16
Haziran
2024
Pazar
ANASAYFA

Cami yaptırma merakı!..

Bir toplumun dindar olması yaşadıkları ülkedeki ibadet mekânlarının çokluğu ile mi, yoksa inandıkları dinin ne olduğunu bilmesiyle mi ilgilidir?

Gerçekten benim merak ettiğim ve aynı zamanda tartışmaya açık bir konu…

Son günlerde siyasilerimizi bir cami yaptırma merakı aldı. Çamlıca Tepesi’ne cami, Taksim’e cami, Göztepe Parkı’na cami, Büyükada’ya cami ve son olarak da Gaziantep’e cami…

Hepsinin ortak özelliği ise, yapılacak olan camilerin en büyük ve en görkemli olabilmeleri!..

Dini işlevlerinin yanı sıra camiler aynı zanda mimari, estetik ve sanat tarihi yönünden önemli eserlerdir. Klasik dönem camilerini yaptıranlar uzun bir araştırmadan sonra yerlerini tespit etmişlerdir.

Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılar camilerin en görkemlisi yapmışlardır. Her biri mimari ve sanat tarihi yönünden kendilerine özgü yapılardır.

Mimari şaheser olan o yapılarla yeni yapılanlar veya yapılması düşünülenler boy ölçüşebilir mi?

Konuya Müslümanlık yönünden bakacak olursak o zaman Anadolu camileri Arap ülkelerindeki camilerden çok daha fazladır. O zaman bizim camilerimiz daha çok, biz Araplardan daha Müslümanız mı diyeceğiz?

Hıristiyan ülkelerine baktığımızda onların da her biri özgün mimarilerini yansıtan kiliseleri var; ancak sayıları bizim camilerimizden çok daha az. O zaman biz Avrupa’dan daha çok dindarız mı diyeceğiz?

Bu durumda, benim gibi pek çok kişinin kafasının karışması doğal; bu cami yaptırma merakı nereden çıktı?

Kısa bir süre öncesi İstanbul’un Ataşehir’inde mimariden yoksun devasa bir cami yapılmıştı. Mimari olarak bakıldığında Klasik Cami mimarisinin kötü bir kopyasından öteye gidememişti.

Osmanlı mimarları cami yapımında, aşılması olanaksız eserler vermişlerdir. Günümüzde yapılması düşünülenler ise onların yanında basit birer kopyadan başka bir şey değildir. Geçtiğimiz yüzyıllarda onlarla eş değer olarak yalnızca Mimar Kemalettin’in Bebek Camisi’ni, Mimar Vasfi Egeli’nin Şişli Camisi’ni, Mimar Hüsrev Tayla ile Fatin Uluengin’in Kocatepe Camisi’ni gösterebiliriz. Yakın tarihlerde pek çok cami yapıldı ve hemen hepsi mimari ve sanat tarihi yönünden çok zayıf birer kopya örnekten öte gidemediler.

Günümüze döndüğümüzde Çamlıca’da yapılması düşünülen cami Sultanahmet Camisi’nin çok kötü bir kopyasıdır. Sözcüğün tam anlamıyla mimari de intihal!.. Oysa 1950’li yıllarda İtalyan şehirci Mimar Prof. Luigi Piccinato İstanbul’a davet edilmiş, İstanbul Planlama Bürosunda danışmanlık yapmış ve Çamlıca’nın milli park statüsüne alınmasını önermişti. Bugün oraya doğayı etkileyecek büyük bir beton yığını yapmayı düşünüyoruz!

İstanbul’da Göztepe ve çevresinde yaşayanların tek yeşillik alanı Göztepe Parkı da yakında camiye kurban edilecek. Göztepe Parkı’nda 2005 yılında cami yapılması için alınan karar yargıya taşınmıştı, şimdi yeniden gündeme geldi. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi parkta cami yapılmasının önünü açan imar planı değişikliğini CHP’li üyelerin karşı çıkmasına karşılık oy çokluğuyla kabul etmiş…

Büyükada’da cami yapımı için çalışmaların hız kazandığını basından öğreniyoruz. Recep Koç Caddesi’ndeki bir bina cami yapımı için Diyanet İşleri Başkanlığına devredilmiş!.. Oysa kış aylarında nüfusu 5.000 civarında olan ve çoğunlukla gayrimüslim vatandaşlarımızın yaşadığı Büyükada’da Nizam Camisi, Kumsal Camisi ve Hamidiye Camisi var. Demek ki, bu camiler ada için yetersiz kalmış!.. Özellikle yaz aylarında adaya gelen Arap turistler ibadet edecek mekan bulamıyorlarmış!.. Oysa Araplar Türkiye’nin turistik yerlerine ibadet için değil, zevki sefa için geliyorlar. Onlarla ilgili resimler basında zaman zaman yer alıyor. Aynı özellik diğer Avrupalılar için gösterilir mi? Kısacası onlar için kilise veya sinagog yapılır mı? Hiç sanmıyorum…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi yıllar öncesi Taksim’e Cami yapılmasını ileri sürmüştü. Şimdi Taksim’e cami yapılması yine gündemde… Yer olarak da Tarihi Taksim Su Makseminin arkasındaki Vakıflara ve Hazineye ait olan alanda yapılacakmış. Büyük olasılıkla yanı başındaki özel mülkiyete ait parseller de kamulaştırılarak camiye geniş bir yer ayrılacak. Dini tesisin 2600.000 m2’lik alanda yapılması kararlaştırılmış… 13 Ocak 2011’de askıya çıkarılan planın tümüne Mimarlar Odası itiraz etmiş ve konuyu yargıya taşımıştı. Ancak İdare Mahkemesi caminin ihtiyaç olduğu kararına vararak itirazı reddetmişti. Bu da gösteriyor ki Taksim’e cami yapılacak.

