17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Ceninden (!) gelen mektup!..

Hepimizin bildiği meşhur bir söz vardır; Perşembe’nin geleceği Çarşamba’dan bellidir…

Uludere olayından, futboldaki şikeye, tutuklu milletvekillerine, ölü sevici sözlerine (!) ve daha nicelerine doyurucu bir açıklama getirilemeyince, gündemin değiştirileceği belli olmuştu. Acaba suni gündeme şimdi ne oturacak diye merak edenlerin kafalarını daha fazla yormalarına kalmadan öncekileri unutturan yeni gündem açıklandı. Basında ön plana çıkan, televizyonlarda anında tartışılmaya başlayan, kürtaj yasağının getirilmesine yönelik sinyaller!..

Bakıyorum daha toplum şimdiden ikiye ayrılmış durumda; kürtajdan yana olanlar ile kürtaja karşı çıkanlar!..

İşgüzar konuşmacılar da anında konuya balıklama atladılar. Her televizyon programında hâzır ve nâzır olan bir gazeteci hanım ana karnındaki bir ceninin yazdığı mektubu ekranlara taşıyarak, mektubu okurken de zırıl zırıl ağlamış!.. Onunla aynı masayı paylaşanları ise çok daha duygulandırmış! Ben bu programı seyretmedim, izleyenler anlattılar… Yıllardır ne zaman o hanım yazar televizyon programlarına konuk olsa ben hemen kanal değiştiririm.

Ceninden gelen mektup!.. Zırvadan da öte…

Çocuk sahibi olmayı istemek veya istememek bireylerin en doğal hakkıdır. Buna kimsenin ve özellikle devletin karışmasının, gerçek demokrasilerde yeri yoktur. Devlet bireylerin yatak odalarına karışır mı? diyecek olsanız, karışır ama yalnızca totaliter rejimlerde… Örneğin Nazi Almanya’sı üstün bir ırk yaratmak amacıyla böyle bir işe girişmişti. Nitekim Louis Charles Royer “İnsan Harası” diye bunu açıklayan bir kitap yazmıştı.

Fransızca “curetage” sözcüğünden gelen kürtaj ile dölyatağının içerisi tıbbi olarak kazınır ve bir bebeğin doğmasının önüne geçilir. “Her kürtaj bir Uludere’dir” sözünün kürtaj ve sezaryen ile nasıl bağdaştırıldığını ise bir türlü anlayamadım. Kadın vücudu üzerinde, onun isteği dışında siyaset yapılır mı? Eğer yapılırsa analarımız baş tacımızdır dediğimiz kadın, daha nasıl aşağılanır?

Ne gariptir ki; kürtajın yasaklanmasının gündeme geldi günde, bir gazete bu haberi verirken, yanındaki sayfada da “Özelde üniversiteye kadar okumanın maliyeti yarım milyon, iyi bir eğitim için para şart” deniliyordu.

Kısacası çocuk sahibi olabilmek bugün için kolay değil, bir çocuğun eğitimi adeta tam bir servet gerektiriyor.

Başbakanın üç çocuk doğurun sözüne uyanlar vardır. Benim tanıdığım bir hanım da her evli çifte hemen bir çocuk yapın tavsiyesinde bulunur…

Doğacak çocuğu, “Saldım çayıra Mevla kayıra” diyerek sokağa bırakırsanız diyecek bir sözümüz olmaz. Yok, eğer çocuk okutulmak istenirse büyük bir yükün altına girileceği de açıktır.

Türkiye’nin en büyük eksikliği yıllar yılı tam bir nüfus planlamasının yapılamayışı ve toplumun bu yönde bilinçlendirilemeyişidir. Benim ortaokulda okuduğum coğrafya derslerinde batı ülkelerinin nüfusu ile bugünkü nüfuslarını karşılaştırdığımızda arada büyük bir farkın olmadığını görürüz. Nüfus planlamasında çarpık bir düzeni işletirseniz; üniversite kapılarında binlerce genci, eğitimini yapmış ancak iş bulamamış insanları ve işsizler ordusunu karşınızda bulursunuz. O zaman da bazıları “her şeyi devletten beklemeyin” diyerek sorunların üstesinden geldiklerini sanırlar!..

