24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Çok Şükür; Anayasa Paketi Açıklandı!..

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Gulyabani” isimli mizah ağırlıklı romanında hayali bir gulyabani etrafa korku salar, “çıkayım mı” diye seslenirdi… Ne alaka demeyin ama nedense Hüseyin Rahmi’nin bu romanı bana anayasa taslağını anımsattı. Uzun süredir, açıklanacak açıklanıyor denilen, içerisinde ne olduğu bazılarının merak ettiği bazılarının da hiç umursamadığı anayasa taslağı nihayet ortaya çıktı. Öncelikle görüşleri alınmak üzere siyasi partilere gönderildi; Meclis Genel Kurulundan yeterli sonuç alınamazsa referandum yapılarak halkın oyuna başvurulacakmış!..

Anayasa, devletin şeklini, devlet organlarının yapısını, örgütlenişini ve işleyişini belirleyen, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkileri düzenleyen temel yasaya verilen isimdir. Eskiler buna Kanunuesasî veya Teşkilatı Esasiye Kanunu derlerdi. Anayasa ile ilgili olarak hukuk fakültelerinde Anayasa Hukuku dersleri verilmektedir. Yasaların anayasaya uygun olup olmadığını da Anayasa Mahkemesi denetlemekle görevlidir. Anayasa Mahkemesi çıkarılan bir yasayı veya meclis içtüzüğünü tamamen veya kısmen anayasaya aykırı bulursa onu engellemekle yükümlüdür.

Anayasa sözcüğünün ortaya çıkışı çok eskilere iner. İlk kez Antik Çağ düşünürlerinden Aristoteles “Politika” isimli eserinde anayasa sözcüğüne yer vermiştir. Aristoteles’e göre Anayasa devletin özüdür, devlet yönetimindeki güçler üzerinde düzenleyici etkisi vardır. XVII-XVIII. Yüzyıllarda Charles de Montesquieu, Thomas Hobbes,, John Locke, ve Jean-Jacques Rousseau gibi düşünürler dünyanın gelişmiş ülkelerindeki modern anayasa temellerinin atılmasına büyük katkıları olmuştur.

Dünyamızdaki ilk yazılı anayasa 1789’da yürürlüğe giren ABD Anayasası olup bugün de kullanılmaktadır. Osmanlı İmparatorluğunda anayasa düşüncesi XIX. yüzyılda başlamış ve birçok sorunlardan sonra Kanunuesasî yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin ilk Anayasası 20 Nisan 1924’de oluşturulmuştur. Bunun ardından 1961 Anayasası ve 1982 Anayasası o günlerin özel koşullarına göre yapılmıştır. Ancak bu anayasaların maddeleri üzerinde sürekli oynanmıştır. Örneğin 1961 Anayasası ile 1982 Anayasası arasındaki 21 yılda, darbe veya hükümetlerin yaptığı değişikliklerle elli dört maddesi değiştirilmiştir. 1982 Anayasası ise bugüne gelinceye kadar geçen 28 yıl içerisinde yirmi beş maddeye yakını değiştirilmiştir. Nedense iktidara gelen her hükümet anayasanın bazı maddelerini çıkarlarına uygun görmemiş, sürekli değiştirme yoluna gitmiştir. Çağdaş devletlere baktığımızda anayasa üzerinde oynayan başka bir ülkeyi bizim dışımızda görebilmemiz çok zordur. Bugün yürürlükte olan ve değiştirilmesi düşünülmeyen Japon Anayasasını II. Dünya Savaşının hemen ardından ülkeyi kısmen işgal eden ABD generali Mac Arthur yapmıştır.

Türkiye neden anayasa ile sürekli oynuyor? Neden iktidarlar öncelikle işlerine gelmeyen maddeleri veya tümünü değiştirmek istiyorlar? Oysa anayasa iktidarların elinde yazboz tahtasına dönüştürülmemelidir.

Sorunun ana noktası da budur…

Yeni bir anayasaya mutlak gerek duyuluyorsa memleketin önde gelen anayasa öğretim üyeleri siyasi bir düşünceden uzak olarak memleket lehine yeni bir anayasa hazırlamalı, bu arada siyasi partiler, Danıştay, Yargıtay, üniversite, asker, iş çevreleri ve sivil toplum örgütleri başta olmak üzere bazı kurumların görüşleri de alınmalıdır. Kısacası böylesine önemli bir çalışma oldubittiye veya ben yaptım olduya getirilmemelidir.

