakları çınlamıştır.) Yıllardır sadece Türkiye’de değil Amerika’da yaptığım farklı konuşmalarda da Atatürk’ten bahsettim. Atatürk, dünyada halen devam eden çok önemli bir mirasa sahip çok belirleyici bir şey yaptı. Biz zaman zaman Batı’da Atatürk’ün yaptığını tam olarak takdir etmedik. Bu benim akadamik bilgimin bir borcudur."

Kısa bir süre önce yıldönümü kutlanan Çanakkale kara ve deniz savaşlarında askeri dehasını ortaya koyan Mustafa Kemal Atatürk hakkında o savaşta yenik düşenlerin başında gelen Winston Çhurchill’in övgü dolu sözleri sanırım pek çok kişiye ibrettir:

"Şu anda mağlubiyeti bütün damarlarımda hissetmekteyim. Çok üzgünüm, oldukça mutluydum. Daha düne kadar Çanakkale bizimdir diyordum. Çünkü bu savaşı kazanmak için askeri, parayı, cephaneyi her şeyi hesaplamıştım. Hepsinde çok üstündük. Mutlak yenecektik. Yalnız bir şeyi hesaba katmamıştık; Gazi Mustafa Kemal. Bu günda İngiliz gururum olmasa Türkleri alnından öpmek isterim."

Atatürk tarih boyunca hakkında en çok kitap ve makale yazılan devlet adamıdır. Bu büyük lider, hakkında 50.000’e yakın kitap, yüz binlerce makale yazılmış tek Türktür. Dünyanın yirmi iki ülkesinde Atatürk’ün anıtları bulunmaktadır.

Ne yazık ki, bizdeki bazı akılsızlar onun değerini ve Ona neler borçlu olduğumuzun farkında bile değiller. Belki de basit çıkar hesapları bunu gerektiriyor. Bazen kendimce düşünüyorum, hakkında yazılmış bunca eser varken yine de toplumun belirli kesimlerine yeterince Onu anlatamadık mı diye…

Öyleleri çıkıyor ki, Atatürk demekten bile kaçınıp yeri geldiğinde Mustafa Kemal diyorlar!.. Gerçi „Gazi“ Onun unvanı, „Mustafa Kemal“ de ismi ama O Türk Milletinin gerçek atasıdır.

Bazı gafiller de ortaya çıkıp namaz kılarken resmi yok diyorlar. Gülermisiniz, ağlarmısınız… Onlara sormak gerekmez mi; hanginiz namaz kılarken resim çektiriyor diye…O dönemin insanları ibadetin Tanrı ile kendisi aralarında olduğunun bilinci içerisinde, gösterişten uzak insanlardı. Camiye veya Cuma namazına giderlerken, bizim reklamımızı yapın diye basına haber uçurmazlardı.

Atatürk’e saldırılar ve devrimlerin törpülenmesine 1950’li yıllardan sonra başlandı. Önce ticaniler ortaya çıkıp heykellerini kırmaya kalktılar, Yargı sonradan onların cezalarını vermişti. Bugün Dalaman belediyesinin çöp konteynerine Atatürk’ün çerçeveli resimlerinin atılmış oluşu gerçekten çok acıydı. Acı bir yana hainlikti. Yerin altına sinmiş cemaatler, tarikatlar o günlerin oy kaygısı içerisindeki iktidarların sessiz kalmalarıyla yavaş yavaş ortaya çıktılar, sonra kol budak saldılar ve sonunda, daha doğrusu eğitimsiz insanları kandırmayı başardılar. Ancak bunda çoğu aydının da kabahati olmalı, yeterince Atatürkçülüğün ne olduğunu onlara anlatamadılar, politikacılar ise oy kaygısıyla bir dönemin bu büyük adamı işlerine geldiğince kullanmaya çalıştılar, kimi yerdi, kimi de yüceltirken gerçek dışına çıktılar. Bu arada bazıları da Atatürkçülük ile Kemalizmi ayrı kavramlar olarak ele aldılar bazıları da her ikisini birleştirdi. Oysa bu konuda en güzel ve en doğru açıklamayı köşe yazarlarımızıdan Nazmi Öner yapmıştır, okunmasında yarar vardır. (Bkz; Kemalazim, Kenthaber 30 Mart 2013)

"Kurtuluş Savaşı dahil Atatürk döneminde yapılan her şeyi kapsamına almaktadır. Kemalizm ve Atatürkçülük eş anlamlı iki sözcük olarak kullanılmaktadır.