Kürtaja yasaklama veya kısıtlama getirilir mi?

Bu konuda meclisten yasa çıkar mı?

Başbakan, bunun böyle olmasını istiyorsa partisinin milletvekillerinden hiç biri buna karşı çıkamaz. Sistem böyle kurulmuş ve işliyor. Benim merak ettiğim, kürtaj yasasına olumlu oy kullanacak olanların yakınlarının veya eşlerinin kürtaj yaptırıp yaptırmadıklarıdır. Hem yakınlarına kürtaj yaptıracaksın sonra da kürtaja karşı çıkacaksın!..

Olur mu?

Bizde olur…

Bazı ülkelerde kürtaj serbest, bazılarında da yasak. Yasak olunca da büyük olasılıkla bu iş bir zamanlar bizde olduğu gibi gizli yapıyordur. Bir jinekolog dostum, dünya durdukça bizim meslek geçerlidir demişti. Kürtaj veya sezaryen yasaklanırsa başta Kıbrıs olmak üzere kürtaja izin veren ülkelere gün doğdu demektir. Kuşkusuz, bu da parası olanlara…

Kadınlar isteyerek mi kürtaj oluyorlar? Buna sebep olanlar kim diyecek olsanız; birkaç dakikalık zevk uğruna erkekler. Kadınları kürtaja zorlayanlar yine bilinçsiz kocalar veya tecavüzler değil mi?

Kürtaj yasaklanırsa bu kez kırsal kesimde karnındaki çocuktan kurtulmak isteyen kadınlar ilkel metotlarla bu işe girişirse kadın ölümleri artmaz mı?

Sezaryene karşı olmak veya olmamak da başlı başına bir konu. Bazı kadınlar acı ve doğum sancısı çekmeden doğum yapmak isterler. Devletin buna karışmaya ne hakkı var? Her anne sağlıklı çocukları olsun ister, ancak bugünün yöntemleriyle doğacak çocuğun nasıl olacağı belirleniyor. Kürtaj yasak diye sakat doğacak, spastik, “down sendromlu” çocuklar ileriki yaşlarda hem kendileri hem de aile için büyük bir sorun olmaz mı? Ana baba her zaman bâki mi? Doğan çocuğun ailesi istemiyorsa devlet bakar diyenler çıkıyor. Güldürmeyin insanı; önce sokaklarda başıboş tinercileri kurtarmaya baksınlar…

Basında yer alan haberlerin başında tecavüzler geliyor. Ne yazık ki, bu tecavüzler arasında dedelerin torunlarına, babaların kızlarına, kardeşin kardeşe, amcanın, dayının yeğenine, öğretmenin öğrencisine yaptığı cinsel istismarlar var. O zaman küçük kızlar ensest ilişki sonunda hamile kalıp çocuk doğururlarsa bu çocukların ilerideki ruhsal durumunu düşünebiliyor musunuz?

Baba mı yoksa büyükbaba mı diyecek? Baba mı diyecek, amca dayı mı diyecek?

Kürtaj yasasını çıkarmadan önce bu gibi fiilleri işleyenlere ibret için ağır ceza verilmesini içeren yasanın çıkarılması çok daha yerinde olmaz mı?

Zorunlu kürtaj yaptırmak cinayet mi değil mi? Bu da başlı başına tartışılacak bir konudur.

Konu jinekologları ilgilendirdiğine göre neden onların bu konudaki düşüncelerine başvurulmaz?

Tecavüze uğrayan Bosnalı kadınlar da doğurdu demek abesle iştigalden de öte, diyecek söz bulamıyorum…

Keskin ve sert konuşmalarla sezaryen ve kürtaj gibi konularda sağlıklı bir çözüm üretilemez. Yeryüzündeki çeşitli din ve mezheplerin görüşleri de bu konuda bir ölçü olmamalıdır. Çünkü onlar da birbirleriyle çelişmektedir. Özellikle kadın kuruluşlarının bu konudaki görüşlerine yer verilmelidir. Çünkü konu olan onlardır. Ne gariptir ki, bu ülkede bir belediye başkanı bile, kendi görevini unutup konuya karışmış, Twitter’de bir genç kız ile tartışmaya girerek sen kaç defa kürtaj oldun diyebiliyor!

