16
Haziran
2024
Pazar
ANASAYFA

Cansız Mankene Taciz!..


Türkiye Avrupa Birliği’ne girmeyi amaçlamış, çalışmalarını da bu yönde yoğunlaştırmış ve şimdi de onların bu yönde alacağı kararlarını bekliyor. Bu arada Avrupa normlarına uygun yasalar çıkarıp, suçluları, topluma zarar verenleri cezalandıramadığından ortaya salmak zorunda kalmıştır. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da kapkaç, hırsızlık olayları artış göstermiş, yakalananlar yeni yasalar uyarınca serbest bırakılmıştır. Böyle olunca da bir takım sorunlar peş peşe gelmiştir. Bu durumda suçlular, topluma korku salanlar ortada dolaşırken, düzgün vatandaşlar büyük bir korku içerisinde kalmıştır. Bunun en tipik örneklerini yılbaşı kutlamalarında bir kez daha gördük.

Dünyanın bir çok ülkesinde yılbaşı kutlamaları şehirlerin havai fişeklerle aydınlatılan meydanlarında, ana caddelerinde büyük bir coşku içerisinde kutlandığını televizyonlardan izliyoruz. Biz de buna özenerek İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerimizde benzeri kutlamaları yapmaya kalkıyoruz. Gelin görün ki, oradaki insanlar buradakiler gibi değil... Kendini bilmez bazı basın, “Köpekler Yılbaşını Kutluyor” gibi çağdaşı yazılar, karikatürler yapmış olsalar bile aynı kutlamaların bizde de yapılmasını, çağdaş görüntü sergilenmesini isteyen yönetimler haklı olarak ortaya çıktı. Böylece dış dünyaya çağdaş olduğumuzu göstermek istedik. Ankara’yı bilemem ama İstanbul’da nereden çıkığı belli olmayan sarhoş, saldırgan bir güruh İstiklal Caddesi ile Taksim Meydanı’nı yıllardır yılbaşı akşamları dolduruyor. Saldırgan, kişiliksiz ve cinsel açlık içerisinde kıvranan bu kişiler, Yılbaşı kutlamaları adı altında önüne gelene saldırıyor. Geçtiğimiz yıl İstiklal Caddesi’ne gitme gafletinde bulunan yabancı bir gurup, canını ve namusunu zor kurtarabilmişti. Yakalanan ağzı salyalı, gözü dönmüş saldırganların birkaç gün içerisinde serbest bırakıldığını yine basında görmüştük. Bundan ders çıkarmayan Şişli Belediyesi bu yıl kutlamaları İstanbul’un nadide semtlerine taşıyarak orada yaşayanları huzursuz etti. Gözü dönmüş saldırganlar da Nişantaşı ve Teşvikiye’de önüne gelene saldırdı, yoldan geçen arabaları devirmeye kalktı; kısacası namuslu kişilere korku saldı, onları evlerine hapsetti.

Avrupa Birliği’ne girmeye çalışan Türkiye’nin bu çirkin görüntüleri dışarıda nasıl yankılandı, bilemem... Bildiğim namuslu, yasalara saygılı vatandaşların artık bu tür günlerde evlerine kapandığıdır.

Bu arada gazetelerde çıkan küçük bir haber dikkatimi çekti. Antalya’da bir giyim mağazasına gizlice girip saklanan bir zavallı, vitrindeki üç cansız mankeni bir güzel soyarak tacizde bulunmuş... Onunla da yetinmeyerek, aşka gelip cansız mankenin orasını burasını ısırmış, kendini tatmin ettikten sonra mankenlerin arasında, onlarla sarmaş dolaş rahat bir uykuya dalmış,!.. Sabahleyin mağazaya gelenler ise gördüklerine inanamamış. Sapık yakalanmasına yakalanmış ama, işyerine izinsiz girmek ve mala zarar vermekten adliyeye sevk edilmiş ve 1 YTL kefaletle de serbest bırakılmış.

