30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Cumhurbaşkanı ve Başbakan Son Noktayı Koydu!..

Ne olduğu tam anlaşılamayan, sonunun neye varacağı tam düşünülmeyen, içerisi de tam doldurulamayan açılım veya demokratikleşme süreci ortaya atıldığından bu yana DTP yöneticileri eteklerindeki taşları dökmeye başlamışlardı… Demokrat Toplum Kongresinde söylenenlerle istekler peş peşe ortaya çıkarıldı. Eskiler buna benzer sözlere “Vehbi’nin kerrakesi göründü” derlerdi!...

Bu istekler kongrede bulunanların kendi kişisel görüşleri mi; yoksa fikir jimnastiği mi? Onları desteklemeye çalışan sözüm ona aydın geçinenlere de ne demeli?

Bilemeyiz…

Yoksa İmralı tutuklusunun avukatları aracılığı ile gönderdiği emirler mi?

Onu da bilemeyiz…

Bu ne biçim mahkum; bir eli yağda bir eli balda diyecek olursanız, ona da çoğu kişi gibi ben de yanıt bulamıyorum. Anlaşılan Türkiye öylesine gelişmiş, batı standartlarını aşmış ki, mahkumlarımız bile böyle “Dolce Vita” yaşamı sürüyor!..

Ne denir; böyle mahkumiyete can feda!...

Meğer akıllarından neler geçiyormuş!..

İki dil, iki bayrak ve demokratik özerklik bunların başında geliyormuş!

Güneydoğu’daki BDP’li belediyelerde yoğun bir çalışma başlatılmış, şehirlerin girişlerini gösteren tabelalar iki dilde yazılmış, çöp kutularında da aynı şekilde iki dilde yazılar… Çarşı pazarlarda etiketler ile iş yerlerinde de bu uygulama yapılmış…

Bütçe görüşmelerinde BDP’li milletvekilleri kürsüye çıkıp uluorta Kürtçe konuşmamışlar mıydı?

Hükümetin buna karşı ne tavır koyacağı merakla bekleniyordu. Yalnızca TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’den, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’dan ve AKP’li Ömer Çelik’ten sert tepkiler gelmişti.

Ne garip ki, herkes Başbakan’ın bu duruma ne diyeceğini merak ediyordu. Başbakan bir süre sessiz kalmayı sürdürdü. Oysa Başbakan, kendisine ve partisine karşı söylenen her söze nerede olursa olsun anında yanıt vermeye herkesi alıştırmıştı…

Sonunda beklenen oldu; Başbakan, meclisteki bütçe görüşmelerinde kararlılıkla ve çok sert bir şekilde tepki vererek, Türkiye’nin büyük kesiminin içini ferahlatarak, kimse aramıza nifak tohumu ekmesin diyerek iki dil ve özerklik tartışmalarına son noktayı koydu;

Hiç kimseye bu ülke üzerinde ameliyat yaptırtmayız, milletimin dili tektir, o resmi dil Türkçedir. Bunu öğrenemediyseniz, bundan sonra da öğrenemezsiniz…

Kürtçülüğün de Türkçülüğün de karşısındayım...

Lügatimiz de ayrımcılık, imtiyaz dağıtma, bölgeleri ayırma, toplumu sınıflara, etnik gruplara, mezheplere, kimlikle bölme yoktur. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın anlayışıyla hareket ediyoruz…

Tek millet, tek vatan, tek devlet dedik. Etnik kökeni, inancı, dili, kültürü ne olursa olsun, 73 milyon insan Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında bir ve tek millettir… Üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır. Bunun altında birçok etnik unsur var. Hepsi bizim kardeşimizdir…

Bu ülkede Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum ve savunmaya da devam edeceğim. Ama Kürtçülüğün de karşısındayım…

Milletimin dili tektir. O resmi dili Türkçedir. Fakat bu ülkede devletin kademeleri ile belediyeleri birbirinden ayırt eden anlayış devlet kurumlarını anlayamamış anlayıştır. Belediyeler de devletin resmi kurumlarıdır, diğerleri de resmi kurumlarıdır. Orada da Türkçe kullanılır...

Diyarbakır’da bir toplantı yapıldı, ardından bir bildiri taslağı tartışıldı. Dikkate dahi alınmayacak, ciddiye dahi alınmayacak bu bildiri taslağı, günlerdir çarşaf çarşaf sayfalara, boy boy ekranlara taşınıyor...

Özerklik tartışması, demokratikleşmeyi, Türkiye’nin ileri demokratik standartlara kavuşmasını hazmedemeyenlerin çirkin bir tezgâhıdır…”

Başbakanın bu konuşmayı son derece yerinde ve gerçekçi biçimde yaptığına inanıyoruz… Kısacası konuşma Türk insanını rahatlatıyor. Önümüzdeki seçimde AKP’nin yalnızca bu konuşma ile oy kazandıracağı da açıktır…

Başbakan’ın bu tepkisi, MGK toplantısı ile Cumhurbaşkanının Diyarbakır gezisinde tamamlandı. MGK “Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet anlayışını ve önde gelen ortak paydalarımızdan birini teşkil eden Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçe… Bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez” derken bölünmez bütünlüğümüz bir kez daha vurgulandı. Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu da yerel yönetimlerde iki dilli yazışmaların söz konusu olamayacağını açıkça vurguladı. MHP ise, iki dilli isteğe karşı olduğunu daha önceden açıklamıştı.

Cumhurbaşkanının iki günlük ziyaret için gittiği Diyarbakır gezisi son derece yerinde ve anlamlıydı. Bölücüler dışındaki halkın onlardan yana olmadığını göstermesi yönünde olumlu sinyaller alındı. Cumhurbaşkanı devletin ve kamu kurumlarında resmi dilin Türkçe olduğunu bir kez daha vurguladı.

