1
Haziran
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Cerrahlarda Bıçak Parası Sorunu


Sağlık Bakanı’nın geçtiğimiz günlerde ortaya attığı, ameliyat olan hastaların da zaman zaman şikayetçi olduğu bir konuyu, daha doğrusu yıllardır kanayan ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan Bıçak Parası! sorununu bugün gündeme taşımak istiyorum.

Bıçak Parası, son yıllarda ortaya atıldığından ötürü sözlüklerde yer almamış bir kavramdır. Toplum da bunun tam olarak bilincinde değildir. Başka bir deyişle topluma tam olarak yansıtılamamıştır. Bıçak Parası, Resmi Devlet Hastanelerinde yapılan ameliyatlardan önce veya sonradan, bazı hekimlerce hastalardan alınan, gerçekte yasal olmayan bir ücrettir.

657 Sayılı Devlet Memurları Yasası bu tür hareketleri, haksız kazanç sağlamak ve rüşvete yönelik hareketler arasında saymaktadır. Bu tür davranışlar görevi kötüye kullanma kapsamı içerisinde düşünülmekte, buna göre de şikayet edildiğinde kovuşturma yapılmaktadır. Bıçak Parası adı altında alınan veya verilen bu para her iki tarafa da cezai yaptırımlar getirmektedir. Kısacası, Bıçak Parasını ilk bakışta toplumun günümüzde kanayan bir yarası olarak görenler de vardır. Ancak bu uygulama bazı hastanelerde ve hekimler arasında yaygın ve farklı biçimlerde yapılmaktadır.

Bıçak Parasının hastadan istenilmesini veya istenilmeden verilmesini hekim ve hastalar farklı şekillerde düşünmektedir.

Hasta ve yakınlarından büyük bir kesim, herhangi bir şekilde hekimi memnun edecek olurlarsa hastalarının daha iyi bakılacağına inanıyorlar. Gerçekte bu düşünce, bazı istisnalar dışında tümüyle yanlıştır. Bununla beraber Bıçak Parasının, bazı kötü niyetliler tarafından zaman zaman istismar edildiği de bir gerçektir. Bu konuda yargıya yansıyan veya adli ve idari makamlarca takibata uğrayan Bıçak Parası alan hekimlerin sayısı, belki de %1 bile değildir. Başka bir deyişle de, adli veya takibat yönünden ortaya çıkanlar buz dağının yalnızca görünen parçasıdır. Bu konuda bazı hekimlerin içinde gönülden ne koparsa kabul düşüncesi yatıyorsa da bazıları bunu pazarlık konusu yapmaktadır. Ne demişler; beş parmak birbirine benzemez. Her mesleğin iyisi de kötüsü de vardır. Bunun için de tüm bir meslek gurubu suçlanmamalıdır.

Sanırım Bıçak Parası uygulamasına bir de hekim yönünden bakmakta yarar vardır. Bugünkü sistemde kabul edilmeli ki, hekimlerin maaş ve ek ücretleri günün yaşam koşullarına göre çok düşük düzeydedir. Örneğin 1.derecenin 4.kademesinden maaş alan bir hekimin eline günümüzde yaklaşık 1.200 YTL geçmektedir. Bu ücret yeni uzmanlarda 900-1000 YTL’ ye kadar inmektedir. Bu da gösteriyor ki, yeni göreve başlayan bir hekim ile hizmeti eski olanlar arasında büyük bir fark olmadığı açıktır. Son iki yıldır hekimlerin sosyal durumlarını düzeltmek için Döner Sermayeden sağlık çalışanlarına pay verilmeye başlanmıştır. Ancak bu ödeme de yeterli olmamıştır. Döner Sermayenin yaptığı ödemeler 700-1000 YTL arasında değişmektedir. Bunun üzerinde ek ödeme alabilen hekim sayısı çok azdır. Bu arada 700 YTL. nin altında ücret alan veya hiç alamayan hekimler de bulunmaktadır.

Hekimlerin aldıkları bu ücretin Türkiye standartlarına göre yeterli olup olmadıkları da ayrı tartışma konusudur.

