2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Diplomaside Müzelerin Önemi


Kültür ve Turizm Bakanları, Bakanlıkta üst düzey yönetime gelenler yaptıkları atamalarda bazı müzelerin diplomatik bir misyonu olduğunun bilincindeler mi?

Yoksa ben atadım oldu bitti mi diyorlar?

Biraz amiyane bir sözcük ile “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” sözünü mü uyguluyorlar?

Bilemiyoruz...

Türkiye’ye gelen yabancı devlet başkanları, cumhurbaşkanları, krallar, başbakanlar, bakanlar ve tüm yabancı temsilciler, memleketimizdeki diplomatik programları dışında kültürel kurumlarımızı protokol kuralları uyarınca ziyaret ederler. Yabancı konukların büyük çoğunluğu kültür varlıklarımızın korunduğu müzeleri görmekten hoşlanırlar. Bu müzelerin başında Ayasofya, Topkapı Sarayı, Türk ve İslam Eserleri, İstanbul Arkeoloji, Ankara Anadolu Medeniyetleri, Efes ve Konya Mevlana Müzeleri gelmektedir.

Kültür kurumlarımızın başında gelen müzeleri yönetenlerin ise Türkiye’yi temsil ettiklerinden onlarda bazı diplomatik özellikler aramalıdırlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı, diplomatik müzelere atayacakları kişilerin bazı özellikleri olmalıdır. Müzelerimizden hangisinin daha çok diplomatik yönü olup olmadığı araştırılmalı, arkeoloji, sanat tarihi ve müzecilik bilgilerinden emin olunmalıdır. Diplomatik özellikleri olan müzelere atanacak yöneticilerin görevi, yalnızca yabancı konukları karşılayıp, onlara müzesi ile ilgili bilgiler vermek değildir. Müzeye gelen yabancı konuklar, Dışişleri Bakanlığı protokol kaideleri uyarınca karşılanacak, müze müdürü nerede, nasıl duracak ve nasıl konuşacaktır?

İşte bunlar çok önemlidir...

Müze müdürünün koyu renk takım elbise giymesi, en azından bir yabancı dili bilmesi de çok önemlidir. Bunun yanı sıra müze müdürünün müzesi dışında geniş bir kültürel birikimi de olmalıdır. Örneğin Ayasofya’ya gelen yabancı konukların çoğu bu evrensel anıtın Avrupa’daki katedraller ile mimari ve sanat tarihi yönünden bağlantısını sormakta, kubbe problemleri üzerinde durmaktadır. Yabancı konukların bu konuda engin bilgileri olduğunu kendi deneyimlerimde yaşamıştım. Müze müdürü onların sorularını yeterince yanıtlayamaz, açıklama yapamazsa; bu durum Türkiye’nin kültürel kimliği açısından eksi bir puan almasına neden olacaktır. Kuşkusuz, müze müdürü, yabancı konuk karşısında, kendi yönetimindeki müzesi kadar Türkiye’yi temsil ettiğinin de bilincinde olmalıdır.

Ne yazık ki, Antik Mitoloji’nin ana kişilerinden, Zeus’un halk arasındaki “Deyyus” sözcüğünden geldiğini söyleyenler olduğu gibi, bir devlet misafirini falso yapma korkusundan kaçanlar da vardır.

Ankara’da büyükelçilikler, İstanbul’da konsolosluklar, milli günleri başta olmak üzere belirli günlerde davetler verirler. Burada müze müdürünün eşi de devreye girmek zorundadır. Müze müdürü, hoşlansın veya hoşlanmasın eşi ile birlikte bu davetlere katılacaktır. Müze müdürünün eşinin de davetlere uygun giysileri, konuşma üslubu, yabancı dil bilgisi ve kültürü ile ön plana çıkmalıdır. Yabancı diplomatlar, eşleri ile birlikte daveti yapıyorlarsa, diğer yerli ve yabancı davetliler gibi müze müdürü de eşi ile birlikte onlara mutlak katılmak zorundadır. Ne yazık ki, protokol kaidelerini bilmeyen bazı bürokratlarımızın bu davetlere yalnız veya erkek mesai arkadaşları ile birlikte gittikleri çoğu kez görülmüştür. Bunu yapan müze müdürleri ise hiçbir zaman kendi yönetimleri tarafından uyarılmamıştır. Oysa müze müdürü ve eşinin resepsiyonlardaki davranışlarının yabancı diplomatik misyon tarafından çok dikkatle incelendiğini de yaşadıklarımdan biliyorum.

