27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Dershane mi, iktidar kavgası mı?..

Toplum ne kadar farkında bilemem ama iktidar ile cemaat arasında büyük bir kavga yaşanıyor. Görünen odur ki, bu kavga kolay kolay çözümleneceğe benzemediği gibi iktidarı yıpratacağı da açıktır. Kavga yalnızca rant paylaşımı değil bir bakıma yönetimde söz sahibi olmaya kadar uzanmaktadır.

Dershaneler üzerinden iktidar kavgası…

Bazılarına göre dershaneler üzerinden yapılan bir hesaplaşma. İktidara ortak olduğunu düşünen cemaati güçsüzleştirme mücadelesi. Gerisi bahane…

Dershane olgusunun nereden çıktığına bakıldığında işin özünde eğitim sisteminin yetersizliğinin yattığı görülmektedir. Bizim zamanımızda lise öğretmenlerimiz müfredat programlarını dikkate almaz, bizlerin yetişmesi, aydınlanması ve her şeyden önce düşünebilmemiz için ellerinden geleni yapar, konuların dışına çıkarlardı. Kimse de onlara neden konuların dışına çıktın diye sorgu sual etmezdi. Üniversiteye giriş sınavları da lisede öğretilenleri kapsardı. Bugün olduğu gibi test sistemi de yoktu. Sonradan üniversiteye hazırlık kursları açılmıştı. Zamanla siyasiler bu konuya el attılar, ardından cemaatler ileride kendi görüşleri doğrultusunda, çeşitli kademelere eleman yetiştirmek amacıyla dershaneleri kurdular. Böylece bir taşla iki kuş vurdular. Hem kendi düşünceleri doğrultusunda önemli yerlere gelecek öğrencileri yetiştirdiler, hem de büyük bir rant kapısını açtılar. Topluma da dershanelerden geçmeyenlerin üniversiteye girmeleri olanaksız düşüncesini enjekte ettiler.

En kısa tanımıyla meselenin özü budur.

Geçtiğimiz yıl Başbakan’ın dershaneleri kapatacağız demesiyle, dershanelerin büyük bir bölümüne hâkim olan malum cemaat ile iktidar arasında beklenmedik bir kavgayı başlattı. Oysa daha önceleri iktidar dershanelerden yana tavır koymuştu. Cemaatlerin oylarına ihtiyacı olduğunu düşünmüştü. Cemaat oylarının seçimde ne kadar payı vardır, bunu tam olarak bilebilmek biraz zordur. Ancak seçimlerde cemaat oylarının payı olduğu da bilinmektedir. Bu kavgada CHP ve MHP dershanelerin kapatılmasına karşı çıktılar. Belki de siyasetin çirkin yüzü…

İktidar neden birden dershanelere karşı çıktı?

Bugün için bunu kestirebilmek biraz güç denirse de bunun altında devlet yönetimine hâkim olmanın kavgasının yattığı açıktır. Cemaat okullarından yetişenler bürokraside söz sahibi olmuş, bu da iktidarın hoşuna gitmemeye başlamıştır. Belki de artık onlara ihtiyacımız yok denilmiş, pasif durumlara getirilmeye çalışılması cemaati bizim bunca emeğimiz heder oluyor düşüncesine sevketmiştir.

Aysbergin yalnızca görünen yüzü…

Batının demokrasi yönünden ileri düzeydeki ülkelerine baktığımızda hiç birinin uzun süreli iktidarda kalmadığını görürüz. Yıllar geçince iktidarda bulunanlar kendilerini vazgeçilmez sanır, rehavete kapılır, yorulur ve demokrasinin dışına kaymaya başlar, kendilerini iktidara taşıyanlara ihtiyacının kalmadığını sanırlar. Eşyanın tabiatı böyledir.

