Şunun şurasında seçime kaç gün kaldı ki?
Her seçim dönemi liderlerin, adayların meydanlarda peş peşe vaatler sıralaması nedense bana hep Drama’da yetişmiş, Debreli namıyla tanınmış, mübadele öncesi Drama-Serez-Sarısaban bölgelerinde faaliyet göstermiş bir halk kahramanını hatırlatır…
Meşhur bir de türküsü vardı;
Drama köprüsü bre Hasan dardır geçilmez
Soğuktur suları Hasan bir tas içilmez
Anadan geçilir bre Hasan yardan geçilmez
At martini debreli Hasan dağlar inlesin
Drama mahpusunda bre Hasan dostlar dinlesin!...
Sözün kısası, demokrasinin başlamasıyla birlikte bu memlekette Debreli Hasan’a taş çıkartan nice aslanlar yetişmiştir!..
Seçimde iddialı olduklarını söyleyen liderler, memleket sorunlarını bir yana itmiş, varlarıyla, yoklarıyla seçime odaklandılar… Meydanlar, caddeler, sokaklar parti bayraklarıyla donatılıyor, partilerin, adayların araçları bangır bangır bağırarak dolaşıyor!.. Merak ettiğim seçmenlerin onlara bakarak mı, oy kullanıp kullanmadıkları… Belirli yerlerde, hatta halk pazarlarının girişlerinde bile seçim büroları açılmış, broşürler, rozetler dağıtıyor, partilere üyeler kaydediyor…
Öte yanda milletvekilliği düşürülmüş, şimdi yeniden bağımsız aday olarak meclise girmeye çalışanlardan bazıları Türkiye’ye tehditler sıralıyor, vatandaşlar arasındaki huzur ortamını geriyor… “Kötü şeyler olacak, halkımız kendi demokrasisini kuruyor, seçimi boykot ederiz” gibisinden yasaları hiçe sayan, bölücülüğü öne çıkaran konuşmalar yapılıyor… İmralı otelindeki(!) bir eli yağda bir eli balda mahkûm da mapusaneden (!) sesleniyor; “Ya müzakere başlar ya da kıyamet kopar”. Onların bu tür saçma sapan konuşmalarının ardından Kastamonu Ilgaz’da seçim konvoya taranıyor. Bir polisimiz şehit düşüyor… Bursa’da Bursaspor-Beşiktaş maçı öncesi taraftarlar taşlarla sopalarla birbirine giriyor… Hakkâri’de, Yüksekova’da çocukların, kadınların öne sürüldüğü saldırılarda, isyan provalarını geçtik, devlete baş kaldırılıyor…
Sonucu düşünülmeden ortaya atılan açılımın, saçılımın meyveleri…
Gizli çekilmiş kaset skandallarına yenileri ekleniyor… Kimlerin nasıl çektiği ve nasıl etrafa servis edildiği bilinmeyen kasetlerin ilk hedefi CHP idi. CHP’de yönetim değişti, sular duruldu derken şimdi kasetçilerin hedef tahtası MHP oldu…
Bazılarının belden aşağı hiç sorunları yokmuşçasına seçim öncesi bir belden aşağı savaş edebiyatı sürüp gidiyor… Yeni demokrasi cilveleri veya etiksizliği olmalı…
Seçimde iddialı partililerin, genç kızlarla ilişkiye giren görüntüleri ortalarda dolaşıyor…
Yıllar öncesi söylenmiş olan; politikacı eline, diline, beline hâkim olmalı sözü unutulmuş…
Kısacası Türkiye bu ortamda seçime gidiyor…
Liderler birbirlerini meydanlarda sözle topa tutuyor… Sözlerin çoğu edep sınırlarını aşmış…
Bazıları bir zamanlar dergâhlar da asılı olan “Edep Yahuuu!” sözünü unutmuşlar…
İktidara gelirlerse ne yapacaklarından söz edenler, yeni yeni projeler ortaya atanlar da yok değil…
Bunların hangisi gerçekleşir, hangisi gerçekleşemez?
Bilemeyiz…
Dilin kemiği yok derler; at ata bildiğin kadar…
Ola ki iktidara gelirlerse söylediklerinin çoğunu unutup giderler… Bizim demokrasimiz işte böyle bir demokrasi…
Örneğin 2002 seçimlerinde AKP lideri milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıracağız demişti. İki seçimdir iktidardalar, milletvekili dokunulmazlığı kalktı mı?
Yoo! Onu söyleyenler şimdi dokunulmazlıktan yana tavır koyuyorlar…
O zaman mitinglerde söylenenlere nasıl inanalım?
Elimde bir yığın broşür var; içlerinde neler yok ki!..
