17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

CHP’de kaynayan kazan

CHP iktidar olmak istiyor mu, istemiyor mu?

CHP sürekli seçim kaybediyor ve iktidar olamıyor. Kurultay ve yönetim kavgalarıyla, iç çekişmelerle, gündemi işgal ediyor. Yanılmıyorsam 1980 sonrası sürekli kurultaylar yapılmış, partinin önemli isimleri dışlanmış, o günden bu yana hiçbir sorun da çözülememiştir.

Siyaset tarihinde, içeride ve dışarıda hiçbir iktidarın üç dönem ve sonrasında iktidarda kaldığı görülmemiştir. Türkiye bu tanımlamanın dışında kalan bir ülkedir. AKP 2002’den bu yana iktidardadır ve önümüzdeki seçimi de kazanacağı açıktır. Nitekim son yapılan anketlerden birisinde, AKP’nin %49,9’luk rekorunu %54’lere taşıdığını, MHP ve CHP’nin oylarında azalma olduğunu göstermiştir. Bunun pek çok nedeni var ancak en büyük etken muhalefetin son derece zayıf ve iktidar olmayı istememesidir. Seçmenlerin çoğunun belirli bir eğitim düzeyine ulaşamadığını söyleyenler olsa da bence bu yanlış bir tanımlamadır. Halkın içerisine inebilmek, onlarla bütünleşmek ve doğruları anlatabilmek... Sanırım meselenin özü de burada yatıyor.

CHP, Baykal döneminde olsun, Kılıçdaroğlu döneminde olsun bunları yapabildi mi?

Siyaset tarihinde, daha doğrusu demokrasilerde, seçimlerde karizmatik liderlerin partilerinin öne çıkmasında, seçim kazanmasında büyük payları olduğu açıktır. Geçtiğimiz yüzyılda dünyayı sarsan liderleri seçen toplumların eğitimsiz veya cehaletinden söz edilebilir mi? Ülkelerinde istikrarın gelmesini, refah düzeyinin artmasını bekleyen toplumlar, olası tehlikeleri göremeyerek kayıtsız şartsız liderlerin karizmatik görünümlerinden ve hitabet yeteneğini çok iyi kullanmasından etkilenerek onları yönetime getirmişlerdi.

Ülkemizin siyaset arenası, Salı günleri mecliste yapılan ve bazılarımızın televizyonlardan izlediği grup toplantılarında şekilleniyor. Bu grup toplantılarının topluma ne gibi faydalar sağladığını da bir türlü çözmüş değilim. Siyası partilerin liderleri, birinin söylediğine anında yanıt vermeyi siyaset yapmak sanıyorlar. Bir kavga, bir söz düellosu sürüp gidiyor... İzleyenler de benim liderim seninkinden iyi, bak ne güzel konuşuyor demekle yetiniyorlar. Çocukluk günlerimizde, çok sık kullandığımız; benim babam senin babanı döver sözüyle eşdeğer!.. Sandık başına gittiklerinde de ona göre oylarını kullanıyorlar.

Kısacası alan razı satan razı!..

Türkiye’nin yer aldığı Ortadoğu, Kuzey Afrika ve İran gibi ülkelerde önümüzdeki günlerde birçok olayın patlak vereceği açıkça görülüyor. Türkiye de bu karmaşanın ortasına sıkışmış durumdadır. II. Dünya Savaşını yeterince incelemiş olanlar bileceklerdir; artık İsmet İnönü gibi bir siyasetçimiz de yok… Bu nedenle olası bir badireden yara almadan sıyrılabilmemiz çok zor…

Saddam öncesinde Turgut Özal’ın bir koyup beş alalım politikası da unutulmamalıdır(!). Sonunda Saddam devrilmiş, Irak işgal edilmiş, Türkiye’nin ise havasını alması bir yana, PKK sorunu ile baş başa bırakılmıştı.

Türkiye’yi önümüzdeki günlerde içeride ve dışarı da zor günlerin beklediği son derece açık… Bazılarına göre umutların CHP ve MHP muhalefetine bağlı olduğu düşünülüyorsa da ben buna pek değil, hiç inanmıyorum.

Genel Başkan değişimiyle CHP’nin bu günkü tutumu, partinin daha güçlü olacağını ve iktidara yürüyeceğini sananları üzüyor. Son seçimde öncekilerden biraz daha fazla oy almasına rağmen iç çekişmeleri bir türlü sona erdirilemedi. Oysa 12 Haziran seçimlerinde CHP’nin ve tek başına mitinglere katılan Kılıçdaroğlu’nun başarısız olduğunu söylemek yanlıştır. Kısacası yeni Genel Başkan, partisinden yeterli desteği alamamasına karşı yine de elinden geleni yaptı.