Dershaneleri kapatmak öyle kolay değildir. Birçok sorunları da beraberinde getirmesi kaçınılmazdır. Başbakanın dediği gibi kapatılacak dershaneleri okula dönüştürmek de çözüm değildir. Buraya yatırım yapanlar bir anda Milli Eğitime bağlanmalarını istemezler. Dershaneler kapatılacak olursa orada ders veren öğretmenlerin durumu ne olacak? Kırk yaşın üzerinde olanlar da dâhil onları devlet okullarına alırız demekle ortaya bir başka haksız uygulama çıkar. Eğitim Fakültelerinde okumuş, yıllardır atama bekleyen binlerce öğretmenin hakkı yenmiş olmaz mı?

Onlar yıllardır bütçe yetersizliğinden, kadrosuzluk masallarıyla uyutulmuşlardı. Dershane öğretmenlerine devlet okullarının kapısı açılınca kadrolar gökten mi inecek?

Elbette bu düşünülmüştür demek de laf-ı güzaf…

Dershaneleri beğenmiyorsanız o zaman şu gerçeği açıklaya bilir misiniz? Dershaneler para tuzağıdır. Gerekli değildir. Milli Eğitim Bakanlığı okulları daha kalitelidir. Oraya gönderdiğiniz çocuklarınız test bağımlısı oluyor, genel kültürleri sıfırdır. Göndermeyin çocuklarınızı…

Böylesine bir uyarı dikkate alınır da öğrencisiz kalan dershaneler kapanırsa iktidar ile cemaat birbirine girmez mi?

Hele önümüzde bir de seçim yılı varsa!..

Yeri gelmişken şu gerçeği de kabul etmek zorundayız: devlet okullarında başta matematik olmak üzere ne fen, ne Türkçe, ne edebiyat, ne tarih ve ne de yabancı dil öğreniliyor. Felsefe, mantık, sosyolojinin adı bile geçmiyor. Din, ahlak derseniz ona söyleyecek sözümüz yok; bu konuda ders verenler, din eğitimi almış yöneticiler ibadullah maşallah…

Başbakan dershaneleri kapatmaya kararlı görünüyorsa da AKP içerisinde ılımlı yol arayanlar da az değildir. Hem Başbakanı hem de cemaati gücendirmeden…

Milli Eğitim Bakanı dershanede geçiş süresi uzatılabilir. Dershanelerin %20’si özel okul veya özel lise olabilecek nitelikte, geri kalan ise açık özel lise olabilir gibisinden bir çözüm öneriyor. Bu arada da dershanelerin %14’ünün cemaate ait olabileceğini söylemekten kaçınmıyor.

Bakanın bu sözleri insanı bir başka yönde düşündürüyor; Türkiye’de cemaatler yasal mı? Laiklik ilkesine ters düşmüyor mu? Şimdi birileri laiklik mi kaldı diye sorarsa doğrusu yanıt veremem, sus pus olurum!..

İnsanın aklına çeşitli sorular geliyor; hani dershaneler cemaat işi değildi?

Dershaneler olmazsa olmaz mı?

Bütün bunlar bir yana dershaneler üzerinden cemaate aba altından sopa mı gösteriliyor?

Yoksa onları bu yönde cezalandırıp hizaya sokmak mı isteniyor?

Bu kavga sürerken devlet okullarının yerlerde süründüğü de inkâr edilmez gerçeklerdendir…

Ne denir; haydi hayırlısı, gazanız mübarek ola…


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 30 Kasım 2013 Cumartesi 11:08:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Baki Karakol IP: 78.180.206.xxx Tarih : 30.11.2013 18:47:26

 Bu yazıyı Yeni CHP, MHP, AKP ve diğer tüm siyasi parti yöneticilerinin okumasını ne çok isterim!.. Okurlarsa, ne çok ders alır, bilgilenirler...

Hükümet-cemaat arasındaki dershane tartışısı, ülkenin yığınla sorununu gündem düşüna itti unutturdu. Birinci Habur'dan beş beyer -Bahçeli'nin değilmi ile- ikinci Habur'u (Diyarbakır'daki Barzani'li, Şivan Perver'li buluşmayı) dahi ınıttırdı. Bu ikinci Habur, Türkiye'nin parçalanmasına okkaluca harçın atılmasıdır, Güneydoğu'nun "Kürdistan" diye tanımlanması, Türkiye'nin adının da "Yeni Türkiye" diye değiştirilmesidir. Bunlar, Türk halkının dikkatinden, hükümet-cemaat kavgası sikeçi ile kaçırıldı. Ama... Güzel yazınızla gündeme taşıdınız. Emeğinize sağlık...


