19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Beş dakika, otuz saniyelik seks!..

Son günlerde öylesine gariplikler yaşanıyor ki, insan ne diyeceğini bilemiyor. Bu gariplikleri yaşamımızın her alanında, siyasette, yönetimde, hukukta, basında, televizyonlarda, daha doğrusu aklımıza ne gelirse orada yaşıyoruz. Belki de eskilerin deyişiyle bir yaşımıza daha giriyoruz.

Bu garipliklerinden birisi de öteden beri tabu saydığımız, konuşmaktan çekindiğimiz, utandığımız, sakladığımız, kendimize bile açıklamaya cesaret bulamadığımız ve bir türlü eğitimini veremediğimiz cinsellikte yaşandı. Danıştay, televizyonların birinde yayınlanan ve beğeni kazanan "Aşk-ı Memnu" dizsindeki beş dakika otuz saniyelik sevişme sahnesini fazla uzun bularak (!) yayıncı kuruluşa uyarı cezası vermiş. Danıştay da bunu onaylamış… Diğer taraftan kendini din âlimi sanan bir kişi de televizyon ekranında sevişmenin bir nevi ibadet olduğunu söylüyor.

Hukuk mu, yoksa din âlimi mi doğru söylüyor?

Güler misiniz ağlar mısınız?

Şimdi gel de çık işin içinden!..

Halit Ziya Uşaklıgil’in ünlü eseri Aşk-ı Memnu birçok değişikliğe uğratılarak televizyon dizisi yapılmıştı. Dizi yurt içi ve yurt dışında büyük beğeni kazanmıştı. Dizinin en can alıcı bölümlerinden birisi de, roman kahramanlarından Bihter ile Behlül’ün "beş dakika otuz saniye süren sevişme sahnesi"nin yer alanıydı. Ne var ki bu sevişme sahnesi bazılarının hoşuna gitmemiş. Türk aile yapısına ve toplumun milli manevi değerlerine uygun olmadığı için yargıya intikal ettirilmiş, diziyi yayınlayan kanala uyarı cezası verilmiş ve Danıştay da kararı uygulamış!

Diğer taraftan Televizyon ekranına çıkan, bu konuda saçma sapan kitapları olan birisi de şunları söylemiş; “Sevişmek ile ibadet etmek aynı şey. Hatta namaz kılmakla da aynı şey. İslam’da cinsellik kutsaldır. Eşlerimizle girişilen ilişki, ahret hayatı için yatırımdır. Bir insan evlilik hayatında eşimle ilişkiye girmiyorum diyemez. Bu zulümdür.”

Birisi sevişme sahneleri ekranlarda uzun süre gösterilmez diyor, diğeri de sevişmek ibadettir diyor.

Sizleri bilmem ama benim aklım enikonu karıştı…

Ancak ortada bir gerçek var ki, sevişmeyi çoğu insanımız, bildiğini sanıyorsa da bilmiyor. Bazıları ayıp sayıyor, sözünü etmekten bile kaçınıyor. Bir diğeri bu kadar uzun olur mu, şıpın işi bitireceksin diyor.

Yeni yetişen kuşaklara cinsellikle ilgili bilgi vermezseniz sonunda olacağı da budur. Gerçekte eşlerin birbirini doyuma ulaştırabildiğinde seks bir sanattır. Öyle kısa sürede de sonuçlanmaz; bazen saatler alır, taraflar birbirlerini hazırlar, fanteziler kurarlar ve sonunda Tanrının verdiği bu zevki en üst noktalara taşırlar. Ancak bazı tipler, kendilerini erkek sananlar bunu anlamazlar. Cinsellik konusunda da bir şeyler okumadıklarından kadını değil, yalnızca kendilerini düşünürler; yallah tazyik, bir sokam, bir çıkaram (!) derler… Ondan sonra da kadınlar kocalarını neden aldatıyor, kocalar cinselliği neden başka kadınlarda arıyor diye arpacı kumrusu gibi düşünür dururlar…

Yargının verdiği ve Danıştay’ın da uyguladığı kararın gerekçelerinden birisi de çocukların ve gençlerin cinsellik hususunda erken uyarılmasına sebep olabileceği, çocukların ve gençlerin etkileneceğiymiş!..