Belli mi olur; bakarsınız mastürbasyona da yasak gelir, mastürbasyon yapmayın çocuk doğurtun, enerjinizi boşa harcamayın denilir!..

Bir kadının kaç çocuk doğuracağına, nasıl doğum yapacağına devlet karar vermemelidir; demokrasilerde veremez de…

Günümüzde herkes birbirine kızıyor, hakaret ediyor, olur olmaz şeyleri tartışıyor, ama en önemlisi memleketin asıl sorunlarını tartışamıyor, fikir üretemiyor. Asıl mesele de burada düğümleniyor!..


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 3 Haziran 2012 Pazar 11:22:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.56.xxx Tarih : 3.06.2012 13:35:51

Hocam ellerine saglik"Gercekten cok güzel bir yazi olmus,ve herkesin okumasi gerekir diye düsünüyorum.Evet kurtaj ve sezaryan bir kac gündür,basinin gündeminden düsmüyor.Okudugumuz ve gördügümüz kadari ile hem savunan var hemde karsi gelen var.Bakiyorum okuyorum bütün bu konusmalar söylesiler yazismalar hep bosuna,sonuc sifir var elde sifir.

Yani inanilmasi imkansiz olan,cenin ana karninda yazdigi mektup.Madem,ki cenin bu kadar akilli zeki bir varlik,o zaman okullar niye kuruldu.Madem,ki cenin gaipten haberdar,o zaman okullara gerek yok demektir.Bu konuda ne söylenir bilmiyorum,Hükümetimizin basinda ve Türkiyemizin Basbakani bunu bir cinayet oldugunu söylemesi,Halkin yasam mücadelesinde,ki karisik olan kafalari,iyice karistirmis oldu.

Demokrasi ülkelerde kurtaj ve sezayan vardir,Türkiye daha demokrasiye girmedigi icin bu tür seyler yasak olabilir.Amma eger devlet Halkin cocuklarini kendi egitecekse,o zaman kurtaj ve sezaryan vergisi simdilikten bir yasayla toplamaya baslamasi lazim.Basbakanimiz Halktan üc cocuk diye talep etti,ücten fazla olan anne babalar devlet tarafindan %100 tüm bakimlarinin ihtiyacini karsilamasi lazim.

Kurtajtan ve sezaryandan kurtulmak icin,Halki egitmek lazim.Hamile olmamasi icin bir cok önleyici yöntemler vardir.Dünyanin bircok ülkesinde bu konu ile ilgili daha ilk okulda egitiliyorlar.Kurtaj günahmi katillik,mi onu insan az ve cok tahmin eder ama 21 rinci yüzyilda yasam hayati egitim hayati cok cok zorlasti.Her koyun kendi bacagindan asilir demek,mi lazim, yoksa dogacak cocugu saldim cayira mevla kayira,mi demek lazim saygilarimla.


Asistan. IP: 95.15.171.xxx Tarih : 3.06.2012 18:00:53

Birincisinin, haydi ikincisinin acı tecrübelerinin bilinçsizliği ile, üçüncü ve hatta dördüncüsü olarak talasemili ve down sendromlu çocuk dünyaya getiren ailelere meslek yaşamım boyunca şahit oldum; haydi buyrun, bunlara kürtajı engellemeyi uygulayın ! Ayrıca "mental kapasite" de genetik faktörlere bağlıdır ve bu yakın akraba evlilikleri sonucunda sıkça rastlanan bir durum olup, mentalitesi yetersiz olanların yaptıkları evliliklerde doğan çocuklar da aynı -genetik faktörler sonucu- geri zekalı olmaktadır. Siyasî yönü yanısıra aynı zamanda bir bilim adamı olan (!)  sayın malumumuzun amacı, sıhhatli değil, maraz bir toplum yaratmaktır. (not: acaba bu amacını kendi siyasi - veya oy- çıkarları için mi gütmek istiyor !)    


