Lisedeki kimya hocamız rahmetli Yakup Bey’in bir sözünü bugünmüş gibi anımsarım ve bu söz her zaman kulağıma küpe olmuştur. Hocamız bize kızdığında “bir şey bilmiyorsunuz, daha da kötüsü bilmediğinizi bilmiyorsunuz” derdi.
Bilmek ve bilmemek birbirine zıt iki sözcük… Herhangi bir şeyi öğrenmiş, anlamış ve kavramış olmaya bilmek, hiçbir şeyi bilmeyen veya habersizliğe de bilmemek denir. Bu iki sözcük üzerine kültürümüzde bir yığın atasözü üretilmiştir. Bunların içerisinde bence en önemlisi, daha doğrusu ders niteliğinde olanı da “bilmemek ayıp değil, sorup öğrenmemek ayıp” atasözüdür. İnsan her şeyi bilemez, bu bir kusur veya ayıp değildir, ayıp olan sorup öğrenmeden yalan yanlış konuşmak ve yazmaktır. Yanlışın kapısı onlara her zaman açıktır. Bunların sayısız örneklerini yazılı basında, televizyonlarda sözüm ona uzman geçinenlerin söylediklerinde, yazdıklarında her zaman görüyoruz. Yalan yanlış söyledikleri ve yazdıkları ile bilmeyen insanları yanlış yönlendiriyorlar. Ne yazık ki, eğitimi yetersiz olanlar ise televizyonda duyduk, gazetede okuduk diyerek bilmediğini bilmeyenlerin sözlerine, yazdıklarına inanıyorlar.
Ülkemizde bunun sayısız örnekleri ile her zaman karşılaşıyoruz. Yeri gelmişken bir iki örnek vermek isterim. Geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş’ta Dünya Kültür Mirası arasında ismi geçen “Germanicia Mozaiklerinin” Arkeopark olarak projelendirilerek ziyarete açılacağı müjdesini İl Kültür ve Turizm Müdürü vermişti:
“Kahramanmaraş Merkez mevkiinde yer alan ve 2007 yılı Ağustos ayında kaçak kazı sonucu ortaya çıkarılar Germanicia Mozaikleri çalışmaları devam ediyor. Roma İmparatoru Gaius Caesar Agustus Germenicus tarafından şehir yeniden inşa edilerek Kaiseria Germanicus adı verilmiştir. Ortaçağ tarihçileri, Romalıların şehre Germanicia dediklerini doğrulamaktadır.”
Basına demeç veren İl Kültür Müdürü bu bilgiyi ya yanlış bir yerden almış veya kendisine doğru söylenmemiş olmalı. Öncelikle Julius Caesar Germanicus (İ.Ö 15-İ.S 19) Roma imparatoru değildir. Roma İmparatoru Tiberius’un yeğeni ve aynı zamanda evlatlığıdır. Roma’nın ünlü ve başarılı, yakışıklı bir komutanı ve konsülüdür. Germenlere karşı başarılı savaşlarından sonra kendisine Germenicus unvanı verilmiştir.
Milliyet Gazetesinin haberinde aynen isimde yanlışlık açıkça görülüyor. Haberde şöyle yazıyor; “Gaisus Caesar Agustus Germanicus” . Buradaki Gaisus “Gaius”, Agustus “Augustus” olmalıdır. Germenicus’un ismine yanlış olarak eklenen Agustos ise Augustus olacak ama o ayrı bir kişi ve dönemin Roma imparatorudur.
Milliyet Gazetesindeki bu haber ile ilgili olarak eğitimci ve araştırmacı Bilgin Turnalı Germenicus’un şeceresini göndermek lütfunda bulunmuş. Yeri gelmişken onu da, Kahramanmaraşlı yöneticilerinin bilgilenmesi yönünden eklemekte yarar var sanırım: Roma İmparatoru Augustus’un eşi Livia’nın eski kocasından sonradan imparator olan Tiberius ile Drusus isimli iki oğlu vardı. Drusus’un da sonradan imparator olan Cladius ve Germanicus isimli iki oğlu ve Livilla isimli bir kızı dünyaya gelmişti.