Ne var ki, bunu söyleyen ve karar bağlayanlar, günümüz çocuklarının kaçın kurrası olduğunu bilmiyorlar. Siz istediğiniz kadar okullarda cinsellik dersi vermekten kaçının. İnternetteki siteleri şöyle bir bakın neler neler göreceksiniz? Filitre, militre de hikâye… Çocuklar daha ilköğretim yaşlarından itibaren, çoğunuzun kullanmaktan aciz olduğu interneti öylesine kullanıyorlar ki, şaşıp kalırsınız…

Bilmem farkında mısınız; artık çocuklar ana babalarına “biz dünyaya nasıl geldik” diye sormuyorlar. Ana babalar da, “seni leylek getirdi” veya “çeşme yalağında bulduk” gibisinden yalanlar söylemekten kurtuldular!

Televizyon dizileri veya sinema filmlerinde sevişme sahnelerini kısıtlamakla, ceza vermekle, sigarayı bantlamakla, görüntüyü buzlamakla, içki yerine meyve suyu içirmekle mizahi bir komedi oynuyorsak da bunun farkında bile değiliz. Sonra da birileri çıkıp gençleri, çocukları koruyoruz diye ahkam kesiyorlar!

Kısacası gülerler adama…

Türkiye’de ilk cinsellik davası İbrahim Hakkı Konyalı’nın yazdığı “Esatir Tarihinde Afrodit” isimli kitaptan ötürü 1940 yılında açılmıştı. İbrahim Hakkı Konyalı bu kitabında o zamanlar çoğu kişinin bilmediği Afrodit, Hermafrodit ve Eros’u ele almış, onların cinselliğinden, başlarından geçtiği farz edilen olaylardan söz etmişti. Ne var ki, bu kitap mitolojiyi bilmeyenler tarafından müstehcen sayılmış, devrin ünlü yazarları aleyhinde yazmış, sonunda dava açılmış, kitap toplattırılmıştı. İbret-i âlem olan bu davayı, karşılıklı tartışmaları, siyaset gündemimizde boşluk olursa ileriki günlerde yeniden ele almak isterim.

Cinselliği içeren kitapların ayıp ve günah sayılması, bu türdeki araştırmaların ve yayınların yapılmasını uzun süre engellemiştir. Buna rağmen cinsellik gizli kapaklı da olsa, ayıp diye nitelendirilse de sürüp gitmiştir.

İstanbul Köprülü Kütüphanesi ile Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde Hamse-i Ata isimli, cinsel içerikli minyatürlerin bulunduğu iki önemli yazma eser bulunmaktadır. Son derece kaliteli yapılmış bu minyatürlü yazmalar yalnızca özel izinle araştırmacılara gösterilmekte olup, ayıp (!) sayıldığından müzede teşhire konulmamıştır.

Osmanlı döneminde cinselliği içeren Tuhfet’üş-Şahan ve Arapların yazıp Osmanlıların da yeniden ele aldığı, şehveti harekete geçiren anlamında Bahnameler vardır. Bunlardan Itırlı Bahçe denilen Bahname, XVI. Yüzyılda Şeyh Muhammed El Nefzavi tarafından yazılmıştır. İlk yapılışında cinsel tarif ve resimlerden oluşan bu yazma kitabın sonraki yıllarda yapılan matbu baskılarında da resim ve çizimlere yer verilmemiştir. Ayıp sayıldığından (!) olacak… Bu kitap XVI. Yüzyılın en önemli seks kitabı olup sevişme ve seks ilişkilerinin detaylı bir anlatımıdır. Seksin bilinmesi, hayatın zevklerinden biri olduğu Bahname’de savunulmaktadır. Bahnamelerde cinsellik o zamana göre son derece ileri bir görüşle ele alınmıştır. Ortaçağ’da Haçlı seferlerine katılan soylular doğuda yaşadıkları cinsel deneyimlerini beraberlerinde memleketlerine götürmüşlerdir. Sevişmenin bir sanat, cinsel ilişkinin de bir bilim olduğunu öğrenerek benimsemişlerdir.

Tuhfet’üş Şahan ise çeşitli cinselliği, hatta hayvanlarla ilişkileri anlatan garip bir kitaptır. Evliya Çelebi bile konunun üzerine eğilmiştir.

