27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Deveyi Ne Kadar Tanıyoruz?


Geçtiğimiz günlerde Atatürk Havalimanı’ndaki deve kurban edilmesi olayı basınımızda günlerce yer aldı. Havaalanında deve keserek dini bir vecibeyi yerine getirdiğini sanan aklıevvellerin! acaba deve konusunda ne gibi bilgileri vardır diye düşündüm.

Havalimanındaki densizlik olayından sonra konunun üzerine birçok köşe yazarı gibi bizde eğilmiştik. Ancak hiç kimse çöllerin bu çilekeş hayvanından yeterince söz etmedi. Kısacası deve denilip geçildi. Bu nedenle de bugünkü yazımı deveye ayırmayı uygun gördüm.

Dil bilimciler çöllerde taşımacılığı yürüten bu hayvan için devey, tevey, teve, tive, dive, töve veya tebe diye söz etmişlerdir. Sıcak ve kurak iklim kuşaklarında etinden sütünden, derisinden ve yününden yararlanılan develer göçebe toplumların aynı zamanda ağır vasıtalarıdır. Bu yüzden de Arap çöllerinde yaşayan bedeviler deveye çöl gemisi anlamında “Sefinetü’s-sahra” ismini yakıştırmışlardır.

Hayvanlar aleminde geviş getirenlerden, uzun boyunlu, susuzluğa dayanıklı, ve yük taşımakta kullanılan, sırtında bir veya iki hörgücü olan develer bir çok deyimde yer almıştır:

Deve değil ki yedi yerinden boğazlansın.
Deve gibi.
Halep yolunda deve izi aramak.
Deve kini.
Deve nalbanda bakar gibi.
Deve olmak.
Deve yapmak.
Deve yürekli.
Devede kulak.
Deve hamuru.
Devenin başı.
Devenin pabucu
Deveye boynun neden eğri demişler, nerem doğru ki demiş.
Deveye hendek atlatmak.
Deveyi düze çıkarmak.
Deveyi havutuyla/hamutuyla (deve palanı) yutmak.

Deve ile ilgili yakıştırmalar bitip tükenmez. Atasözlerinde de devenin kendine özgü cinaslı bir yeri vardır:

Deve bir akçeye götür, bin akçeye getir.
Deve boynuz ararken kulaktan olmuş.
Deve yerine çöker.
Deve Kâbeye gitmekle hacı olmaz.
Deveye bindikten sonra çalı ardına gizlenilmez.
Deve yerine, deve çöker.
Deveye burç gerek olursa boynunu uzatır.
Deveye inişi mi seversin yokuşu mu demişler. O da düz yere mi girdi demiş.
Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.

Bütün bu deyimler ve atasözlerini inceden inceye okur ve düşünürseniz yaşadığımız toplumu yansıttığını görür hayrete düşersiniz. Bu sözlerle; özveri, unutulmayan, sönmeyen kin, kaybolmak, insanın hiç görmediği bilmediği şeylere bakışı, önemsiz parçalar, yapılması olanaksız işleri başarmak, işleri yoluna koymak, elindeki ile yetinmeyenlerin elindekileri de yitirmesi, değerli bir kişiden boşalan yeri ancak aynı değerde insanların doldurması, herkesin bildiğini yorumlarla gizlemeye çalışmak, kişilerin kendisi için gerekli olanı elde etmek için o yoldaki yorgunluğa katlanması, bir işi kolayca yapmak varken aşırı yola başvurmak gibi akılsızlıkları, küçük açgözlülüklerin daha büyük zararlara yol açmasını ve en önemlisi de bulunduğu makamın olanaklarından yararlanıp çıkar sağlamak, anlatılmak istenmiştir.

Kısacası deveden ibret için alınacak çok şey vardır. Böylesine önemli bir hayvanı din uğruna kesmek de neyin nesi?

Bütün bunlar bir yana deveden üretilmiş ve yakıştırılmış bir takım isimler de vardır. Örneğin devebağırtan, deveboynu, deveci, devecilik, devedikeni, devedişi, devedöşü, deveelması, devekuşu, developman, devetabanı, devetımarı, devetüyü, Devegeçidi Köprüsü gibi...

Deve ile ilgili kelimelerin en zengin olduğu dil Arapçadır. Deve ile ilgili olarak Asmai “Kitâbü’l_İbil” isimli Arapça bir de eser yazmıştır. Arap edebiyatında deve büyük yer almış, İmruülkays, deve üzerinde yerleştirilen ve rahat seyahat ortamı sağlayan “Hevdec” içinde genç kızlar ve kadınlarla yaptığı yolculukları açık saçık tasvirlerle anlatmıştır. Ayrıca Tarafe’nin 110 beyitlik Muallakasının üçte birinden fazlası deve ile ilgilidir. Arapların cahiliye döneminde ölen bir Arap’ın yakınları mezarına “Beliye” denilen dişi bir deveyi getirip, başını arkaya çevirip bağlamış, kaçmaması için de ayaklarını kesmişlerdir.

