24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

CHP Şimdiye Kadar Ne Yapmış?..

İşler ne zaman sarpa sarsa hemen geçmişe dönülür, gündemi değiştirmek için senaryolar ortaya atılır, bu da yeterli olmazsa cumhuriyetin ilk yarısından bir şeyler bulmaya çalışılır, bazı kurumlar, kişiler suçlanır, yargı birbirine düşer!.. Nedense günah keçisi gibi suçlamaların önceliğini ya yeri doldurulamayan İsmet İnönü ya da CHP alır!... Oysa bu tür suçlamaları yapmadan önce o dönemin içeride ve dışarıda gelişen olayları ve tarihi bilinmelidir.

Ama nerde?

Kim okuyacak kim öğrenecek? Kulaktan dolma, derme çatma bilgilerle yasak savmak, ileri geri konuşmak çok daha kolay!..

Son zamanlarda CHP’nin kuruluşundan sonraki dönemlerle ilgili suçlamalar yine gündeme taşındı. CHP ne yaptı deniliyor ve hemen ardından da CHP’nin tek parti diktatörlüğünde (!) ne yapıldı sorusu ortaya atılıyor. CHP’nin ilk yıllarında dünyanın tüm ülkeleri II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrası en zor günlerini yaşıyordu. Avrupa’da faşist rejimler, krallıklar ağırlık kazanmıştı, demokrasinin esamesi okunmuyordu. Bazılarının yeterince bilmediği, anlamak istemediği İsmet İnönü ne yapacaktı? Savaşa girmenin an meselesi olduğu Türkiye’de, okuma yazma oranlarının çok düşük olduğu ortamda, din sömürücülerin fırsat kolladığı, devrimlere karşı olanlarla el ele verip demokrasiye mi gidecekti?

Bilmeyen öğrensin ki, İsmet İnönü, Türkiye’de demokrasiyi başlatan bir devlet adamıdır ve bunun erken bir giriş olduğu 1946 seçimleri ve sonrasında açıkça görülmüştür. Büyük olasılıkla o günlerde toplum yeterince bilinçlenmemiş, eğitimi tamamlanmamıştı.

CHP’ye yapılan suçlamalar birbirini izliyor…

Bu suçlamalar kime karşı yapıyor? Önce bunu bir açıklığa kavuşturmak lazım… CHP’nin tek başına iktidarda olduğu 1923–1950 yılları Atatürk ve İsmet İnönü dönemleridir. O halde zaman zaman yapılan saldıralar Atatürk ve İsmet İnönü dönemi CHP’sine mi, yoksa daha sonraki dönemlerde koalisyon ortağı olan CHP’ye mi?

Bu memlekette dikili bir ağacı var mı? Bu partinin bu ülkeye hiçbir katkısı olmamıştır. CHP iktidarında şu ülkede bir taş üstüne taş kondu mu? Diyenler var… Ardından da biz bu partinin tüm geçmişini biliriz. Hiçbir eseri, emekleri yoktur demekten de kaçınılmıyor…

Tarihe meraklı olanlar, okuyanlar, yazanlar, düşünenler ve o günleri yaşayanlar çok iyi bilirler; Böylesine ithamlara CHP layık değildir. CHP’nin de yanlışları olmuş mudur? Olmuştur. En büyük eksikliği halkın seviyesine inememiş, onları yeterince aydınlatamamış daha doğrusu din sömürüsü(!) yapmamıştır. İyi ki de yapmamış…

CHP 1923–1950 yılları arasında tek başına iktidarda kalmış, CHP’den ayrılanların kurduğu Demokrat Parti döneminin yıkılışından sonra kurulan kısa süreli bir kaç koalisyona katılmak zorunda kalmışsa da icraat yapabilme olanağını pek bulamamıştır.

CHP 9 Eylül 1923’de kurulmuş ve Genel Başkanlığa da 11 Eylül 1923’te Atatürk seçilmiştir. Şimdi CHP ne yaptı suçlamalarına karşı derlediğim bazı bilgilerle yanıt vermek ve yanlış ithamlara bir açıklık getirmek isterim;

13 Ekim 1923’te Ankara başkent ilan edilerek ilk planlı şehir olarak düzenlenmeye başlanmış, 1924’te hilafet kaldırılmış, Tevhid-i Tedrisat (Öğretim birliği ) kabul edilmiş ve ilköğretim zorunlu hale getirilmiştir. Okullarda karma eğitime geçilmiş, Köy Öğretmen Okullarının ilki Kayseri’de açılmış, onu Köy Enstitüleri, Halk Evleri izlemiştir. Ne yazık ki, toplumun kültür düzeyini yükseltmeye çalışan Halkevleri 1951’de Demokrat Parti tarafından kapatılmıştır. Kapatıldığında ise 478 Halkevi ve 4322 Halk Odası bulunuyordu. Halka okuma yazma öğretmek için Millet Mektepleri açılmış ve yaklaşık 3.000.000 kişiye eğitim verilmiştir. Türk Medeni Kanunu kabul edilerek kadın erkek eşitliği ve kadınlara seçme ve seçilme hakkı sağlanmıştır. Türk Kadını seçme ve seçilme hakkını Avrupa’nın birçok ülkesinden önce kazanmıştır.