Partisine hâkim olamayanlar, demokrasiyi gerçekleştiremeyenler iktidar olabilir mi?

Önümüzde yerel, ondan bir süre sonra da genel seçimler var. Mecliste yeni anayasa tartışmaları, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve bir de ufukta bir başkanlık sistemi görülüyor.

CHP bütün bunlara karşı hazırlıklı mı?

Kılıçdaroğlu bununla ilgili politik stratejisini belirledi mi?

İlkeleri nedir?

CHP’yi ağır, hantal yapısından kurtarıp, halkın karşısına karizmatik bir lider olarak çıkabilecek mi?

CHP’nin şimdi bunları düşünecek zamanı da yok. Salı günleri yapılan grup toplantılarındaki kavgalar dışında, her şeyi bir yana iterek, önümüzdeki günlerde yapılacak tüzük kurultayı ile meşgul.

Tüzük kurultayı beklenmedik anda olağanüstü genel kurultaya dönüşebilir mi?

Muhaliflerin tüzük değişikliği yapıldıktan sonra genel kurultay isteyip istemeyeceklerini şu anda kestirmek biraz zor. Parti içerisindeki muhalefet yönetime destek olacağına sürekli köstek oluyor. Böyle olunca da iktidara gelmeyi istemiyor, partinin kemikleşmiş oyları bize yeter düşüncesiyle çekişmelerle günlerini gün ediyorlar…

Baykal ekibi ağırlığını koyarak partinin başına geçebilir mi? Yeni bir lider ortaya çıkar mı?

Merak edilen CHP sosyalist bir parti mi yoksa sosyalizm maskesi altında liberal veya kapitalist düzen yanlısı mı?

CHP tüzüğünde anti demokratik maddelerin olduğunu Kılıçdaroğlu’nun kendisi de kabul etmişti. Kurultay öncesinde delegelerin tutumunun ne olacağı da netlik kazanmış değil.

Kılıçdaroğlu’na haksızlık edilmemelidir. Genel Başkan oluşundan bu yana parti içerisinde, alttan alta sürekli bir muhalefetle karşı karşıya kalmıştır. Önceki yöneticilerin uzantıları her fırsatta Kılıçdaroğlu ekibinin önünü kesmeye çalışmışlardır. O da buna karşılık güçlü bir kadro kuramamış, öne çıkanları saf dışı bırakmıştır. Son seçim öncesinin bazı ağır topları harcanmamalıydı. Süheyl Batum’dan, Mustafa Sarıgül’den, Fikri Sağlar’dan, Ercan Karakaş’tan, daha doğrusu en deneyimli eski CHP’lilerden yararlanılmalıydı. Bunu söylerken fosilleşmiş olanları, masa başında işi yürütmeye çalışanları kastetmiyorum.

Kılıçdaroğlu parti yönetimindeki bazı kişilerin etkisinde mi değil mi o da tam netlik kazanmış değil…

Tüzük kurultayı öncesinde, şimdilik genel başkan adayı yok deniyorsa da sürpriz isimlerin ortaya çıkması da olasıdır.

Meşhur sözdür burası Türkiye, her şey olabilir.

Baykal’ı çekilmeye mecbur eden kaset skandalında dış güçlerin ne derece payı olduğu elbet bir gün ortaya çıkacaktır. Partiyi yıllar yılı iktidara taşıyamayan, halka yeterince inemeyen Baykal ekibini tasfiye etmek yerine onlardan yararlanmanın yolları aranmalıydı. CHP’nin tüzük kurultayı partinin iktidar yolundaki son şansı olduğu görülmeli, delegeler de ona göre davranmalıdır. Sürekli seçim kaybederek muhalefette kalan bir parti gelişim gösteremezse gün gelir bugünkü yerini de terk etmek zorunda kalır. Matematiksel olmasa bile siyasetin kuralı bunu gösterir.

CHP bütün bunları göz önüne alarak, öncelikle parti içerisinde kavganın neden bitip tükenmediğini araştırmalı ve ona göre seçime yönelik projeler üretmelidir. Her şeyden önce kendisine bel bağlayanlara güven verecek yolda yürümelidir.


