2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Başı Açık Bir Grup Kadın Saf Tuttu ve Gündemi Değiştirdi !..


Türkiye’nin gündemi beklenmedik anlarda birden değişiyor. Siyasetçilerin mal varlıklarını açıklayıp açıklamayacakları TBMM’de tartışılırken, Galataport ihalesinin ne olacağı kesinlik kazanamıyor, Maliye Bakanının villalarının yıkılıp yıkılmayacağı da şimdilik belli değil, TRT Ankara Radyosu Çoksesli Müzikler Müdürünün Pavarotti’nin yorumlarını gâvur müziği olarak nitelemesi, İstanbul Radyosu’nda ses ve saz sanatçılarının saçlarını uzatmaları, atkuyruğu yapmaları ve küpe takmalarının genelge ile yasaklanması gibi konular ortada dururken bir batıyorsunuz, bunların hepsi bir kalemde silinmiş ve yeni bir gündem yaratılmış.

Bizler kolay unutan bir toplum olduğumuzdan, bu sorunlar yumağını bir kenara itip yeni gündem ile uğraşıyoruz. Yazılı, görsel ve İnternet basını ortaya çıkan yeni gündemi hep birlikte tartışıyor.

İçlerinde Başbakanın danışmanının eşinin de bulunduğu bir gurup başı açık kadın (aman ne ayıp!), Cuma günleri Küçük Çamlıca Mesiresi Camii olarak bilinen Sultan IV. Mehmet’in 1654 de yaptırmış olduğu camide erkeklerle birlikte saf tutarak namaz kılmışlar.

Bakın, bir anda gündem nasıl da değişiyor.

Bunun ardından başlayan tartışmalar basını meşgul ediyor. Bunun peşinden de yeni sorunlar, ortaya çıkıyor. Erkek kadından nasıl tahrik olur? Kadının saçı erkeği tahrik eder mi?
Toplumuzun bazı kesiminin, hele dini inancı güçlü! Olanların tahrik olmak üzerine ne kadar hassas olduğu hepimizin malumudur. Daha doğrusu her şeyle tahrik olan bir toplum olmak yolundayız!..

Geçenlerde televizyonda Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün konuk olduğu bir programa telefonla katılan bir kadın, yanılmıyorsam İstanbul’daki Arap Camisi’nde verilen bir vaazın doğru olup olmadığını soruyordu. Vaazı veren kişi, “ Ey müminler, camiye çorap giyerek gelin, zinhar önünüzde namaz kılanın çıplak ayağından belki tahrik olursunuz, namazınız boşa gider “diye zırvalamış.

Gördünüz mü? Tahrik olma ne boyutlara erişmiş de bizim haberimiz yok!..

Ardından da kadın ve erkeğin aynı safta namaz kılması dinen uygun değil deniyor. Anlayamadığım bir nokta bu erkekler kadından tahrik mi oluyor, yoksa saç telleri onları rahatsız mı ediyor. Bilemem. Oysa kadın saçı beni tahrik etmiyor. Acaba bende bir eksiklik mi var diye günlerce düşünüp durdum.

Haçta tavaf ederken kadın erkek yan yana oluyor da neden namaz kılarken olmuyor. Birileri önce bunu açıklamalı.

Tahrik olma konusunu fazla uzatmayayım, aynı sayfada yazdığımız Cengiz Alpman’ın köşesindeki tahrik olmak ile ilgili yazısını okumuşsunuzdur sanırım; her şeyi en güzel biçimde dile getirmiş... Bu konuda benim artık söyleyecek bir sözüm yok...

Türkiye’de demokrasi kavramının olduğunu farz edersek Çamlıca’daki camide, hanımların başı açık namaz kılmalarını haber bile yapmazdım ama bazıları konu üzerine eğildi. Bu grubun içerisindeki hanımlardan birisi Başbakanın danışmanın eşi olunca da işler karıştı. Bir yanda tesettürlü, türbancı siyasi eşleri, diğer yanda da erkeklerle saf tutan başı açık cuma namazı kılan hanımlar... Çelişki de burada başlıyor. Oysa bu tür çelişkileri toplumumuzda çok sık görüyoruz. Başı türbanlı bir genç kız vücudunun tüm hatlarını ortaya çıkaran daracık Jeanlarla dolaşıyor. Gençlik ve doğa yasak tanımıyor örtülü bir hanım gizli kuytu yerlerde pek ala flört ediyor. Bunda utanılacak, gocunulacak bir taraf yoktur sanırım. İnsanın içerisindeki dürtü yasak tanımıyor.