AKP’nin 22 maddelik anayasa değişikliği paketinde her ne kadar sürprizleri bekleyin denilmişse de ortada sürpriz yok… CHP ile MHP daha baştan karşı olduklarını belirtmişlerdi. Onların tutumlarında sürpriz yok. BDP her ne kadar uzlaşma kapısını açık bırakmışsa da barajın %10’dan aşağı çekilmediğini, açılımdan beklediklerinin olmadığını gördüklerinden iktidar partisinin yanında yer alacakları pek sanılmıyor. Bu konuda taviz alıp alamayacakları da bilinmiyor.

Anayasa paketinde tartışmalı maddeler bulunuyor. Bunların başında parti kapatma davalarının açılabilmesi için meclisten izin alınması; Anayasa Mahkemesinin üye sayısının arttırılması; meclisin o kuruma üye seçmesi; Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu üye sayılarının arttırılması; Danıştay üye sayısının 4’den 2’ye düşürülmesi; HSKY’ye Cumhurbaşkanının rektör atamalarında istediği kişiyi, bir oy almış olsa bile seçme hakkının verilmesi, Bakanın yetkisinin genişletilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerden ihraç edilenlere yargı yolunun açılması; 12 Eylül darbecilerine yine yargı yolunun açılması geliyor. Bunun yanı sıra memurlara toplu sözleşme hakkı verilmesine rağmen grev yapamayacaklar… Her seçim öncesi gündeme getirileceği vaat edilen dokunulmazlıkların kaldırılmasından hiç söz edilmiyor…

Anayasa paketine ilk tepki Yargıtay Başkanı ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanından geldi. Düzenlemeler kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı prensiplerine aykırıdır; ciddiyetten uzak bir taslak diye ağır ithamlarda bulundular.

Şimdi ne olacak?

Bağımsızlar ne yapacak?

AKP milletvekillerinin tutumları ne olacak?

Liderlerinin isteklerine yine körü körüne boyun mu eğecekler, yoksa gizli oylama yapılacağından içlerinden özgür iradelerini kullananlar çıkacak mı? Daha da önemlisi önümüzdeki seçimde aday olmaları tehlikeye düşenlerin tutumları nasıl şekillenecek?

İktidar Partisi Meclis’ten istediği sonucu alamazsa konuyu önceden söylendiği gibi referanduma götürebilecek mi?

Referanduma gidilebilmesi için asgari 330 oya gereksinim var. AKP milletvekili sayısı ise 330... İkinci tur oylamada kabul oyları 330’un altında kalırsa paket tümüyle reddedilmiş olacak… İkinci turda teklif 330–366 arasında oy alırsa referandum otomatik olarak gündeme gelecek… 330–367 ve üzerinde kabul oyu alınırsa referandum yolu açılacak…

Referandumdan iktidarın istediği sonuç çıkmazsa bu bir bakıma iktidara güvensizlik olmayacak mı? Böylesi bir durumda hükümeti erken seçime zorlaması da olasıdır. Toplumun çoğunluğu hukukçu olmadığı, iç ve dış siyasetle yakından ilgilenmediği düşünülecek olursa anayasanın değişiklik paketi onlara nasıl anlatılacak?

Kısacası referandum tehlikeli bir konu…

Türkiye’de işsizlik, geçim bunalımları, çeşitli açılımlar!.. Onlar bir yana asıl sorunumuz yeni anayasa yürürlüğe girecek mi girmeyecek mi? Her şeyi bir yana bırakıp yapacağımız en iyi iş anayasayı tartışmak olacaktır!... Ondan bir sonuç alamazsak Bursaspor şampiyon olur mu olmaz mı diye tartışalım…

Tartışalım dertlerimizi unutalım!...


erdemyucel2002@hotmail.com 
 

Yayın Tarihi : 24 Mart 2010 Çarşamba 11:41:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 85.103.90.xxx Tarih : 24.03.2010 15:54:38

Anayasanın değişikliğe gereksinim gösteren ve buna kimsenin itiraz etmediği, fakat hiç bir dönemde revizyona yanaşılmayan temel maddeleri belldir:

1) Seçim barajının düşürülerek parlamentoya tam bir temsil kompozisyonu kazandırılması,

2) Milletvekili dokunulmazlığının sadece Meclisde ifade ettiği düşüncelerle sınırlandırılarak Meclisi kanun kaçakları sığınağı haline gelmekten kurtarmak, 

3)12.Eylûl sorumlulurına takibat masuniyeti kazandran "ek: 15. maddesinin lağv edilerek, suç işlemiş olanları cezasız bırakıp, henüz tesbit edilmeyen olası teşebbüs suçlarını iki yıllık tutuklamalarla peşinen cezalandırmak gibi adaletsizliklerin önüne geçmektir.