Kuşkusuz, hekimlik mesleğinin diğer mesleklerden ayrıcalıklı durumları vardır. Başka bir deyişle hekimlik, 9.00-17.00 saatleri arasında mesai yapan, çoğu kez söylenildiği gibi, memur düşüncesinin öne çıktığı bir meslek değildir. Bir cerrah mesai saatleri dışında, hafta tatili ve bayram tatillerini dikkate almadan hastası ile ilgilenmek zorundadır. Örneğin cuma günü ameliyat ettiği hastası ile hafta tatilinde veya gecenin ilerleyen saatlerinde de ilgilenmek zorundadır. Her ne kadar hastanede mesai saatleri dışında nöbetçi hekimler bulunuyorsa da, onlar cerrah olsalar bile ameliyatı yapan cerrah kadar hastanın durumunu anlayabilmeleri çok zordur. Kuşkusuz, hastayı en iyi bilen hekim, hastayı tedavi eden veya ameliyatı yapandır. Ayrıca günümüzde tıpta 40’ın üzerinde uzmanlık dalı bulunmaktadır. Türkiye’nin en gelişmiş ve en büyük hastanelerinde bile bu kadar uzman hekimi nöbetçi olarak hastanede bulundurmak olası değildir. Örneğin, nöbetçi bir göz hekiminin bir kalp krizine veya ameliyat sonrası ortaya çıkabilecek bir duruma ne denli ani müdahalede bulunabileceği de başka bir tartışma konusudur. Bunun yanı sıra nöbetçi hekimler zamanının büyük bir bölümünü acilde geçirmek durumundadır. Ayrıca Anadolu hastanelerinde branşında tek olan bir hekimin 24 saat hastanede bulunması da düşünülemez. Hafta içerisinde yapılan ameliyatlarda bir cerrah, mesai saatleri dışında da hastası ile ilgilenmek zorundadır. Bu yapılmayacak olursa, ameliyatlı hastalarda kötü sonuçların ortaya çıkması veya çeşitli komplikasyonların olabileceği de göz ardı edilmemelidir. Hastalık veya ameliyat sonrası ortaya çıkabilecek durumların hiçbir zaman mesai saatini dinlemeyeceği de açıktır. Başka bir meslek gurubunda, örneğin bir mühendis diğer mühendisin, bir öğretmen başka öğretmenin veya bir yönetici diğer yöneticini işine zorunlu durumlarda kaldığı yerlerden devam edebilir ama hekimlik bunların dışında tutulmalıdır. Böyle olası durumların bilincinde olan hasta ve yakınları hekimi memnun etmenin gereğini duymaktadır. Öte yanda hasta yakınları da hastaları ile gece gündüz demeden ilgilenecek bir hekimi aramakta ve haklı olarak yakın ilgi istemektedir. Böyle olunca da hastası ile ilgilenen hekim mesai dışı durumlarda kendi araçlarıyla evi ile hastane arasında mekik dokumakta yasal olarak devlet ona bu konuda ücret verememektedir. Yakından tanığım ve birkaç günü beraber geçirdiğim bir hekimin tatil süresi boyuncu cep telefonunu elinden düşürmediğini, bazen tatilini kesip hastaneye gittiğine da yakından tanık oldum. Böyle durumlarda hekimin mesai dışı çalıştıkları zaman yasal çalışma sürelerinden sayılmamaktadır. Bu gibi durumlarda hekim tamamen tıbbi ve vicdani sorumluluğu ile baş başadır. Bunu da mesai dışı çalışmaları ile yerine getirmektedir.

Sanırım hekime hiçbir ücret ödeyemeyecek durumda, mali durumu iyi olmayan hastaların da başvurusu geri çevrilmemekte, tedavileri yapılmaktadır

Bugün hekimlerle ilgili yaygın bir şikayet konusu da, hekimin muayenehanesine uğramayan, hastaneye yatırılmayan, tedavisine başlanılmayan hastalardır. Acaba böyle bir durum söz konusu mudur?