Kemalizm ile Atatürkçülüğün birlikte düşünülmesi, insanların işine geldiği zaman Kemalist dayatması, işine gelmediği zaman demokrat, milli irade taraftarı Atatürkçü olmalarına yol açıyor.

Kemalizm, Atatürkçülüğe ulaşmanın aracıdır. Yani amaç Kemalizm değil Atatürkçülüktür."

Yabancı araştırmacıların ve politikacıların Atatürk’ü bazı kesimlerimizden çok iyi tanımlamaları ise hiç de boşuna değildir. Kimileri Lozan’a atıp tutuyor, Kurtuluş Savaşı’nı kolay kazanılmış olarak göstermeye çalışıyor. Lozan ile ilgili sorunları çözerken diğer yandan da komşu ülkelerle yapılan anlaşmalarla Türkiye’nin güvenliğini sağlamıştır. Lozan başlıbaşına bir konudur, ancak bir noktayı belirtmekte yarar vardır; Lozan görüşmeleri sürerken Musul sorununun çözümü daha sonraya bıraktırılmış. Ardından da oradaki bir kabile şeyhi danışıklı dönüşüklü isyan ettirilmiş ve bölge anında İngilizler tarafından petrol çıkarları doğrultusunda işgal edilmiştir. Böylece Türkiye’nin batıya karşı güvensizliği bu olayla bir kez daha pekişmiştir.

Atatürk karşıtlarına nacizane tavsiyem Üstün Dökmen’in „Metrestepe“ isimli romanını okumalarıdır. Ayağında çarığı bile olmayan, bir çarığı bazen bir kaç kişinin paylaştığı yokluk içerisindeki alınlarından öpülesi askerlerimizin ne koşullarda ve hangi imanla savaşı kazandıklarını, sonra da kanla yoğurulmuş Metristepe’de, Mangaltepe’de spekülatif girişimcilerin, çıkarcıların günümüzde neler yaptıklarının ibretini gözler önüne seriyor.

Yeri gelmişken yinelemekte büyük yarar vardır; Kurtuluş Savaşı büyük bir olaydır. Üç yüzyıllık süre içerisinde Osmanlı askeri sürekli savunmada kalmıştır. I.Dünya Savaşında hüsranla sonuçlanan Kanal ve Sarıkamış harekâtları dışında Plevne’de, Estergon’da, Balkanlarda, Yemen’de, Gelibolu’da, Erzurum’da, sürekli kendini savunmaya çalışmıştır. Kurtuluş Savaşında uzun bir süre sonra savunmadan hücuma kalkmıştır.

Kuşkusuz anlayana…

Bizler ne yapıyoruz, o insanların yazdıkları destanı topluma unutturmaya çalışıyor, ders kitaplarından bile kısalta kısalta neredeyse bütünüyle çıkaracağız. Bazıları bugün yaşadıkları şatafatı kendilerine sağlayan Atatürk’ün resmini de indirmeye başladılar, bir süre sonra heykellerini de yok edecekler… Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk’ün isminin mevlitlerde okunmamasını istemiş bile!.. Kısacası bu büyük adamdan bir dua dahi esirgeniyor. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, çıkarcılar dışındaki halkın yüreğinden Atatürk sevgisini silemeyecekler.

Kurtuluş Savaşı Destanında Nazım Hikmet yokluktan zafere ulaşmayı dizelerinde ne kadar da güzel anlatmış:

"Dörtnala gelip Uzak Asyadan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim.
Bilekler kann içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu
bu dâvet bizim
…"


erdemyucel2002@hotmail.com

 

Yayın Tarihi : 9 Nisan 2013 Salı 09:52:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 88.243.230.xxx Tarih : 10.04.2013 17:22:21