Miletin beklediği müstaceliyet bu konulardadır. İyi niyetli bir iktidarın öncelikle bunları ele alması ona parlak bir başarı ve Milletin hayır duasını kazandıracaktır.

"Erklerin ayrılması"  hukuk bilimini ilgilendiren, çok ince ve hassas bir konudur. İşte bu kesinlikle aceleye gelmez. Mevcut Seçim Yasasının azizliği ile Meclisde asla hak etmediği bir çoğunluğu almış İktidarın, yangından mal kaçırırcasına, gürültüye getirerek, diktatörlük ortamı yaratmaya çalışması milletin gözünden kaçmamaktadır.       


Yılmaz Ergüvenç IP: 88.234.104.xxx Tarih : 27.03.2010 15:58:57

Yazılarımda genellikle politika dışı kalmaya özen gösteren biri olmakla beraber bu konulardaki naçizane fikirlerimi sizlerle paylaşmak istedim:

1) Seçim barajının % 10'dan aşağı çekilmesi, yurdumuzdaki parti enflasyonu nedeni ile koalisyonlara yol açabileceği gibi devleti kuvvetli hükümetlerden mahrum edecektir. (AKP bâki değildir. Sonrasını da düşünmek lâzım) Düşük baraj, güneydoğudaki ırkçı bölge partisine yarayacak, buna karşın bölgede tüm Türkiye'yi kapsayan partilere oy verenleri mağdur edecektir. % 10 barajın normal şartlar geri gelene kadar kalmasında fayda mülahaza ediyorum.

2) MV dokunulmazlıkları sadece siyasal kürsü dokunulmazlığı ile sınırlı olmalı, aynı sınır bürokrasiye de getirilmelidir.

3) Siyasi partilerdeki lider sultasının kalkması, milletvekillerinin kendi fikir ve iradeleri ile yasama organını yürütmeleri sağlanmalıdır. Genel merkeze belirli yüzde de kontenjan tanınmalı, milletvekili aday seçimleri büyük oranda mahalli örgüte bırakılmalıdır.

4) İl genel meclislerinin yetki ve sorumlulukları arttırılmalı, hizmet ve sosyal örgüt yönetimleri illere bırakılmalıdır.

5) Kuvvetler ayrılığı ilkesi belirginleşmeli, Cumhurbaşkanlığının resen yetkilerinde kısıtlamaya gidilmelidir.

6) 12 Eylül sorumlularına yargılama yolu açılması; ihtilal teşebbüsleri için ağır yaptırımlar getirilmesi gerektiği kanısındayım. 


Gökhan IP: 85.100.80.xxx Tarih : 24.03.2010 18:53:15

Sayın Yücel, son zamanlarda bu hareketlilikleri bir zaman kazanma olarak nitelendiriyorum vatandaş ve seçmen olarak.Hükümet arada nabız yoklaması yapmaktadır.Acaba ne kadarını değiştirebilirim düşüncesi ile adımlar atıyor.Vatandaştan ve anamuhalefetten gelen tepkilere göre kısmen geri adım atıyor.Değiştirilmeye çalışılan temel yasalar rejimin aslını belirleyen yasalar olduğu açık.Ama bunu gerçekten değiştirilmesi zaruret haline gelen yasaların yanına karıştırarak yapılmak istenmesi gözden kaçmıyor.En mantıklısı, zamanın gerisinde kalmış darbe anayasasını, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek yasalar dıarıda tutulmak sureti ile vatandaşın çıkarları doğrultusunda ekomomik,siyasal tam bağımsızlık sağlanacak şekilde tümden yenilemektir.Bu değişiklikler yapılırken değiştirilmesi teklif edilemeyecek yasaların sayısı arttırılmalıdır diye düşünüyorum.Yoksa on yıl sonra yine oynana oynana çorbaya döner.Her gelen hükümet kendine göre değişiklik yapması anayasa ruhuna aykırıdır.


