2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

CHP Çarşafa mı Giriyor?


Gündemin tartışılan konularından birisi de çarşaf ve buna karşı Deniz Baykal’ın doksan derece dönüş yaptığı davranışı. Geçtiğimiz hafta içerisinde bu konuyu hemen bütün köşe yazarları gündeme getirdi. Birbirinden güzel başlıklar atıldı. Bu nedenle de ben yazıma başlık bulmakta çok zorlandım.

Bilindiği gibi çarşaf Atatürk devrimlerine ve cumhuriyetimizin kadınlara sağladığı devrimlere bir ihanet veya cahilce karşı koyuştur.

Kadın haklarının ne olduğunu bilmeyen kadınların giydiği, cahil kocaların, aile bireylerinin onlara giydirmekle yükümlü kıldığı çağdışı bir giyim şeklidir.

Gerçekte çarşaf sözcüğü yatağın üzerine serilen, yorgana kaplanan bir örtüdür. Dilimizde bununla ilgili argo olsun veya olmasın bir takım sözcükler vardır. Örneğin sigara sarılan geniş sigara kâğıdına da bu isim verilmiştir. Uzun mektuplara veya herhangi bir konu işlendiğinden çarşaf çarşaf yazdı denilir. Dalgasız, durgun sulara çarşaf gibi yakıştırması yapılır. İçinden çıkılmaz durumlarda çarşafa dolandı (Ne dolanıyorsa?) sözü sıkça kullanılır. Bizim burada sözünü edeceğimiz ise bunların dışında; kadınların veya genç kızların sokağa çıkarken örtündükleri başı örten, yalnızca gözleri açıkta bırakan iki parçalı giysidir. Bununla ilgili olarak da çarşaf giydirmek, çarşaf giymeye başlamak veya çarşafa sokmak gibi sözler de sıkça kullanılanların arasındadır.

Durup dururken bu konuya neden girdiğimi soracak olursanız?

Deniz Baykal’ın durup dururken, hiç gereksiz ve belki de CHP’nin ideolojisine ters düşen davranışı bizi bu yazıyı yazmaya zorladı. Olay hepinizi malumudur...

Atatürk’e inanan herkese kapımız açıktır diyen Deniz Baykal, Sultangazi’de CHP’ye katılımlar için düzenlenen törende türbanlı ve çarşaflı kadınlara CHP rozeti takması bununla ilgili resimlerin basında yer alması parti içerisinde de tepkilere yol açtı. Bununla kalmayarak toplumun CHP’yi destekleyen ve devrim ilkelerini benimseyenleri de hayrete düşürdü.

Deniz Baykal ne yapmak istiyordu?

Toplumun bazı kesimlerinde benimsenen çağdışı ve devrime karşı giyim kuşamı mı destekliyordu?

CHP’nin tutumu mu değişiyordu?

Değişim ve yeni açılım diyerek yerel seçim oyunu mu oynuyordu? Basında yer alan bu görüntülerle muhafazakâr kesimden oy alma telaşına mı kapılmıştı? Büyük olasılıkla da kurnazca yapılmış, ancak sonuç vermeyecek bir yerel seçim oyunudur.

Yoksa bazılarının yaptığı gibi takiyye mi yapıyordu?

Takiyyecilik CHP’ye de mi bulaşıyordu?

Baykal, kara çarşaflılara rozet takıyorsa, kısa bir süre önce Şanlıurfa valisinin eşinin Hz. Zeynep türbe ziyaretinde giydiği kara çarşaflı resmini neden kınamıştık?

Yerel seçimler öncesi yeni bir seçim stratejisi mi benimseniyordu?

CHP parti olarak top yekûn bu düşünceyi mi benimsiyordu?

Vatandaşın özgür iradesi denilerek yeni bir mizansen mi yaratılmak isteniyordu?

Deniz Baykal bu soruların yanıtını içtenlikle açıklamak durumundadır. Bu konuda CHP’den yana olan kesimlerde büyük bir şaşkınlık vardır.

Bu bir gerçektir. Bazılarına göre laiklik karşıtı olanları saflarına katmak istiyorsa bu görüşün partiye zarar vereceği de açıktır. Ayrıca CHP oylarının arttırılması için, her kesimi kucaklamak için ülkemizdeki insanların çoğunluğunun çarşaflı olduğu ima edilmek isteniyorsa bu görüş bütünüyle yanlıştır.

Deniz Baykal çarşaflı kadınlara CHP rozeti takarken Atatürk’e ve Atatürk devrimlerine ihanet ettiğinin bilincinde miydi?

Eğer bilinciyse AKP’den ne farkı kalmıştı?

Bu davranış biçimi ile CHP oy mu kazanır, yoksa oy mu kaybederdi?

CHP Atatürk devrimlerine bağlılığını kanıtlamış ve buna bel bağlamış insanların partisiydi.

Şimdi bu davranışa neden gerek duyulmuştu?

Yıllar yılı rakip partilerin dinsiz parti istismarından kurtulmak mı istiyorlar?