Atatürkün geniş kitlelere tanıtılmasında, benimsetilmesinde ciddî hatalar yapılıyor. Onun hakkındaki bazı anekdotlar öğrenim noksanı ölan yurttaşlarımızın anlayamayacağı metaforik çeşitten..  İnternet postama çok sık gelen hızlı ulusalcı mesajların çoğu böyle. Bir tek somut örnek vereyim. Rahmetli psikiatr Pr. Mazhar Osmanla Atatürkün bir söyleşisinde Mazhar Osman her insanda aledderecat ruhsal rahatsızlık bulunduğu iddiasını ileri sürer. Atatürk: "Buna ben de dahil miyim?" diye sorar. Hoca: "Paşa bütün Dünyaya karşı çıkmak akıllı işi midir?" diye metaforik bir zerafet gösterir. İşte zurnanın zırt deliği de buradadır. Okumamış insan metaforlardan anlamaz ama rasyonel düşünür;O Atartürk tüm itilaf devletlerine karşı askerî harekata geçtiğinin iddia edildiğini sanır; bunun olanaksızlığı ve gerçeğe uymaması karşısında gerçek Atatürk düşmanlarının kolaylıkla avı olur. Atatürk içinde yaşadığı koşullara göre karşı cephesinde yer alan güçler arasındaki dengelerin birbirlerine karşıtlığını kullanarak bundan yararlanma stratejisini ustaca kullanmıştır. Bunun içindir ki, benim yurt dışında, tüm Dünyada, Atlantiğin berisinde de ötesinde de yabancı aydınlarca kulaklarımla gurulanarak duyduğum Atatürk tarifi : "Kararlarında hiç yanılmamış tek lider" olmasıdır. Mücadele araçları olmadan bir liderin başarı şansı yoktur. Atatürk bunu bilir, sınırlarını bilir, dengeleri kullanır, ona göre hedef tayin eder. Haşin bir karakteri vardır ama uluslararası ilişkilerde son derece temkinlidir. Kendisini ihtiras tutsağı yapmaz. Dünyanın en usta askeri olarak bilinen Napolyan ihtirası yüzünden (Moskovada, Leipzig'de, Waterloo'da) üç defa başını taşlara vurmuştur. Atatürk bir deli değil .son derece salim akıllıdır.  


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 9.04.2013 12:49:31

atatürk bir temel atmis bu temele devam demis simdi bu temelin üzerine kimileri böyle kimileri söyle bir seyler yapmaya calisacak güzellikler cirkinlikler olacak zaten bu böyle de devam eder ve dogaldir hep güzellik olamaz hep cirkinlik olamaz bir yasam ugrasi vardir kah güzellikler cogalacak kah cirkinler var olacak ama bu temel var dir bunu kimsede inkar edemez iyilikler bu temelin saglam atilisinda asikaredir bu temeli kökünden kaldiracak daha cirkinlikler cogunlukta yoktur kenardan martaval okumakla amin olmayacak dua ya kabul demek gibi bir seydir   onlar bunlar dualarina devam edeceklerdir bu etmelerde bu alemde atatürkcülük taa ki bir  baska yasamin bilinmeyen bir idarenin gelisine kadar kalacaktir 

bu temeli atatürk atmis ve bu fani dünyadan gitmis acaba bir de geli geli verse attigi temelin üstünde yapilanlara bir baki baki verse yav bunu ben böylemi yapin böylemi devam edin dermi der yada bazi sözleride onun adina söylendigine kulagi  duysa yav ben böyle bir laf söz etmedim dermi der  her kisi bir insanogludur hatalarida elbette vardir ama  atatürk"ün  hatalarini gec faydalarina bak ben derim cogunlukta zaten bunu der  düsüncesindeyim atatürk bir sonsuzluk cizgisi gibi  bu cizgide yürümesini bilmeliyiz yürürkende dogru  yürüdügünü sananlar  yanlis yürüdüklerini ögrenmeli bile bile yanlis yürüyenleri de hakikaten dogru yürüyenler caktirmadan cizgiden efendice iteklemeli bu böyle devam etmeli  sadece sadece din isleri ne bu cizgide ne devlet islerinde kullanma adeti edilmemeli ayri kefede tutulmali  gör o zaman terazinin güzeligini ve memleketi güzeligini ataürkü sevendende allah gani gani razi olsun sevmiyendende allah razi olsunmu eh olsun


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 9.04.2013 19:42:31

Hocam ellerine saglik"Saklanacak kadar bu güzel yazin icin bir dafa degil bin defa tesekkür etsem azdir.ATATÜRK Türkiye Cumhuriyetini benimseyip,te orda ikametgah eden tüm irklarin Atasidir.ATATÜRK esir ve mazlum milletlere bir örnek olmustir.ATATÜRK olmasaydi bugün Türkiye Cumhuriyeti olmazdi. ATATÜRK uygarlik tarihi toplumlarin yüzyillar boyu cagdaslasma mücadelerini sergilemistir.

ATATÜRK Ulusal kurtulus akabinde,cagdas uygarlik ilim ve fen nerede ise ondan alacagiz,O yer batidir Avrupa demis.Uzun lafin kissasi ATATÜRK bir cagin acilisini yapmistir.ATATÜRK hakkinda bugün konusanlar,ATATÜRK,ÜN kendilerine vermis oldugu özgürlükten,hürriyetten,laiklikten,geldigini bilmeleri gerek,ATATÜRK bunlari yapmasaydi kimse hakkinda konusmazdi,Ögle degilmi siz degerli okurlar.