Vaatlerin bini bir para…
Bizim iki gömleğimiz var; Biri bayramlık, öbürü kefenlik gibi sözlerle demokrasimizde de ilk kez bir ilke yer verilecek kefen edebiyatı yapılıyor… Bayramlık gömleklerin markaları belli de, kefenliğin markası acaba nedir? Belki de işini bilmeyen memur, emekli işçi, zamlar derken üniversiteyi bitirip de boş boş gezenlere karşı söyleyecek bir şey kalmıyor…
İstanbul’u Karadeniz’den Marmara’ya açılacak çılgın kanal projesi, ortaya atılan vaatlerin en hayalî olanı… Onu bir başka yazımda ele alacağım…
Bu seçime CHP adeta yenilenmiş bir parti olarak katılıyor. Kılıçdaroğlu ülkeye demokrasi ve özgürlük getireceği vaadinde bulunuyor. Doğu ve Güneydoğu’da yüksek bir kalkınmadan, buralara yatırım yapacaklardan vergi alınmayacağını, çiftçilerin elektrik borcunun sıfırlanacağını, mayınlardan temizlenen arazilerin topraksız köylüye dağıtılacağından söz ediyor. Ayrıca lider sultasına son verileceğini, dokunulmazlıkların kaldırılacağını, güvencesi olmayanlara aile sigortası yapılacağını, askerlik süresinin kısalacağını vaat ediyor… Bu arada yasa dışı kaset ve telefon dinleme iddialarından da hükümeti sorumlu tutuyor.
AKP, sekiz yıldır yaptıklarımız ortada diyor.
Bundan doğru söz olabilir mi?
Sağlık kurumları tek çatı altında toplandı, hastanelerde yatak yası arttı, aile hekimliği kuruldu deniliyor…
Ne var ki, acil ameliyatlar veya röntgen çekimleri için aylar sonrasına gün veriliyor!..
Eğitime ayrılan bütçenin artmasından, öğrencilere ücretsiz ders kitapları verilmesinden söz ediliyor. Ama sınavlardaki şifre sorunları bir türlü açıklığa kavuşturulamıyor, öğrenciler, veliler huzursuz… Bundan böyle ne olacağını kimse bilmiyor… Sınava giren öğrencilerden bazılarına telefon ediliyor, puanlamanızda yanlışlık oldu, doğrusu böyle deniliyor… Dünyanın hiçbir ülkesinde eğitim alanında olmayan uygulama… Sınavları yapan kurumun (YGS) başındaki tekstilci öğretim üyesi(!) koltuğundan kalkamıyor ve kaldırılamıyor…
Türkiye’nin dünyanın 16. büyük ekonomisine sahip olduğu kişi başına düşen milli gelir artmış… Ancak emekliler kendilerine yapılan üç kuruşluk zamdan hiç memnun değiller…
MHP ise ekonomik ve sosyal destekler üzerinde durarak yoksulluk ve işsizlikle mücadele edileceğini, çalışan kesim ile memur, işçi ve emeklilere daha iyi yaşam koşulları vaat ediyor, Türkiye’de çöken hayvancılık ve tarımın geliştirileceğini, destekleneceğini müjdeliyor. Sağlık hizmetleri, eğitim, şehit yakınları ve gaziler de seçim broşürlerinde yer alıyor…
Kısacası, her seçim öncesinde olduğu gibi bir vaat furyası veya enflasyonu yaşanıyor… Bize de, inşallah seçilirler de sözlerini tutarlar demekten başka bir söz söylemek düşmüyor…
Seçimde asıl sorun oy verecek kesimin ne kadarının bilinçli oy kullanacağıdır?
İşte bütün mesele de burada düğümleniyor.
Oy verecek olanların ne kadarı gazete, kitap okuyor, köşe yazarlarından bir şeyler öğreniyor veya televizyonlarda ciddi tartışma programlarını izliyor?
Ne kadarı futbol takımı tutar gibi oy kullanacak, ne kadarı sandıklara bilerek gidecek ve ne kadarı aile büyüklerinin sözüne uyacak?
Seçmenin ne kadarı öte dünya hülyasıyla, hacı ve hocalarının sözlerine uyacak… Geçen seçimde bir tarikata mensup birinden duymuştum; gece hoca efendinin rüyasına giren bir ermiş kişi (!), oyları şuna versin diye uyarmış(!)... Bu yüzden bunları söylüyorum…
Bu arada Ahsen Hanım gibi istiareye yatıp eşinin nerede ameliyat olacağını öğrendiği gibi acaba aynı yola başvurup oy verecekler var mıdır?