Kuşkusuz, başı acık hanımların camide erkeklerle birlikte saf tutmaları İslam törelerine aykırıdır. Acaba bu tür davranışları yapanlar bir yerlere mesaj mı vermek istiyorlar? Acaba İslam dininde, diğer dinlerde olduğu gibi reforma gerek var mı demek istiyorlar? Yoksa bağnazlığın bu çağda yeri yok mu demek istiyorlar? Bilemeyiz. Başı açık kadınlı erkekli grubun isteği yerine geldi ve basın günlerce bu olayın üzerine düştü... İşin traji-komik yanı da bu grubun tarikat bağlantısının olup olmadığından kuşkulanılmış ve bu yönde tahkikat başlatılmış. Sonunda grubun kendilerine özgü bir tarikat kurmadıkları da ortaya çıkmıştır.
İşte burada gülerler adama. Türkiye tarikattan geçilmiyor. Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve ailesi Nakşî olduğunu uluorta söyleyip övünmüyor muydu?

Türkiye’de Cumhuriyet devrimleri yapılırken “Tekke ve Zaviyelerle türbelerin şeddine ve türbedarlıklarla bir takım unvanların men ve ilgasına dair” 677 sayılı yasa ile dergâhlar kapatılmıştır. Bu dergâhlarda toplanan çoğu bağnaz olan kesim toprak altında faaliyetlerini sürdürmüş, fırsat bulunca da ortaya çıkmışlardır. Türkiye’de yürürlükte olan bu yasaya rağmen dergahlar faaliyetlerini sürdürmekte, pek çok siyasetçi ve devlet adamı da tarikat üyesi olmakla övünmektedir!..

Ne var ki ibadet tarzı bütün dinlerde sorun yaratmış bir takım doğmalar aşılamamış, tartışmaları tartışmalar izlemiştir. İslamiyet’te, Hıristiyanlıkta ve Yahudilikte de ibadet şekli tartışılmıştır. Dini ritüeller aşılamamıştı. Gerçekte de zorlamaya, aşmaya çalışmanın da bir anlamı yoktur. Bir bakımı Allah ile kulları arasında olan ibadet bir ritüeller zinciridir. Hıristiyanlar bir zamanlar bu yüzden kiliselerini doğu ve batı kiliseleri olarak ayrılmış, Bizans ta ikonoklazm hareketi başlamış, ikonanın putperestlik olup olmadığı tartışılmıştır. İslamiyet’te de Hanefi, Şafi, Caferi gibi mezhepler ibadeti değişik yorumlamışlardır.

Görüyor musunuz; İstanbul’un kıyı bucak semtinde başı açık kadınlı erkekli bir grup insan saf tutup namaz kıldı ve bizleri nasıl da meşgul etti. Türkiye’nin gerçek gündeminden de bir anda uzaklaştırdı. İnsanın aklına çeşit çeşit sorular takılıyor; acaba bu kadınlar özgürlüklerine sahip çıkmak mı istiyor. Dinlerinin buyurduklarını özgürce uygulamak ve dilediğince camiye girebilmek mi istiyor? Cuma namazında kendilerini bazı camilerden kovan burası erkeklerin yeri diyenlere karışı koymayı mı düşünüyorlar? Yoksa camide kadınlar mahfilini dolduran kılık kıyafet ucubelerinden orasını kurtarmak mı istiyorlar? Yoksa bazı kesimlerdeki erkek egemenliğinin ortadan kalkmasına ve eşitliğin gerçekleşmesini mi istiyorlar. Bilemiyoruz...

Bütün bunlar Türkiye’de yeni bir gündem yarattı ve karmaşa başlattı. Bazıları kadın ve erkeğin yan yana namaz kılmasının ibadeti zedelemeyeceği görüşünde... Herkes istediği gibi ibadet eder, kimse kimsenin inancına karışmaz diyorlar...

