22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Barzani İle Talabani'ye Neden Kızıyoruz?


Yazılı ve görsel basınımıza baktığımızda top yekun ağız birliği etmişçesine Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi başkanı Barzani’ye kızıyor, adeta onu laf bombardımanına tutuyoruz. Kenthaber’e gelen okuyucu yorumları ise sayıca yüksek... Bunlardan basın ilkelerine aykırı düşmeyen, ağır hakaret içermeyenleri elimizden geldiğince yayınlamaya çalışıyoruz.

Bir sözü, bir sözünü tutmayan Barzani ve Talabani’ye kızmamak elde değil.

Unuttuğumuz bir gerçek var; Barzani ve Talabani kendi başına mı hareket ediyorlar?

Onlar yalnızca birer kukla veya piyon...

ABD ve PKK’nın elinde, ortaya sürülen birer kukladan öteye gidemiyorlar...

Biraz da suçu Türkiye’nin K.Irak’taki politikasında, kendimizde aramalıyız.

Barzani ve Talabani’yi kim ortaya çıkardı? Kim onları sıvazladı ve kim onlara bazı imkanlar sağladı?

Barzani’nin Türkiye’de bazı şirketleri olduğundan söz ediliyor.

Bu imkanları bu kuklalara kim sağladı?

Saddam döneminde ezilen, kaçacak delik arayan bu insanlara Turgut Özal’ın emriyle 1992 yılında TC’nin kırmızı pasaportunu verilmedi mi?

Burada suçlu Barzani ile Talabani mi?

Yoksa demeye dilim varmıyor, rahmetli olmuş kişiler hakkında konuşmak doğru değil diye düşünüyorum.

Güneydoğu olaylarını birkaç eşkıyanın işi diye küçümseyen, sonra da bugünkü boyutlara gelmesine neden olan Türkiye’nin yöneticisi Turgut Özal değil miydi?

Bütün bunların nedeni ileriyi göremeyen, günü kurtarmaya çalışan politikacılarımız işi değil miydi ?

ABD Irak’ı işgal etmeden önce çok satan bir gazete sürekli savaşı destekleyen yazılar yazmamış mıydı? ABD Irak’ı işgal ettikten sonra K.Irak’ta yıkılan, zarar gören yapıları onaran, yenileyen firmalardan bazıları o gazetenin yan kuruluşu firmalar değil miydi?

Bugün en büyük iç ve dış sorunumuzu oluşturan K.Irak’ta havaalanı başta olmak üzere inşaatları Türk firmaları yapmıyor mu? Güneydoğu illerimizi kalkındıracağımıza K.Irak’ı yapı ve tesis yönünden kalkındırmaya çalışmadık mı?

Habur Kapısından K.Irak’ı besleyen gıda satışları, her türlü ticaret ve elektrik enerjisi Türkiye’den yapılmıyor mu?

ABD’nin K.Irak’a yardımı Habur’dan gitmiyor mu?

İleriye görebilecek politikacılar biraz tarih, sosyoloji biliyorlarsa, başka bir deyişle vizyonları varsa yapacakları iş bin an önce sınır kapısını kapatmak olacaktır. Bu arada ticaret hacmimizi ve oradaki bazı vatandaşların rızkı kesilecekmiş, ama olsun öncelik devletin menfaatidir.

Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir köşe yazısı tüylerimi diken diken etti. Barzani bazı gazetecilerimizi maaşa bağlamış... İnanmak istemedim ama.... Bazı yayın organlarına ve televizyonlara çıkarılan sözüm ona gazetecileri görünce de bu habere yorum getiremedim. Bu arada ROJ TV programına katılan gazeteciden de söz ediliyor. Meğerse mütareke basını ve liboş sözcükleri bazı meslektaşlarımız için boşuna söylenmemiş...

Şimdi kendi kendimize soralım; Barzani ve Talabani gücünü kimden alıyor?

Her ne kadar ABD tevil etse de silah yardımları onların kanalından yapılmıyor mu? Ayrıca peşmergeleri kim eğitiyor? ABD askerleri değil mi?

Türkiye, ABD ve NATO ülkeleri ile müttefik ve dost değil mi?

Bu nasıl dostluksa...

Sorun, yıllardır bir türlü yerine oturtamadığımız dış politikamızdan kaynaklanmıyor mu?

Yıllardır ABD’nin Büyük Ortadoğu ve K.Irak’ta Kürt Bağımsız Devleti veya Büyük Kürdistan projelerini görmezlikten geldik. Başımızı tam anlamıyla deve kuşları gibi kuma gömdük... Suudi Arabistan’ın Dahran kentinde Hyatt Regency Otelinde iki ABD yarbayı Orta Doğu haritasını Güneri Civaoğlu’na göstererek “Bak işte burada yeni Kürt devleti kurulacak, Saddam’dan arta kalan silahlar onlara verilecek, onlar Türk ordusuyla çarpışacak. Bu planı otur gazetende yaz , senin halkın da bilsin” dediğini Necati Doğu’dan öğreniyoruz...