Bütün bunlar hükümetin, muhalefetin ve toplumun büyük kesiminin hassas noktada birleştiğini gösteriyordu. Kısacası bu yönde kesin bir taviz vermekten ortaklaşa kaçınıyorlardı. Kaldı ki, bu memlekette Kürtler yalnızca Güneydoğu’da yaşamıyor. Türkiye’nin hemen her yerinde iş güç sahibi olmuş Kürt vatandaşlarımız yaşıyor ve bunların çoğu da evlik ilişkileriyle Türklerle kaynaşmış durumdalar. BDP’nin tutumundan son derece rahatsızlar… Özerklik, iki dil, iki bayrak gibi ısıtılıp ısıtılıp ortaya konulan BDP taleplerinden son derece rahatsızlar. Bu gün ana dilin öğrenilmesine hiç kimse karışmıyor, ancak temel eğitimin Kürtçe yapılması ayrılıkçı bir istektir. Türkçeyi bilmeyen genç bin neslin yetiştirilmesi bölünme değil de nedir?

Kısacası Türkiye milletiyle bölünmez bir bütündür…

Bölücüler Kürt vatandaşlarımızın temsilcisi de değildir…

Ortak ve resmi dili Türkçedir.

Bayrağımız bu ülkede yaşayanların bayrağıdır…

Türkiye de hepimizin vatanıdır…

Bu ülkeye gönül vermişlerin kimlik arayışı ve kimlik sorunu da yoktur…

Türklerle Kürtler arasında bölücüler dışında ne çekişme ve ne de savaş vardır…


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 2 Ocak 2011 Pazar 12:26:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet E. IP: 84.62.45.xxx Tarih : 2.01.2011 17:16:07

Ellerine saglik Hocam"Gec olsa böyle bir yaziyi kaleme alip okuyucularina sundugun icin tesekkür ederim.Sayin Reiscumhurumuz ve Sayin Basbakanimiz simdiye kadar nerde idiler.2010 senesinin son haftasinda yapilan MGK deki toplantisindan sonra sesleri cikmaga baslamistir.O toplantida ne gibi kararlar alindigini tabi,ki bilmiyorum.

Tabiki Halk olarak Sayin Reiscuhurumuzdan ve Sayin Basbakanimizdan coktandir böyle bir aciklama yapmalarini bekliyorduk.Aydin diye gecinip Ülkenin huzurunu kaciran konusmacilarimiz,Acaba kendi evlerinde ailerine karsi ne kadar aydindirlar.Onu bir arastirma merkezi bir cikip,ta arartirirsa ve kamu oyuna aciklarsa altindan neler cikacagini hep beraber görüp ögrensek ne güzel olurdu.

Tek Millet,Tek Vatan,Tek devlet,Tek bayrak ve tek dil gibi gibi bir rejim yoktur.Örnek Yugoslavya ne idi  ne oldu Almanya,Ingilter,Ve Fransa tarafinda edilen mudahale söylentileri yüzünden bu gün artik adi kalmamistir.Yugoslavya adini artik tarih kitaplarindan okuyup duyacagiz.Ayni oyunlar Türkiye cumhuriyeti üzerine oynanmak isteniliyor.

Eger gercekten yazili veya görsel basindan ögrendigimiz kadari ile dogru ise gercekten cok üzücü ve korkunc bir seydir.Ne demek imralida,ki katilden veya kandilden talimat verilyorda BDP partisi,de una uyup Türkiyedeki rahat ve huzuru bozmak isteniliyor.Türkiye Cumhuriyeti,nin Sayin Savcilarimiz ne is yapiyorlar,Neden herhangi bir müdahale edilmiyor.

Yoksa susturmak icin üstlerinde daha güclü bir gücmü var.Bir yetkili cikip,ta en ufak bir aciklama yapmadi ve yapmiyor.Bundan cesaret alan BDP TBMM sinde kürtce konusmaga baslamistir.Güneydoguda,ki BDP li belediyeler Trafik tabelerini iki dilli ile basladilar,Simdi cöp bidonlari ve manavcilar iki dilli isimlere gecmislerdir.

Bunu oy ugruna yapan hangi parti olursa olsun,Ödün vermemek lazim.Ödün veren parti veya Partiler büyük bir vebal altinda birgün ezilip giderler.Iki dil iki bayrak veya özerklik Türkiye Cumhuriyetinin bitisi anlamina gelir.Bunun böyle olmasini TC kimlikli olan hicbir Vatandasimiz azru etmez.Bu konuda cok cok yazilacak seyler vardir,Simdilik yeter saygilarimla.


dertli ferdi IP: 94.109.230.xxx Tarih : 4.01.2011 00:38:27

 merhaba her kese  ben bir turkum ve bundan gurur duyiyorum  bence biraz haksiz lik yapiyorlar turkiye de  sadece kurt  ve alleviler konusuyorsunuz  peki  kim se bizi kunusmiyor biz de KOKENIMIZ Asur dur lutffen bizi de hatirlayin saygilarimla  kosralikoyu / HESSANA


Dr. S. IP: 78.161.65.xxx Tarih : 4.01.2011 00:12:08

Bu güne kadar 26. cildi yayımlanan ve yayımına devam edecek olan Kaynak Yayınlarının "Atatürk'ün Bütün Eserleri" yapıtını, siyasiler dahil, toplumumuzun her kesiminden kişilerin okumasını öneririm. Bu yapıtı okuyanlar bu sayede dün ile bugünün karşılaştırmasını bütün gerçekleriyle yaparak, bir sonuca varacaklar ve yorumlarını buna göre sunacaklardır.