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 10 Şubat 2012 Cuma 00:02:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 88.240.43.xxx Tarih : 10.02.2012 10:25:24

Kılıçdaroğlunun değişim isteğine karşın oy artıışının umut vermemesi bir ara eski kadro ile uzlaşma yoluna gitmeye kalkışından oldu. Radikal  bir reform yanlısı çok değerli genç bir zihin Enver Aysever tasfiye edildi. Gerçi CHP tabanı da homojen değil; reformu özleyenler varken önemli bir kesimi faşizan tutumda... Örneğin benim seçim bölgem İstanbul 1. bölge CHP kalesi iken son seçime kadar buradan hiç mesabesinde oy alan MHP oyunu % 5'in üzerine çıkardı. Kurultayda yapılması gerekli olan kesin bir ideolojik kırılmayı göze almak. Belki bunun ilk etkisi olumsuz görülebilir ama gerçek bir sosyal demokrat kimliği kazandıkdan ve azınlıklara bakışını ıslah ettikden sonra iktidarın zaafları belirginleştikçe Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu  kökleşmiş bir parti olarak hamle yapma umudu verebilir. Ama bu arada bocalamış Kılıçdaroğlunun tavrına ve tutucu kesimin diş göstermesine bakılırsa bakılırsa ciddî bir hamlenin yakın olduğu görülmüyor.  


K. Mükremin BARUT IP: 78.163.243.xxx Tarih : 10.02.2012 18:29:58

YILMAZ HOCAM SİZ ÖĞRETTİNİZ.  Aşağıdaki cümleniz beni aydınlattı. Gerçekten bilmiyordum.

"Hâlbuki banknot yasası, basılacak banknotların üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının portresinin bulunmasını gerektiriyordu.  Yasaya göre yeni basılacak banknotlarda İnönü'nün olduğu gibi, Celal Bayar portresi de yer alabilirdi. DP iktidarı, olayı istismar etmiş, yasayı banknotlar üzerinde yalnızca Atatürk portresi bulunacak şekilde değiştirmiştir."

Sizin ve sayın Teoman Törünün cümlelerini topluyorum. Keşke biraz ülke tarihi ile ilgili gerçeklere değinseniz. Yukarıda yazdığınız cümleyi kimin önüne koysanız kabullenir. Çünkü allahın bir kulu çıkıp da, bunu bu şekilde anlatmadı.  Bu yapılmayınca karşı tezi savunanlar ötesinden berisinden alarak haklı duruma geçiyorlar. Ya da millet öyle sanıyor. Tekrar teşekkürler K. Mükremin BARUT


Yılmaz Ergüvenç IP: 78.176.111.xxx Tarih : 10.02.2012 16:01:44

Fikirlerine değer verdiğim bir arkadaşımın yorumunda adı geçen bir olayı açıklığa kavuşturmak istiyorum. Atatürk'ün ölümünden sonra basılan banknotlarda İnönü resminin kullanılmasını DP iktidarı istismar etmiş, halka İnönü'nün psikolojik hırsı olarak lanse etmiştir. Hâlbuki banknot yasası, basılacak banknotların üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının portresinin bulunmasını gerektiriyordu.  Yasaya göre yeni basılacak banknotlarda İnönü'nün olduğu gibi, Celal Bayar portresi de yer alabilirdi. DP iktidarı, olayı istismar etmiş, yasayı banknotlar üzerinde yalnızca Atatürk portresi bulunacak şekilde değiştirmiştir. Hâlbuki bu yasa, örneğin ABD'nin Dolar üzerinde sadece Washington portresi olacak demesi kadar gereksiz bir yasadır. Bütün mesele, sonradan Menderes'e de intikal eden İnönü-Bayar kişisel çatışmasından kaynaklanıyor. Bayar, İnönü'yü kamuoyundan silmek için çareyi Atatürk'ü her konuda tabu durumuna getirmekte aramıştır.  Bunun çok misalleri vardır. İnönü hakkındaki diğer isnatlar, temelinde ekonomik kabullerin yattığı, doğruların yanında çok yanlışların da yapıldığı, çok nedenli,  ancak bu yorumun kalıplarına sığmayacak kadar geniş konulardır. NOT: Yanlış anlaşılmasın, ben İnönü'cü de değilim, CHP'li de değilim. Sadece tarihe meraklı ve hakikati arayan sıradan biriyim.


