25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Başbakanın Toronto Gezisi

Dünyada yaşanan ekonomik sorunlara küresel bir çözüm getirilebilmesi için ABD ve AB üyelerince Kanada’nın Toronto şehrinde G–20 ismiyle yeni bir liderler toplantısı yaptılar. Dördüncüsü yapılan toplantı da ekonomik sorunların öncekilerden çok daha karmaşık olduğu açıkça görüldü... Ekonomik yönden gelişmiş ve diğerlerine göre daha da zengin olan ülkeler arasında da bazı anlaşmazlıkların olduğu da bu arada gözlemlendi. Ekonomistler ABD’nin daha gevşek bir politika ortaya koymasını isterlerken, İngiltere ve Almanya bununla ilgili olarak adeta frene bastılar. Çin’in onlara katılmadan kendi ekonomi politikasının bağımsızlığını çizmiş durumda olduğu dikkati çekiyordu. Bazılarına göre de Türkiye ekonomik çıkış arayan ülkelere yol gösteren duruma gelmiş!.. Obama zirvede önemli kararlar alındı derken IMF Yunanistan’ın bu yıl %4 küçülmesinin doğru olacağından söz ediyor.

Krizin teğet geçtiği söylenen, ancak işsizliğin arttığı, bir kısım halkın dar boğaza düştüğü Türkiye ne yapacak? Daha doğrusu ekonomisini ilk sıkan ülkelerden biri olmasına rağmen hangi tarafta yer alacağı da netlik kazanmamış… Bu ortamda Başbakan, ekonomiyi bir yana itip NATO’ya çağrıda bulunuyor ve sert çıkışlar yapıyor!.. Ekonomiden çok Türkiye’nin dış politikası üzerinde duruyor!.. ABD Başkanı Obama ile bir kez daha görüşme olanağı bulmasına rağmen olumlu yanıtlar alıp almadığı da kesinlik kazanamadı. Basından öğrendiğimize göre, ne derece doğrudur, o da tam olarak bilinmiyor; Başbakanımız verilen randevu saatinde, bir saati aşkın süre beklemek zorunda kalmış… Nedense görüşmeden sonra fotoğraf servisi yapılmamış!.. Bunlar ikili görüşmenin Türkiye açısından önemli bir sonuç alınmadığının işaretleri olmalı... İkili görüşme ABD’nin resmi programında var mı, yok mu?

Bizde meşhur bir söz vardır; Seyrek gidersen dostuna, kalkar ayaküstüne, sık gidersen dostuna, yatar döşek üstüne…

Obama ile Erdoğan görüşmesinde, randevu saati 19. Dünya Kupasında ABD-Gana maçının bitimine göre ayarlanmıştı. ABD Başkanı ülkesi için son derece önemli olan ABD-Gana maçını izleyecekti. Ancak beklenen olmadı maç uzatmalara kaldı. Gelişmemiş Gana gelişmiş ABD’yi kupanın dışına itiverdi… Bu arada Başbakan’a gazetecilerimiz “ABD futbol takımı Gana’ya yenildiği için Obama üzgün müydü” diye yersiz bir soru yöneltmişler. Başbakan da “Ciddi bir görüşmede gündeme getirseydim saygısızlık olurdu. Tam aksine böyle bir durumda acıyı paylaşmak lazım” diye yanıtlamış…

Obama ile Başbakan arasında İran’ın nükleer meselesi, Gazze konusunda kaynaklanan Türkiye-İsrail gerilimi ve K.Irak PKK saldırıları konuşulmuş olmalı… Büyük olasılıkla da Obama, İran konusunda Türkiye’nin tutumundan rahatsız olduğunu yinelediği sanılıyor.

Türkiye için sonuç olumlu mu derseniz; hiç sanmıyorum…

Türkiye’nin İran’a yakınlaşması, Davos’ta “van minut” diyerek Hamas’tan yana tavır koyması, İsrail ile köprülerin atılacağının sinyallerini çok daha önceden verilmişti. Büyükelçi krizinden ve Mavi Marmara olayından sonra ilişkiler kopma noktasına gelmişti… Son olarak İsrail uçaklarına Türkiye üzerinden geçiş hakkı verilmemesi de gerginliği daha da tırmandıracağa benziyor. PKK konusunda ABD’nin ne derece sağlıklı istihbarat bilgileri verdiği de tartışmalıdır. PKK’nın K.Irak’ta Kandil çevresinde yoğunlaştığı biliniyor. Ancak Türk askerinin istese orasını darmaduman edeceği de açık ama eli kolu bağlı veya bağımlı… ABD’nin sınırlı onayı ile hareket yapabiliyor. Birkaç yıl önce Yaşar Büyükanıt döneminde zor kış şartları altında bir harekat yapılmış, ancak Bush’un bu kadarı yeter demesiyle kesin sonuç alınmadan askerimiz geri çekilmişti.