XX. yüzyılın ilk çeyreğinde cinselliği içeren ilk ansiklopedik yayınlara yönelinmiştir. Bu konuda ilklerden birisi, Dr. Friz Kah’ın yazmış, Prof.Dr. Tevfik Remzi Kazancıgil’in tercüme ettiği aileler için rehber amaçlı “Tenasül Hayatımız”dır. Onu fasiküller halinde “İnsan ve Hayat" isimli cinsel ansiklopedi izlemiştir. Wilhelm Reıch’in Cinsel Ahlakın Boygöstermesi’nde de cinsellikle ilgili sorunlar ele alınmıştır. Abdullah Rıza Ergüven de cinselliği Sanat ve Erotizm olarak ele alarak incelemiştir. Turan Dursun’un Din ve Seks, R. Lewinston’un Cinsel Adetler T, Morli-A.Daninos’un Cinsel İlişkiler Sosyolojisi, K.Walker’in Cinsiyet isimli kitapları da yakın tarihlerde kütüphanelere kazandırılan eserler arasındadır. Son olarak Haydar Dümen, gazete makalelerinin, televizyon konuşmalarının yanı sıra Cinsel Sorunlarımız isimli eserinde toplumdaki cinsellik bilinçsizliğini örneklerle ortaya koymuştur.

Müslümanlık ve diğer dinlerin kutsal kitaplarında iffet ve namusun korunmasını içeren hükümler bulunmaktadır. Özellikle cinsel gereksinimlerin karşılanması için evliliğe önem verilmesi ileri sürülmüştür. Ancak bu emirlerin, hükümlerin günümüzde ne kadar yerine getirilebildiği de başka bir tartışma konusudur. Günün ekonomik ve sosyal sorunları içerisinde boğuşan, iş bulamayan insanlar, gençler nasıl evlenecek ve cinsel duygularını tatmin edecekler? Bazıları evlenin şu kadar çocuk doğurun derken acaba bunun farkındalar mı?

Evlenme olgunluğuna erişememiş, ancak cinsel duyguları gelişmiş olanlar ne yapacaklar?

Gerçekte bu konulara burada çözüm getirebilmek zor, zordan da öte… En iyisi Bilgin Turnalı’nın bize anlattığı bir fıkrayla noktayı koyalım:

"Bir İngiliz, bir Fransız ve bir Karadenizli oturmuşlar, kadınları nasıl mutlu kılarız diye tartışmaya girişmişler. İlk sözü İngiliz almış;

“Ben önce bir Brendy ile romantik sözler söylerim. Arkasından Skoç viskiye geçerim. Sonra kadının kulak memesini emerim, oradan boynuna inerim. İşte o zaman kadın mest olur…”

Sıra Fransız’a gelmiş;

“Siz kuzeyin soğuk adamlarısınız. Böyle kadın mest olmaz. Ben önce nefis bir şampanya açarım. Arkasından bordo şarabı ve mum ışığı eşliğinde Chateau Briyant ikram ederim. Bu romantizm içerisinde hafif bir müzik eşliğinde dans ederiz. Kadını bu dans sırasında orasından, burasından öpünce kadın mest olur. Kendinden geçer ve birlikte yatağa gireriz…”

Sıra bizim Karadenizliye gelmiş:

“Benim yöntemim değişuktur daa (!) Haçan karıyı yatırırım. İşe girişirum. Bir güzel edeyrum (!).”

İngiliz ile Fransız ne var bunda, hiçbir özelliği yok deyince, Karadenizli;

“Haçan işun püf noktası da buradadır daa… Ben ilişkinin sonuna gelurken çıkarır, perdeye sileyrum. İşte o zaman karı çıldırıy (!)

Kusura bakmayın ama; böyle karara, böyle dini açıklamaya, cinselliği böyle ayıp saymaya, ancak böyle bir fıkra ile yanıt verilir.
 

 

erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 13 Ocak 2013 Pazar 17:45:09
Güncelleme :13 Ocak 2013 Pazar 18:01:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Cigdem kaya IP: 68.3.24.xxx Tarih : 13.01.2013 21:12:31

Cok net ve guzel ifade etmissiniz. Kaleminize saglik, sevgiler..