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 30.11.2013 21:58:15

Yasamimda bir yasam dilimimi,bu yazinizi okurken, öyle güzel benden caliyorsunuz ki.Calmak kelimesi kötü anlam tasimakla beraber, ben bu calisiniza buyrun buyrun beni zamanimi cani gönülden calin, diyorum. Hiddet yok. Siddet yok.Bir seyler ögrenmek var. Bir güzellik varmi var. Bu güzelligi ben böyle yorumluyorum. Bazen bir sarki dinler insan hosuna giderse bu sarki carçabuk biter. Bazen de hosuna gitmez ise, urgan gibi uzarda uzar.(aslinda sarkilarin süresi asagi yukari 4 dakikadir.)Iste bu yazinizida okurken biti biti veriyor. Ne kadar bence güzel..

NOT:Bu temanizda böyle hissetim diger yazi ve temalarinizda zit konularda olabilirim bunlarada zit yorum yaziyorsam, saygisiliktan degil, fikirlerin zitligindandir. saygilarimla


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 1.12.2013 11:23:25

Dersanelerin olgusu buna parelel taaa amerikalara uzanisi ve bu uzanista bu konularla ilgili gelirlerden yasamlarin devami;Dersanelerin olusmasi, yüksek okullara giris sisteminin yanlisligi buna takip kapitalizm sisteminin bu ihtaci görmesi ve bu dala yatirim yapmasidir. Bu yatirimlar isledikce yatirimlarin cogalmasidir. Buda gayet normaldir. Dersaneler olmazsa, yüksek okullar, ögrencisis kalir diye bir sey yoktur. Cünkü yeterinden fazla müracaatlar ögrenciler vardir. Fazlaliktan giris baraji zaten bundan konmustur. Dersaneler kapatilacak onun yerine özel okul vs.yapsin diye Devlet kimseye baski yapamaz. Ihtiyac varsa yatirim yapanlar buna kendi kendine karar verir. Birde buna devletce yardim tesvik vs. ekleme duyumlari vardir. Devletin kendi okullari, o Kadar ihtiyac icinde iken bu hepten kabullenemez. Dersane mi, iktidar mi?..ön yargi olarak yorumum;Ortada her iste vs. oldugu gibi bir kasa veya paranin durdugu yer vardir.Iste bu paraya yanasmanin bir yolu yordami vardir. Oradan cikisinin bir sebebi vardir.Bunlarida kitabina uydurmak vardir.kitabina vs. uydurmadan bu para alinirsa. Hirsizlikla bile suclanirsin. iste bir konu, belki buradaki gibi bir konu,arac olarak kullaniliyor ve kasadan cikan paralar usulu kaidesinle ceplere gidiyor. bu gidistede dünya islerine bu cepten biraz birseyler cikariliyor. hem dinen hem Vicdanen rahatmi rahat oluyor. yasamlar krallar gibi devam ediyor.(Dinende Allah sen bu vucuduna yasamin boyunca iyi baktinmi bakmadinmi zaten soracakmis) Krallar gibi diyorum bu tekil degil cogullar bu cogulluklarda olan, krallar o kadar cokki anlasmazliklarin disari sizan yanidir.Ayrica her kralligin sonu da vardir,"Normal veya a nomal son" teorsine kapilma ile acaba kralliklar sonami eriyor. saskinligimi yasaniyor. Bu sonlardada bazen cok kötü bazen az kötü sonuclar zaten tarihte hep örnekleri görülmüstür. Dersaneler konusunda;Hümetin ögrenci ve ailelerinin haklarin korumasi gereklidir. Bu istede bir asirilik varmi vardir.