2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Buruk 23 Nisan!..

Türkiye Cumhuriyetinin yazgısını belirleyen 23 Nisan Bayramı’nı bu yıl İç Anadolu’da Konya’nın ilçelerinden birinde yaşadım. Bazılarının milli bayramları geri plana itmeğe çalıştığı günümüzde bu ilçede de, bu anlamlı bayram sönük bir biçimde kutlandı. Adı Çocuk Bayramı (!) olduğundan çocukları süslemişler, Hadise’nin şarkıları eşliğinde oyunlar oynattılar. Bir iki bina dışında al bayrağımızı göremedim. Sözüm ona gösteri yapılan alanda ne İstiklal Marşı’nı duydum, ne 23 Nisan’ın cumhuriyet tarihimizde anlam ve önemini belirten konuşmalar ne de Atatürk ve Cumhuriyet ile ilgi şiirler okundu.

Kısacası sıradan bir gündü!..

Yanımda üniversiteye hazırlanan genç bir kız üzüntüsünü dile getiriyordu. “Benim çocukluğumda, ilkokul çağlarımda bayram coşkuyla kutlanırdı” diyordu. Gerçekten o genç kız ağlamaklı bir dille serzenişini dile getiriyordu. Kuşkusuz ondan çok daha yaşlı olduğumdan kendi çocukluk yıllarımı anımsadım. Yılmaz Ergüvenç’in makalesine başlık yaptığı gibi hep bir ağızdan “Bugün 23 Nisan neşe doluyor insan” diye sesimizin var gücüyle haykırırdık. İstiklal Marşı’mızın okunmasından sonra Atatürk’ü, cumhuriyetin ne güç koşullarda gerçekleştiğini, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmamız için neler yapılması gerektiğini ve devrimleri içeren konuşmalar yapılırdı. Bir daha o güzel günleri yaşayabilir miyiz? Bilemem…

Yanımdaki yaşlı bir kadına sordum; “Bugün ne bayramı” diye… Aldığım yanıt; "çocuk bayramı" idi." Neden çocuk bayramı" diye sorduğumda "bilmem öyle diyorlar" dedi. Bu durumda, Osmanlının son üç yüz yılında hep savunmada kaldığını, her savaşta ülkesinden bir parçanın koptuğunu, İstanbul’un işgalinde padişahın ve Damat Ferit Paşa kabinesinin yabancı güçlerin emrinde olduğunu, Yunanlıların İzmir’e çıkıp Anadolu’nun içlerine yürüdüğünde onlara karşı koymayan padişahımızı kurtarmaya geldiler diye fetvalar verildiğini, Atatürk’ü, Cumhuriyetin ne pahasına kurduğunu ve milli bayramların amaçlarını ona anlatmama lüzum bile kalmamıştı.

Toplumun eğitimsizliği veya yakın tarihimie ilgisizliği, bağnazlığın, hurafelerin ağır basması gerçekten çok acı… Oysa Cumhuriyetimiz ne zorluklarla, şehit kanlarıyla kurulmuştu, onu kuranlar ne büyük insanlardı. Günümüzde başta Atatürk olmak üzere devrimlere ve Türk milletine yapılan saldırılar üzüntüyle izleniyor. Böyle bir ortamda 23 Nisan’ın buruk kutlanması kadar doğal bir şey zaten olamazdı.

Ancak yazılı ve görsel basından öğreniyorum ki; Ankaralılar diğer milli bayramlarda olduğu gibi büyük bir coşkuyla Anıtkabir’e koşmuşlar. Kendilerini kutluyorum.

Milli bayramlarımız, Türk milletinin birlik ve beraberliğini bütünleştiren, güçlendiren, yeni yetişenlerin ulus sevgisini pekiştiren önemli günlerimizdir. Bir başka deyişle Türk milletinin emperyalist güçlere karşı direnmesinin, boyun eğmeyişinin simgesidir. Atatürk’ün önderliğinde yapılan Milli Mücadele Türk milletinin kükremesidir.

Cumhuriyetin kuruluşu 23 Nisan 1921’de Meclisin açılışının ilk yılında Saruhan (Manisa) mebusu (Milletvekili) Refik Saydan Bey’in (İnce) ve arkadaşlarının verdiği iki satırlık bir yasa öneriyle ilk adım atılmıştır: “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk yevmi küşadı (yıldönümü) olan 23 Nisan ayad-ı milliyedendir (Milli bayramdır.)”

