28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Bir Tarih Devi, Cemal Kutay’ı da yitirdik...


Geçtiğimiz gün, bir televizyon kanalının gece haberlerinde, tarihçi, yazar Cemal Kutay’ın öldüğünü öğrendiğimde bir an geçmiş günler gözlerimin önünden bir film şeridi gibi gelip geçti. Acaba onunla ilgili başka bir haber var mı diye televizyon kanallarını tek tek dolaştım. Ne gezer!... Ertesi günkü gazeteler birkaç satırla bu ölümü yazıyor, bazısı da hiç değinmiyordu.

Milli Mücadele Tarihinden arta kalan, genç bir gazeteci olarak Atatürk’ün yanında Türkün bu büyük destanını yakından izleyen ve yazan Cemal Kutay, böylesine kısa bir iki haber ile geçiştirilecek bir kişi değildi. Basınımızda öylesine büyük bir kültür boşluğu var ki, üzülmeye, üzerinde durmaya bile değmez.

Cemal Kutay ile ilk kez yayınladığı “Tarih Konuşuyor” dergisinde 1966 yılında karşılaşmış ve isteği ile dergisinde sürekli yazmıştım. Sayın Kutay ile dostluğumuz ölümüne kadar sürdü. Görüşemediğimiz günlerde ise telefonla konuşma olanağını bulmuştum. Zamanın güçlü gazetelerinden Son Havadis’te de bana yazma olanağı sağlamıştı. Beni basına ilk yönelten önce Reşat Ekrem Koçu ardından da Cemal Kutay olmuştur.

Her ikisini de rahmetle anıyorum.

Cemal Kutay’ı mutlaka biliyorsunuzdur ama ben Onu sizlere biraz daha tanıtmak isterim.
Konya’da 1909 yılında dünyaya gelmiştir. Konya’da başladığı eğitimini İstanbul Kadıköy Sultanisi’nde tamamlamıştır. Bundan sonra Anadolu Ajansında muhabirlik, Hâkimiyet-i Milliye’de İstihbarat Şefliği ve köşe yazarlığı yapmıştır. Konya’da Zaman Dergisi’ni ve Yeni Anadolu Gazetesi’ni 1928-1940 yıllarında çıkarmıştır. Bir süre Ulus Gazetesi’nde çalışmış (1932-1940), İtalyan Ajansı Stefoni ve Alman D.U.B Ankara muhabirliğini üstlenmiştir (1932-1938). Ardından İstanbul’da Halk Gazetesi’ni l941-1942 yıllarında çıkarmış, Millet ve Hakka Doğru dergilerinin sahip ve başyazarlığını yapmıştır (l944-1951). Bu dergiler o günlerin siyasi ortamında beklenenden çok etkili olmuştur.

Kutay, Selçukluların son dönemleri ile Osmanlıların erken dönemlerini incelemiş ve böylece tarihi konulara ağırlık vermeye başlamıştır. Çalışmalarında yakından tanıdığı döneme, Cumhuriyetimizin kuruluşuna ve tarihi üzerinde yoğunlaşmış, bu konuda tarihimizin önde gelen otoritelerden biri olmuştur.

Kutay bunların dışında bir çok gazetede, Son Havadis’te köşe yazarlığı yapmış, tarih sohbetleri yazmıştır. 1964 -1968 yıllarında sekiz ciltlik Tarih Konuşuyor’u ve sekiz ciltlik Tarih Sohbetleri’ni (1966-1968) yayınlamıştır. Bu kitapların içeriği en ince ayrıntısına kadar yakın tarihimizin birer belgesidir. İçlerinde hiçbir abartı olmadığı gibi gerçeğin de ta kendisidir.

Yayınlanmış eserlerinin sayısı tam olarak bilinmemektedir. Bir yazısından ötürü mahkemeye düştüğünde hâkim karşısına beş metre yüksekliğindeki kitapları ile çıkmıştır. Bunlardan Türkiye İstiklal ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi isimli 20 ciltlik eseri yakın tarihimize ışık tutan ana kaynaktır (1956-1960). Dokuz ciltlik Tarih Sohbetleri (1966-1968), dört ciltlik Bilinmeyen Tarihimiz (1975), iki ciltlik Örtülü Tarihimiz (1975) ve Sisli Tarihimiz (1975) isimli kitaplarında yakın tarihimizde uzun süredir açıklanmayan, bir zamanlar tabu olan konuları, olaylarını büyük cesaretle dile getirmiştir.