Ayasofya Müzesi Müdürlüğünü yaptığım dönemde, müzeye gelecek olan yabancı devlet misafirleri daha önceden Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, büyükelçilikler veya konsolosluklar aracılığı ile bildirilirdi. Bu bilgilerde yabancı misafirin müzede ne kadar süre kalacağı belirtilir ve müze müdüründen o zamanı aşmaması istenirdi. Bizler de bu süre içerisinde müzeyi misafirimize anlatır, onun sorularını yanıtlardık. Bununla beraber bazen yabancı misafirin isteği doğrultusunda sürenin aşıldığı da olurdu. Örneğin Alman Başbakanı Helmut Kohl müzedeki mültivizyon programını görmek istediğini söylemiş, programı izledikten sonra müze kafeteryasında da bir süre oturmuş ve bizlerle sohbet etmişti.

Ayasofya Müzesini ziyaret eden çeşitli devlet adamları ile ilginç olaylar yaşanmıştı. Bunlardan birisinde Birleşik Arap Emirliği veliahdı ile Başbakan Turgut Özal birlikte gelmişlerdi. Kendilerini müzenin girişinde protokol kurallarına göre karşılamış, İngilizce olarak müzeyi dilimin döndüğünce anlatmaya çalışmıştım. Veliaht Ayasofya ile epeyce ilgilenmiş ve belirlenen süreyi de epeyce aşmıştı. Müze çıkışında Veliaht’a, ekselans diye söze başlayarak protokol defterine izlenimlerini yazarsa bize onur vereceğini arz etmiştim. Tam o sırada Turgut Özal’ın Türkçe “Atsana şuraya bir imza” demesiyle kala kalmıştım. Sonradan öğrendim ki, Turgut Özal ile Veliaht İstanbul Teknik Üniversitesi’nde sınıf arkadaşlarıymış. Veliaht iki saate yakın bir süre Türkçe bilmesine rağmen bana İngilizce Ayasofya’yı anlattırmıştı!.. Aslında Veliaht’ın yaptığı da protokol kurallarına uygun bir davranıştı.

Bir başka anım da ABD Başkanlarından Jimmy Carter ili ilgilidir. Başkanı Ayasofya’nın kapısında protokol kuralları uyarınca karşılarken siyah elbisemin yakasında, o zamanlar üyesi olduğum “Lions” kulübünün rozetini unutmuştum. Başkanın gözü bir anda rozetime ilişmiş, protokol kurallarını bir kenara iterek, elini omzuma koymuş, “Bende Lions üyesiyim, kardeşim” demişti… Bundan sonra Başkan, protokol kurallarını bir kenara iterek eli omzumda müzeyi dolaşmıştı...

İşte diplomasi böyle bir şey...

Bazen kurallar en katı biçimde uygulanır, bazen de bir kenara atılır!...

Ayasofya’da yabancı devlet adamları ile anlatılacak pek çok anım var... Ancak hepsini buraya sığdırma imkânım bulunmuyor. Onları sırası geldikçe sizlerle zaman zaman paylaşmak isterim...

NOT: Müzeci dostumuz, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü Hikmet Denizli’nin vefatını öğrenmiş bulunuyorum. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve müzeler camiasına baş sağlığı diliyorum.


erdemyucel2002@hotmail.com  

Yayın Tarihi : 26 Ağustos 2008 Salı 11:29:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
süreyya IP: 195.87.18.xxx Tarih : 27.08.2008 07:15:32

Çok zevkle okuduğum bir yazınız, umarım diğer anılarınızıda yakında yayınlarsınız.


ali önder IP: 88.239.7.xxx Tarih : 29.09.2008 17:08:43

Değerli meslektaşımız Hikmet Denizli Beğ'e Tanrı'dan rahmet diliyorum.Nur içinde yatsın.Değerli ailesinin ve yakınlarının başı sağolsun.Sivas Müze Müdürü iken müzesinde bir sayım için beni Amasya Müzesi'nden görevlendirmişlerdi.Daha önceden de kendisini tanırdım, epeyi birlikteliğimiz olmuştu.Müzeler değerli bir elemanını kaybetti.Hepimizin başı sağolsun.


Gönül TEKELİ IP: 85.96.201.xxx Tarih : 12.10.2008 12:48:57

Sn. Erdem Yücel Değerli meslektaşım,yakın geçmişte yaşadığımız,bildiğimiz Müzelerin misyonu ve diplomasideki önemi bugün inanın hiç önemli değil.Bugün sadece AKP iktidarına yakınlık derecesi önemli. Sağlık ve mutlulukdolu günler sizin olsun Gönül TEKELİ