21
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Başbakan da tele kulak mağduruysa…

Başbakanın da tele kulak mağdurları arasına girmesi gerçekten çok garip… Tele kulak olayı siyasetimizin ortasına bomba gibi düştü!.. Günlerdir bunu konuşuyoruz. Basından öğrendiğimiz kadarıyla Başbakan Keçiören’deki ofisinde çalışırken telefondaki parazitlerden kuşkulanmış, araştırma sonunda prizin içerisinde dinleme böceği bulunmuş. Bunun üzerine Başbakanlıktaki makam odasında yapılan araştırmada dinleme cihazlarının bulunup bulunmadığını bilmiyoruz.

Bazılarının dinlenmesine alışmış, olağan saymaya başlamıştık ama dinleme Başbakana kadar uzanıyorsa, insanın aklına çeşitli sorular geliyor. Başbakanı dinleyen derin devlet mi yoksa dış güçlerin gizli servisleri mi?

Türkiye’de bu ortamda hala derin devlet var mı?

Başbakan televizyon programında bu konuya açıklık getirdi; “Devletin bazı kurumları ve birimleri arasında ciddi yanlış alışkanlıklar var. Bu yanlış alışkanlıkları siz tamamıyla törpüleyip, kazıyıp atamıyorsunuz. Bu dinleme de buna dâhil. Kim derse ki, bunu tamamen kazıyıp attık, hayır ben de dâhil bu dinleme bitmemiştir. Zaten bu tür şeyleri yapanlar en yakınınızda yapıyor. Biz ne yaptık; yapanları arama tarama esnasında ilgili birimlerimiz bunu buldu, çıkardı. Epey oldu. Bunu bulup çıkarmak yetmiyor ki, bunu buraya kim koydu. Bunu çıkartacağız.

Evimin altındaki ofisimde olan şey. Bu tür şeyler ne yazık ki oluyor. Bütün tedbirlere rağmen oluyor. Sayın Baykal ve diğer milletvekilleriyle ilgili olan olay. Derin devlet dediğiniz olay var ya boş durmuyor, onlar da çalışıyor. Bunlar devletin içine sızmış vaziyette, bunlar var.”

Başbakanın ofisinde bulunan kaset yeni mi yoksa daha önceye mi ait? Önceki yıllara ait ise şimdi neden gündeme getirildi?

Bazı siyasi partilerin binalarının, araçlarının, siyasilerin, belediye başkanlarının, yazarçizer takımının dinlendiği konusunda çeşitli şikâyetler ortaya atılmıştı. Bunun tipik örneklerinden birisi de Baykal’a ait olduğu ileri sürülen kaset, CHP Genel Başkanlığından ayrılmasına neden olmuştu. Bazı davaların görüşülmesinde telefon konuşmaları iddianamelerde ortaya atıldığı söylenmişti.

CHP Genel Başkan Yardımcılarından Gürsel Tekin birkaç ay önce Vatan Gazetesine yaptığı açıklamada şöyle demişti: “Genel Başkanımız birkaç ay önce benim telefonlarım, evimin telefonları, çocuklarımın telefonları dinleniyor demişti. Hükümetten bir yetkili yalanlayabildi mi? Biz o dönemde uyardık. Gün gelir bu yasa dışı dinlemeler seni de bulur.”

Eğer bir memlekette, bunca güvenliğe, korumalara rağmen Başbakan dinleniyorsa durum gerçekten çok vahim…

Kuşkusuz, her devletin içerisinde güvenliği sağlamak amacıyla derin devlet vardır. Ancak bu konu MİT’i ilgilendiriyorsa o da Başbakan’a bağlı bir kurumdur. Başbakan’ın dinlendiği ortaya çıktı ve şimdi bunun soruşturması yürütülüyor. Büyük olasılıkla da ortaya çıkacaktır. Kişilerin veya siyasi partilerin dinlenmesi demokrasilerde özgürlüklere yapılmış suçlar arasındadır. Ancak dinleme yargı kararıyla şüpheli davranışları olanlara karşı yapılırsa yasal bir durumdur. Yasa dışı dinlenmekten şikâyetçi olanlara karşı birkaç yıl önce Ulaştırma Bakanı’nın “Korkacak bir şeyiniz yoksa dinlenmekten de korkmayın. İki kişi konuştu mu bir üçüncü dinler. Dinlenmek istemiyorsan fazla konuşmayacaksın” dememiş miydi?

Demokrasiye ve özgürlüklere aykırı olan dinlemeler ortaya çıktığında ciddi önlemler alınıp, suçlular cezalandırılmış olsaydı; belki de bu olay Başbakan’ın dinlenmesine kadar uzamazdı.

Halk arasında tele kulak olarak tanımlanan dinleme olayı ile kurumların, kişilerin özel yaşamlarını da kapsayacak, en gizli ve en mahrem bilgilere ulaşılır. Bir bakıma da insan haklarına yapılmış en ağır tecavüzlerden birisidir. Yıllardır legal veya illegal yollardan yapılan bu tür tecavüz olayları çoğu insanın mağduriyetlerine sebep olmaktadır.