Eğer öyleyse CHP’ye bu damgayı vuranlar, seçim kampanyalarını buna göre yürütenler başarılı olmuş, parti gericiliğin, çağdaşlaşamamamın simgesi kara çarşafa kucak mı açıyor? Oysa CHP Allahsız, dinsiz bir parti değildi. Şimdiye kadar yürüttüğü politika din üzerinden siyaset yapanlara karşıydı. Din üzerinden siyaset yapanların simgeleştirdiği türbana karşıydı. Çağ dışı kıyafete karşıydı. Bunu topluma bir türlü anlatamadılar. Üzerlerine yapıştırılan bu haksız yaftayı bir türlü silip atamadılar. Ona karşı olanlar da cemaat, tarikat ve camilerdeki din bezirgânlarının aracılığıyla bu istismarı çok güzel kullandılar.

CHP’ye gönül vermişlerin tepkili olduğu açıktır. Birkaç gün öncesi Cihangir’de Savoy Pastanesinde otururken iki hanımın konuşmasına ister istemez kulak misafiri olmuştum. Konuşan iki hanım tepkiliydi. Şimdiye kadar CHP’ye oy verdik bu davranıştan sonra ne yapacağız diyorlardı? Ortada Atatürk devrimlerine, cumhuriyete de içten bağlı bir parti göremiyoruz diye yakınıyorlardı. Halkın nabzını tutmanın en iyi yollarından birisi de taksi şoförleriydi. Onlar da Baykal’ın bu davranışına anlam veremiyorlar.

Baykal’ın bu davranışını partisi de benimsemiyor. Çoğu ikiyüzlü değilim, çarşaflı CHP’ye karşıyım diyor... Bazıları da devam et diyerek Baykal’a gaz mı veriyor?

Kısa bir süre öncesi Nazlı Ilıcak’ın TBMM’ne elinden tutarak türbanlı Merve’ye Bülent Ecevit’in yerinde tepkisi hala unutulmamıştı. Bazıları balık hafızalı olsa bile...

Bu olaya en çok tepki gösterenlerin başında Cumhuriyet mitinglerinin önde gelen isimlerinden İstanbul Milletvekili Necla Arat’tan geldi;

“CHP seçmeninin yıllardır inandığı değerlere karşı bir tutum. Buna tabanımızdan çok tepki geldi. Biz yıllardır belli bir görüşü savunduk. Bu görüşlerimizi sürdüreceğiz.”

Onun yanı sıra Deniz Baykal’ın parti içerisindeki muhaliflerinden CHP’li Haluk Koç;

“Kara çarşafı dekor yaparak verilmek istenen mesaj, partinin kimliği ile ne denli uyumludur? Bu görüntü eşliğinde ve tüm bu gelişmeler dikkate alındığında yapılmak istenen program ve tüzük değişikliklerinin örgütümüzü ve kamuoyunu yanıltmaya dönük ve göstermelik bir çabadan öteye anlam taşımadığı da açıktır.” diyor...

Ne gariptir ki; Baykal bu davranışına tepkiler yurt dışından, yabancı basından da geldi:

İngiltere’nin Daily Mail gazetesi:

“Kadınların asırlardır çarşafın arkasında hapsolduğu bir ülkede onları özgürlüklerine kavuşturdu. Atatürk’ün sıkça tekrarladığı hayattaki amacı; halkımın ayakları yere sağlam basıncaya kadar medeniyete giden yolda onların elinden tutup öncülük etmek. Bunlar sağlandıktan sonra kendi kendilerini seçip yönetebilirler.”

İngiltere’nin Daily Sketch gazetesi;

“ Avrupa’nın kısa zamanda hayret duygusuna dönüşen kahkahalarının ardından, fesi kaldırdı ve bütün bunların içinde en cesur hamle olarak da kadınları, yüzyıllardır süren baskıcı geleneklerden kurtararak özgürlüklerinin kazanmalarını sağladı.”

Bu ve buna benzer tepkiler, Baykal’ın partisine danışmadan bu davranışı sergilediğini gösteriyor. Bu arada bazı yalakalar da ortaya çıkarak; tepkili olanların torbadan çıkmış milletvekilleri gibi CHP’ye yakışmayan sözleri ise siyasetin çirkinliğini sergiliyor. Kısacası lidere kul köle olacaksın, o ne derse onu benimseyecek, arkasında duracaksın...

Siyasetimizin acayipleştiğini, liderlerin bir bakıma diktatörlüğe heveslendiğini, kendilerini padişah veya haneden gibi hissettiklerini görmüyor muyuz?

Her hafta TMMM gruplarında yapılan, rakip liderlere yönelik suçlamaları siyaset yaptık sanıyoruz. Bunun adına da demokrasi diyorlar. Kuşkusuz, kendilerine göre demokrasi!..

Liderlerin yaptıkları konuşmalar daha önce parti içerisinde konuşup, tartışılıp, karar bağlanmış mı?

Hiç sanmıyoruz.

Ne acı!..

