Geçtiğimiz hafta tüm Türkiye şarkıcı ve dizi oyuncusu Barış Akarsu’nun ölümüne kilitlendi. Barış’ı yakından tanıyan, tanımayan bu trafik kazasına ve O’nun hastanede beş gün boyunca verdiği yaşam mücadelesine düğümlendi. Kenthaber ise Barış ile ilgili yorumlardan ötürü adeta kilitlenme noktasına geldi.

Trafik kazasında yakınlarını yitirenlerin acısı ise bir kez daha tazelendi. Acısı tazelenenlerden birisi de ben ve eşim idi. Beş yıl önce biz de 22 yaşındaki oğlumuz Seçkin’i trafik terörüne kurban vermiştik. Beş yıl belki az bir zaman değil. Ancak bize olay dün olmuş gibi. Bir de ülkemizde trafik kazası olmadan gün geçmiyor. İşte bu bakımdan trafik terörüne lanet etmediğimiz gün yok gibi... Ne var ki, o günden bu yana trafik kazaları her geçen gün biraz daha arttı, değil ailelerin fertleri, bazı kazalarda bütün aile bireyleri hep birlikte yok oldu. Sabahları gazetelerimizi, televizyonlarımızı açtığımızda veya Internet sitelerini tıkladığımızda yeni yeni trafik kazalarını görüyoruz.

Bu kazalara dur diyecek insanlar çıkmıyor mu? Çıkmıyor ki, her geçen gün meydana gelen faciaya bir yenisi ekleniyor.

Şimdi sırası gelmişken sormak isterim; son yılların en iyi pop starı ve “Yalancı Yarim” dizisinin yetenekli oyuncusu Barış Akarsu’yu ve Onun kadar tanınmamış olup, aşağı yukarı aynı tarihlerde birçok ölümlü kazada kaybettiğimiz gençleri kim öldürdü?

Herkes ağlamayı, üzülmeyi, ah vah etmeyi bıraksın ve düşünsün.

Barış’ı kim öldürdü?

Barış’ı kuralsız yaşayan bizler, 28 yaşında, daha büyük gelecek beklerken öldürdük. Cehalet, eğitimsizlik, vurdumduymazlık, aymazlık, trafik krallarına uymamak, yeterli denetim yapmamak, karayollarının elverişsizliği ve hepsinden öte bizi şimdiye kadar bizleri yönetenlerin bu işin üzerine yeterince gitmemesinden ötürü öldürdük. Trafik canavarı dedik, araçların içerisine ve dışarısına “Allah’ın Dediği Olur”, “Allah Korusun” gibisinden yazılar yazmakla bu işin önüne geçileceği sanıldı.

AB standartlarına uyum sağlayacağız diyerek hemen herkese yeterli trafik eğitimi verilmeden, bazen de parayı bastırana sürücü belgeleri dağıtıldı. Sanıldı ki, sürücü belgesini alan herkes birer usta sürücü!..Sürücü kurslarından 20 saatlik direksiyon dersi ile belgeyi alan yollara salındı. Böylece yalnızca sürücü değil pek çok masum insanların da canları alındı.

Sürücü belgesi alanlardan başta sağlık olmak üzere bir takım belgeler istenir. Bunlar yeterli mi? Hayır değil... En önemlisi sürücü belgesi sahiplerinin de belirli aralıklarla sağlık kontrolleri yapılmalıdır. Dışarıda yaşlı başlı insanları direksiyon başında görüyorsunuz. Acaba bunların trafikte en önemli unsur olan refleksleri ne durumdu ?

Bununla ilgilenen var mı?

Bu memlekette trafik kontrollerini yapanlar arasında, “At bir sakal” veya “Bir çorba parası” diyenler var mı?

Barış Akarsu’nun ölümü bizlere bir uyarı olmalıdır. Belki de bu genç sanatçı bizlere bilmeyerek bir uyarıda bulundu. Onun ölümünü izleyen saatlerde Türkiye’de yine kazalar oldu, bir çok ailenin evine ateş düştü. Bunlardan kaçı yazılı veya görsel basına yansıdı?