K. Mükremin BARUT IP: 78.163.243.xxx Tarih : 10.02.2012 02:59:44

Erdem Üstadım,
“Nitekim son yapılan anketlerden birisinde, AKP’nin %49,9’luk rekorunu %54’lere taşıdığını, MHP ve CHP’nin oylarında azalma olduğunu göstermiştir” diyorsunuz. Gerçek bilim insanları işleri gereği, köşe yazarları ise halkının sesi olmak adına objektif, yani yansız olmak zorundadırlar.

Adil Gür’ün yazısı hala yan sayfada duruyorken, Allah aşkına siz ne yapmaya çalışıyorsunuz. Adil Gür sizin cümlenize ilaveten BDP’nin oylarının yüzde sekizi aşacağını söylüyor. Siz istatiksel gerçekleri okurunuzla paylaşıp yorum yaparken bunu atlamayı bir etik sorun olarak görmüyorsunuz.

 CHP’ye gelince, boşuna kendinizi yormayın. O partiden ne iktidar olur ne de muhalefet. Bundan yirmi sene sonra, CHP hakkında bu gün yapılan ve yazılanların, boşuna harcanmış zamanlar olduğunu daha net anlaşılacaktır.

CHP'NİN DURUMU GÖRÜLDÜĞÜNDEN DAHA VAHİMDİR.
CHP’ye dışardan destek veren Kent Soylu insanlarımız, onun içinde aktif siyaset yapanların da kendileri gibi, entellektüel ve birikimli insanlar sanırlar. CHP bu bakımdan tam tersi bir yapı gösterir. Düşünün bir kere, çok değil dört sene öncesine kadar, komisyonlarda görev almış, yani siyaseten en politize olmuş arkadaşlar, teknoloji özürlüydüler. Yalvar yakar bilişim teknolojilerine bulaştırmaya çalıştım. Ankara İl örgütü Yerel Yönetimler Komisyonunda; “Arkadaşlar, iletişim için e-posta adresleriniz verin ve YAHOO da bir grup oluşturalım” dedim. İnanın bana, elli kişiden e-mail adresi olan on kişi çıktı. Eh eldekiyle yetinelim dedim ve grup yaptım. On kişinin ise sadece beş kişisi günlük olarak e postalarına bakıyordu. Bunlar size konu dışı gibi görünebilir. Bu partinin tepeden tırnağa kendisini dönüştürecek bir reforma ihtiyacı var. Bu parti halkçı da değildir. Tek parti döneminden beri halaka yaptığı zulüm bilinmektedir. Ancak  o dönemi yaşamış kuşakların ayıklanmasın ile ,CHP lehine bir şans doğabilir.

Çok daha vahimi, seçim döneminde yüzde yetmişi asılmadan çöpe atılan propoganda malzemelerinin mali harcamaları hiç bir zaman şeffaf olmamıştır.

Siz, İnönüyü yeni kuşaklara anlatırken, İkinci Dünya savaşı sonunda, savaşa girmeyen ülkeler alabildiğine zenginleşmişken, Türkiyenin neden fakir kaldığını anlatın. Amerika ile yapılan ikili anlaşmaları ne olur bir okuyun. Edebimizden bu anlaşmalar vatana ihanettir demiyoruz ama diyenler var. İnönü’nün emriyle Osmanlı’nın mali arşivini neden ham kağıt olarak Bulgaristana satıldığını söyleyin. Dersim katliamının arkasında kim vardı? Bunu siz yazar büyüklerimiz deşifre etmez ise kim edecek? Atatürk’ün ölümünden sonra, tüm paraların üzerinden onun resimlerini kaldırıp, kendi resimlerinin koydurmasının arkasındaki psiko parametre neydi, bunu söyleyin.

Değerli üstadım tabular yıkılırken, eski ezber üzerinden gidenler fena halde enkazın altında kalırlar. Yeni bir dile ihtiyacımız var. Objektif özeleştirinin, barışın ve demokrasinin diline.
Bakın; başbakan müslüman bir gençlik yetiştireceğiz derken, bunun karşıtının da tinerci gençlik olduğunu söylüyor. Ana Muhalefet partisin burada çıkıp tam da şunu söylemesi lazım: ”Türkiye’de müslüman olmayan yüzlerce gencimiz var. Bunların hepsi tinerci mi oldu?”  Ama anamuhalefet partisi enerjisini kendi içinde tüketmekle meşgul. Siz ve ben ise hala CHP’den bir Ana Muhalafet çıkıp çıkmayacağı konusunda kendimizi tüketiyoruz.K. Mükremin BARUT  


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.2.xxx Tarih : 10.02.2012 14:24:06

Hocam ellerine saglik"Konu CHP si olunca apayri bir konum ortaya cikmistir. Dost aci söyler misali ile yola cikarak bende kendi bilgi ve fikirlerimi aktarmak istiyorum.Ulu önder Mustafa Kemal Atatürkün mirasi olan CHP si ne yazik,ki yeni ve eski tüm yöneticilerini alassagi etmek gerekiyor.Alti kolun ayri ayri anlamlari vardir,Oysa simdiki ve daha önce olan yönetimler hic biri bu alti kola riayet etmedigi gibi tek tek parcalara ayirmak istiyorlar.