Mankenler canlı olsa ne olurdu? Sonuç değişmez sapık birkaç YTL fazla kefalet vererek yine serbest kalırdı.

Türkiye’yi bu hale düşürenlerin, başta Rahşan affını çıkarıp sonra da AB normlarına göre yasaları uygulayan, polisin elini kolunu bağlayanların gözleri aydın olsun!...

Tarihte de bu tür cinsel sapıklara rastlamıştır. Cansız heykellerle, hayvanlarla ve hatta ölülerle ilişkiye girenleri tıp, nekrofili (necrophilia) olarak tanımlamaktadır.

Müzelerimizde veya antik ören yerlerindeki heykellerin, kabartmaların cinsel organlarının diğerlerinden daha fazla aşındığını görürsünüz. Özellikle tanrıça heykellerinden Ana tanrıça Kybeye heykelleri ile tanrıçanın koruyucu aslanının cinsel organları hep aşınmıştır. Bu sapıklık yüzyıllar boyu sürüp gitmiştir. Kybele’nin bereketi ve doğurganlığı simgelemesinden ötürü tarih boyunca yapılan törenlerde hep cinsellik içeren yerlere el sürülmüştür. Bu nedenle de el dokunma sonunda heykellerin cinsel organları hep aşınmıştır.

Tarihteki en büyük heykele taciz olayı Knidos Aphrodite heykelinin başına gelmiştir. Arkeolojide en güzel Aphrodite heykellerinden birisi olarak nitelenen bu heykeli, M.Ö IV.yüzyılda Praksiteles Antik Kos kenti için yapmıştı. Ancak Kos halkı heykeli çıplak oluşundan ötürü hoş karşılamamış ve heykel Knidos kentine satılmıştır. Heykel, Knidos’da Aphodite Euploia Mabedi içerisine konulmuştur. Bu heykel günümüze gelememiştir; yalnızca Vatikan Müzesi’nde Roma döneminde yapılmış bir kopyası bulunmaktadır.

Hesiodos ve Homeros’a göre aşk ve güzellik tanrısı olarak nitelenen Aphrodite, Antik Grek tanrılarının başı Zeus ile Okeanos’un kızı, Hephaistos’un eşidir. Hesiodos, tanrıçanın denizin köpüklü suları arasında dalgalardan doğduğunu Thegonia isimli eserinde anlatmaktadır.

Sapıklık bu ya; Knidos’ta yaşayan biri bu heykele aşık olmuş ve onunla evlenmeyi aklına koymuştu. Ama nasıl? Heykel ve canlı insan!.. O sapık, her gün mabede gidiyor, uzun uzun heykeli seyrediyormuş... Gece gündüz de aşık kemiği ile fal açıp tanrıça ile beraber olup olamayacağını öğrenmek istiyormuş... Nihayet bir gün, mabet kapanırken gizlice içeride saklanmış ve bütün gece tanrıçanın heykeli ile baş başa kalmış... Sabah olup mabet açıldığında gelen rahipler ve ziyaretçiler akıl almaz bir sevişmenin izlerini heykel üzerinde görmüşler. Yüzyıllardır anlatılanlara göre heykelin bacağındaki morluk uzun yıllar yerinde durmuş. Sapık aşık yakalanmış ama Kinidos’un önemli bir yöneticisinin oğlu olduğundan, olay kapatılmış, sapık da şehirden kaçırılmış...

Antalya’daki cansız mankeni taciz eden sapık acaba Knidos Aphrodite’sinden mi esinlendi; yoksa Hemeros ile Hesiodos’u mu okudu; yoksa Antik Çağın Midilli’li şairi Sappho’dan mı esinlendi bilinmez, ama tarih boyunca sapıklık ve cinsel açlık her zaman yerini korumuştur.




erdemyucel2002@hotmail.com
Yayın Tarihi : 7 Ocak 2006 Cumartesi 14:41:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?