Osmanlı hükümetinin yabancılara tanıdığı imtiyaz hakları ile yine yabancılara satılan devlet işletmeleri, kurumları yeniden kazanılmıştır. Bunların başında Türkiye limanlarında deniz taşımacılığı yapan yabancılara verilmiş ayrıcalıkları önleyen Kabotaj Kanunu yürürlüğe girerek onlara verilen imtiyaz ellerinden alınmıştır. İzmir Rıhtım İşletmesi, İzmir Havagazı Şirketi, Kozlu Kömür İşletmeleri ile İstanbul Rıhtım Şirketi, Ankara Havagazı Şirketi, İstanbul Elektrik Şirketi, İzmir Telefon Şirketi, İstanbul’da deniz ulaşımını sağlayan Şirketi Hayriye yabancılardan satın alınmıştır. İstanbul’da yabancıların işlettiği tramvay ve tünel, Bursa, Mersin elektrik tesisleri, Adana elektrik şirketi hükümete devredilmiştir.

Gölcük’te ilk tersane, Devlet Demiryolları, Türkiye İş Bankası, Türkiye Merkez Bankası, Türk Tütüncüler Bankası, Eskişehir Bankası, Türkiye Sanayi Kredi Bankası, Eti Bank, Halk Bankası, Kayseri Milli İktisat Bankası, Emlak ve Eytam Bankası, yerel yönetimlere finans sağlayan Türkiye İller Bankası kurulmuş, İstanbul-Ankara arasında ilk yolcu uçağı seferleri başlamıştır. Türkiye’deki ilk milli sigorta olan Anadolu Sigortası faaliyete geçmiştir. İlk madeni para ile kâğıt paralar, cumhuriyet altını tedavüle girmiştir. Osmanlı döneminde köylülerden alınan Aşar Vergisi kaldırılmıştır.

Kültür ve eğitim yönünden Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Milli Sahne olarak tanınan Devlet Tiyatroları açılmış, arkeoloji kazıları başlamış, Eski Eserler ve Müzeler Müdürlüğü, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Bergama müzeleri başta olmak üzere çeşitli illerde müzeler açılmıştır. Bilimsel kişileri bir araya getiren Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu kurulmuştur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, CHP yönetiminde fabrikalarla atölyelerin kurulduğu da inkâr edilemeyen gerçeklerdir. Bunların başında demiryollarının gereksinimini karşılayan Eskişehir Cer Atölyesi, Eskişehir’de Uçak Bakım İşletmesi, Eskişehir Şeker Fabrikası, Eskişehir İspirto Fabrikası, Kayseri Motor Fabrikası (Demokrat Parti tarafından 1950’de kapatılmıştır), Sivas Demiryolu Makineleri Fabrikası, Adana Mensucat Fabrikası, Alpulu Şeker Fabrikası, İstanbul’da inşaat demiri üreten ilk haddehane, Bakırköy Çimento Fabrikası, Bünyan Dokuma Fabrikası, İstanbul Bomonti’de Türk Mensucat Fabrikası, Gaziantep Mensucat Fabrikası, Paşabahçe Rakı ve İspirto Fabrikası, Mecidiyeköy Likör ve Kanyak Fabrikası, Diyarbakır Tekel Rakı Fabrikası, Keçiborlu Kükürt Fabrikası, Turhal Şeker Fabrikası, Isparta Gülyağı Fabrikası, Bursa Merinos Fabrikası, Bakırköy Sümerbank Bez Fabrikası, Nazilli Basma Fabrikası, Gemlik Suni İpek Fabrikası, Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası, Zonguldak Türk Antrosit Fabrikası, II. Dünya Savaşı yıllarında son derece önemli olan Ankara Mamak Gaz Maskeleri Fabrikası, Ankara Çimento Fabrikası, İzmit’te kâğıt üretimi yapan SEKA, Karabük Demir Çelik İşletmeleri, Ayancık Kereste Fabrikası, Bursa Süttozu Fabrikası gelmektedir. Kuşkusuz, bu iş yerlerinin açılmasıyla da işsizlik sorunu büyük ölçüde çözülmüştür.

Onuncu Yıl Marşında belirtildiği gibi önce Osmanlı devletinin yabancılara imtiyaz tanıdığı mevcut demiryolları devlete kazandırılmış, ardından Türkiye’nin büyük bölümlerine yeni demiryolları döşenmiştir. Anadolu Demiryolu Şirketi yabancılardan satın alınmış; Anadolu-Bağdat; Mersin-Tarsus; Yenici-Mersin; Mersin-Adana, Samsun-Çarşamba; Bandırma-Menemen-Manisa; İzmir Kasaba (Turgutlu); İzmir Basmahane-Afyon, İstanbul-Edirne; Toprakkale-İskenderun; Aydın demiryolları yine yabancılardan satın alınmış, Haydarpaşa-Eskişehir-Konya; Ankara-Kayseri, Samsun-Havza-Amasya; Amasya-Zile; Kütahya-Emirler; Ankara-Sivas; Kayseri-Sarkışla; Bursa-Mudanya; Gölbaşı-Malatya; Samsun-Sivas; Sivas-Erzincan; Kütahya-Balıkesir; Ulukışla-Niğde-Kayseri; Adana-Fevzipaşa; Fevzipaşa-Ergani-Diyarbakır-Kurtalan; Diyarbakır-Cizre; Afyon –Isparta ve Zonguldak-Kozlu demiryolları yapılmıştır. Cumhuriyetin ilk on beş yılında 3.000 km demiryolu döşenmiştir. Bu arada demir konstrükyonlu demiryolu köprülerin yanı sıra Türkiye’nin ilk betonarme köprüsü Menderes Nehri üzerinde yapılmıştır.

