22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Benim Senden Başka Neyim Var!..


Avrupa 2008 Şampiyonası elemelerinde Türk Milli Futbol Takımı çok kolay çıkacağı sanılan gruptan zar zor çıkabildi. Türkiye için kader maçı olan, Bosna Hersek’i 1-0 yendi ve bundan sonra kızılca kıyamet koptu..

Gösteri üzerine gösteri yapıldı...

Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy tribünde, objektiflere karşı hıçkıra hıçkıra ağladı!..

Başkan Yardımcısı Affan Keçeli O’nu teselli etti...

Teknik Direktör Fatih Terim büyük zafer kazanmış kumandan edasıyla yumruğu tribünlere doğru yükseltti... Sanki, bu işte en büyük benim demek istedi...

Poz poz resimler çekildi, kameralar çalıştı...

Bütün bu gösterilerin ardından da bol keseden vaatler yapıldı.

Moldova, Malta gibi Avrupa’da esamisi okunmayan takımlara karşı puan kaybından sonra Yunanistan yenilgisi her şeye tuz biber ekmişti. Başlangıçta çok kolay çıkarız, Avrupa Şampiyonası finallerine çok kolay gideriz denilen gruptan Türkiye’nin Nihat Kahveci, Emre Belezoğlu ve Gökhan Gönül sayesinde çıkmış olması hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.

Oysa Spor basınımız Norveç ve Bosna Hersek maçlarından önce kaybedilen puanlardan sonra bir anda Futbol Federasyonuna, Milli Takıma yaylım ateşi açmıştı;

Ruhuna el Fatiha...
Terim istifa...
Futbol bitmiş...
Milli Takım nerede?..

Basınımızda yer alan bu tür başlıklardan sonra bir anda Nihat Kahveci’nin iki maçta attığı birer gol ile gitti denilen umut yeniden yeşerdi... Bu kez yerden yere vuran başlıkların yerini

Medya Taca çıktı...
Çılgın Türkler...
Oh be Dünya varmış...
İmparator omuzlarda...
Türkiye olmadan Avrupa olmaz...
Şeref diploması...
Avrupa Avrupa duy sesimizi...
Alın terinizle... Başlıklar aldı.

Bütün bu gürültü patırdı arasında üzerinde durulması gereken bir nokta vardı.

Haluk Ulusoy bol keseden ihsan dağıtmaya başladı. Aynen Osmanlı padişahları gibi...

Fatih Terim’e 800.000.000 YTL prim verilecekmiş...

Milli Takım’da oynayan futbolculara 10.5 trilyon pirim verilecekmiş... Bu rakam 12 trilyona çıkarılacakmış!..Oynadıkları maç sayısına göre de yaklaşık 10.000.000 YTL prim de futbolculara düşüyormuş... Milli Takımın bütün maçlarında oynayan Mehmet Aurelio (Brezilya kökenli), Servet ve Hamit Altıntop 450.000 Euro teşvikle ödüllendirilecekmiş.

Bu primler niçin veriliyor?

Çok kolay bir gruptan son anda, çok zor sıyrılıp, Yunanistan’ın yedi puan ardından grup ikincisi olduğumuz için mi?

Bazıları bu paralar onlara analarının ak sütü gibi helal; bazıları da bunlara şiddetle karşı...

Milli formayı giymek onurdur. Bunun para pul ile ilgisi olmamalıdır. Günümüzden 40-50 yıl öncesi milli olan futbolcularımıza bakın; onların hiç birisi para için sahaya çıkmamıştı... İçlerinden yakından tanıdığım bazılarının milli formayı giyecekleri günün gecesi gözlerine uyku girmediğini bilirim.

Günümüzde şöhretin doruğuna çıkmış, para içinde yüzen futbolcuları onlarla karşılaştırdığınızda top tekniği ve yeteneği yönünden eskileri aşamadıklarını anlarsınız. O dönemin parasız futbolcuları Türk futboluna isimlerini yazdırmışlardır. Bombacı Bekir, Voleci Şeref, Hakkı Yeten, Lefter Küçükandonyadis, Şükrü Gülesin, Can Bartu, Turgay Şeren, Şükrü Ersoy, Özcan Arkoç, Metin Oktay, Burhan Sargun, Cihat Arman, Reha ve Bülent Eken kardeşler, Sarı Naci, Muzaffer, Basri Dirimlili, Galip Haktanır, Kadri Aytaç...Ve de isimlerini yazmaya kalksam sayfaları dolduracak bir yığın futbolcu....

Türk futbolunun devleri sayılan bu isimlerden çoğu milli maçlarda prim almak bir yana kendi formalarını yatakları üzerine sermişler, hatta kendileri yıkamışlardır.

Ne var ki, Nilüfer’in şarkısında olduğu gibi dünya dönüyor, çağ atlanıyor, futbolda orada kendi yerini alıyor. Futbolun içerisine para, kazanç karışıyor, bazen mafyalaştığı bile ileri sürülüyor. Sonunda bugünlere geliniyor...

