Türkiye’de ünlü olabilmek bazıları için çok kolaydır. Kuşkusuz, bunun da yolu televizyon kanallarından ve yazılı basından geçmektedir. Son yıllarda izlenen evlenme ve kadın programları bunun en trajik ve komik olaylarını gözler önüne sermiştir. Kaynanalar, başında bardak kıranlar, birbiriyle atışanlar, sözüm ona aşık olanlar ortaya alt yapısı olmayan bir takım ünlüleri! çıkarmıştır. Bunlar öylesine çoğalmıştır ki, her sabah stüdyolara taşınan kadınlar bile çarşı pazarlarda tanımış olmalarının sevincini yaşamaktadır. Onlarda artık ünlüler kervanına katılmışlardır. Son günlerde onlara bir de AKP İzmir İl Gençlik Kollarının düzenlediği, “Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerinin toplumsal etkileri” konulu panele katılan, ulu orta konuşan bir öğretim üyesi eklendi.
Ankara Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla’nın “Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder. İleride bizlere, neden her yerde bu adamın heykelleri fotoğrafları var diye soracaklar sözleri dinleyicilerin büyük tepkisini çekti.
Düşünebiliyor muşunuz; Cumhuriyet döneminde yetişmiş, cumhuriyetin imkânlarından yararlanmış, üniversite de ders veren, sözüm ona öğrenci yetiştiren bir öğretim üyesi Büyük Atatürk’ün ismini ağzına almak yerine “O adam” diye söz ediyor!.. Bizde bir atasözü vardır; merdi kıptı sirkatini söyler diye...
Aynen öyle...
İnfial yaratan konuşması tepki ile karşılaşınca da bu kez AKP’ ye aklınca yüklenerek kendisine yandaş aramaya kalkmış: “AKP’lilerin yaptığı hoş değil. Kesinlikle salonda benim söylediğim şeylere karşı bir tepki göstermeleri söz konusu olmadı. Bir de bu fikirlerin siyası partiler arasında en fazla rağbet göreceği yerin AKP olduğunu biliyoruz.”
AKP kadroları içerisinde Atatürk ve devrimlere, cumhuriyet inanmış, gönülden bağlı bir yığın siyasinin bulunduğunu da nedense bilmek istemiyor. İş bununla kalmamış, haddini bilmeden, kalkmış Emin Çölaşan’a telefon açarak, bağıra bağıra size fikir açısından meydan okuyorum; “Sizinle nerede isterseniz Kemalizm’i tartışmak istiyorum. İster televizyonda, ister başka yerde.” Demiş!.. Kısacası çarpık fikirlerini onunla tartışmak istemiş. Keşke, Çölaşan bu isteği kabul etse de O Adam’ın ne hallere düşebileceğini görebilsek...
Profesörün beklenmeyen bu sözlerine AKP Gençlik Kolları İzmir İl Başkanı, “Görüşlerini bilmeden davet ettiklerini, sözlerin sorumluğunu da kabul etmeyiz. Sözlerine dikkat etmeliydi” demesinin ardından İzmir AKP İl Başkanı da Yayla’nın sözlerini dehşetle izlediğini ve salonu terk ettiğini belirtti. AKP kadrolarından da bu şekilde bir tepki beklenirdi ve öyle de oldu. Büyük bir gaf yaptığının farkında olan veya olmayan Yayla bununla da kalmayarak sözlerinin arkasında olduğunu yineledi: “Türkiye’yi 1950 öncesi ve sonrası olarak iki devrede inceleyince, ilk devre daha geridedir. Ben akademik bir analiz yaptım. Söylediğimi her şey ifade özgürlüğüne girer. İşim gücüm okumak, konuşmak ve yazmaktır. Bu tür tahlilleri yaptığım için değil, yapmadığım için ayıplanmam gerekir. Yapmazsam ilme, akla saygısızlık yapmış olurum. İdeolojik bir yaklaşımı değerlendirdim. Kimsenin ismini vermedim. Benim görüşlerimi çürütsünler.”
Kuşkusuz, ifade özgürlüğünden yanayız. Ancak ifade özgürlüğü sapık düşünceler ve tarihi topluma tersine aktarmak da değildir. Okuyup yazdığını söyleyen bu öğretim üyesi acaba, başta Atatürk’ün “Nutku” olmak üzere Şevket Aydemir’in “Tek Adam”, “İkinci Adam”, Falih Rıfkı Atay’ın“Çankaya”,Cemal Kutay’ın “Atatürk Bugün Olsaydı”, “Ardında Kalanlar”, “Beklenen Adam” Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak’ın Atatürk Devrimleri Tarihi”, Prof. Dr. Suna Kili’nin “Atatürk Devrimi” ve Kültür Bakanlığı’nın bir guruba yazdırmış olduğu iki ciltlik “Devrin Yazarlarının Kalemiyle Milli Mücadele ve Gazi Mustafa Kemal” iki ciltlik kitaplarını okumuş mudur? Bunların dışında sütunumun elvermeyişinden yazamadığım bir yığın kitap daha var.
Okuyup yazdığını söyleyen O adam! bunlardan bir şey öğrenememişse saygın üniversite kürsüsünde ne işi var ve nasıl ders verir?
O Adam’ın hezeyan dolu konuşmasının ardından Cumhuriyetin temel niteliklerine bağlı eğitim veren Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadri Yamaç, ders vermekten uzaklaştırıldığını ve hakkında soruşturma başlatıldığının açıklaması çok yerinde bir davranış oldu. Bu kararı veren üniversiteyi kutlarım. Bu arada basından, İzmir Barosu avukatlarından Hüseyin Durdu da O Adam! hakkında savcılığa suç duyurunda bulunduğunu öğreniyoruz.