Danıştay, Türk Hava Kurumu (Türk Tayyare Cemiyeti), Türk Kuşu, Anadolu Ajansı, bugün büyük bir bölümü kemirilen Gazi Orman Çiftliği, Tarım Satış Kooperatif, Ankara ve İstanbul Radyoları, Ankara Numune Hastanesi, Haydarpaşa Numune Hastanesi, Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü, elektrik, hidroelektrik santralleri, Çocuk Esirgeme Kurumu, Devlet Hava Yolları, Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Ankara Devlet Konservatuarı, Yüksek Ziraat Enstitüsü, Kömür İşletmeleri, Devlet Üretme Çiftlikleri, Fiskobirlik, Garp Linyitleri, Türkiye Zirai Donatım, Et Balık Kurumu Türk ekonomisine, sosyal yaşantısına, hukukuna büyük katkısı olmuştur.

Hepsinden önce de bugün Avrupa Birliği’ne girebilme uğraşı veren, olumlu sonucun alındığı söylenemeyen topluluğun en erken kuruluşu olan Milletler Cemiyetine Türkiye 1932 yılında üye olmuştu. Kuşkusuz bunda Atatürk’ün kişiliğinin büyük payı vardı.

Ne yazık ki, günümüzde tek parti diktatörlüğüyle suçlananlar, hiç yoktan Türkiye’yi böyle kurarak yüceltmişlerdir. Ya onlardan sonra gelerek demokratım diyenler ne yaptılar?

Sanırım sorun da buradan kaynaklanıyor. İktidar olduğu dönemlerde CHP sosyal hukuk devletini, çağdaşlığı, uygarlığı, insan haklarını, laikliği Türkiye’de uygulamıştır. O günün zor koşullarında Cumhuriyet devrimlerini yaparak Türkiye’yi çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarmıştı…

Ne yazık ki, yukarıda kısaca değinmeye çalıştığım cumhuriyetin ilk yarım yüzyılında kurulan kurum ve işletmeler ve onların dışında kalanlar ANAP döneminden itibaren özelleştirme ismi altında geniş arazileriyle birlikte satılmış, sonrada yeni sahiplerince yabancılara devredilmiştir.

Türkiye özelleştirme adı altında yapılan satışlardan kâr mı yoksa zarar mı etti? Başka bir deyişle bunlardan kazançlı çıkanlar oldu mu? Türkiye’nin büyük sorunu işsizlik bu kurumlardan çıkarılanlardan mı kaynaklandı?

Kuru sıkı atmakla bu işler olmuyor, basit bir tabirle güneş balçıkla sıvanmıyor…


erdemyucel2002@hotmail.com

 

Yayın Tarihi : 19 Şubat 2010 Cuma 12:45:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet E IP: 84.62.53.xxx Tarih : 19.02.2010 18:24:06

Hocam sag,ol var,ol,Ellerine yüregine kalemine saglik.1923 te kurulan ve Mustafa Kemal Atatürk,ün Baskanlik ettigi CHP yi cok güzel bir sekilde dile getirdigin icin tek kelime ile takdire sayan bir tarih yazisi olmustur.Yüregine saglik.Bu durumda 1923 -1950 tarihlerinde Türkiye,nin neyi var hepsi CHP,sinin eseri demektir.Dikili Agacindan tutup üc tarafini saran denizleri,de bunun dahilindedir.Bu güzel yazina yazacak baska yorum bulamiyorum kalemin daim olsun saygilarimla.


Gökhan IP: 88.240.65.xxx Tarih : 19.02.2010 21:36:21

Sayın yücel,  ellerinize sağlık, altına imza atılacak tespitlerde bulunmuşsunuz. CHP iktidarının bittiği 1950 den sonra yapılanlar, ülkeyi Kemalist devrimlerden adım adım geri götürmekten başka birşey değildir.Teknoloji ilerledi ama iş yok, eğitim  sakat, ulusal çıkarlar gözetilmiyor,yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız israf ediliyor ya da küresel şirketlere peşkeş çekiliyor.Bütün bu olumsuzlukları yapan CHP değil ama ha bire CHP ye yükleniliyor.Çünkü emperyalist patronlar ülke içindeki liberallere ve cemaatlere öyle emir vermiş. Amaçları son ulus devlet olan Türkiye Cumhuriyeti ni parçalamak ve ortadan kaldırmak. CHP olduğu sürece  amaçlarına ulaşamayacaklar.