İstanbul Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği geçtiğimiz günlerde gözaltına aldığı bir kadın pazarlamacısının bilgileri doğrultusunda, bazı kişilerin telefonlarını dinlemeye aldı ve bazı evlere aynı anda baskınlar düzenledi. Baskınlar sonucunda da magazin basınında, bazı televizyon kanallarında sürekli görünen ünlü kadınların! göz altına alınanlar arasında olduklarını basından öğrendik. İçlerinde mankenler, şarkıcılar, bir televizyon sunucusu ve televizyon kanallarının saçma sapan evlenme, gözetleme programlarına katılarak ismini topluma duyuranlar da gözaltına alınanlar arasında idiler. Operasyon tamamlandıktan, zabıtlar tutulduktan, Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesinde muayeneleri yapıldıktan sonra her zaman olduğu gibi salıverildiler.
Uyuşturucu operasyonu kapsamında bazı zanlıların telefonları dinlenilirken, bu arada kadın pazarlandığı da öğrenilmiş ve sonra da “Barbie Operasyonu” yapıldı... Basının topluma kâğıt bebekler diye sürekli yağlıya ballıya tanıttığı bazı kadınlar toplanmış ve her zaman olduğu gibi de magazin basını onları resimleri ve isimlerini ile birlikte afişe etti. Ardından televizyonlardan birisinin kadın programlarına katılan mağdurların konuşmalarını, üzüntülerini ve kendilerine yapılan haksızlıkları dinledik.
Bu olaydan sonra insanın akına bazı sorular takılıyor.
Emniyete sabah karanlığında evlerinden alınarak götürülen bu kadınların hepsi mi suçlu? Ortada gerçek suçlular varsa bunlar kimlerdir?
Basından öğrendiğimiz kadarı ile 23 kadından 13’ü para karşılığında bazı erkeklerle beraber olduklarını itiraf etmişler. Diğerleri ise bu iddiayı kabul etmemişler.
Kendini pazarlayan bazı kadınların manken olduklarını iddia etmeleri de gerçek mankenleri tedirgin etmektedir. Podyumlarda boy göstermeyen, ajanslara bağlı olmayanlar kendilerine nasıl da kolayca manken ismini yakıştırıyor. İki şarkı ile kendisini sanatçı sananlar gibi...
Kısacası toplumumuzda mankenin de, sanatçının da suyu çıktı.
Bu konuda AB’ye girme çabaları, yavaş yavaş tavsamış olsa bile acaba insan hakları bir kez daha zedelendi mi?
Gözaltına alınan bu kadınlardan suçsuz olanlar, tazminat davası açabilirler mi?
Hepsinden önce, bu olay Anayasa’nın ön gördüğü eşitlik ilkesini zedeledi mi?
Bu konuda magazin basını da suçludur. Televizyonlara eğitim düzeyleri yeterli olmayan, toplumun bazı kesimlerini çekebilmek için olur olmaz programlar yapacaksın. Bu programlar aylarca sürecek. Programlara katılanları toplumun tanınmış kişiler haline getireceksin, onların sırtından para kazanacaksın ve sonra alt yapıları yetersiz bu kişileri bir anda boşluğa bırakacaksın. Kuşkusuz, onların ruhsal yapıları ve dengesizlikleri bir şekilde ortaya çıkacak, sorunlar yaşanacaktır. Bunun yanı sıra her gün süren sabah programları, akşamları eğlence dünyasının bitip tükenmeyen görüntülerini sürekli ekranlara getirilecek... Bazı gece kulüplerinin kapılarını kendilerine mesken edinen magazin basını girip çıkanları her gece ekranlara taşıyacak, ertesi günü de yazılı basında bunlar uzun uzun yer alacaklar.
Pistlerde hoplayıp zıplayan, içkili bir yığın insan, sarhoş bakışlar... Aşkların biri başlayacak, biri bitecek; kimin kiminle olduğu bile belli olmayacak... Evli bekâr fark etmeyecek... Gece kulüplerinin çıkışlarında pahalı, açık saçık giysiler içerisinde kadınlar, yanlarındaki erkeklerden, sözüm ona magazincileri uyutup ayrı ayrı dışarı çıkacaklar, kaçacaklar... Magazin basını da onların ağızlarından çıkacak bir iki sözü yazabilmek uğruna onları kovalayacak... Son model arabalar, jeepler içerisindeki kadınlı erkekli bu gurubu saymış olsanız sayıları yüzü geçmez. Her gece hemen hemen aynı tipler...
Ne yazık ki, bu saçmalığı basın hemen her gün evlerimize televizyon ve gazeteler aracılığı ile taşıyorlar.
Günümüzde pek çok insan bu programları izliyor ve hastalık derecesinde onlara bağımlı olanlar, onlara imrenen onlar gibi olmak isteyen genç bir kesim bu memlekette yaşıyor. İstanbul’un bazı semtlerinden ise sabah programlarına minibüsler kaldırıp stüdyolara insanlar taşınıyor. Sonra da abuk sabuk programlarda kimi kime aşık, kim kimi terk etti, kimin kimden çocuğu oldu, kim kimi nasıl aldattı tartışmaları yaşanıyor.
Bir cümbüş ki, ne cümbüş...
Kuşkusuz onlara özenenler de var...
Sonra da Barbie Operasyonu ile onlardan bazılarını toplayacaksın, ikinci bir medyatik programa neden olduktan sonra da salıvereceksin...
