22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Cumhurbaşkanı ve Komutanlar


Türkiye Cumhuriyet tarihinde AKP, Demokrat Parti’nin ilk iki seçim dönemindeki başarısından sonra en güçlü hükümeti kurmuştur. Böyle olunca da Cumhurbaşkanı ile TBMM Başkanlığına istediğini seçtirmesi olasıydı. Nitekim de öyle oldu; bilindiği gibi Cumhurbaşkanlığına Abdullah Gül, TBMM Başkanlığına da Köksal Toptan getirildi.

Kabul etseniz de, etmeseniz de veya içimize sindirsek de, sindirmesek de Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığına TBMM’de sayısal çoğunlukta bulunan AKP’nin iradesiyle seçilmiştir. Bazılarının başlattığı tartışmaya göre Abdullah Gül, toplumun mu, yoksa AKP’nin mi cumhurbaşkanıdır. O ayrı bir konu; Anayasal düzene göre resmen cumhurbaşkanıdır.

Kuşkusuz, basında ve kurumlarda veya toplumda bunun olumlu veya olumsuz tepkileri olacaktır. Nitekim de öyle oldu; Olayları burada yinelemenin gereği yok. Herkesin gözleri önünde cereyan eden olayları aklı selim sahibi kişiler ve basını yakından izleyenler biliyorlar. Basında bu konuda yazılanları da pek önemsemiyorum. Ne yazık ki, eski gazetecilikten gelme patronların yerini gazetecilikle ilgisi olmayan holding sahipleri ve iş adamları almıştır. Daha doğrusu basının büyük çoğunluğu güdümlü bir konuma getirilmiştir. Aynı gazetede yazdığı Emin Çölaşan’a arka çıkma gereğini bile duymayan Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi gibi yılların gazeteci, “Asker babalar, hele siz de durun biraz” diyorsa basın için söyleyecek söz artık kalmamıştır derim.

Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ilk iki günü komutanlar ile aralarında soğuk bir havanın estiği dikkati çekti. Abdullah Gül’ün TBMM’deki yemin törenine, alışılagelenin aksine komutanların katılmayışı, onun hemen ardından GATA’da yapılan diploma töreninde cumhurbaşkanı ile askerler arasında soğukluk olduğu dikkati çekiyordu.. GATA Komutanı general konuşmasına “Sayın Cumhurbaşkanı” başladı ve yalnızca Genel Kurmay Başkanına yönelik cephe selamı vardı. Ardından Orgeneral Yaşar Büyükanıt GATA’dan mezun olan teğmenlere diplomaları vermek üzere kürsüye çıktığında da Gül’e yönelik cephe selamı vermedi. Bunun yanı sıra Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları Cumhurbaşkanının yerine oturmasını beklemeden yerlerine oturdular. Bütün bu olaylar yeni seçilen cumhurbaşkanına gereken saygının askerler tarafından gösterilmediğine işaret ediyordu.

Bu olayların peşi sıra ertesi günü yapılacak 30 Ağustos Zafer Bayramı tören ve resepsiyonlardaki askerin tavrı merak konusu idi. Ne var ki, beklenilen olmadı. Bu kez Genelkurmay Başkanı ve komutanlar Hipodromdaki törende Abdullah Gül’e daha sıcak durdular. Harp Okulu Komutanı ile dereceye giren teğmenler konuşmalarına başlarken “Cumhurbaşkanı” değil de “Cumhurbaşkanım” diye hitap ettiler. Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde Genel Kurmay Başkanı Abdullah Gül’ün oturduğu koltuğun önüne gelerek cephe selamı verdi. O sırada Abdullah Gül, başka bir yöne baktığından Genelkurmay Başkanının selamını fark etmedi. Abdullah Gül’ün görmesi için ısrarla selam duran Büyükanıt, sonunda cumhurbaşkanı tarafından fark edildi ve alkışlayarak yanıtlandı.

Bu arada bazı gazeteciler dün niye böyle bugün niye böyle diye yazdılar. Kimi eleştirdi kimi alkışladı. Bu arada akıllara bazı sorularda takılmadı değil; acaba selam mı istiyorsunuz, al sana selam denilmek istendi. Bilemeyiz.

Böylece Cumhurbaşkanı ile ordu kademeleri arasında ilk günkü soğukluk giderilmiş oldu. Ancak bu konuda kesin bir yargıya varabilmek yine de çok zordu. 30 Ağustos resepsiyonu sonundaki uğurlamalarda aynı sıcaklığın olmadığı da gözlerden kaçmadı.

Bu konuda önümüzdeki günler neler gösterir bilinmez ama selamlama ile “Cumhurbaşkanı” ile “Cumhurbaşkanım” sözcüğünün ne tür polemiklere yol açtığı da geçtiğimiz günlerde basında uzun uzun tartışıldı. Bu arada bir ”m” harfinin ne tür polemikler yaratacağı da sanırım kimsenin aklına gelmemiştir. Bu arada törenlerde Büyükanıt’ın her isminin geçmesinde yükselen alkışlar Genel Kurmay Başkanı’nın toplumda ne kadar sevildiğinin de göstergesiydi.