Daldığımız geçmişten sıyrılıp günümüze dönelim:

Hayal bu ya; aşık kemiğinin çuk oturması gibi, yedi ay sonra Avrupa Şampiyonu olduğumuzu düşünelim...

O zaman trilyonlar, milyarlar ne kelime; ağanın eli tutulmaz artık!..

Bosna Hersek maçından sonra bol keseden primi hak eden bir kişi var; O’da kendi takımında yedek kalıp Terim tarafından milli forma giydirilen İbrahim Kaş’tır. Norveç maçında Kaş sakatlanıp oyun dışı kalmasa, Gökhan Gönül de onun yerine girmesiydi, biz Norveç maçını zor kazanırdık.. Gökhan’ın oyuna girmesiyle koridor olan sağ kanadımız bir anda geçilmeze dönüşmüş, bu kez Norveç’in sol kanadı perişanları oynamış ve golümüz de oradan gelmişti.

Terim’in ezeli huyudur, kendi takılarında forma bulamayanlara milli formayı giydirmek...

2002’de Dünya üçüncüsü olan tüm futbolculara birer Mercedes cip hediye edilmişti.

Futbolculara ise açık çek verilecekmiş, futbolcular ne isterlerse onu çeke yazacaklarmış!..

Norveç ve Bosna Hersek maçlarının oynandığı tarihlerde Ampute (Bedensel engelli) Milli takımı dünya üçüncüsü olmuştu.

Ampute Milli Takımı birer bacaklarından, kalecisi ise bir kolundan mahrum sporculardan oluşuyordu.. Onlar uzuvlarını Güneydoğu savaşında yitirmiş ve gazi olmuş gençlerdi...

Futbol Federasyonu engelli sporculara prim vermeyi bile düşünmedi. Aslında onların çizdiği gurur dolu tablo gözler yaşlı izlenmeliydi. Federasyon Başkanı Ulusoy, Bosna Hersek maçında tribünlerde hıçkırıklara boğulacağına en azından bir iki damla göz yaşını da onları seyrederken akıtmalıydı. Tabi seyrettiyse!..

Bosna Hersek maçında puan yitirilmiş olsaydı Futbol Federasyonu’nun da koltuğu sallanacaktı, Fatih Terim’in imparatorluğu da... Öte yandan Dünya Ampute şampiyonu olan Özbekistan takımına “Özbekistan Gururu” madalyası ile 1000’er dolar prim verilmiştir.

Tipik bir şark kafası...

Her zaman yazdığım gibi kas gücünün beyin gücüne üstün olduğu bir memleket... Türkiye’nin ender yetiştirdiği bilimsel kişilerin, uzmanlarının, yargıçlarının, doktorlarının, yazarlarının kazançları ortada... Bazılarının akıllarına bu gibi kişiler ile futbolcuların kazançlarını karşılaştırmak geliyor mu?

Bol keseden vaat edilen primler Haluk Ulusoy’un cebinden çıkmayacak...

Futbolla yatıp futbolla kalkan bir ülke...

Türkiye’nin ne iç politikası ne de dış politikası... Ne ekonomik durum ve geçim derdi...

Milli Takım futbolcuları ve Fatih Terim bu primleri hak ettiler mi? Eğri oturup doğru konuşalım veya külahımızı önümüze koyup düşünelim.

Acaba grubumuzdan bize fark atarak çıkan ve önceki şampiyonada Avrupa Şampiyonu olan Yunan Milli Takımı ve Teknik Direktörü ne kadar prim aldılar?

Dünyanın ünlü futbol yıldızlarından ve UEFA Başkanı Michel Platini’ye Fransız Milli Takım futbolcularına verilen pirimi sormuşlar. Platini şaşırmış, ardından “Milli oyuncuya prim de mi veriliyor?” Diye sorduktan sonra;

“Milli Takıma seçilmek zaten büyük onurdur. Bunu hiçbir şekilde parayla satın alamazsınız!..” demiş..

Dünyanın bir çok ülkesinde milli takım oyuncularına parasal ödeme yapılmıyor, yalnızca önceden belirlenmiş hediyeler veriliyor. O futbolcular profesyonel olduklarından zaten alacaklarını alıyorlar...

Avrupa Şampiyonaları finallerine pek az katılıyor, bunda da başarılı olamıyoruz. Avrupa takımları ile karşılaşmadan 2002 yılında dünya üçüncülüğümüzü bir kenara bırakacak olursa bu yönde gözle görülür bir başarımız da yok...

Türkiye’nin en büyük eksikliği de spor müsabakalarda kazanılmış bir başarıyı büyük bir savaşı kazanılmışçasına kutlamamızdır. Kuşkusuz, basın da bunun şakşakçılığını yapıyor, insanlar sokaklara dökülüyor her şey milli heyecana dönüşüyor...