Sayın siyasiler, neyin hesabını yapıyorsunuz ? IP: 88.231.85.xxx Tarih : 25.03.2010 00:20:08

HAVANDA SU DÖVMEKLE, HİÇBİR SONUCA ULAŞILAMAZ, GEÇMİŞ GERÇEKLER DEĞİŞTİRİLEMEZ. ASIRLARDIR TÜRK MİLLETİNİN EDİNDİĞİ VE HAKKI OLAN BU YURTTUR.  "ANAYASA PAKETİ" (her ne ise) İLE, MEVCUT DÜZENİN, TÜRK VATANINI BATI EMPERYALİSTLERİNE SATMA  HAKKI OLMADIĞI , ÇOK KISA BİR ZAMAN İÇİNDE KENDİNİ GÖSTERECEKTİR. TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ YIKMAK PAHASINA DIŞ GÜÇLERLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLANLARIN GAYRET VE AMAÇLARI ARTIK ANLAŞILMIŞTIR. TÜRK MİLLİYETÇİSİ OLARAK, GEÇMİŞTE VERDİĞİMİZ MÜCADELELERDE OLDUĞU GİBİ, BUGÜNDE KANIMIZI DÖKMEYE VE ŞEHİTLİK MERTEBESİNE ERİŞMEYE HER AN VARIZ VE HAZIRIZ. ULUSUYLA BİRLİKTE BU VATAN, BATI EMPERYALİSTLERİNE KARŞI KAN AKITAN ATATÜRKÇÜ TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN HAKKIDIR.


Corrector IP: 58.168.41.xxx Tarih : 25.03.2010 04:05:55

Onerilen anayasa paketinde hukuk ile ilgili degistirilmek istenen maddelerin 3 temel “Erk”ten birini yani “Yargi”yi “bagimsizlastirmak” yerine “Yurutme’den atanmislar diyari” yapmak veya “Yurutme”bagimli kilmak istedigi bir gorunus ortaya cikmaktadir. Halbuki bu onerilenin cok anti-konstitutunel (anayasal olmadigi gibi) olmadiklarini ve cok ufak ‘retus”larla gayet evrensel boyutlara getirilebilir diye dusunuyorum.

Ornek isteyenlere, Avusturalya Anayasasi:
http://www.aph.gov.au/senate/general/constitution/index.htm
http://www.aph.gov.au/senate/general/constitution/chapter3.htm

Bir anayasa ifadesi, detay ve sekilden cok uzakta sadece “Icerik” (substance) i belirten / belirleyen bir cumle olmalidir. Ornegin,anayasadaki bir ifade: soyle olmalidir: “Yargi dahilindeki Hukusal kurumlardaki ve bunlar arasindaki calisma ve isleyisi, ve bu kurumlar ve diger erklerdeki kurumlarla islevleri Yargi’yi tamamen bagimsiz kilacak bir statude kurulmalidir”.

Bu anayasal degisikli onerilerindeki hukuki kisimlar uzerinde cok daha uzun surede karar verilmesine gerek var midir bil-e-miyorum. Ama illaki Hukuk uzmanlarindan olusturulmus bir calisma grubuyla meydana getirilmesi gerekir. Ki bu grubun cok tabanli (demokratik) olmasina da gerek yoktur. Cunku bu grup bir uzlasi grubu degil bir “en-uzman” grubu olarak “en dogru”yu, “en- guzeli”vs bulup cikararan “benchmarking” (en iyinin adaptasyonu) yaninda bu pratigin de otesini arayan bir ekip olmalidir.
Anayasa yaziminda en onemli sey kullanilacak sozcuklerin ifadelerin vs. secimleridir. Soyleki: bunlarin simdiye kadar gelmis gecmis davalari ve gelecekte olacaklari kapsayabilecek “temel prensipler” veya “insani, ahlaki, etik vb kaideler”olup olmadigi onemlidir.

Hukuk herkese lazimdir. Veya gun gelir lazim olabilir.
 

Kabul etmeliyiz ki “demokrasimiz” iyi isle-til-miyor. Muhalet liderleri ile Hukumetin hic bir konuyu dogru-durust, etraflica, edebiyle ve layigiyle konusup tartislarini goremiyoruz. Her konu ve her sey ozellikle “Parti-icine” malzeme yapiliyor ve insanlar geriliyor.
Her ozendigimiz bir bati demokrasisinin “Medya” sinda cok sansasyonel konular halkin onunde (TV, gazette, vs de) hukumet ve muhalet arasinda tartisilir. Ciddi istatisiki anketler yaptirilip kamuoyunun nabzi gozonunden kacirilmaz.
 