Bu yasa önerisi üzerine mecliste uzun tartışmalar yapılmış ve 23 Nisan ulusal bayram olarak kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 93. yılı olan bugünkü bayramımız aynı zamanda dünyadaki tek çocuk bayramıdır. Aynı zamanda egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu sözü tescil edilmiştir.

Aradan yıllar geçti, devrimler törpülenmeye başladı, devlet kurumlarından birilerine şirin görünmek üzere Atatürk resimleri, TC kaldırılmak istendi, milletin mühür bastığı, gerçekte liderlerin seçtiği milletvekilleri meclise girdi, demokraside tek lider düşüncesi ortaya çıktı, tarikatlar, cemaatler kol budak sardı, önceden adı sanı duyulmayan müteahhitler ortaya çıkarak şehirlerin siluetini etkilemeye başladı…

Hasan Pulur Napolyon Bonaparte ile ilgili bir anıya köşesinde yer vermişti:

Napolyon kendisine suikast düzenleyen General Moreau’yu mahkemeye vermiş, mahkeme hâkimine de haber yollamış. “Sen onu mahkûm et, ben affederim”. Mahkeme hâkiminden imparatora yanıt gelmiş: “Peki, beni kim affedecek?”

Mehmet Türker’in dediği gibi Egemenlik Bayramı’ndan geriye yalnızca çocuk kaldı.

Ne denir; yine de 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramımız hayırlı ve uğurlu olsun!...


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 27 Nisan 2013 Cumartesi 10:38:32
Güncelleme :28 Nisan 2013 Pazar 10:47:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 27.04.2013 17:38:09

Sayin Mükremin Barut"Genelde yazdigin yorumlari okuyorum,bazi yerlerini beyeniyorum bazilarini soyismin gibi barut gibi alevleniyorsun.Ne yazik,ki her mirasin arkasinda bir kavga olmustur.Atatürk ve silah arkadaslari önderligiyle Türkiye Cumhuriyeti o topraklarda yasayan tüm irklara armagan etmislerdir.Ne yazik,ki bu topraklar,da kardes gibi yasamamiz gerekirken birbirimize miras düsmani yapildik veya yapilmak istendik.

Sistem deyisiyor diyorsun,ve altinizdaki zemin kayiyor diyorsun?Biz baris sistemine asla karsi degiliz,Amma bir mahkumdan onbinlerce kisinin ölümüne sebep olan birisinden medet medet bekleniliyorsa yazik derim.Türkiye,de o kadar Milletvekili varken,baris icin bir araya gelip diyalog kuramiyorsa onada yazik derim.Zemin altimdan asla kaymiyor,ve baris icin yürütülen imrali haric tüm sistemide kalben destekliyorum.

Türkiye Cumhuriyetinde huzuru bozup,ayirim yapan,kardesligi düsmanliga cevirmek isteyen,her kim olursa olsun,ALLAH onun gözlerini kör etsin,ki o ülkenin nimetlerinden faydalaniyorsa zehiz zakkum olsun.Askerin rap rap yürüyüsünden,de taklarin durusundan,da seni etkilemis gibi görüyorum.oysa BEN O ASKERIN RAP RAP YÜRÜYÜSÜNE minnettarim.Asker olmazsa Ulus olmaz,Asker olmazsa devlet olmaz.

Kavuklu pisekar diyalogu seklinde bir ifaden var,dogrusu ne demek istedigini anlamis degilim,sadece sezgilerime dayanarak beni Sayin Erdem Yücel Hocama karsi yagcilik yaptigimi kast ediyorsan yanilyorsun.Ben kent haber yazarlarin yazilarini genelde okuyorum,Fakat Erdem beyin yazilari kafama daha duyarli takildigi icin yorum yaziyorum.Bana kardesim diye hitap etmissin memnuniyetle kabul ederin ben 65 yasindayim saygilarimla.Mehmet Ersindigil


K. Mükremin BARUT IP: 78.162.146.xxx Tarih : 27.04.2013 00:16:14

Değerli Üatadım. Ezberin dışına çıkmayı hiç düşündünüz mü? Yani seksen yıllık resmi tarihin ideologlarının bize ezberlettiği ama ama asla öyle olmayan bir tarihten bahsediyorum. Ezber dışına çıkmak sizi fikri zayıflığa uğratmaz. Aksine elinizi kuvvetlendirir. Aksi halde siz bir köşe yazısı yazarsınız, Mehmet bey kardeşim yorum yazar. Bu böyle Kavuklu-Pişekar diyaloğu şeklinde sürüp gider. Her ikinizin de hoş görünüze sığınıyorum. Sistem değişiyor. Altınızdakı zemin kayıyor. Mevcut durumu doğru tahlil yapıp buna göre çözüm önermek yerine, statükoyu savunma durumuna düşenler tarih önünde yenilgiye uğramışlardır. Bu güki iktidar bir sorun değil, dünyadaki gelişmelerin dayattığı bir sonuçtur.