Şimdi diyelim ki, operasyon ile toplanan bu kadınlar, yani para karşılığı pazarlanan kadınlar bu işi kendi başlarına mı yaptılar? Kendi başlarına yapamayacaklarına göre karşılarında bir takım erkekler de olacak. Basından yarım yamalak öğrendiğimize göre içlerinde tanımış kişiler, iş adamları, futbolcular da varmış. Onların isimleri iki harfle gösteriliyor. Futbola yakın olanlar anında kim olduklarını anlıyorlar. En az kadınlar kadar onlar da suçludur. Onlar neden afişe edilmiyor, basında yer almıyor, muayeneye sevk edilmiyor veya ifadeleri magazincilerin gözünden uzak, gizli kapaklı yapılıyor.
Televizyonlarda magazin sayfalarında yüzleri kapalı ünlü kadınlar! Topluca muayeneye gönderiliyor. Sonuçta birinde mantar bazılarında da akıntı tespit edilmiş.. Akıntının çoğu kadında üşütme sonucu olması son derece doğaldır, mantarın ise cinsellikle ilgisi yok. Peki, bunlar para karşılığı bu işi erkeklerle yapıyorlardı da hiç birinde cinsel hastalık acaba neden çıkmadı?
Toplanan kadınların suçu günahı yok ise, bunlar topluma neden para karşılığı onunla bununla yatan kadınlar olarak gösterildi.
Anayasanın eşitlik prensibi nerede kaldı? Kadını teşhir et, erkeği gizle... Bu olay gösteriyor ki, toplumumuzda kadın erkek eşitliği hikaye, eskilerin deyişi ile lafı güzaf....
Bu olay karşısında her zaman ortaya atılan kadın hakları dernekleri ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanı nerede? Acaba bu olay karşısında ne düşünüyorlar?
Magazin basınının ortaya çıkardığı bu insanlar şimdi mağdur duruma düşmüştür. Delil olmadan teşhir edildiklerini ileri sürmektedirler. Ayrıca Bu durum uluslararası ve ulusal yasalarla çelişkilidir. Türkiye’nin imzaladığı 1933 tarihli Reşid Kadın Ticaretine Dair Cenevre Mukavelesi, 1949 İnsan Ticareti Sözleşmesi bunların başında gelmektedir. Bu anlaşmalar suçun önlenmesini içermektedir. Yürürlüğe giren Yeni Türk Ceza Yasasına göre de kadın suçun mağdurudur ve terapi görmeleri gerekmektedir. Oysa yapılan bu operasyonla kadınlar suçlanmaktadır. Hukuki yönden de tazminat davası açmalarına olanak sağlamıştır. Bu olayda asıl suçlular kadınların üzerinden menfaat sağlayanlar ve onları bu yola itenlerdir. Kaldı ki Yeni Ceza Yasası fuhuş yapan kadını suçlu saymıyor. Yalnızca bu işi pazarlayanlara cezai hükümler getiriyor.
Ortada bir başka çelişki de gözaltına alınan kadınların suçlu mu, yoksa mağdur mu olduklarıdır. Ayrıca üzerinde durulacak bir diğer nokta da içlerinden bazılarının iddia ettiği gibi ortada bir komplo mu var? Yoksa medyatik kadınlar arasında çekememezlik mi var?
Önce de belirttiğim gibi onların teşhiri de yanlıştır. Suç kanıtlanmadan teşhir etmek basının hakkı değildir. Kısacası böyle magazin basını da olmaz.
Kuşkusuz, İstanbul Emniyet Müdürü’nün dediği gibi gerçekler ortaya çıkacak, kamuoyu kimin doğru kimin yanlış olduğunu ortaya koyacaktır. Bekleyelim ve görelim...
erdemyucel2002@hotmail.com
Yayın Tarihi :
9 Nisan 2006 Pazar 01:28:51
Yorumlarınız
yüksel gider IP: 85.103.130.xxx Tarih : 13.04.2006 18:31:17
Hocam sizin yazdıklarınız halkın istediklerini dile getirmek.Şanlı Emniyetimiz bu gibi olayları devamlı ortaya çakarmış olsalar bir nebze insan pazarlamacıları bu işleri yapmazlar.Evet çok güzel izah etmişsiniz hocam.Bu Ülkenin sizin gübi dürüst yazarlara çok ihtiyacı var.Ama ; Ülkemizdeki gazetecilik genel de(istisnalar kaydeyi bozmaz) yalakalık gazetecilik yapmaktalar.Allah kaleminizi daim etsin. Saygılarıla Yüksel gider
Gürkan PAŞA IP: 81.214.152.xxx Tarih : 12.04.2006 18:47:06
haberin içeriği insanlığımız açısından önemli bir haber olarak değerlendiriyorum özellikle ekranın yalancı bakış açısına değer verip dobraca yazılarınızı belirtdiğiniz için ayrıca teşekkür eder yazılarınızda başarılar dilerim
ilknur kızıltan IP: 88.226.26.xxx Tarih : 12.04.2006 10:48:32
bu haberi televizyonda izlediğimde ben de Erdem Yücel gibi düşünmüştüm;ülkemizde kadın erkek eştliğinin olmadığına inananlardanım.inanıyorum ki bir gün suçlular cezalarını çekeceklerdir...
SELİM NAMER IP: 81.215.70.xxx Tarih : 9.04.2006 14:05:09
HAKİ KATTEN ÇOK BEĞENDİM,HARİKA BİR KONUYA DEĞİNMİŞ SİNİZ. TEBRİK EDERİM.
süreyya IP: 85.100.160.xxx Tarih : 12.04.2006 22:59:39
modelliği yada sanatçılığı o kadar düşürmüşüz , yüzümüze gözümüze buluştırmışız ki Barbie operasyonlarının yapılmasına ihtiyaç doğmuştur. Toplumda çarpıklıkların ortaya çıkması kadar düzelmesi için çabalarıda görmek toplum için çok faydalı olacaktır. Konuya ilgili yaklaşımınız ve yazılarınızı büyük bir zevkle okumaktayım.