K.Irak’ta 1.Tezkere’yi çıkaramayan TBMM’nin büyük suçu yok mu? Onlar vebal altında değil midir ? 1.Tezkere’ye hayır oyları verenlerin hesabı sorulmayacak mı? Yoksa biz bilmeden el kaldırıp, hayır dedik mi diyecekler?..

İleriyi göremeyen, günü kurtarmaya çalışanların o zaman o mecliste ne işleri vardı...

Bugün ABD bize tam bir müttefik gibi davranmıyor, Barzani’ye açıkça olmasa bile yardım ediyorsa bunun sorumlusu I.Tezkereyi çıkarmayanlar değil mi?

Bugün Talabani ve Barzani sırtını ABD ve İsrail’e dayayıp Türkiye’yi küstahça tehdit ediyorsa öncelikle suçu kendimizde aramalıyız...

Ne var ki, adam tam anlamıyla bir kukla; bir gün Türkiye’ye dayılanıyor, Diyarbakır’ı ve diğer illerinizi karıştırırız, sizinle savaşırız diyor. Ertesi günü ağa babalarından zılgıtı yiyince doksan derece dönüp biz sizi severiz diyerek yaltaklanıyor...

K.Irak’ta olaylar gelişip, iş Türkiye’den toprak koparmaya gelirken ve bu yönde yapılmış haritalar batı da dolaşırken bizler ne yaptık?

Seçim sonrası aylarca bu olayları gömemezlikten gelip anayasa değişiklileri, türban ve İmam Hatiplileri üniversitelere sokma çabaları ile uğraşıp, gündemi meşgul etmedik mi?

Dış politika ve askeri yönden Türkiye’nin İsrail ile dostluk ilişkilerini pekiştirmesi ve ilişkilerini en üst düzeye çıkarması gerekiyordu. Oysa biz HAMAS liderini Türkiye’ye çağırıp onu muhatap sayarak İsrail’i gücendirmedik mi?

Yakın tarihlerde Milli Görüş, Ilımlı İslam gibi çağ dışı görüşler doğrultusunda, din kardeşlerimiz dediğimiz Araplara yanaşmaya çalışmadık mı ? Oysa tarih boyunca Osmanlı’yı Batı ile birleşip sırtından vuranların Araplar olduğunu neden anlayamadık ? Falih Rıfkı’nın “Zeytindağı” eserini acaba kaç politikacımız okudu? Birinci Dünya Savaşında yenilgimizin gerçek nedenlerini politikacılarımızın acaba kaçı araştırdı? I.Dünya Savaşında Çanakkale ile övünmek yerine o günlerin iç ve dış politikasını günümüzde yeterince kaç kişi biliyor?

Türkiye’de yetişmiş, deneyimli dış politika uzmanlarımız, büyük elçileri mi yok tu? Gerçekte Türkiye’de siyasette iyi yetişmiş kişiler vardır. Ne yazık ki, bunlara siyasi liderler itibar etmiyor ve listelere giremiyorlar veya girmek istemiyorlar. Parti liderlerimizin bunları bulup çıkarması ve TBMM’de hakkı olan yerleri vermeleri gerekmez mi? Ne yazık ki, bu kişiler zaman zaman televizyon ekranlarına getiriliyor, bazıları gazetelerde dış politika yazıyor. Hepsi o kadar... Onların söyledikleri de yönetenler tarafından dikkate alınmıyor. Ara sıra da başbakan tarafından “İster emekli, ister muvazzaf olsun, yaptıkları ülkenin bütünlüğüne kurşun sıkmaktır” denilerek eleştiriliyor!..

Kısacası bu memlekette konuşan beyin olmayacak, yalnızca ben bilir, ben konuşurum denilmek isteniyor!..

Osmanlı devrindeki gibi, padişahım çok yaşa!...

Ne kadar garip...

Bu konuda bir örnek vermek isterim. Batı Almanya’ya Alman Dış İşleri Bakanlığı’nın davetlisi olarak birkaç arkadaşla birlikte gitmiştik. Bonn Büyük Elçisi Oktay İşçen, bizim için bir öğle yemeği vermiş ve birkaç Alman milletvekilini de çağırmıştı. O günlerde Yunanistan ile kıta sahanlığı sorunları yaşanıyordu. Değerli bir diplomat olan Oktay İşçen yemekte konuyu kıta sahanlığına getirdi ve Türkiye’nin tezini onlara anlattı. Yunanistan’ı destekleyen Alman milletvekillerini kolayca ikna etmişti. Aradan yıllar geçti, Büyük elçimiz ile bir kokteylde karşılaştık, ne yaptığını sorduğumda, emekliyim köşeme çekildim demekle yetindi. Bu olay yalnızca bir örnek; deneyimli dış politika uzmanlarını kenara itip, oradan buradan dış politika uzmanları çıkarmaya çalışıyoruz..

Sonuçlar ortada...