Bazıları da bir avuç insanın yaptığı marjinal hareket olarak olayı değerlendiriyor. Bazıları dini açıdan yanlış. Erkekler ile kadınların aynı şekilde el bağlamaları mekruh. Ancak bu durum namazı bozmaz. Bayanlar başı açık namaz kılamaz. Bazı İslam ulemamıza! göre de bu namaz geçersiz... Gel de çık içinden...

Bununla da bitmiyor, fetvalar! Birbirini izliyor;

Bazıları namazı kılanların iyi niyetli olduklarına inanıyoruz, ancak onlara fiziki müdahalede bulunulamaz diyorlar.

İstanbul camilerini gezen resmi devlet misafirlerinin başlarını örtmeleri için örtü veriliyor.

İslamiyet’in hiçbir mezhebinde namaz başı açık kılınmaz . Ancak cami adabını bozanları da kovmaya kimsenin hakkı yok. Bu kişiler öyle namaz kılmak istiyorsa kendilerinin bileceği iştir.
Sonunda da Diyanet İşleri Başkanlığı “erkeklerle kadınların aynı saflarda ve başları açık namaz kılmalarının dinen kabul edilemez olduğunu” söyledi.

Kuşkusuz, bu karmaşa içerisinde aklı başında din görevlilerine de bazı işler düşüyor; sade suya tirit konuları cemaate aktaracaklarına ibadetin doğru biçimde nasıl olacağını bilimsel ve belgeli olarak anlatmalıdır. Kendi kişisel görüşlerini veya saçmalıklarını dile getirip eğitimi noksan olanların kafaların karıştırmaya da hakları yoktur.

Birkaç yıl önce Sultanahmet Camisi’nde benim de katıldığım bir cenaze namazında belediye imamı “Bu şimdi Arapça konuşuyor. Ve bir an önce beni götürün yerime” gibisinden sözlerle saf tutanları kahretmişti.

Dini konularda bu tür tartışma başlatmak hem yersiz hem de sağlıklı olmayan yeni fikirler üretmek doğru değildir. Bunlar hiç kimseye fayda sağlamaz. İslam bilginlerinin çoğu namazda başın örtülmesi gerektiğini işaret ediyor. Buna örnek olarak da hadisleri ve Peygamber zamanında yapılan uygulamaları gösteriyorlar.

Başörtüsü namazın şartlarından birisi mi? Bu da açıklanmalıdır.

Sanırım baş örtmek namazda bir alışkanlıktır. Evde namaz kılan bazı kadınların başlarını açtığı da oluyor. Benim bir de aklımın almadığı erkeklerin neden namazda takke giydiğidir. Tanrıya saygı ise, neden bir büyüğün yanında şapka çıkarılır?

Günün tartışmalarının birisi de bu durumun AKP’ ye zarar verip veremeyeceğidir. Neden zarar versin, AKP’nin bu konudaki görüşleri, uygulamaya koyamadığı düşünceleri de ortada...

İslamiyet’te reformun olması şarttır deniyor... Ancak bunu kim yapacak? Kadını erkeğe karşı ezdirmeyen, İslamiyet’i yalnızca erkeğe mal etmeyen, bütün dinleri yorumlayabilecek kadar bilen, dar kapılardan sıyrılmış, edebiyatı, felsefeyi, tarihi bilen devrimci ilahiyatçılar yapmalıdır.

Ama onlar nerede?



erdemyucel2002@hotmail.com


Yayın Tarihi : 2 Şubat 2006 Perşembe 11:49:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Taylan Cihan IP: 85.106.248.xxx Tarih : 2.02.2006 23:14:55
Bildiğim kadarıyla ibadet sırasında erkeklerin takke vs. gibi giysiler giymesi İbraniler'den kalan bir adettir. İbranilere göre Tanrı yukarıdadır ve yukarıdan bakarak bizi görür. Saçımızı özellikle kelimizi Tanrı'ya göstermenin ayıp ve Tanrı'ya saygısızlık olacağı düşünülerek ibadet sırasında takke vs. gibi saçı ve keli örten giysiler kullanılmıştır. Bu alışkanlık diğer semavi dinlere de geçerek günümüze kadar gelmiştir.

Delican IP: 84.6.8.xxx Tarih : 3.02.2006 22:36:59
AYNEN KATILIYORUM TAYLAN BEY.