Genelde kendini Laik, Çağdaş ve Demokrat sayanların bir Avrupa birliği özlemi ya da arzusu olması beklenir. İşte o Avrupa birliği ve onun bünyesinde ya da dışında olan demokrat ülkeler, bizim bu güne kadar getirdiğimiz jakoben modeli tasvip etmiyorlar.  

Askerlerin rap, rap geçtiği, tankların resmi geçitlerin baş köşesini işgal ettiği, halkın edilgen durumda izleyici olduğu bayramları tasvip ediyor musunuz? Bu trend, yani halkı dışarıda tutan anlayış, günümüzde sizi üzen bayram modelini yaratmış olamaz mı?

Bayramlarda Anıtkabire koşanlar da olsun, koşmayanlarda. Ne siz onlara baskı yapın, ne de onlar size.

Resmi tarihte birden çok kurucu baba olduğunu biliyoruz. Bunların emeklerini inkar ederek bir yere varamayız.Saygılarımla.K. Mükremin BARUT


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 24.04.2013 17:37:25

Hocam sen sagol ellerine saglik"23 Nisan nese doluyor insan.Ne güzel söz ve ne mutlu bu sözün arkasinda durup cocuklarimiza ögreten ebevenlere,Ögretmenlere,ve tüm emegi gecenlerin önlerinde egilerek selamliyorum.Bizlere bu günü armagan edenlere Dahi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah arkadaslarina saygiyla anip mekanlari cennet olsun diyorum.

Atatürk ve silah arkadaslari olmasaydi,acaba biz simdi ne olacaktik.Ülkenin dört bir tarafini düsman isgal etmis,Vatan diye birsey kalmamis,namus diye korkudan disariya cikmayan analarimiz baciarimiz ne olurdu.Bilene soru burda,belki annemiz belli olurdu,da babamiz mechul olurdu.Ne demek istedigimi bilen bilir.Kanimca Atatürk olmasaydi bügün Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet olmazdi.

Atatürk emperyalist güclere karsi,silah arkadaslari ile savasip Bu günkü Türkiye Cumhuriyeti olustu.Atatürk,ne güc ve zor kosullarla bu zafere ulastigini biraz tarih kitaplari karistiranlar okuyanlar bilir.Böyle sagdan soldan uydurma laflarla Atatürk anlatilmaz.Bu gün bazi illerimizde Atatürk resimleri ve T.C kaldirilmak istenmis ve isteniliyor diye böyle davranilmistir.Bu zihniyetlilere 93 yil önceki hayati,hayal edip Atalari ne zorluklarla karsilandiklarini hatirlamalarini dilerim.Diyeceyim simdilik bu kadar keri kalan kisimlari diger yorum yazan arkadaslar tamamlasin saygilarimla.


K. Mükremin BARUT IP: 78.162.146.xxx Tarih : 29.04.2013 11:39:47

Değerli Erdem Üstadım, "Kavuklu Pişekar" benzetmem maksadını aşmıştır. Bunun için özür diliyorum. Ben neredeyse altı yıldır belli aralıklarka KENT HABER'e yorum yazanlardanım. Geçen bu zaman boyuncada her defasında rumuz ile yazanların yorumuna yer vermemenizi rica etmiştim. Çünkü bu durumda tartışma koşullarının eşitliği ortadan kalkıyor. Bu ricamı yineliyorum. Yazınız günlerdir Kent Haber'de tek yorumla duruyorken, benim yorumumdan sonra ortalık coşmuş. Üzülsem mi, sevinsem mi bilemedim.