Seçim’e şunun şurasında kaç gün kaldı ve hangi partinin programında trafik facialarına dur diyeceğiz sözü yer alıyor?

Trafik facialarını önlemek, bu işin üzerine gidildiğinde hiç de zor değildir. Burada yapılacak iş trafik kazalarını en aza indirgeyen ülkelerde bir araştırma yapmak yeterlidir. Örneğin Almanya’da her vatandaş birer fahri trafik müfettişidir. Gördüğü her yanlışı trafik polisine telefonla bildirir. Onun beyanı yeterlidir, doğrusu eğrisi aranmaz. Polis de gerekeni yapar. Biz de bir ara fahri trafik müfettişlik sistemi kurmaya çalışmış, sonra da işin cılkını çıkarmıştık. O da ayrı bir sorun...

Türkiye’deki tüm sürücü belgesi sahipleri yeniden kontrolden geçirilmelidir. Devlet memurunu belirli bir yaşta emekli ediyoruz da sürücü belgesi sahiplerini neden emekli etmiyoruz. Bu memlekette 80 yaşını aşmış insanlar araç kullanıyor.

Sürücü belgesi sahibi olanlara ve yeni belge alacaklara da mutlak belirli bir eğitim şartı getirilmelidir. Bugün ilkokul diplomalı kamyon, minibüs ve otobüs sürücülerinin yollardaki durumlarını hemen herkes görüyor. Karayollarında kaç defa şahit olmuşumdur; normal tonajı dışında yüklü üç kamyon birbirini solluyor. Baba parası ile alınan araçlarında gençler, kadınların kullandığı araçları zor duruma sokuyor ve hatta onların ölümcül kaza yapmalarını sağlıyor. Ayrıca şehir içerisinde sıkışık trafikte adeta ralli yapılıyor. Neden böyle yapıyorsunuz diye soracak olsanız alacağız yanıt üç aşağı beş yukarı aynıdır; tez canlıyım!.. Kırsal kesimde tarlada çalışmaya gidenler traktör römorklarında veya kamyonlarda taşınıyor. Emniyet kemeri kullanılmadığı gibi aracı sürerken cep telefonu ile konuşmalar olağan hallerden...

Bütün bunlar yeterli eğitimsizlikten, aşırı güvenden ve edepsizlikten kaynaklanıyor. Sırası gelmişken şimdiye kadar hiç kimsenin düşünmediği bir noktaya değinmek isterim. Sürücü belgesi olanlarda ve yeni alacakların mutlak IQ kontrolleri yapılmalıdır. Zeka seviyesi düşük olanlara sürücü belgesi verilmemelidir. IQ’sü düşük olanların ise daha önceden almış olduğu belgeleri iptal edilmelidir.

Karayollarındaki kontroller, özellikle otobüs ve kamyon şoförlerinde daha gerçekçi yapılmalıdır. Özellikle uzun yola çıkacak kamyonlarda çift sürücü şartı getirilmeli ve bu durum yeterince kontrol edilmelidir. Ayrıca denetimi yapanlardan yolsuzluğu görülen görevlilerin işine anında son verilmeli ve bununla da kalmayarak topluma afişe edilmelidir.

Bütün bunların şimdiye kadar yapılmadığını gördüğümüzden sizlere bir kez daha sormak isterim; Barış’ı kim öldürdü?

Barış’ı top yekun bizler öldürdük.

Eğitimsizlik...
Vurdumduymazlık...
Kontrolsüzlük....
Cehalet...
IQ eksikliği...

Türkiye’nin son yıllarda yetiştirdiği gerçek ve toplumun sevgisini kazanmış sanatçıların başında gelen Barış’ın ölümü gerçekten bizleri perişan etti. Hiç olmazsa O’nun ölümünden bazı dersler alarak trafik konusunda acil önlemler almak zorundayız. Her ne kadar kuralsızlıkta bir kuraldır denirse de trafikte bu işin şakası olmuyor.

Barış Akarsu’ya mekanın cennet olsun, acılı ailesine de Allah sabır versin demekten başka da elimizden bir şey gelmiyor...



erdem@kenthaber.com