Türkiye’de çoğu tabela partisi olmak üzere 60 civarında parti var. Bunlardan seçim yasasına uygun olarak yarışa katılacaklar acaba ne umuyorlar?
Kişisel kaprisleri uğruna birbirleriyle anlaşamayan, ittifak kuramayanlara verilen oyların ziyan olup kimlere yarayacağının farkındalar mı?
Kısacası, Türkiye’nin kaderini etkileyecek bu seçim sonuçlarının neler getirip, neleri götüreceğinin kaçımız bilincindedir?
erdemyucel2002@hotmail.com
Merhaba Hocam"Ellerine saglik bu güzel yazina selam durulur.Atma Debreli Hasan,in yasam öyküsü kadar bizim siyasetciler takip etse,Herhalde Türkiye Cumhuriyeti,nin yollari altindan olurdu.Debreli Hasan demisken,Aklimda kaldigi kadari ile bir kac kelimede ben yazayim.Debreli Hasan yasadigi tarih kesinlikle bilinmemektedir.Yaliniz 1870 ile 1920 tarihleri arasinda Cakicali Efe ile cagdas sayilacak derecededir.
Debreli Hasan Mekedonlu olup eskiyadir! Bir rivayete göre Haksiz kazanc sagliyan zenginlerden harac alip fakir fukaraya dagittigi gibi ayriyeten,Drama köprüsünü yaptirmistir.Ben böyle bir eskiya,ya can kurban derim.Türkiye,de secimlere tam bir ay daha var.Bizim siyasetcilerde birbirlerini karalamaktan baska ileri gitmemektedirler.Vaat cok hemde aklimiza gelmiyecek cinsten,Ne yazik,ki ihracaat yok.
Aslinda kabahat siyasetcilerden fazla Halktadir,Git kardesim önce söylediklerini yap ondan sonra gel oy iste,Kimse diyemiyor.Ben 100 kilo kaldiririm ama sirtima 200 kilo vurdularmi altinda ezilir kalirim.Imrali,da yedi yildizli ötelde kalan,Bir mahluk vardi.Simdi ise vede ögle görülüyor yakinda buyur Padisahim diyecegiz,Padisahim sen cok yasa diye haykiratacaklar bizleri.
Yanlis anlamayin,Padisah diyorum!Cünkü 15 haziran günü icin resmen ya müzakere yada kiyamet kopacak diyor.Bu arada ne Hükümetimizden ne de Cumhuriyet Savcilarimizdan herhangi bir islem yapilmadigi gibi sus diyen,de yok.Obür yandan ac karnini doyurmak icin cibs calan ve ekmek baklava vs.gibi seyleri calanlar haklarinda islem ve ceza kanunlarina göre hapishaneye hirsiz damgasi yiyerek giriyor.
Ben sahsen bu iki cesit standart hükümlere aklim ermiyor.Devleti yikmaya calisacaksin,Arkanda binlerce Sehit ve Gazi birakacaksin,bir milyarderin yasamadigi hayati yasatacaksin.Bu sekilde devam ettikleri müddetce Halk selamet yerine izdirap cekecek demektir.Türkiye böyle,mi olmali,Demokrasi laf üretme yeri olmamali verilen sözlerin arkasinda durmalidir.Halk haksiz kazanc degil,Alin teri ile kazanmak istiyor saygilarimla.
biri diyor kanal acacagim biri diyor herkeze 600 tl mazot 1,5 tl ye indirecegim diyor biri kart verecegim diyor herkes cikulatasini yiyecek diyor eh ne yapiyorlar galiba atiyorlar böyle atmalara da can kurban demessem namerdim onlar nasil atiyorsalar bende secim zamani atacagim ama nedesem yalan asagi tükür sakal yukari tükür biyik önümüze gelen budur mecburuzdur hepimizce biraz zamana ihtiyac vardir ama bilmem ben görebilecegim mi? buna ragmen şu hakeretli mahalle karilari gibi bos kavgalarina laflarina cok üzülüyor bir imkanim varsa bunlari sikayet etmek istiyorum hem millete hem coluga cocuga gelecege kötü örnek oluyorlar birde bizim basimiza bas oluyorlar yapmayin lütfen etmeyin lütfen bir sey bilmiyorsaniz susun da adam zannedelim bir sapka olun biz sapkalara cok selam vermisiz bu sapkalari maskulen olan herkez bilir ama hedefimiz vardi hedefe ulasmak icin yapmak vardi yaptirilmasaydida hedefe ulasmak bir baska güzelikte olsadi ne iyi olurdu diye düsüüyorum neden bir hedefe ulasmak icin böyle siniz böyleyiz aslinda güzel yollarimiz da yok degil lütfen yani artik yeteeeeer