17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Devlet Vatandaşını Koruyor mu?

     Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in  Sedat Peker olayından sonra basına vermiş olduğu demeç hukuki sorunları ortaya koyduğu kadar, vatandaşları da düşündürdü. Acaba devlet vatandaşını koruyor mu?
 
     Bakan, “Olay hukuka uygun ama bunları vatandaşa anlatması zor” dedikten sonra “bizim savcılarımızın faaliyet gösterebildiği ve kanun hakimiyeti sağlamaya çalıştığı alan daha çok sade vatandaşlarla alâkalı. Geri kalan kısımda yargının eli kolu bağlıdır” diye sözlerine devam etti.
    
     Türkiye’de gerçekte, geriye dönük bir otorite boşluğu ve zaafı olduğu bilinmektedir. Bakanın da dile getirdiği gibi bir hukuk devletinde her türlü kanunsuzluğun üstesinden gelmek yargının işidir ama, o da bazı sıkıntılar içerisindedir. Konu birden fazla kişileri ilgilendirdiğinde soruşturma makamları farklı farklı oluyor ve bu yüzden de birbirleriyle çelişkili kararlar ortaya çıkıyor. Bu durum da vatandaşı hem üzüyor, hem de çaresizliğe itiyor. İdari, yargı ve emniyet güçleri olayların çözümü için zaman zaman vatandaşlardan yardım istiyorlarsa da belki de korkudan istedikleri yanıtı alamıyorlar. Örneğin elinde çeki senedi olan alacaklı parasını yargı yolu ile alamayınca, bu kez karanlık ilişkileri olanlara sığınmayı düşünmesi acı değil midir? Yakın tarihlerde ortaya çıkan, bugün ne durumda olduğunu bilemediğim çek senet mafyaları,  haklı olanın hakkını alamamasından, ilgili kurumlarla olan iletişimsizliğinden kaynaklanmıyor mu? Ayrıca bir işyerinden haraç istemeye kalkanlar ortaya çıkıp, işyeri sahibi de devletin kendisine yeterince yardımcı olamayacağını anlayınca, ya isteneni veriyor, ya da kaderine razı oluyor. İşyeri tahrip ediliyor, camı çerçevesi kırılıyor, kendisi de dövülüyor... Haraç almanın en basit örneğini oluşturan tinercilerin veya bunu iş edinenlerin, gözlerine kestirdiklerinden istediğini alamayınca, bıçağına sarıldıklarını çoğu kez basından okuyoruz. İstanbul’un tüm cadde ve sokaklarını parselleyen, haksız kazanç sağlayan otopark mafyasını da devletin dışında bilmeyen yok... İstanbul’u veya diğer büyük kentlerin gecekondulaşmasında yine arazi mafyasının parmağı yok mudur?  Devlet kurumlarını veya özel kuruluşları koruyamayacağını anlayınca Güvenlik Yasasını, bu yüzden çıkarmadı mı?
 
     Kısacası, ben seni koruyamıyorum, sen kendini korumaya çalış mı denilmek isteniyor.  Anlayamıyorum... Hemen herkesin ruhsatlı veya ruhsatsız silah taşıdığı ülkede kimin ne yapacağı da pek belli değil. Devlet vergisini veren, oyunu kullanan vatandaşını korumakla yükümlüdür. Oysa basına yansıyan olaylar yalnızca üç beş örnekten öteye gidememektedir. İsmi mafyaya çıkanlar gündeme geldiğinde ise konu ile büyük bir olay oluyor, öte yanda sade vatandaş gördüğü zararla, uğradığı haksızlıkla baş başa kalıyor.
 
     Çözüm mü? İşte biz de onu ilgililerden bekliyoruz.
 
 
erdemyucel@hotmail.com
Yayın Tarihi : 12 Ekim 2004 Salı 19:35:48
Güncelleme :8 Haziran 2005 Çarşamba 16:07:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?