Kendi sahsi görüsüm,Türk Halkinin %70 CHP ye gönül vermis bir Halktir.Yapilan yanlis politika ve yöneticilerin egoist yönetimleriyle,Halk hakli olarak arayis icine girerek baska partilere yönelmistir.Bu yanlis yönetimin yapilmasindan dolayi Atatürk,ün genclige hitabesi bile ortadan kaldirilmak isteniliyor.Cünkü yeni ve eski yönetim hicbir zaman iktidar olma hevesinde degildir.Ortaligi karistirmak icin siyaset yapmaktadirlar.

El vicdan deyip Türkiye,nin ilk partisi olan,CHP bu duruma düsecek bir parti,mi.Opjektif gözle bakildiginda,Halkin nefretini almaya baslamistir.Günü kurtarma politikasi yapan CHP yöneticileri,ne yazik,ki bu partiyi tüketmek üzeredirler.ve inanyorum bugün secim olsa baraji bile asamiyacak durumdadir.Oysa Halk genc dinamik caliskan bir yönetici grubu arayis icindedir,bu tabu yikilmak zorundadir.

Türk Halki hep takipte,Tüm CHP kaleleri denilen yerler yavas yavas degil hizli bir sekilde yikilmaya ve tükenmeye yön verilmistir.CHP ye gönül veren diger secmenler korku icindedirler.kimliklerini bile gizlemeye baslayanlar vardir .isimi kaybederim korkusu vardir.simdi kavgayi birakip, ya hepsi istifa edip CHP den farakat etsinler,yada Allah bir bildikleri gibi tüm güclerini bu partiyi kurtarmak icin cani gönülden calismalari gerekir,ve iktidar olacagiz sloganlari ile Halkin icin,de olmalari gerekir saygilarimla.


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 10.02.2012 10:57:09

Son kale de elden gidiyor bu kalede chp"nin trakya kalesi buda gittimi vah vah  (neden trakya chp"nin kalesidir izahi uzundur es gecelim) yillarca Sayin baykalin basta kalmasi chp ye basari gelmemistir sayin ecevitin sol partiye onur baskani olmasi gerekirken solu parcalamasi ayri bir parti kurmasi chp"ye iyi sonuc getirmemistir sayin baykalin hayirli bir sekilde ayrilmamasi ecevit benzer bir parelellikte ayrilmasi hem kendine hem chp" iylik getirmemistir buna parelel daha kuvvetli yeni partiler cikmis bu cikislari görememislerdir hep böyle gidecek sanmislardir Atatürkten miras kalmis bir mirasi zengin bir kisinin miras kiymeti bilmeyen ogluna biraktigi bu mirasi batiran gibi olmustur simdi olan olmus demeli bu isi nasil hal etmeli yollarini chp "nin bulmasi gerek a-solun tek cati altinda toplanmasi (kilicdaroglu ilk geldiginde sarigül rahsan ecevit buna yanasma birlsme sözleri vs oldu sonra tirsss oldu neden olmadi ben orda yoktum bilmem ama bunu kilicdaroglu sicagi sicagina basarmaliydi   b- basin degismesi gerek  sayin kilicdaroglu geldi basari baykala göre biraz iyi geldi biraz iyilik bir sey ifade etmez Birazda kisisel alin yazisini düsünmek gerek bu adam ilerde türkiye baskani olacak v.s alin yazisi bu gidisatla var demek zor "ön yargi olarak bu yazi kilicdaroglunda görünmedi görünmüyor "önümüzde zaman var bu zaman icinde bu yeni yüzü kisiyi bulmak var bununda bulunmasi icin sen git olmadi öteki gelsin calismalari olmali bu kisi geldiginde otamatikman adam olacak cocuk bilmem neyinden bellidir sözümüzü hatilatacak simdiki gibi zorla güzellik  olmaz geri dönük kisilerde gri geri bu hic aranmamali atatürkün dedigi söz hatirlanmali ileri kim demis atatürk demis ne demis ileri ileri demis