Bir ülkenin varlığını, büyüklüğünü ve de gelişmişliğini askerler ve ordu ile ölçenlere diyecek söz bulamıyorum. Savaş karışıtıyım. Bu nedenle orduyu, silahlanmayı ve savaşı, sadece Türkiye'nin değil tüm ülkelerin gelişmesinin önündeki en büyük engel olarak görüyorum. Bir ülkenin gelişkinliği, üniversitelerinin Dünya sıralamasındaki yeri ile ölçülür. Bilim insanlarının yurt dışındaki başarıları ile ölçülür. Mühendisleri, mimarları,  doktorları, avukatları ve üreten tüm emekçi sınıflarının yaptıkları ile ölçülür. Ordu yapısı gereği milli gelirden pay alarak yaşar. Üreten bir kesim değildir. Bunu bile bile aske ile ilgili söylenen her lafı hainlik diye tasnif etmenin ne anlamı var. Ordusu bizden çok daha küçük ülkeler var. Kişi başına düşen milli gelirleri bizden çok daha fazla. Üstelik bizden daha ilerideler.

Sokak ve caddelerimizde Cahit Arf'ın, Hulusi Behçet'in ve uluslararası ya da ulusal üne sahip sporcularımızın heykelleri olmadığı sürece biz çocuklarımıza ve torunlarımıza nasıl bir gelecek göstereceğiz. Suna Kan ve İdil Biret'n heykellerini ne zaman göreceğiz?. Köşe yazarlarımız bunları neden yazmaz.

İnsanlarımızın çoğunun ruhu sivilleşememiş. Ben üzerine basa basa tekrarlıyorum. Halkın katıldığı,festival gibi karnaval gibi bayramlar istemek suç mu? İçinde askeri geçit olmayan bayramlar istemek vatan hainliği mi? 

İnsanların etnik aidiyetleri ile ilgili yorum yapmayı pek anlamlı bulmuyorum. Bu konuda yazılanlara da cevap vermeyeceğim. Ben ülkemiz vatandaşı olan; bir Çerkezin, bir Ermeninin, bir Rumun ve bir Boşnağın neyi gönüllerince ve kimliklerini kaybetmeden yaşıyorlarsa yaşamalarını zenginlik kabul ediyorum. Dillerini ve Kültürlerini merak ediyorum. Kardeşim dediğim ve bu yurdu zenginleştiren halklarıın kullandıkları kelimeleri öğrenince heyecanlanıyorum. Sizler de aynısını yapın. Söz konusu Kürtler olduğunda  da aynısı geçerli olmalı. Ne bunu savunanlar tükaka olmalı, ne de beyinlere bölünüyoruz paranoyası zerk edilmeli.Saygılarımla.K. Mükremin BARUT

NOT: Gündem hızla değişiyor. Yeni konuları tartışmak gerekir.


erdem yücel IP: 31.141.177.xxx Tarih : 28.04.2013 11:20:27

Köşe yazılarımda okuyucularımdan gelen olumlu veya olumsuz yorumları yanıtlamaktan kaçınırım. Bunun da nedeni konuyu kişiselliştirmekten kaçınmaktır. Ancak zaman zaman bazı istisnaları da oluyor. Okuyucularımın akıllarınca birbirlerini küçümsemelerinden ve aşağılamaya çalışmalarından hiç hoşlanmam. Bu yorumu da bu yüzden yazmak zorunda kaldım.

Örneğin Mükremin Barut'un Mehmet Ersindiğil isimli okuyucumuzu orta oyunundaki Pişekar'a benzetmesi bence çok çirkin bir yaklaşım. Ersindiğil yurt dışında yaşayan, kendisiyle hiç karşılaşmadığım, ancak benim isteğimle telefonla konuştuğum ve çok saygı duyduğum aydın bir okuyucum. İnternet gazetemizini her köşe yazısı ve haberiyle ilgilenen Türkiye'nin gerçekleri konusunda engin bilgisi olan, tartışmaya açık bir vatandaşımız. Kısacası Türkiye'de  yaşayan, bu memleketin her türlü imkanlarından yararlanarak belirli bir meslek sahibi olan ve sonra da bütün bunları silkeleyerek PKK yandaşlarından  ve kendilerince onların propogandasını yapan talihsizlerden değil.