Büyük Atatürk’ün kurduğu CHP, AKP’nin zayıf karnı olan bazı yolsuzluk dosyalarını Kemal Kılıçdaroğlu ile gündeme taşımıştı. Yaklaşan genel seçimlere de büyük bir ivme kazandırmıştı. Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu belgeli dosyalarla partiye kararsızların da oyunu katmıştı. Ancak Baykal’ın Sultangazi’de çarşaflılara rozet takmasıyla her şey yerle bir oldu...

Ne acı!..

Ne talihsizlik!.. Deniz Baykal’ın CHP’si acaba kendisini hala sosyal demokrat ve Atatürk devrimlerine bağlı bir parti olarak mı görüyor?

Ziyanı yok; CHP’nin alacağı oylar iktidar olmasına yetmesin, oyları yüzde yirmilerde kalsın ama geçmişini, ilkelerini, onurunu zedelemesin. Kaldı ki, liderleri de iktidar olmayı istemiyor. Bu devran böyle gitsin diyor!.. Oysa benim görmek istediğim CHP ilkelerinden ödün vermeyen bir CHP’dir. Onun dışında bir CHP’yi içime sindiremem.

Bu böyle biline!..

Yayın Tarihi : 24 Kasım 2008 Pazartesi 12:04:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
erdal geyikçi(köçek)...! IP: 85.104.113.xxx Tarih : 24.11.2008 12:53:00

merhaba erdem abi..son günlerde chp,ye katılan çarşaflı kadınlarımız tartışılıyor..çarşaflı kadından chp,li olmaz diyorlar..bence türkiye cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan bütün bayanlar,cumhuriyet kadınıdır herzaman söylenen sözler vardır;dini siyasete alet etmeyin derler..chp,nin aklı yeni başına geldi diye düşünüyorum dini yaşıyorlardır ve yaşatıyorlardı;bundan sonrada birazda chp dini siyasete alet etmiş çokmu erdem abi..saygılarımla.erdal geyikçi(köçek)..!


mehmet ersindigil IP: 84.62.56.xxx Tarih : 24.11.2008 17:10:10

Bu güzel yazin icin Tesekkürü bir borc olarak bilirim Hocam.Sagol var ol Hocam deyimlerin cok yerindedir.CHP Baskani sayin baykal,in gayesi üzüm yemek degil bagciyi dövmektir.Yani bu düsüncesiyle Atatürk,ün Partisi CHP yi Laiklikten silip dini politikaya tasiyip Atatürk ilke ve inkilaplarini hice saymaktadir.Zaten bugün Türkiye Cumhuriyetinde,ki Siyasi Politika hep Atatürk,ün Laik Demokrasi sistemini yikmak icin ugrasmiyorlarmi.Bunada Sayin Deniz Baykal oy ranti koparmak icin dahil olmustur.Bakti,ki Atatürk,ün Kurmus oldugu sistem gün gectikce Türkiyede yok olmaya basladi Cikari icin Sayin Baykal Laiklik disina cikip dini siyasetlestirmekle ugrasmaya basladi.Ben hep demistim Siyaset ve Politika benim aklimin almadigi seytani bir oyundan ibarettir.Kendi görüsüme göre yüzde 20 civarinda bir oy potensiyeli vardi herhalde bu hareketiyle sifirlamak istiyor.Evet kara carcafa bürünmüs Hanimlar bence kendilerinin iradesi disinda olmustur.Baski altindadirlar,Bir yandan cehalet bir yandan koca baskisi bir yandan muhalle baskisi var oldugu müddetce gün be gün carcafli hanimlar cogalacaktir.Simdi Laik Türkiye Cumhuriyeti,ni Koruyacak ve ondan baska güvencemiz sigortamiz olmadigina kanaat getirdigim TÜRK SILAHLI KUVVETLERIDIR.Tek korkum Siyasetcilerin cikaracaklari kanun maddelerinde Türk Silahli Kuvvetlerinin yetkilerini kisatmalaridir.Ama eminim,ki Türk Silahli kuvvetlerimiz bu oyuna ayak uydurmiyacaktir.Türkiye ögle bir ucurumun esigine getirilmistir,ki kurtarmak icin hic bir siyasetci yanasmamaktadir.Siyasetciler birbirlerini yermekten baska birsey yapmamaktadir.Vatan durmadan kan kaybediyor umurlarinda bile degil.Siyaset nasil birsey,ki Her gelen gideni aratmaktadir, saygilarimla.


saliha arzu bıçakcı IP: 88.229.121.xxx Tarih : 27.11.2008 02:57:15

Hangi çarşaflı oy verecek merak ediyorum.Ben başörtülü bir insanım herkese inanca ve inançsızlığa kayıtsız şartsız saygım var.Bunu DSP genel başkanı sayın sezer yapsaydı .Komik olmazdı çünkü o insan inançlara saygılı bir kişi ve kimse buradaki çelişkiyi yaşamazdı.Şimdi başörtülü insanları görünce kara kedi görmüş ve hakarete uğramış gibi tepki veren insanlar.Önder Sav'a İTİRAZ EDİP AYIP EDİYON ABİ BİLE DİYEMEMİŞ BİR PARTİ AMAN NETSE...HERKES 29 UNDA GÖRECEK.,,,,