Abdullah Gül’ü seversiniz, sevmezsiniz; içinize sindirirsiniz veya sindiremezsiniz ama yukarıda da belirttiğim gibi ortada olan gerçek Anayasaya gören seçilmiş bir cumhurbaşkanıdır. AKP tarafından seçilmiş cumhurbaşkanı diyebilirsiniz. Aslında bu söze de hiç gerek yok; laiklik, cumhuriyet ve demokrasi nutuklarını çekenlerin çoğu çıkarları uğruna AKP’ye oy vermişlerdir. O halde kabul etmek zorundasınız. Birkaç yıl önce televizyonlarda oynayan II. Dünya Savaşı belgeseli olan Kardeşler Takımı’nda bir ABD Binbaşısı kendisine selam vermeyen bir ABD yüzbaşısını çevirmiş, biz kişiye değil rütbeye selam veririz demişti.

Belirli bir makama gelmiş herhangi bir kişiyi sevmek zorunda değilsiniz. Ancak O’na değil o makama saygı gösterilmelidir. Devlet memurluğu yapanlar çok iyi bilirler hiç sevmedikleri, güvenmedikleri, geçmişini bildikleri yöneticilere saygılı görünmek zorundadırlar. Hiç değilse öyle görünürler. Başbakanın daha önce söyleyip sonra basın danışmanının tevil ettiği gibi hiç kimsenin bazı kişiler uğruna bu memleketi terk edecek hali yoktur.

Sırası gelmişken sevgi ve saygı sözcüğüne biraz açıklık getirmek isterim:

Sevgi bir insanın veya toplumun bir diğerine gönülden bağlanmayı sağlayan üstün bir bireysel duygudur. Sevgi dostluğun bağı ve toplumsal birliğin temelini oluşturmaktadır. Aynı zamanda sevgi kötülükleri, çekişmeleri, çatışmaları, kini, kıskançlığı, bencilliği, umursamazlığı giderir. Ne var ki, insan yaradılışından sevgi dolu olmasına karşı yaşamı boyunca karşılaştığı çeşitli olay ve olguların etkisi altında kalarak, başkasından almayı beklediği sevgiyi, onlara esirgemeye yönelir. Bu da insanların yaradılış olarak vermekten çok almayı bulunmasından kaynaklanmaktadır.

Saygı ise sözcük olarak hürmet ve ihtiram anlamına gelir. Saygı insanın kendisine olan, başkasına ve doğaya olmak üzere üç ayrı bölümde bir araya gelir. Kendisine saygısı olmayan başkasına da saygı göstermesinin olmadığını sözcükler yazarsa da karşılaştığı çeşitli olumsuzluklara karşı bu saygıyı göstermemesi de doğaldır. Bask ve zorlama ile elde edilecek saygı değil ancak boyun eğmedir.Bu bakımdan zorla saygı göstermelik olmaktan da öteye gidemez.

Son yapılan törenler Türkiye’nin bazı değişimlere ve olaylara gebe olduğunu da göstermiştir. 30 Ağustos resepsiyonunda tören giysileri içerisindeki generallerimiz çağdaş giysiler içerisindeki eşleriyle dans ederken eşsiz gelenler oturdukları yerden onları seyretmek zorunda kalmışlardır. Ayrıca cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yaşanmayan, yakın tarihlerde başlayan eşli ve eşiz davetiye krizi de yaşanmaktadır. Oysa devleti yönetenler bir takım protokol kurallarına uymak zorundadır. Davetiyelerde smokin deniyorsa smokin giyilecektir. Eşli deniyorsa çağdaş giysiler içerisinde eşiniz yanınızda olmak zorundadır. Yıllar öncesi protokole dahil bir görevi yaptığımda ben ve eşim bu kurallara nasıl uymuşsak bizleri yönetenler de uymak zorundadır. Tüm dünyanın gözlerinin üzerimizde olduğunu bir an için bile aklımızdan çıkarmamalıyız.

Acaba yeni bir insan, yeni bir toplum ve yeni bir protokol kuralları mı yaratılmak isteniyor? Bütün bunlar bana Küba devriminden sonra Che Guevara’nın yeni bir insan yaratmanın yöntemlerini belirleyen kitabını anımsattı. Kuşkusuz, arada dağlar kadar da fark olduğunu yinelemek isterim.

Bilmem derdimi anlatabildim mi?


erdem@kenthaber.com

Yayın Tarihi : 3 Eylül 2007 Pazartesi 00:39:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...! IP: 85.98.223.xxx Tarih : 3.09.2007 12:54:23

MERHABA ERDEM YÜCEL ABİ,BUGÜNKÜ KÖŞENİZ BANA YAZDIĞIM,BİR ŞİİRİMİ HATIRLATTI.(ADI BELLİ DEGİL:HER YUMURTATADA VARDIR BİR CANLI.KİMİ CİVCİVDİR,KİMİSİ FARKLI FARKLI.KİMİNE İNSAN DİYORLAR,KİMİSİNE AYI.EŞŞEKTEN OLAN EŞŞEKTİR,ATTAN OLANSA TAY.İNSANDAN OLAN İNSANDIR,İNSANOĞLU.KIRILAN YUMURTANIN DANSIDIR,FARKLI FARKLI.DÖNDE BİR BAK GEÇMİŞİNE,ADEMOĞLU.KIRILIYOR,CUMHURİYETİN KABUKLARI.ÇIKSIN ARTIK OSMANLININ EVLATLARI.SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...!


tayyar GARİPAĞAOĞLU IP: 88.241.18.xxx Tarih : 3.09.2007 20:54:45

Erdem Ağabey böyle gereksiz şeylerle bizi yorma Şu anda Türk Medyasındakı birinci haber Vatan için ölen Şehitler değil Hüsnü Şenlendirici Deniz Seki aşkı Haaa Binbir Gece Başlıyor yaşasın gerisi palavra biraz bundan bahset............