Bilim, zeka, çalışmak ve bir şeyler üretmek kimin umuruna...
Statlardan yükselen tezahürata bakın,

Benim senden başka neyim var!...


erdemyucel@hotmail.com

Yayın Tarihi : 27 Kasım 2007 Salı 12:06:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yılmaz Ergüvenç IP: 212.253.11.xxx Tarih : 29.11.2007 16:14:58

Değerli yazarın futbol dünyamız ve basınımız hakkındaki nitelemeleri çok yerinde. Yazıda adı geçen eski futbol yıldızları, futbolu para için değil sportmenlik ruhu ile oynarlardı. Futbol dünyamızda paralar yağmur gibi yağarken Ampute Milli Takım oyuncularından esirgenen maddi ve manevi umursamazlık çok üzücü. Bu konuyu dile getirmeniz belki ilgililerin aklını başına getirir.


hürriyet turnalı IP: 88.239.37.xxx Tarih : 27.11.2007 17:51:57

bazı olayları gözümüzden saklamanın en güzel yolu milli maçta galibiyettir aslında başbakanımız vermeliydi primlerini hiç olmazsa bir kaç gün rahat nefes aldı. Futbol izleyicisi bir hatun olarakhükümete bir önerim var; Bence terörü bitirme görevini Fatih Terim önderliğindeki milli takıma versinler.Maç zamanı ne kürt kalıyor, ne ermeni, ne o , ne bu hep beraber çıldırıyoruz.


ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...! IP: 88.254.124.xxx Tarih : 28.11.2007 16:23:12

MERHABA ERDEM ABİ.KÖŞENİZİ OKUYUNCA ASKERLİK YILLARIM AKLIMA GELDİ.BÖLÜKLER ARASI SPOR VEDE ATIŞ YARIŞMASI DÜZENLENİYORDU,BİRİNCİLERİ TUĞAY ATIŞ VEDE SPORUNA GİDECEKTİ.BENDE BAŞARILI OLMUŞTUM,3 ARKADAŞIMLA GİDECEKTİM.BÖLÜKTEKİ GÖREVİM,HABER MERKEZDEDEYDİM.SANTRAL,TELSİZ,HATCILIK,MORS VS VS OPARATÖTÜYDÜM.BEN ÜST DEVRE OLDUĞU İÇN GİDEMEMİŞTİM.NEDENİNE GELİNCE,YERİME TECRÜBELİ BİRİSİNİ YENİ YENİ YETİŞTİRİYORDUM.ÖNCELERİ GİDEMEDİGİME ÜZÜLMÜŞTÜM.DAHA SONRA ANLADIMKİ,BENİM GÖREVİM DAHA ÖNEMLİYMİŞ.BÖLÜKTE TECRÜBELİ VED GÜVENİLİR,BİRİSİNİN DURMASI GEREKİYORMUŞ.ACEMİ ERİN YAPA BİLECEGİ İŞ DEGİLDİ ÇÜNKÜ....TÜRKİYE MİLLİ TAKIMIMIZDADA,YETİŞMESİ GEREKENLERİN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.TECRÜBELİ FUTBOLCULARIMIZ OLSUN"AMA"GENÇLEREDE GÖREV VERİLMESİNDEN YANNAYIM ERDEM ABİ.İNŞALLAH GURUPTAN ÇIKARLARDA,AVRUPADA BİZİ SPORDADA NELER YAPTIĞIMIZI GÖRÜRLER.SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)....!


Süleyman KARAEL IP: 85.97.31.xxx Tarih : 30.11.2007 00:14:54

UEFA Başkanı Platini konuyla alakalı en güzel şeyi söylemiş...Milli Takımlara seçilmek gerçekten bir sporcu için büyük onur olmalı. Ancak işin içine futbol girince işler biraz değişiyor, kesenin ağzı hemen açılıyor. Ampute Milli Takımı'nın A Milli Takıma oranla göz ardı edilmesinin yanında, unutulmuş ya da değer verilmemiş daha çok milli sporcumuz var ülkemizde. Milli Spor branşlarından futbolun haricinde ülkemize başarılar kazandıran, Şanlı Türk Bayrağımızı göndere çektirip, İstiklal Marşımızı tümm dünyaya dinlettiren bir yığın unutulmuş sporcular vardır memlkette. Bir örnek vermeden de edemiycem yeri gelmişlken; Kırklareli'nde Milli Taekwandocu olan çok başarılı bir kızımız var, Sebahat Fulya YILDIZDAL isminde. Bu kızımızın uluslar arası bir çok başarısı bulunmakta taekwandoda. Ama Fulya Kızımıza böyle futbolcu abileri gibi milyon YTL ler verilmesini bir kenara bırakın, Kırklareli'ndeki törenlerde Hollanda'da aldığı şampiyonluk kupası gösteriş olsun diye yeniden kendisine verildi. Bu ülkenin, ya da Kırklareli'ndeki bürokratların Fulya'ya zaten kendisine bir defa takdim edilmiş olan kupayı ikinciye vereceklerine, hiç mi başka bir şey alacak maddi imkanları yoktu!.. Aslında bu tip durumların daha çok örnekleri var ama; zaten her şeyi bilen biliyor. Uzatmaya gerek yok...