Milli bayramlar meselesine, askerimizin resmi geçitlerine gelince; şanlı ordumuzun tankları, topları ve çeşitli araçlarıyla tören geçitlerini gözlerim yaşlı olarak izlerdim. Gerçek Türk olmanın özelliği de bunu gerektirir. Varsın bazıları elde ettiği nimetlerin kimler tarafından kendilerine sunulduğunu bilmeden haydut takımana yandaşlık yapsınlar; vız gelir... Ne var ki, bundan böyle değerli okuyucularımı aşağılayacak, ortam ne olursa olsun belirli grupların  propogandasını yapanların yorumlarına yer vermeyeceğimi de bazılarına duyurmak isterim. saygılamla...


zirtoz mutafyan IP: 88.244.17.xxx Tarih : 27.04.2013 12:52:40

 K. Mükremin BARUT beyefendi. size beyefendi diye bahzetmek zorunda kaldığım için öyle yazıyorum. Bu güne kadar okuduğum yazılarınızda hep TC düşmanlığı ve Atatürk ve silah arkadaşları hakkında bir çekememezlik yaptığınızı hissediyorum. neden diye sormayacağım. çünkü siz bu görevi üstünüze bir vazife bildiğinizden. görevinizi de laikiyle yerine getirdiğinizden sizi tebrik ediyor eleştirilerinizde başarılar diliyorum.  sizler olmassanız dostlarımızı ve dost olmayanlarımızı nasıl bilebiliriz ki saygılarımla 


Yılmaz Ergüvenç IP: 88.251.105.xxx Tarih : 29.04.2013 17:43:38

 Bir kardeşimin başka türlü davranmasını düşünemezdim. Ayrıca fikirlerine de saygı duyduğumu belirtmeliyim. 


zirtoz mutafyan IP: 88.244.17.xxx Tarih : 28.04.2013 12:42:58

 Hocam tek kelime yazıyorum. İSMİNİZİ BOŞUNA ERDEM KOYMAMIŞLAR. SAYGILAR..............


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 29.04.2013 21:57:44

güzeliklerin güzelligi tartisma ve zit fikirlerde sakli olabilir benim dogru bildigim bir baskasina dogru olmayabilir  benim yanlis dedigim bir baskasini dogrusu olabilir  dogrularin dogrusu var olabilir ama bu dogrularin bilgisinde dogrular sonsuzdur biri benden senden cok bilebilir bu bilebilmislik bir kötü sonuca gidiyorsa  ve bu bilgicligi kötü  arac icin kulaniyorsa vah vah bizdede buarac masallah cokmu cok ama iyiye gitmesinden kullanilmasi yana ben bunu memleketimde cok özlüyorum bulamayinca üzülüyorum

gecmis zamandan simdiye kadar   alisila gelmis  kutlamalar artik degisebilir yeniliklere yol ayar edilebilinilir  bu yenilikler eskiye göre daha güzellikler getirecekse bu güzellikleri heb beraber paylasalim niye olmasin (icinde bir bit yenigi yoksa tabiki ) buruk bir bayram kutlamasi  son söz olmali tabiki bu olmassa olmazin icinde olmali bu olmasza olmazlar bicagin kemige dayandigi zamandir buda tiptada mecaz anlamdada caresi her zaman vardir

maalesef degisimleri yenilikleri kulanmasini bilemessek  caga uyduramassak ayni hamam ayni tasta gidersek ne olacak bu halimiz dersek biride agzini acmis ben senden cok biliyorum illede bu dedidim dedik caldigim düdük derse  bu bilgiclik bela getirecek  ayrilik getirecekse buyrun herkez caldigi düdük benim desin  desinde buradaki yorumcular vs arasi ayricalik fikirlerinde ben bunu sesiziyorum ama efendilikle bunu  paylasmalarinida görüyorum iste budur  diyorum yorumlara devam diyorum saygi ve sevgilerimi önce kent köse yazarlarina biz yorumculara bunu lop diye önümüze koymalarina tesekkür ediyorum sonrada yorum yapan kusura bakmasinlar bende dahil hazir ise hazir cevap yorumcularada tesekkürler ediyorum ama düzen böyle o öyle ben böyle ortadaki güzellige yeniliklere kosar adimlarla devammi devam saygilar sevgiler kusuruma bakmayin simdiki zamana yakismayan kutlamalarda varmi var demeden gecemiyecim halka dönük kutlamalarida seviyorum bunun icin ugras varsa yapilan reformlarida destekliyecegim ama bir bit yenigi varsa bu bitide görürsem vay o bitin haline derimde derim citir sesi simdiden kulaginiza geldimi diyede hatirlatirim iste o bitin iki tirnak arasi citir sesidir ve onun  bitis sesidir derim ben ve biz yeri zamani geldimi bu isi bitiriz   tarihimize  bakiniz lütfen saygilar sevgiler hepinize güzel yorumlar güzel yazi lar