Demokrasiyi en iyi şekliyle özümsemiş ülkelerin başında gelen ABD’de yıllar öncesi böyle bir skandal yaşanmış ve sonunda Başkan Richard Nixon başkanlığı bırakmak zorunda kalmıştı.

Watergate skandalı olarak tanınan bu olay 1972-1974 yıllarında yaşanmıştı. 17 Haziran 1972 günü ABD’nin önemli iş merkezinde bir büroya giren beş hırsızı (!) polis yakalamıştı. Hırsızların girdiği büro o yıllarda ABD’nin muhalefet partisi olan Demokratik Parti’nin merkeziydi. Soruşturmada yakalananların R.Nixon’un Cumhuriyetçi Partisi ile bağlantıları olduğu ortaya çıkmıştı. Amaçlarının Demokratik Parti telefonlarına dinleme böceği yerleştirmek olduğu anlaşılınca toplumda gerginlik baş göstermişti. Olayı soruşturan Savcı Archibald Cox, Beyaz Saray’ın bazı konuşmaları teybe aldığını öğrenince bütün kayıtların kendisine verilmesini istemişti. Ancak Başkan R.Nixon, savcının bu talebini reddetmiş ve A.Cox’u da görevinden almıştı. ABD Yüksek Mahkemesi, ağırlığını koyarak R.Nixon’u Beyaz Saray kayıtlarını savcıya vermeye zorlamıştı. Sonunda R.Nixon kayıtları vermek zorunda kalmasının yanı sıra, halkın desteğini de büyük ölçüde kaybetmişti. Dinleme olayı bununla kalmamış, ABD Kongresi R.Nixon’u hakkında soruşturma başlatarak görevinden alınmasını istemişti. Olaylar aleyhinde gelişince de R.Nixon televizyonda yaptığı bir konuşma sonrasında istifa etmiş yerine yardımcısı Gerard Ford geçmişti. Watergate olayı R.Nixon’un ABD’de istifa eden ilk başkan olmasıyla da tarihe geçmiştir.

İleri demokrasilerde, kuvvetler ayrılığı prensibi; kısaca yasama, yürütme ve yargı erklerinin ne kadar güçlü ve bağımsız olduğunu göstermesi yönünden son derece önemlidir. Watergate olayı bir kez daha göstermiştir ki; gerçek başkanlık sisteminde başkanın her istediğini yapamayacağı, her şeye hâkim olamayacağı ve hukukun üstünlüğünü ön plana alacağıdır. Tam anlamıyla bağımsız Yüksek Mahkeme de başkanın hukuka aykırı davranışlarını önleme gücüne sahiptir. Bizim toplumuzda başkanlık sistemini savunanlar Watergate olayını iyice özümseyip içlerine sindirmelidir.


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 28 Aralık 2012 Cuma 11:45:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 28.12.2012 17:20:50

Hocam ne güzel izah etmissin,Ellerine saglik"Tele kulak Sayin Basbakani dinliyorsa,Türkiye,de telefonu olupta dinlenmeyen kimse yok demektir. Basbakanin o kadar korumalari varken kim cesaret edip,te dinlenmek icin böcek yerlestirebilir,ki.Aklima iki sey geliyor,ya Basbakanin korumalarindan biri yerlestirdi,veya dis güclerin isidir.Cünkü Türkiye,de derin devlet kalmadigina inanmaktayim.

Derin devlet dedigimiz zatlar,Sanirim hepsi Hükümet tarafindan hapishaneye doldurulmus durumdadir.Cünkü Hükümet inkilap yapacaklar düsüncesinde,ki olacak olan Sanli Askerlerimiz,ve gazeticilerimiz hepsi icerdeler.Madem,ki derin devlet icerde o zaman disardekiler kim.Yanlis istihbarat yüzünden icerdekiler bosu bosuna hapishanede yatmaktadirlar.Böcek yerlestiren disarde,ki derin devletciler,O zaman icerde yatanlara iftira edip,kendi atlarini dört nal sürmek icin yapmis olabilirler.

Basindan ögrendigim kadari ise,Mit ve Emniyet,Cankaya köskünü,de mercek altina alip arama yapmis.Neyse,ki Cankaya köskünde böcek bulunmamis. Demek oluyor,ki Cankaya Köskünde,ki korumalar Basbakan,in korumalarindan daha disiplinli görevlerini yapmaktadirlar.Sanirim Basbakanimiz düsmani disarda degil icerde aramasi gerekiyor.Korumalar disinda elini kolunu Basbakan,in ofisine kimse giremez saygilarimla.


Hasan DÖNMEZ IP: 94.121.254.xxx Tarih : 31.12.2012 19:00:44

 Böcek işine benim aklım yatmadı,bu da gündem degiştirmek,HaniBülent ARINÇa suikast  girişimi ne oldu,hepsi kafaları karıştırmak.