Türkiye trafik kazalarının en çok olduğu bir memlekettir. Günün değişik saatlerinde trafik kazası geçiren, çeşitli nedenlerle yaralananlar veya ani kriz geçirenlerin muayenehaneye uğrayacak zamanları yoktur. Bu gibi durumlarda hastaneye başvuranlar da hiçbir zaman geri çevrilmemektedir. Ne var ki, bizim memleketimizde her şey güllük gülistanlık değildir. Her meslekte olduğu gibi hekimin de iyisi ve kötüsü vardır. Başka bir deyişle işini Hipokrat yeminin ışığı altında, vicdanının sesine uyanlar olduğu gibi tıbbı ticarete yöneltenler, hasta ile pazarlık edenler, yasa dışı ücret talep edenlere de rastlanmaktadır. Bu durumlarda hastaların olumsuz düşüncelerinin yanı sıra, hekimler için de çirkin bir davranıştır. Bu durumlarda elmalarla armutları bir araya koymamak gerekir.

Bu türde olumsuzlukların önüne geçebilmek için Sağlık Bakanlığı, Döner Sermaye uygulamasını başlatmışsa da bu uygulama beraberinde bazı sakıncaları da getirmiştir. Yazımın başında da belirttiğim gibi Döner Sermayenin, hekimlere tatmin edici bir ücret ödeyememesinden ötürü hastanelerde gereksiz yapılan ameliyatlara yol açmış, ayrıca laboratuar tetkiklerinde büyük bir patlama olmuştur. Böylece ayrı bir sorun kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Gereksiz yapılan ameliyat ve tetkiklerde hekimin Döner Sermayeden ayrı bir ücret almasının buna neden olup olmadığı da araştırılabilir. Bu durumlara kesin bir çözüm aranmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın böyle yaparım, şöyle ederim, Alo Bıçak Parası Hattı kurması da yeterli değildir. Belki de bu tür zorunlu uygulamaların hekimleri diğer bazı devlet memurları gibi mesai saatlerine bağlı konuma sokup sokmayacağı da tartışılmalıdır. Hekimlerin çalışmaları mesai saatlerine, resmi veya dini tatiller ile sınırlanacak olursa (Türkiye bu konuda dünyada en çok tatil yapar ülkedir) hastalar nöbetçi hekimlerin tedavisine bırakılırlar. Bu arada acil durumlarda ameliyatı veya tedaviyi yapan hekimin bulunduğu yerden hastaneye çağırılması da söz konusu olmalıdır. Ancak, ücret almadığından ötürü mesai dışında, tatil günlerinde gittiği yeri söylemeyen veya cep telefonunu kapatan hekime nasıl ulaşılacaktır..

Sağlık Bakanlığı’nca hekimlerin ek gelir kaynağı olan muayenehanelerin kapattırılmaya çalışıldığı duyumu hekimler arasında huzursuzluklar doğurmaktadır. Her geçen gün artan ve Bakanlıkça da teşvik edilen özel tıp merkezleri bazı hekimleri buraya kaydırdığı gibi onlara katılmayanların da muayenehanelerine gelen hasta sayısını azalmaktadır. Burada hekimin toplumdaki maddi konumu, yaşayabilmesi gerekli belirli bir ücret ödenmesinin çareleri üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Her yıl hükümetin büyük uğraşlar ve tartışmalar sonucu arttırdığı enflasyona oranla arttırdığı ücretler yeterli gelmemektedir.

Bu yazımda kısaca hekimlerin konumunu, olumlu olumsuz yönleriyle, hasta ile ilişkilerini dile getirmeye çalıştım. Sağlık Bakanlığı daha gerçekçi bir tutumla yasal düzenlemeler yapmalıdır. Bu durum hiçbir zaman şiddete yönelik olmamalıdır. Hekimlere Türkiye’nin sosyal konumu dikkate alınarak tatmin edici bir ücret ödenmelidir. Bakanlığın yasal imkanları el vermiyorsa muayenehaneler kapattırılmaya zorlanmamalı, çözüm getirecek yeni bazı çareler aranmalıdır. Örneğin vergi muafiyeti, çocuklarının ücretsiz okutturulması gibi kolaylıklar göz önünde bulundurulmalıdır. Günümüz Türkiye’sinde kas gücünün beyin gücüne egemen olduğu göz önüne alındığında, eğitimsiz kişilerin kazandıkları göz önünde bulundurursak hekimlerin durumunun ne denli iç karartıcı olduğu da açıktır.



erdemyucel2002@hotmail.com.