Üstadın bunun dışında Selçukludan Osmanlı’ya (l932), Sam Amca’ya Mektup Var (1955), Anavatanda Son Beş Osmanlı Türkü (1962), I.Dünya Harbi’nde Teşkilatı Mahsusa ve Hayber’de Bir Türk Cengi (1962), Trablusgarp’ta Bir Avuç Kahraman (1963), Necid Çöllerinde Mehmet Akif (1963), Milli Mücadelede Öncekiler ve Sonrakiler (1963), Siyasi Mahkumlar Adası Malta (1963), Lawrens’e Karşı Kuşcubaşı (1965), altı ciltlik Geçmişten Günümüze Türk Kitaplığı(1969-1970), Sahte Derviş (l970), Avrupa’da Sultan Aziz (1970), Tarihte Türkler Araplar (l970) Kurtuluş ve Cumhuriyetin Manevi mimarları (1973). Dört ciltlik Bilinmeyen Tarihimiz (1973), Çerkez Etem Dosyası (l975), iki ciltlik Örtülü tarihimiz (1975), Türk Milli Mücadelesinde Amerika (1976), iki ciltlik Sisli Tarihimiz (1976-1977), Etniki Eterya’dan Günümüze Eğe’nin Türk Kalma Savaşı (1979), Üç Devirde Bir Adam (1980), Günümüzde Bir Asr-ı Saadet Müslümanı (1980), Atatürk’ün Son Günleri (1981), Üç Devirden Hakikatler (1982), 143 Yılın Perde Arkası: Anayasa Kavgası (1982), üç ciltlik Şehit Sadrazam Talat Paşa’nın Gurbet Hatıraları (1983), Türk Nedir, Ne Değildir? Osmanlı Nedir, Ne Değildir? (l986), Üç Devirde, İrfan ve Vicdanın Hasreti, Millet ve Devletini Arayan Adam Mehmet Şeref Aykut, beş ciltlik Osmanlıdan Cumhuriyet’e Son Yüzyılımızda Bir İnsanımız Hamidiye Kahramanı Hüseyin Rauf Orbay, Atatürk Devri Ekonomisi: Celal Bayar, Bir Türk’ün Biyoğrafisi: Celal Bayar (1949), Üç Devirde bir Adam Ali Fethi Okyar’ın Hayat ve Hatıraları (l980), Türk-Alman Tarihi (1986), Otuzbir Mart 85.yaşında Bir Dönüş’ün Mirası (l994)...

Kutay, l970 yılında kurduğu Türk Kitaplığı’nda yakın tarihimizin çeşitli konularını içeren kitaplar yayınlamıştır. Bunu yaparken de; “Dinlenme günlerimde ömrümü verdiğim arşivimin son tasnifini yaparken, mevzularına gerçek değerini getirecek bâkir kaynaklar, hatıralar ve belgeler önünde hizmetimin tamamlandığı inanç huzurum sarsıldı. Mevlana Celaleddin’in vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan rahatsızlığına ne ilacın şifası, ne mazeretin duası kâr etmez, ebedi hükmünün ardından masamın başına dönüyorum.” demişti.

Cemal Kutay yaşamının sonlarına doğru Türkçe ibadet konusuna eğilmiş ve bu konuda l998 yılında iki cilt içerisinde objektif ve akılcı biçimde, günümüzde zaman zaman tartışılan ve sonuca varılamayan bu konuyu incelemiştir. Bu olay için de “Artık lütfen anlayın: Konu iki ayrı düşüncenin karşılaşması değil, Türk Milleti ile Arap ümmeti arasında; birincisinin haysiyetini koruma, ikincisinin de sömürüsüne devam kavgası...” demiştir.

Üstat, Bu kitabının sonunda okuyucularına veda etmiştir:

“Gözlerim, baskı veya el yazılarını okuyamayacak kadar görme gücünü yitirdi. Kulaklarımda da rahat duymuyor. Doksan yaşındayım. Altmış dokuz yıl arasız ekmekle ülkeme 176 kitap verdim.

Anılacak, övünülecek hiçbir emeğin iddiasında değilim. Doğrunun ve gerçeğin ardında olmak inancı bana yetiyor.

Hakkınızı helal etmenizi istiyorum.

Gönlüm sağlık, huzur mutluluk dualarıyla dolu. Allahaısmarladık diyorum.”

Kutay sözcüğün tam anlamıyla Atatürkçü ve onun ilkelerine bağlı, Onu savunan bir kişi idi. Bu büyük insan için; “Elli yedi yıllık kısacık ömründe vatan ve milleti için hayırlı ve faydalı ne görmüşse şartları düşünmeden ve zerre ödün vermeden onları kucakladı. Tarihte görülmemiş bir cesaret ve azimle hepsini zaferle mühürledi. Tek bir istisnasıyla” demiştir. Kutay Tek istisna sözcüğü ile Türkçe ibadeti kastetmiştir.

Cemal Kutay, evinde uzun süredir zatürree tedavisi görüyordu. Geçtiğimiz cumartesi günü Marmara Üniversitesi Vakfı Academie Hospital’a kaldırılmış ve böbrek yetmezliğinden ötürü yaşamını yitirmiştir.

Nur içinde yat sevgili dostum; senden çok şey öğrendim...



erdemyucel2002@hotmail.com
Yayın Tarihi : 6 Şubat 2006 Pazartesi 20:10:14


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
hüseyin IP: 85.99.178.xxx Tarih : 7.02.2006 11:19:59
ALLAH rahmet eylesin makamı cennet olsun bize düşen şimdilik bu hakkımızda helal olsun ALLAH ailesine ve yakınlarına sabır versin