Birsen KARALI IP: 85.96.45.xxx Tarih : 13.01.2013 18:25:37

Doğru söze nedenir bilmem ama bu yazı bir harıka . umarım çok insana ulaşır. Yazılarının başarısını en içten dileklerimle kutlar devamını dilerim. Sevgili Erdem YÜCEL


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 13.01.2013 19:35:25

Hocam ellerine saglik"Gercekten mükemmel ve ders alinacak yazi olmus.Buyurdugunuz gibi bende o iki din adamini TV nin birinden seyrederek görüp,söyleyislerini duyunca hayretler icinde kalarak,Utandigimdan kimseye  bile anlatamadim.Cinsellik üzerinde bu kadar acik bir sekilde izah etmeleri,ve karsilarinda bir bayan spikere bunlari ballandira ballandira anlatmalari,artik haya namus gizliligi birsey kalmadigini anlamis oldum.Fikrada mükemmel, ayriyeten görsel medya sayesinde her seyi gizlemeden görme firsatini buldugumuz icin,Cocuklar artik buyurdugunuz gibi Anne ben nerden geldim demiyorlar.Demek onlarda her seyi ögrenmisler.Eh ne diyelim Hem hukuk,Hem din,benden büyük oldugu icin ikiside dogru söyliyor demekten baska carem kalmamistir saygilarimla.


akifin nesli diyordun ya IP: 88.254.62.xxx Tarih : 13.01.2013 21:48:43

Müslümanlık ve diğer dinlerin kutsal kitaplarında iffet ve namusun korunmasını içeren hükümler bulunmaktadır. Özellikle cinsel gereksinimlerin karşılanması için evliliğe önem verilmesi ileri sürülmüştür. Ancak bu emirlerin, hükümlerin günümüzde ne kadar yerine getirilebildiği de başka bir tartışma konusudur. Günün ekonomik ve sosyal sorunları içerisinde boğuşan, iş bulamayan insanlar, gençler nasıl evlenecek ve cinsel duygularını tatmin edecekler? Bazıları evlenin şu kadar çocuk doğurun derken acaba bunun farkındalar mı?

 bu kısım daha can alıcıydı sayın yazar yalnız şunuda belirteyimki bu işi söyle açıklıga kavuşturursak daha iyi olur bizim din  adamı diye tarif ettiğimiz din kültürü hocaları varya bunlar işin cılkını çıkarıyorlar çoluk çocuga düzgün bir şekilde eğitim verilirse milletinde bu gibi kişiler ihtiyacı kalmaz  çok çocuk isteyen siyasilerede sözüm çoçuklara kendisimi bakacakta çok çocuk istiyor ayrıca yetiştirme yurtlarına verilen çocuk sayısı son durum itibariyle kaç bilğisi varmı acaba


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 14.01.2013 12:11:04

bu insanoglu sasar beser bu sasar besere bir yol olsun diye dince bir yol gelmis buyrun bunu dinleyin yapin denmis  dinleyen cikmis dinlemeyen cikmios sonrada da bir ana yasa baba yasa cikmis yine dinleyen cikmis dinlemeyen cikmis  ikisin birden her kafadan bir fikirde cikmis

ama sasar beser insanligin devami üremesi icin her iki tarafta buna cok önem verilmis basa kaka kaka bu budur bu sudur denilmis o dalga bunlari hic tinnamamis vazifesini yapmis bu yapma ile sen ben o bizler dünyaya gelmis devri alem devam etmis ve ediyor son olarakta bu kisi ne demis bu isler sevaptirmi ne demis galiba hakli biz bu isi evrip cevirip isi yolundan cikarip bu hale getirmisik ama esasinda bu is cin isi japon isi bunu yapan iki kisi iki kisinin yapiminda insanligin devam edisi  bazilarida bu  isi evirmis cevirmis bilmem madiyata bilmem manaviyata  nereye cevirmis gecc bu isleri bilmem ne olsan bir atarsin iki atarsin poponu döner yatasin burada özürümü koyuyorum yemeklerdeki misalide yaziyorum en kralina yemegini yersin arkasindan kiralin krali yemek gelse ya azciktatayim dersin yada sonra yesem olmazmi dersin arnavuttane  demis vallah prasabile  olsa yemem dermis  iste yorummu yorum alin size bendende yorum okuyanlara selam kafama göre yorumlara devam