Büyük olasılılıkla ABD ikili oynuyor. Kardeşimiz(!) dediğimiz Barzani’nin tutumu ortada… Benim şu kadar peşmergem var; adeta siz başınızın çaresine bakın diyor… Daha önce Türkiye’ye kedi bile vermem demişti. Bugün K.Irak’ta tam bir otorite boşluğu yaşandığı da gerçek…

Başbakan, Toronto’da yaptığı basın toplantısında NATO’ya haklı çağrıda bulunuyor; “Bu işin birçok boyutu var. Psikolojik, sosyolojik, güvenlik gibi… K.Irak coğrafik yapısıyla şu anda yerel yönetim tarafından tamamıyla orada egemen bir yapı yok. Bölücü terör örgütü burada belli bir bölgeyi adeta konuşlanmış yönetiyor. Bizler de NATO ülkesi olarak aynı zamanda Afganistan’daki birlikteliğimiz neyse bu birlikteliğimizi de farklı yerlerde de kararlılıkla sürdürmemiz lazım.”

Afganistan’daki görevi NATO üstlenmiş, Türk askeri de ona katkı sağlıyor. Aynı şekilde NATO Türkiye’yi tehdit eden K.Irak’ta PKK’ya karşı aynı duyarlılığı neden göstermiyor?

O zaman sormak gerekir, Türkiye’nin iç bütünlüğü PKK tehdidi altındaysa biz neden Afganistan’da asker bulunduruyoruz? Aynı şekilde Somali korsanları için savaş gemimiz neden uzaklarda? Somali ve Bosna’da neden NATO’ya yardımcı olduk? Önceki yıllarda Kore’de aynı yardımı yapıp ABD askerini Kuzey Kore ve Çin’in denize dökmesini önlememiş miydik?

Türkiye’nin dış politikası iktidara göre değişir. Ancak ABD’nin belki yüz yıl öncesi hazırlanmış bir dış politikası vardır ve kim başkan olursa olsun bu politika değişmez… Bu bakımdan ne Bush ve ne de Obama önceden çizilmiş politikadan ayrılamazlar.

ABD’nin Ortadoğu politikası petrol ve tam olarak açılmayan yeraltı servetlerine göre düzenlenmiştir. Arapları zaten kucaklarına oturtmuşlar, İsrail’in ABD’deki lobileri, silah sanayisi ile önemli bir güç… Buna bir de Kürdistan politikası ekleyerek, İran’a karşı Türkiye’nin kararsızlığından ötürü iki önemli müttefik daha kazanmak istiyorlar.

Türkiye’nin kendisine fayda getirmeyecek Arap yakınlaşması, Arap sokaklarında kahramanlık mitingleri, pankartları da fazla bir önem taşımıyor. Türkiye’nin İsrail’i karşısına almasıyla çok şey kaybedeceği de açıktı… Bunu anlamak için müneccim veya ulema olmaya hiç gerek yok…

Önümüzdeki seçimler bu yönden son derece önemli… Türkiye batıdan yan mı, yoksa İran, Hamas, Suriye yandaş ve daha İslamcı bir politika mı çizecek? Kısacası ya herru ya merru!...


erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 6 Temmuz 2010 Salı 11:14:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
teoman törün IP: 78.175.10.xxx Tarih : 9.07.2010 18:35:31

Daha İslamcı bir politikaya ABD izin vermeyeceğine göre "Tayyip"siz bir Türkiye solüsyonu düşünülüyor. Yüce Allah son zamanlarda Hazret'i çok şaşırttı. Dünkü Perşembe günü El Cezire televizyonunu izledim. Obamanın, düşmanlarla çevrili sıkışık alanda kalmış İsrael'in her şekilde kendini savunma hakkını meşru görüyor.  İsraelle El Fetih'i (Mahmud Abbasın lideri olduğu ılımlı Filistin kanadı)  anlaştırmanınve Gazze ablukasının bir çözüm yolunun direkt İsrael-Filistin uzlaşmasından geçtiği anlayışı üzerinde çok tartışmalat yapıldı bu arada Türkiye adının "T" harfi bu tartışmalarda geçmedi. Ama, Türkiyenin (Tayyipsiz olması kaydı ile) harcanmayacağı kulislerde söyleniyor; Obama Türkiyeyi istiskal ettikleri için AB ülkelerine çatıyor.Anayasa Referandumunu ve onu izleyen süreci bekleyelim. 


kalender IP: 212.23.105.xxx Tarih : 9.07.2010 22:25:34

beyler kusura bakmayin isterseniz sizler yönetin bu ülkeyi ha nedersiniz  güya tayyip 7.8 yilda satti diyorsunuz sizler aksamdan sabaha kadar satarsiniz sizler siyirirsiniz cünkü yaptiginizin altina GAZI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK  yazarsiniz bu iste burada kapanir