İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, geçtiğimiz hafta içerisinde Ermeni soykırımını inkâr ettiği gerekçesi ile Lozan’da yargılandı. Kısacası Lozan’da hukuk adına hukuksuzluk sergilendi.

Lozan’a 90 kilo civarında Osmanlı ve Rus arşivlerinden derlediği belgelerle giden Perinçek, “Ermeni soykırımını inkâr etmek suçtur” diyen, İsviçre yasasının çağdaş olmadığını ileri sürdü. Ayrıca Ermeni soykırımı için emperyalist bir yalandır diyerek Türkiye’de milliyetçi geçinenlerin yapamadığını da yapmış oldu. Ne tuhaftır ki, Türk milliyetçiliğini savunmak yılların sosyalisti Perinçek’e düşmüştü.

Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki bazı yasalarımıza önderlik eden, ifade özgürlüğünün koruyucusu olarak geçinen, hukukun üstünlüğünü önde tuttuğu söylenen İsviçre’nin tarafsız olmadığını, nalıncı keseri gibi kendi çarkları doğrultusunda hukuku yonttuğunu da bir kez daha dünya kamuoyu görmüş oldu.

Doğu Perincek’i tutarsınız veya tutmazsınız, o ayrı bir konudur. Partisi de hiçbir zaman hakkı olan oyu seçimlerde alamamıştır. Ne var ki, Doğu Perincek’in Avrupa siyasi arenasında göstermiş olduğu çıkışı da hiçbir partimiz veya onların siyasi liderleri yapamamıştır. Belki de yapmaktan çekinmişlerdir...

Bu bakımdan Doğu Perinçek’in Lozan’daki tutumu alkışlanmalıdır.

Doğu Perinçek “Ermeni soykırımı iddialarının yalan olduğunu ileri sürmesinden ötürü Lozan’da yargılandı ve doksan gün hapis cezasına çarptırıldı. İsviçre mahkemesi bu cezayı iki yıl tecil ettikten sonra 3000 İsviçre Frangı ödemesini hükme bağladı. Bunun karşılığında da 9000 İsviçre Frangı para cezası ödemeye mahkûm etti. İsviçre mahkemesi bununla da kalmayarak İsviçre’deki Ermeni cemaatine 1000 İsviçre Frangı, mahkeme masrafı olarak da 5873 İsviçre Frangı yatırmasını istedi.

Hukukun üstünlüğünü her zaman ileri süren hukuk abidesi (!) sayılan İsviçre yargısından daha başka bir karar çıkacağı zaten beklenmiyordu. Mahkeme kararında küstah, provokatör, ırkçı, milliyetçi gibi sözlerin yer alması da Perinçek’ten çok Türk Milliyetçiliğine yöneltilmiştir.

Türkiye Ermeni soykırımını batıya bir türlü doğru dürüst anlatamadığı düşünülmemelidir. Bu konuda yığınla yazılmış, eser ve bilimsel makale vardır. Ne var ki, batı dünyası bunları hiçbir zaman dikkate almamış, her zaman Ermenilerden yana bir tutum sergileyerek bilime ve tarihe ters düşmüştür. II. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanya’sının ve Filistin’de İsrail’in yaptıklarını, Irak’ta olup bitenleri görmezlikten gelmiş, kendi çıkarları doğrultusunda Ermeni soykırımı iddiasını her zaman gündemde tutmuştur. Önceki bir köşe yazımda değindiğim gibi Doğu Anadolu’daki Ermenilerin Ruslarla birleşerek Türk şehirlerini ele geçirmeleri, masum insanları katletmeleri dikkate alınmamıştır. Yaklaşık bir yüzyıl öncesi gelişen bu olayları aydınlık bir görüşle dile getirmek onların işine gelmemiştir. Kazım Karabekir Paşa’nın yönlendirdiği Doğu’daki Ermeni harekâtında Türkiye’nin yüz kızartıcı bir davranışı hiçbir zaman olmamış, yalnızca Ermeni çeteleri ile Rus ordusuna karşı askeriyle köylüsüyle kendisini savunmuştur. Türkiye hiçbir zaman bir soykırımda yapmamıştır. Ancak batı dünyası bu gerçekleri bilmesine rağmen işine gelmediğinden daima tek yanlı davranmıştır.

Lozan mahkemesi aslında ifade özgürlüğüne de en büyük darbeyi vurmuştur. Bu ülkenin artık ifade özgürlüğü ve tarihi bilimden söz etmeğe ise hiç hakkı yoktur. Başka bir deyişle Ermeni iddialarına karşı ikiyüzlü bir tutum sergilendiği de tüm çirkinliği ile görülmüştür.

Günümüzde milliyetçilik kavramının daha ileri boyutlara ulaştığını ileri sürenlerin sesinin soluğunun çıkmayışı bizim asıl üzüntümüzdür. KKTC 1.Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş başta olmak üzere bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile bilimsel kişiler ile tarihçiler Ona destek vermek üzere İsviçre’ye gitmişlerdir. Yalnızca 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Lozan Mahkemesi öncesinde ona destek çıkan “Ben ve bu ülkedeki herkes arkasındayız. Perinçek hem kendisini, hem ülkesini yiğitçe, kahramanca savunacaktır” demişti.

Gönül isterdi ki, milliyetçi geçinen tüm siyasi partilerimizin temsilcileri başta olmak üzere Lozan’a siyasi ve tarihi bir çıkartma yapabilseydik. Ama olmadı Perinçek orada Türkiye’yi savunmak için yalnız başına bırakıldı. Milliyetçi geçinenlerin sesi soluğu çıkmadı ve belki de bir sosyalisti nasıl destekleriz diye düşündüler. Sosyalistlerin de milliyetçi olduklarını nedense içlerine sindiremediler.

Doğu Perinçek ise Lozan’da tek kelime ile hukuksuzluk duvarına tosladı...

Lozan mahkemesinin kararı ister istemez bir Yunan atasözünü bizlere hatırlattı; Bir dilenci bir ülkeyi rezil etmek için yeterlidir...


erdem@hotmail.com