26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Bilal’in Askerliği!..

Türkiye’nin gündemi her zaman olduğu gibi yine yoğun… MGK sonrasında Dz. Kurmay Albay Dursun Çiçek’in önce tutuklanıp sonra serbest kalmasının ardından dikkatler yine askerlerin üzerinde yoğunlaştı. Son olarak da bunlara Bilal Erdoğan’ın askerliği eklendi!.. Her Türk gencinin askere alınması Anayasa’nın ve Türk olmanın bize yüklediği görevlerin başında gelir. Kimi askerlik görevini yerine getirmeye koşa koşa gider, kimi de kaytarmak için elinden geleni ardına koymaz…

Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan da bu görevini yerine getirmek için Burdur 58. Piyade Er Eğitim Alay Komutanlığına teslim olarak askerlik görevine başladı. Bu satırları yazarken belki yanaşık düzen hareketlerine başlamıştır bile… Komutanları ona ayrıcalık tanır mı tanımaz mı bilemeyiz. Onların takdiri… Bunda anormal bir durum yok… Yasalar başbakanların, devleti yönetenlerin, üst düzey bürokratların oğullarına ayrıcalık tanımıyor.

Kenthaber’e gelen yorumlara bakıyorum, çoğu okuyucumuz Bilal, neden Güneydoğuda askerlik yapmıyor diye adeta hesap soruyorlar. Kuşkusuz, bunları yazanların biraz duygusal olarak bu yorumları yazdıklarını sanıyorum. Objektif ve gerçekçi olarak bu olaya bakmıyorlar. Onlara sormak isterim; Bilal 21 günlük askerlik yapacak diyen Başbakan mı? Bakanlar Kurulu mu?

Meşhur bir söz vardır; yiğidi öldür ama hakkını ver derler. Aynen öyle…

Ortada bir askerlik yasası var, Bilal de Washington’da Dünya Bankasında çalıştığından döviz karşılığı bedelli askerlik yapıyor ve yasadan yararlanıyor…

Bedelli askerlik, kısa dönem askerlik gibi yasaları çıkaranlara bunun ortaya koyduğu açmazları sormak gerekir. Bu konuya Kenthaber’deki köşemde 3 Mayıs günlü “Bedelli Askerlikte Son Nokta” başlıklı yazımda değinmiş, bu yasanın kişiler arasında ayrımcılık yaptığını dile getirmeye çalışmıştım.

Öncelikle bu yasa değiştirilmeli, her Türk genci profesyonel ordu kuruluncaya kadar eşit şartlarda askerlik yapmalıdır. Kısa dönem, bedelli askerlik gibi uygulamalar en başta hukukun eşitlik sistemine uymamaktadır. Kısacası parası olan 21 gün veya 8 ay ile işi yırtmakta, parası olmayanlar ise 18 ay çeşitli koşullarda bu görevi yerine getirmektedir. Bu durum toplumda tepki yaratmaktadır. Öncelikle bu konunun üzerine eğilinmelidir; yanılmıyorsam Turgut Özal döneminde çıkarılan bu uygulama çözüme kavuşturulmalıdır. Kaldı ki, askerlik yapmakla da bu iş bitmiyor. Ülkenin zor günlerinde, savaş halinde, bir seferberlik ilan edilecek olsa eli silah tutan, belli bir yaşı geçmemiş olanlar yeniden askere çağırılırlar. Kısa dönem veya 21 günlük askerlik yapmış olanlardan nasıl yararlanılır? Yetersiz eğitim alan bu insanlar nasıl savaşa sokulur?.. Nedense bunu hiç ama hiç kimse düşünmüyor…

Bilal Erdoğan da dövizli askerlik için oturma veya çalışma iznine sahip olarak yurtdışında en az üç yıldır çalıştığından yasadan yararlanıyor. Bu yasaya göre 38 yaşın altındakiler beş bin yüz yirmi Euro; üstündekiler yedi bin altı yüz altmış sekiz Euro ödüyor.

Bilal Erdoğan bu yasadan yararlanan ne ilk ne de son kişi… Dolaylı olarak pek çok kişi şimdiye kadar bu haktan yararlandı. Askere gitmemek ve bu haktan yararlanabilmek için yurt dışına transfer olan futbolcular olduğu gibi ünlü bir şarkıcının da 21 günlük askerlik resimleri sanki çok önemliymiş gibi gazetelerde boy boy yer almıştı… Bazı engelli vatandaşlarımızın askerlik onuruna erişebilmek için bir günlük de olsa askere alındığı da unutulmamalıdır.

Yıllar öncesi her Türk genci gibi bende valizimi almış trene binip gitmiştim. Köylerde ise davullu zurnalı askerler uğurlanır, bazen de başlarına kınalar sürülürdü. Kınalı kuzular tabiri de buradan kaynaklanır. Son zamanlarda kırsal kesimlerden büyük kentlere göç başladığından bu tür uğurlama törenlerini terminallerde görmek olasıdır.

Bence Bilal Erdoğan da basından öğrendiğimiz gibi, Başbakanlığa ait otomobille, korumalar eşliğinde birliğine gitmiş olmasaydı her şey daha şık olurdu. Avrupa ülkelerindeki yöneticilerin çocukları askere nasıl gidiyorlar bir de ona bakmak lazım!.. II. Dünya Savaşında memleketlerinde ünlenmiş pek çok kişinin en ağır koşullarda savaşa katıldıkları da bilinmektedir.

Bu olayda ne Başbakan ve ne de Onun oğlu suçlanmalıdır. Onlar yalnızca mevcut yasaya uyuyorlar. Ortada bir suç varsa kişiler arasında eşitsizlik yaratan bedelli ve kısa dönem askerlik yasasıdır…

Emil Kocher’in dediği gibi “Vatan sevgisi, tüm duyguların üzerinde olmalıdır.”


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 3 Temmuz 2009 Cuma 10:41:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Metehan Metehanoğlu IP: 85.101.216.xxx Tarih : 3.07.2009 13:03:56

Sayın yazar, tabii ki yazdıklarınıza katılıyorum. Herşey yasal ve diyecek birşey yok. Ancak, benim kafama takılan soru şu; Doğu ve Güneydoğu'daki çatışmalarda yaralanan ve şehit olanların hemen hemen hepsi neden fakir fukara çocukları?


Gönül Aydemir IP: 85.102.166.xxx Tarih : 4.07.2009 13:49:06

Tarlalarda olur kamış
Uzar gider vermez yemiş
Şol Yemen'de can verenin
Biri Memet biri Memiş

Karanava bakırdandır
Yemen yolu çukurdandır
Zenginimiz bedel öder
Askerimiz fakirdendir.


ziya IP: 78.179.45.xxx Tarih : 5.07.2009 10:28:10

Evet! Ortada bir yasa ve kanun var.Ama velakin şehitlerin arkasında dramatik  laflar eden hatta bazen ağlayan(o ülkenin)Başbakanı var.Olayın HABER olmasına sebep diğerlerinin iki yüzlülük yapması.