recepomer IP: 81.212.101.xxx Tarih : 6.06.2012 14:44:30

kürtaja karşı çıkanların çoğu genelde nikahsız birliktelikler yaşayan, sevişip sonrasında da doğuracağını anlayınca karnında kini katletme cehaletini gösterenlerdir. geriye kalan az bir kısmı ise tecavüze uğrayan mağdurlardır. dinimiz nikahlı beraberlikleri emreder. zinaya yaklaşmamayı emreder. diyanet işleri başkanlığı; kürtajın bir cinayet olduğunu açıkladığına göre hala kürtajı savunabilenler varsa diyecek bir şey kalmıyor geriye. buyrun cinayet işlemeye.

avrupanın nüfusu yıllardır aynı kalıyorsa, kucaklarında bebek yerine it taşıyorlarsa, 10 sene 20 sene sonra şimdi ki ihtiyarlar ölüpte yerine doğan olmayacağı için avrupanın nüfusu o zaman bayağı azalacaktır. doğurmamanın sonu milletin tarih sahnesinde ki yerinin silinmesine sebep olacaktır.

kürtaj tartışmasını başbakan değilde, adı sanı okunmayan varlığı çoğu zaman belli olmayan muhalefet liderleri ortaya atsaydı şimdi karşı çıkanların çoğu o zaman sahiplenecekti.

bazı kadınlar vücut benim devlet ne karışıyor diyorsa, tecavüze uğradığında, dayak yediğinde de devlete başvuruda bulunmamalıdır. o zaman neden devleti ilgilendirsin.

sezaryen de ise özel hastaneler fahiş paralar kazanmaktadırlar. bu paralar da bizim cebimizden çıktığına göre isteyen masrafını cebinden karşılayarak sezaryen yaptırabilir.


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 3.06.2012 12:53:13

agzi olan konusuyor hangi memlekette konusuyor  hemde asiri bizim memlekette konusuyor  basbakan konusuyor muhlefet konusuyor yoldakiler kahvedekiler yazarlar cizerler vs. ler konusuor bla... bla... lak lak millette alistirilmis dinliyor kimi sakk sak...saklatiyor.kimi olmaz böyle sey diyor isi sokaga kadar patlatiyor iste  türkiye bu oluyor ic durmadan sak sak hic durmadan sokaklar karmakarisik öteki gelsin bu gitsin devri alem dönüyor yazili yasal bir sey olmadan dosya rafa kaldirilyor taki bir akilli cenesi kuvvetli demek cikna kadar orada kaliyor

Lafi birkalim isimize bakalim yada susalim bizi adam sansinlar

agzi olan konusuyorda sayin bakanimizda konusma üzerine masaallah bir tane bu da bir meziyettir dememek elde degil  tesekkür etmemek haksizlik sayilir ayrica tesekkür ediyorum saygilarimida sunuyorum amma ammasida var bu isin diyorum 1-fazla muhabbet tez ayrilik getir 2 herkez konustugunu anlamayabilir kafasina göre anlayabilir 3-kendine göre ceker ister iyi ister  kötü anlayabilir4-bazende laf agzimdan kacti olabilir 5-cekirge misali olabilir vs. az konusalim cok is yapalim bu isleri yasalarla ortaya koyalim ve bu yasalarda hata var ise oturup düzeltelim yada bu yasalara hep beraber yanlista olsa  uyma aliskanligimizi hep beraber yapalim bunu hepimize asiyalim

bu kürtaj ve sezaryanla basbakanimizin konusmalarini terazideki bir kefeye koyuyorum  birde olmali bir öteki kefeye koyuyorum olmali daha iyi buluyorum birde bunlari bir yasa bir sinir bir kural icinde olursa ve ugulanirsa ne iyi olur diyorum Hatirlatma toplum olarak bize yasak demeyin yasaga karsi bir alerjimiz vardir bunu baska bir yolla izah edin alerjimizi teprestirmeyin  ne size ne millete faydasi oluyor lütfen....


özdemirin özdeyişi. IP: 95.15.212.xxx Tarih : 6.06.2012 21:10:47

din kavramını  işlerine geldiği zaman kendi çıkarları için kullanan veya bilinçli olarak yaptıkları haram işlerden kendilerini bu kavramla kurtarmaya (!) çalışan meczuplar, daima ve kesinlikle bilimin karşısında aciziyete düşerek - ancak ve ancak - aşağılıklarını ortaya koyabilirler