O Adam, “Üniversitedeki derslerinden alınmamı pek umursamıyorum. Bütün Türkiye’yi okula çevirip ders vereceğini” söylüyor. Gerekirse de AİHM’e gidecekmiş... Avrupa’nın yüzyılın dâhisi olarak niteliği Atatürk ile bilgileri belki de oradan da alacaktır. Kuşkusuz, Atatürk ve arkadaşları olmasaydı, O Adam işgal altındaki Türkiye’de, İstanbul’da oturan, eli ermeyen, gücü yetmeyen bir kuklaya “Padişahım çok yaşa” diyerek medreselerde ders vermeye çalışacaktı...
Gizli gizli icraatını sürdüren, eğitimsiz zavallı beyinlere Atatürk düşmanlığı aşılayan sahte hocalar bir öğretim üyesini de bu hale sokabiliyorsa söyleyecek çok şey var...
Acaba hezeyan mı, yoksa ünlü olmak isteyen bir adam mı? İşte onu kestiremedim.
erdem@kenthaber.com
Yayın Tarihi :
27 Kasım 2006 Pazartesi 11:35:57
Yorumlarınız
Burak ULAŞ IP: 88.232.43.xxx Tarih : 29.11.2006 23:32:49
Sayın üstad; o adam ve o adam gibilerin bir an önce temizlenmesi gerekmekte. Ancak toplumumuzun zaaflarını kullandıkları için bir şey söylemek güç. Öylesine dejenere bir toplum olmuşuz ki!. Her yanlışı, her kötü davranışı benimser olduk. Daha önceki yorumlarımda da belirtmiş hatta üzerinde fazlasıyla durmuştum. Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ ü bu kadar yerden yere vurup, ölüm yıldönümünü bile rahmetli Bülent ECEVİT’ in cenazesi ile ikinci planda bırakan bir toplum haline geldik. Okullarda verilen eğitime bir bakın. ATATÜRK ile ilgili; “hayatı, yaptıkları, Milli Marşımız ve Gençliğe Hitabe” daha da önemlisi “nutuk” bunlar öğretiliyor. Fakat görüldüğü gibi, Prof. Dr. Daha da acı olanı bir eğitimci, bu şekilde kendini bilmez bir şekilde konuşuyor. Bilindiği gibi, ATATÜRK’ ü Koruma Kanunu olarak adlandırılan 31 Temmuz 1951 de resmi gazete de yayınlanan kanun metni şöyle: Yayım Tarihi ve Sayısı: 31/07/1951 - 7872 Numarası: 5816 Madde 1- Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır. Madde 2- Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumî veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunulacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır. Madde 3- Bu Kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır. Madde 4- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Madde 5- Bu Kanunu Adalet Bakanı yürütür. Şahsi düşünceme göre, bu kanun yetersiz. Birkaç madde daha eklenmeliydi. En önemlisi de ATATÜRK, hatıraları, yaptıkları ile ilgili, ileri geri konuşmanın da ağır bir şekilde cezalandırılması gereklidir. Aslında o adamın söyledikleri de bir suç teşkil etmektedir. ATATÜRK heykelleri ve resimleri hakkında konuşması da suç sayılabilir. Sayın avukat’ ın suç duyurusunda bulunması, ve Sayın rektör’ ün okuldan uzaklaştırma ve soruşturma açması kararı da yerinde olmuş tebrik ederim. Kaleminiz kırılmasın sayın üstad Saygılarımla,
süreyya IP: 195.87.18.xxx Tarih : 27.11.2006 12:50:48
Geçenlerde habertürk ekranında bu Prof.Yayla nın tartışmasına tanık oldum. Bu adam nasıl prof olmuş anlamıyorum. Bir dolu saçma sapan yok kendi paradigmasından bakarsak O adamı (Yaylayı) anlarmışsız. Yok kardeşim benim tek anladığım bu ülkeyi düşmandan kurtaran bizi ileri götüren BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK'tür. Neden Atatürk'e bu şekilde saldırıyorlar?, keşke hala Atamız yaşasaydıda benzer davranışı gösterebilecek bir cesaretin olsaydı. Bu kadar çıkarcı bir zihniyet olamaz. Yazacak daha çok şey var ama bu adamı fazla medyatik yapmayada gerek yok, üniversideki görevinin bitmesine sevindim, yetiştireceği kişiler (nasıl olacaksa?) rahat bir nefes alacaktır.
Sumru Atuk IP: 85.102.140.xxx Tarih : 5.12.2006 23:24:32
Atatürk devrimlrine yürekten bağlı bir üniversite öğrencisi olarak eğitim kurumlarında 'o adam' gibilerin bulunmasından büyük utanç duyuyorum.Türkiye'yi nasıl bir okula çevirmek istiyor acaba diye sormak istiyorum?Gençlerin beyinlerini hastalıklı fikirlerle dolduracak bir dergah açmayı planlıyor herhalde.Çözüm önermeyen tenkit,tenkit değildir!Türkiye'yi ilerletecek bir çözüm önerisi sunabiliyor mu ki,oyurduğu yerden atıp tutuyor.Gençlerin 'o adamın'hastalıklı düşüncelerine daha fazla maruz kalmayacağını bilmekse beni çok mutlu etti.Üniversite yönetimine teşekkürlerimi sunuyorum.