Biz de olan ise kutuplas-tir-madir. Amac “Muritleri “Biz”lestirip hasimlari “Oteki”lestirip, %100 sorgusuz sualsiz partiler icinde ve hukumete gelindiginde sulta surmektir. Yani bizdeki “demokrasi / halkin sesi” degil “halka dayatilan sultanin sesi” dir.
 

Konuya bu acidan bakarsak, sayin Erdem Yucel’in yazdiklari da Muhalefet kutubunun sozleridir. Bilindigi gibi Anayasal degisikliklerinin yapilmasi istegi hemen hemen her kutupca ve dekatlarca vardi – eger Mesrutiyet zamanlarina kadar gitmezsek. Eger hala muhalefetin bir anayasa ekibi yoksa, taslaklari cikarilmamissa, … demek ki olay –veya istenen- “yapici tartisma” degil “yikici tartisma” yapmaktir.
 

Sayin Teoman Torun’un dedigi gibi, paketin icerisinden “iyi”leri almak ve “kotu”lere mulefet yapmak mumkun iken bu paketin tamamen reddi demokrasi ile bagdasmaz. Bunun adi “uzlas-tir-mamak’tir. Demokraside karsindakinin gercek gundemi ne olursa olsun -sen bu gundemin ne olduguna inanirsan inan-, her zaman uzlasmaya calismak gerekmektedir. Uzlasmak icin iletisim lazimdir.
 

Iletisim (komunikasyon) yapilmadan Demokrasi isletilemez. Malesef once CHP iletisimi kesmistir. MHP bile daha uzlasir gorunmektedir. Hic bir oneriye “red / rejeksiyon” dan baska bir seyle gelemeyen muhalefetin “Insiyatifi” (baslangici, onderligi) AKP’den almaya calismali ve Turkiye’nin sorunlarina gercek ve uygulanabilir, denetlenebilir, tatbik (dayatilabilir) edilebilir vs cozumler bulmailidir. Aksi halde secmen bu “reddiye”leri “Meydani AKP’ye birakmak” olarak group degerlinderecektir.
 

Onun bunun “Yandas”i veya “Zittas”i olunarak ona buna “Piyon, alet, masa”olmak yerine dogru yer ve zamanda dogrularin yaninda olup “Kendi gundemini gutmek” en karlisidir. Madem “Demokratik acilim”, “Yeni Anayasa Paketi” deniyor, her birey kendisi ve cevresi acisindan bunlarda olmasini istediklerini , “olmazsa olmazlarini” once yerel meclisine, sonra TBMM temsilcisine ve ayni zamanda partisine dayatmalidir. Kendisinin “temsil” edlimesini saglamalidir. Partisinin ondan istedigi “Murit”ligin veya “Otekine -trajik bile boyularda bile olabilen- Husumetin” onun hic bir cikarina hizmet etmedigini ve etmeyecegini gormelidir artik.
 


Cevdet Üstündağ IP: 85.105.190.xxx Tarih : 26.03.2010 13:46:30

Sevgili üstat, yazdıklarınıza ve yorumlara katılıyorum, ellerinize sağlık. İktidar sıkıştı mı hemen halka gideriz diyor. Referandum da demokratik katılımcılık açısından çok önemli bir araçtır. Yalnız sık sık ve her konuda referandum yapılmaz. Tüm siyasi partilerin temsil edildiği, STK'nın katkıda bulunduğu ve herşeyin enikonu tartışıldığı bir Kurucu Meclis statüsünde bir komisyon kurulamaz mıydı? Pekala olurdu ama esas amaç bağcıyı dövmek ise fazla söze gerek var mı? Tabii ki anayasalar değişmelidir ve Ulul'ul Emr de değildir. Ancak, politikanız sıkışınca beyhude bir biçimde referanduma sarılmak acı sonuçlar verebilir? Ünlü bir anayasa hukukçusunun dediği gibi: "Anayasayı sık sık ve birilerinin işine geldiği gibi değiştirmesi, ülkeyi patinaj yapan arabaya çevirir!"