Gün geçmiyor ki, Kuzey Irak’tan yeni şehit haberleri gelmesin... Kınalı kuzularımız ölüyor, Anadolu’nun pek çok yerinde evlerin içerisine ateş düşüyor. İnsanlarımızın içleri yanıyor...
Bizler Barzani ve Talabani’ye kızıyor, küfrediyoruz. Oysa suçu öncelikle basiretsiz politikacılarımızda ve tutarsız dış politikamızda aramalıyız.

Türkiye’de yeri dolmayan İsmet İnönü’nün meşhur bir sözü vardı; yeni bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır...

1960 askeri darbesi öncesi Adnan Menderes Sovyetlere gidecekti. Ama darbe olunca gidememişti. Adnan Menderes Sovyetlere neden gidecekti? Bunu hiç düşündünüz mü?

Bu iki olay gösteriyor ki, Türkiye’yi o zamanlar yönetenler ileriyi görmüş ve belki de saf değiştirmeye karar vermişlerdi.

1968 olaylarında , 6.Filoya hayır diyen üniversite gençliği ve Deniz Gezmiş ile arkadaşları da çoğu politikacımızdan çok daha önce ileriyi görmüşlerdi.

Ne yazık ki, o kuşak 1980 darbesinde susturulmuştu...

Şimdi düşünüyorum da o gençlere çok yazık olmuş... Yaşasalardı belki de politikamızın temel taşlar olacaklardı.

Bütün bu olayları gözlerimizin önünden bir sinema şeridi gibi geçirdiğimizde kendi kendimize sormuyor muyuz; Talabani ve Barzani’ye neden kızıyoruz?

Onlar sadece ipleri sahiplerinin elinde birer zavallı kukla... Konuş dendiğinde ata ata mangalda kül bırakmıyor, yeter denilince de sus pus oluyorlar...

Yayın Tarihi : 1 Kasım 2007 Perşembe 11:08:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Süleyman IP: 85.101.84.xxx Tarih : 1.11.2007 18:44:32

Her şeyden önce Büyük Türkiye Cumhuriyeti bazı kesimlerce AKP Cumhuriyetiymiş gibi görülmemeli!!! Milletvekili seçildiklerinde yalandan yemin ederek TBMM'ne giren, daha sonra da vatan haini olduklarını aleni bir şekşilde gösteren(zaten önceden biliniyodu ama...ah şu başbakanlık koltuğu) PKK yanlısı terörist zihniyetliler derhal oradan uzaklaştırılıp, cezalarını çekmeli... Türkiye Cumhuriyeti'nde şu an Başbakan'ın mı sözü daha çok geçer, Cumhurbaşkanı'nın mı?(sizce hangisi büyük!) Demokratik bir ülkede yaşadığımız halde AKP'ye destek vermeyen kişilerin adamdan sayılmadığı ve sadece AKP'yi destekleyen kişi, kurum ve kuruluşların destek gördüğü, diğerleri için ise "TIRNAĞIN VARSA KAŞIN" misali kendi haline bırakıldığı bir strateji içerisinde Ülkemiz kendini dış güçlere karşı ne kadar sağlıklı koruya bilir? Biraz da bu birkaç sorunun üzerinde durulmalı diye düşünüyorum. Önce kendi içimizdeki pislikleri temizlemeliyiz. Bunları temizleyemediğimiz sürece ne politikamız doğru gider, ne başımız belâdan kurtulur... Resmen dış güçlerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Tabi bu arada bu işleri yapabilecek kişi ya da kişiler varsa...


Türk oglu IP: 80.219.115.xxx Tarih : 2.11.2007 20:44:22

Sayin Süleyman Bey, beklediginiz isleri yapabilecek iktidar yoktur... Yazdiklariniz dogru ve AKP iktidar oldukca bundan sonrasi hic hayirli olmiyacaktir! AKP derhal istifaya cagrilmalidir ve cagirmaliyiz AKP'yi Millet olarak istifaya! Baska kurtulus yok cahillikten ve tarikat irticasindan! Tabiki T.C. cumhurbaskani basbakandan her zaman daha yüksek bir yerde oturur, her zaman sözü ondan önce gelir ve TSK'nin basidir ve ilk görev verendir! Basbakan Erdogan cumhurbaskani olamayinca referandum getirerek cumhurbaskaninin haklarina ve yetkilerine sahip olmustur... Referandum oylamasi olmasaydi bile, AKP yolunu yinede bulur ve Erdogan'a cumhurbaskani muamelesi yapardi... Aslinda sayin Gül cumhurbaskani degildir, tek AKP'nin noteri olarak görev yapmaktadir Cankaya Köskünden... Saygilarimla


melahat şendil IP: 88.236.39.xxx Tarih : 4.11.2007 20:36:24

amerika bizi bölmeye uğraşır .p.k.k elinde amerikan silahları peşmergelerde aynı silahlar .bizim yüksek okul bitiren gençlerimizde.a.b.d nasıl giderim derdinde,askerliği gelmiş evladnı aileler nasıl yurt dışına gönderme arayışında.baş açık cepken delik .yardımlarla sökük yama tutmuyor ip a.b.d madeyin.baş sarık,ayak italyan marka ayakkabı .bizim evin halleri.biz daha çok yerli dizi çeviririz.