Yayın Tarihi : 22 Ekim 2005 Cumartesi 22:57:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yüksel gider IP: 81.215.82.xxx Tarih : 24.10.2005 16:54:11
Kısaca konuşmak gerekecekse Erdem Yücel'in Doktorlarla ilgili yazısı adeta gözlemlenmiş ve halkın içinde gezilerek yazılan gerçekleri ortaya koyan mükemmel bir yazıdır.her gazeteci böyel araştırıp halkın rasına girerek yazılar yazmış olsalar belkide sisitem kendiliğinden değişecektir!Sağlık bakanlığı'nın erdem yücel in bu yazısını bi r öneri alacağı kanısındayım. yazarı yazısından ötürö kutluyorum. yüksel gider

Sevim Emre IP: 81.214.126.xxx Tarih : 24.10.2005 20:33:52
Her hangi bir konu üzerinde ancak bukadar iyi gözlem yapılabilinir ve insanlar aydınlatılabilinir.Umarım bütün köşe yazarlarıda işledikleri konuyu bu kadar iyi etüt edip sonra halkı aydınlatmaya çalışırlar,böylelikle herkes payına düşeni alır sorunlar daha çabuk çözümlenir diye düşünüyorum.,tebrikler Sn Erdem Yücel

sefa taviloğlu IP: 85.102.144.xxx Tarih : 1.08.2007 11:06:06
ben cerrahpaşada amelliyat oldum ve bendden bıcak parası istiyorlar ben ne yapmalıyım

bayram aslan IP: 88.252.6.xxx Tarih : 7.12.2007 22:04:56

benim bir yakınım havza devlet hastanesinde ameliyat olması lazımdı hastane hekimi once bıcak parası sonra ameliyat adammın zaten yeşil kartla gelmiş parasıda yok kısaca paran yoksa ölmü böyle insanlık böyle müslimalık böyle hakemlik olmaz onların görevi can kurtarmak olmalı yazık cok yazık


berceste Aygül IP: 88.232.14.xxx Tarih : 20.04.2008 16:42:26

bence bu sitede herkeze ve herşeye yararlı bişeyler arandığı derecede var güzel bir site ama herkez kullanmasını ve anlamasın ı bilmeli........ berceste Aygül


SELMA SARI IP: 88.230.219.xxx Tarih : 19.04.2008 19:12:10

belki eşimin yorumu yazılmaz dedim ve bende girdim eskişehir osmangazi tıp fakültesi döner sermayeye die ameliyat başı 1000ytl ile 2000 ytl arasında para lıyorlar buna ne denir neyse herkes neyin ne olduğunu bilir he dielim geçelim eksikte etmesin muhtaçta etmesin bu dünyanın sonuda var ama öbür dünya sonsuz ne verisen elinle oda gider seninle


burcu koçgurbuz IP: 88.254.118.xxx Tarih : 2.01.2008 12:51:37

bıcak parası yuzunden agrılarımı cekmek zorunda kalıyordum...Hekimlerin aldıkları bu ücretin Türkiye standartlarına göre yeterli olup olmadıkları da ayrı tartışma konusudur. demıssınız gunumuzde asgari ucretle ev gecındırmeye calısanlar ne yapsın bu gun doktoruma gıdıyorum bıcak parası ıstendıgı taktırde gerekenı yapacagım..


Ünal Özdal IP: 88.229.129.xxx Tarih : 30.01.2009 22:15:02

Sayın Erdem Bey, bu konuya hassasiyet gösterdiğiniz için bir 'İNSAN' olarak teşekkür ederim. Maalesef ki hipokrat yemini ederek mesleğe başlayanlardan bazıları, belki de küçük bir kısmı yaptıkları bu çok önemli ve kutsal olan bu mesleğe ihanet etmektedirler. Çok söze gerek yok;hepimiz sahtekarlarla savaşmalıyız. Yetkili merciler de sizin yazınızı ve biz okurların yorumlarını aslında birer ihbar adledip ufak bir araştırma yapmaya başlamalılar. Ola ki araştırma yapacak olanlar çıkarsa, bi zahmet Edirne Tıp Fakültesinde kalp ameliyatı olan ve olacak hastalarla görüşüversinler de neler döndüğüne bi bakıversinler. Bizimki sadece bir duyum. Ya doğruysa diyemiyorum, kesin doğrudur. En kısa zamanda bu tür şeylere tenezzül edebilen 'İNSANLARIN'!!!!!???? kendilerine gelmesi dileğiyle....