Mimarı kim olacak?

Yarışma açılırsa bunu jüri mi yoksa yetkili bir kişi mi seçecek?

Kuşkusuz göstermelik bir jüri olacak, ancak bu jürinin üyeleri mimari, şehircilik ve sanat tarihi yönünden eser vermiş ehil kişiler mi olacak?

Taksim camisi öylesine bir yapı olmalı ki, meydana yakışır olsun!.. Bu arada diğer camilerden farklı bir konumu olmalı! Hemen yanı başında Rumların mimari yönden ünlü bir eseri var; Aya Triada Kilisesi var ve cami onun yanında sönük kalmamalı. Kısacası mimari, sanat tarihi ve estetik yönünden ondan üstün olmalı…

Haydi mimarlar kolları sıvayın ve dehanızı gösterin!.. Memleketimizde bunu başaracak, sayıları az da olsa yetenekli, eserler vermiş mimarlarımız var. Ne yazık ki, onlar bu tür işlere bulaşmıyor, açılan yarışmalara girmiyorlar…

Yeni yapılması düşünülen camilerin hepsinin ortak yanı; halkın ihtiyacının karşılanması, bu konuda bir araştırma yapıldı mı? Acaba bu ülkede yaşayanlar doğal güzelliklerinin ve tarihi dokunun yerini beton yığınlarının almasına razı mı?

Hep referandumdan söz ederiz de… Bir ülkenin gelişmiş bir ülke olduğunu, insan kalitesini, dini yapılardan çok sanatsal etkinlikleri gösterir. Tiyatrolar, operalar, sanat galerileri, meydanları süsleyen heykeller bunların başında gelir. Ne yazık ki, İstanbul halkı AKM’nin kapalı olmasından ötürü bunlardan mahrumdur. Devlet Tiyatrosunu, Devlet Opera ve Balesini, Klasik Batı Müziğini, Türk Sanat Müziğini dinlemekten, izlemekten mahrumdurlar. Büyükşehirlerde yaşayanlar çevrelerine baksınlar sanatsal etkinliklerden ne kadar uzak olduklarını görürler.

Böyle gelişmiş bir ülke olabilir mi? Yoksa aldatma ve kendimizi uyutmakla mı günlerimiz geçiyor?

Gerçekten merak ediyorum; daldığımız uykudan ne zaman uyanacağız?


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 6 Aralık 2012 Perşembe 13:01:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yılmaz Ergüvenç IP: 88.251.122.xxx Tarih : 9.12.2012 14:15:06

Lâik rejimlerde elbette ki toplumlar, kendi dini inanışları paralelinde mabetler inşa edebilirler. Ancak toplumun ihtiyaç duyduğu çevrede ve kapasitede kalmak ve de imar planlarına uymak şartiyle. Buna da devlet veya hükümet değil, sadece toplum karar verebilir. Resmî ilişkiler sadece belediyelerin imar planlarında belirtilmiş dini alanlarda planlanmış projelerin ruhsatı ile sınırlıdır. Hükümetlerin bu konuda çevreyi ve planlamayı azmettirmesi ve teşvik etmesi söz konusu olamaz.  


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 6.12.2012 13:56:32

Hocam ellerine saglik"Cok güzel bir yazi olmus.Bu konu üzerinde kendi düsüncemi dile getirmek istiyorum.Yaliniz kime kusura bakmasin,simdilikten beni dinsiz ilan eden olursa önce düsünsün ona göre fikrini beyan edip elestirsin.Benim fikrim cami yapimi ve mimarisi degil"Düsüncem odur,ki önce hazineden cikacak paraya bakarim.

Dinayet tarafindan cami icin harcanacak olan para ile,Önce dinayet tarafindan denetlenmek üzere bir is yeri acilsa daha iyi olur diye düsünüyorum.Ve o is yerin getirisi ile bir cami degil bir kac cami yapilir diye düsünüyorum.Bu konuda yüzlerce Vatandasin isi olmus olacak,ve aileleri ile alin teri kazandigi parayla gecimini saglamis olacak.

Yukarda dile getirdigim bu cümleleri, okurken belki beni kiniyacaksiniz.Dinsiz imansiz diye hitap edecek mutlaka cikacaktir.Fakat ben dinsiz imansiz biri degilim,ve Elhamdülüllah Müslümanim,namaz kilip ibadet edecek olduktan sonra benim icin her yer camidir.Önemli olan niyettir,Ac olupta camiye gidip namaz kilmisim neye yarar.

Eger evinin ihtiyaclarini,col cocugun aclik derecesi coksa namaz kilan kimsenin aklindan cikmaz.Ve anlamini bilmedigi kilmis oldugu namazin kac rekat kildigini bile unutur.Dindar kim olup olmadigini,ancak Allah bilir.Cok cami yapmakla cennete gidilmiyor,baska ülkelerin ne kadar camisi veya dindar olup olmadigi beni ilgilendirmiyor saygilarimla.