Kutsal kitaplarda da deveden uzun uzun söz edilmiştir. İsmi belirtilmese de Hz. Nuh’un gemisine aldığı hayvanlar arasında deve de vardır. Ortadoğu’ya gelen peygamberlerin hepsi deveden yararlanmıştır. Hz. İbrahim’in, Hz. Eyyub’un hayvanları arasında develerin de olduğu bilinmektedir. Ayrıca Hz.Yakub’un ailesi ile Ken’an ülkesine develerle gittiği, Hz. Davud’un develeri için özel bakıcılar tuttuğu, Hz. Süleyman’ın hediyelerini develerle taşıdığı, İsrailoğullarının Babil sürgününden Kudüs’e dönerken develerden faydalandığı, Hz. Yahya’nın deve yününden elbise giydiği yazılıdır. Kuran’da da deve ile ilgili sözlere yer verilmiştir. Yusuf suresinde Ken’an ile Mısır arasında ulaşımı sağlayan deve kervanlarından, En’âm suresinde develerin ne erkek ne dişi ne de yavru olarak haram kılınmadığı belirtilmiştir.

Hz. Muhammed yaşamının büyük bir kısmını deve sırtında geçirmiştir. Küçük yaşlarda amcalarının yanında, Hz. Hatice ile olan ticari ortaklığında deve kervanlarını yönettiği, hicret ve askeri seferlerde develerden yararlandığı İslam tarihlerinde yazılıdır. Mescid-i Nebevi’yi ve evini devesinin çöktüğü yere yaptırmıştır.

Türkler de Araplar kadar olmasa bile deveden yararlanmıştır. Ortaçağda İpek yolu üzerinde bulunan Türk ülkelerinde sürekli deve kervanları geçmiştir. Selçuklu ve Osmanlı askeri kuruluşlarında devenin çok önemli bir yeri olmuştur. Osmanlılar, develeri maya, lök ve hecin diye gruplara ayırmıştır. Osmanlı askeri kuruluşlarında en fazla saygı gören zabitler “Şütürban Ağa”dır. Bunların en kıdemlisine de Baş Deveci denirdi. Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde ve I.Dünya Savaşında develerden meydana gelen “Hecin Süvar” alayları vardı. Bunlar Arap çöllerinde İngilizler ve Arap bedevileri ile yapılan savaşlarda kullanılmıştır. Ayrıca deve güreşleri, deve yarışları da günümüz Arap ülkeleri ile batı Anadolu’nun bazı yerlerinde yapılmaktadır.

Deve ile ilgili fıkıh hükümlerine göre deve etinin helal olduğu konusunda fıkıh âlimleri görüş birliğine varmışsa da, yine aralarında çelişkiler bulunmaktadır. Bunların başında diyet ölçüsü ve ganimet taksimi gelmektedir.

Deveden dilimin döndüğünce söz etmeğe çalıştım, bana ayrılan yeri de enikonu aştım. Atatürk Havalimanı’nda deve kesenler ve önümüzdeki Kurban Bayramında deve kurban etmeye kalkanlar acaba bunları biliyorlar mı? Bana sorarsanız bildiklerini de pek sanmıyorum. Biz öyle gördük, öyle yaşadık der, yine de zavallı çilekeş deveyi boğazlarlar.


erdem@kenthaber.com

Yayın Tarihi : 26 Aralık 2006 Salı 11:52:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Ertan IP: 81.102.127.xxx Tarih : 26.12.2006 17:37:45
Erdem abi nefis bir yazi. Deve deyip geciyoruz hep.. Bilgiler icin cok tesekkurler.

Necati Aktekin IP: 88.247.246.xxx Tarih : 28.12.2006 09:55:27
Sayın yazarım.Deve hakkında birşeyler yazmışsınız ama deve'de bu yazdıklarınızdan çok daha güzel sistemler bulunmaktadır.Çünkü Kuran'ı Kerim'de Canabı Allah inkar edenler için "Onlar deveye bakmazlarmı" diyor.İşte size güzel bir araştırma konusu.Araştırma sonucu devedeki sistemlari görünce sizde hayretler içerisinde kalacaksınız.Saygılar

Teoman Törün IP: 88.224.129.xxx Tarih : 28.12.2006 12:23:44
Erdemciğim, Yazını çok eksik bırakmışsın; bir de Eskimo gözü ile ren geyiğine baksaydın; ne ilahî sistemler görürdün... Sevgiler Teoman Törün