İmparator Augustus ölünce Germanicus askeri disiplini bozulan Germanya lejyonlarını yeniden düzenlemiştir. Sonraki yıllarda İmparator Tiberius Anadolu’daki önemli görevi kendisine vermiş, bu yüzden de bugünkü Kahramanmaraş’ı kapsayan bölgeye egemen olmuştur. Bazı Tarihçiler bölgeye Germanicus ‘un isminden ötürü Germanicia veya Germenikeia demişlerdir. Doğu Ram İmparatorluğu (Bizans) zamanında bu isim Marasion’a dönüşmüştür.
Tarih yönünden bir başka yanlışa da TRT-INT’de yayınlanan bir turist rehberinin İznik konusunda anlattıklarından söz etmek istiyorum. İznik Ayasofya’sının (Orhan Camisi) önündeki zemin mozaiğini 1204-1263 İznik Laskaris despotlarının taç giyme yeri olduğu söylenmiştir. Siz şimdi dini yapının kapısının önünde taç giyildiğini hiç duydunuz mu?
Yanlışlar bununla da kalmıyor;
“IV. Leon’un oğlu Konstantinos VI’nın (780-797) annesi Eirene’nin baskısı altında 787 yılında İznik Ayasofya’sında İznik’teki ikinci, (genelde yedinci konsül olacak) konsül toplantısı düzenlediğini, burada ikon sevgisinin canlandırılmaya çalışıldığını, 797’de Eirene’nin oğlunun gözlerine mil çektirdiğini ve 802’de Baş hazinedar Nikephoros’un bu zalim kadını tahttan indirdiğini biliriz. Ancak resim kırıcılık tekrar canlanmış ve Theophilos 842’de ölünceye kadar devam etmiştir.”
Buradaki açıklamada ise 330 yıllık bir fark vardır. Sözünü ettiği İmparatoriçe Eirene Bizans’ın Kommenoslar sülalesinden II. İoannes’in (1118-1143) karısıdır. Burada söyleşiyi yapan turist rehberi Bizans tarihindeki diğer Eirene ile karıştırmış ve üstüne üstlük İstanbul Ayasofya’sındaki ünlü mozaik kompozisyonu izleyicilere gösterilmiştir.
Bu iki örneği çok daha çoğaltmak mümkündür. Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu tarihin belirli konularında söz söylemek cesaretini bulanların konuları yalnızca bir kaynaktan değil bilimsel yayınlardan inceledikten sonra konuşmalarıdır.
Kültür Müdürlükleri ve turist rehberliği iki ayrı konudur. Onların tam olarak bilimsel kişiler olmadıklarını kabul etmiş olsak bile yine de toplumu yanlış bilgilendirmeleri yerinde değildir. Bugün bazı üniversitelerimizde turist rehberliği konusunda bir bölümün açılmış olması son derece önemlidir. Kuşkusuz, buradan yetişecek rehberlerin de en azından sanat tarihi ve mimari konularda ün yapmış kişilerden ders almaları yerinde olacaktır.
Kültür Müdürlüğü gibi bir görev, ilk kez 1970’li yıllarda Kültür Bakanlığı’nın kurulmasıyla zorunlu olarak ortaya çıkmıştır. Kültür Müdürleri görev yaptıkları illerin tarihini, arkeolojisini, sanat tarihini, mimarisini coğrafyasını, güzel sanatlarını ve folklorunu bilen kişilerden seçilmiş olmalıydı. Kültür Müdürlerinin güzel sanatların her hangi birinden eğitim görmüş olmaları idealdi. Oysa uygulamada öyle olmadı; orta ve lise öğretmenlerinden siyasi nedenlerle seçilen kişiler kültür müdürü oldular. Böyle olunca ayrı ayrı uzmanlık dalları olan müzelerin, kütüphanelerin, galerilerin üzerinde görev yapmaya başladılar. Günümüzde ise bu durumun daha yozlaştığı, belki de imamların bile kültür müdürü olabileceği açıkça ortaya çıktı.
Bilmediğini bilmeyen insanların yönetimlerinde de tarihi gafların yapılmasını, yalan yanlış bilgiler verilmesini ise doğal karşılamak gerekiyor…
erdemyucel2002@hotmail.com