Sayin Nazmi Önerin 30 Mart Kemalizm yazisini okumustum,Bu günkü yorumunuda.Kendisine bu güzel yazilari icin tesekkür ediyorum.Ve böyle güzel yazilarinin devamini diliyorum.Ayriyeten YASAR ERTAS mizah dolu güzel yorumu icin tesekkür eder nice güzel mizahli yorumlar diliyorum.ATATÜRK ve silah ARKADASLARI yazdiklari destani,biz miras görüp hunharca tüketmeye calisyoruz,kiymetini bilmeden saygilarimla.


Nazmi Öner IP: 178.233.80.xxx Tarih : 9.04.2013 16:05:01

 Sayın Erdem

Atatürk bize bağımsız bir vatan hediye etti. Ve elbetteki bunu cebinden çıkarıp ya da pazardan alarak hediye etmedi. Aslanın midesinden çıkarıp da hediye etti. Ayrıca 1600'leri yaşayan Türk toplumunu kısa sürede çağa taşıdı. Ve bir daha çağdan kopmaması, çağı takip etmesi için her zaman ve her koşulda geçerli, sağlam kurallar koydu. İşte böyle bir insana karşı, vefa duygusundan başka hiç bir duygu taşımaması gereken insanların, ihanete varan davranışları karşısında duyduğunuz üzüntüyü anlıyor ve paylaşıyorum.

Fakat herşeyini Atatürk'e borçlu olan Türk milletinin ne yazık ki, % 10-15'lik bir bölümü, Atatürkçülüğü sahiplenip, Atatürk'ü putlaştırıp tabulaştırmaya çalışırken, milletin genelinden soyutlamaya ve 1923- 1933 aralığına sıkıştırmaya çalışmaktadır. Diğer % 10 kadar bir bölüm ise, Atatürkün yarattığı mucizeyi görmezlikten geldiği gibi, zarar verdiğini bile düşünecek kadar gaflet içinde ya da çıkarının peşindedir.

Ama benim kişisel kanaatim Türk milletinin % 75'i Atatürk'e karşı nankörlük yapmayacak kadar vefalıdır diye düşünüyorum. Ayrıca abartılı ve bencil biçimde Atatürkü sahiplenenler de zaten Atatürk'e karşı veya saygısız değil, aksine abartılı ve kısman milliyetçi yaklaşımşarı dışında şiddetle Atatürk'ü savunduklarından aslıda Türkiye'de gerçek anlamda Atatürk karşıtı % 10 kadar bir kesim olabileceğini düşünüyorum.  

Mevcut durumu Türkiye'deki sağ partilerin muhafazakar oyları almak için uyguladıkları politikarda ve sol partilerin de yine aynı oy kaygılarıyla, tabanını zaptetmek amacıyla, muhafazakar kesimlerin tümünü Atatürk karşıtı göstermesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Ve maalesef bizde patiler kendilerini vatandaşa hizmet ve proje ile kabul ettirmeyi baceremediğinden, karşı tarafa ret duygusu yaratarak oyları kemikleştirmek istediklerinden yara kaşındıkça büyümektedir.

Yabancılar ise Atatürk'e çıkarsız baktıkları için gerçeği net olarak görebilmektedir. Çünkü büyük zannettikleri 20 yüzyıl liderleri birer birer ve daha yüz yıl bitmeden silinip gitmiştir. Çünkü onlar kendi zamanlarının büyük işlerini yapmıştı. Atatürk ise akıl, bilim ve çağı izlemeyi önerdiği için, akıl, bilim ve çağ geçerli olduğu sürece dünyanın gelmiş geçmiş en büyük lideri olmaya devam edecektir. 

Onun için bugünün dar kapsamlı kısır çekişmeleri güneşin balçıkla sıvanmasını sağlayamayacağından, bir gün karşıtları da Atatürk'ü taktir etmek zorunda kalacaktır diye düşünüyor, Atatürk konusunda duyarlılığınızı ortaya koyan yazılarınız için sizi kutluyorum.


Dr. S. A IP: 95.15.241.xxx Tarih : 9.04.2013 19:30:34

Muhterem Erdem Yücel;  Tüm düşünce ve hislerime tercüman olmuşsunuz; bu sunumunuza benim bir ilavede bulunmam -kesinlikle- haddim değildir ! Sizlere ve Site'nizin diğer muhterem köşe yazarlarına en içten hürmetlerimi sunarım.