Başbakan çok yoğun bir tempoda çalışmasını sürdürüyor.
Kolay değil...
Yerel seçimler öncesi karış karış Türkiye’yi dolaştı, mitinglerde saatlerce konuştu, Televizyon programları da işin cabası. Belediye Başkan adayları ortadalar da görünmezken O hep vardı ve gündemdeydi. Böyle olunca da insanın yorulması, yanlış bir şeyler söylemesi de olağan…
Başbakan Altınpark ANFA Salonunda düzenlenen AKP’li belde belediye başkanları toplantısında konuşurken, hiç gereği yokken Adalet ve kalkınma Partisinin kısaltılmış adı AK Parti’dir. AKP değil dedi... Buraya kadar söylenecek bir sözümüz olamaz. Ne var ki, ardından bir söz geldi ki, ne yöne çekerseniz çekin, uzayıp gider...
“AKP diyenler ne yazık ki demokratik noktadaki etik kurallara uymadan, siyasi etiği hiçe sayarak bunu edep dışı söylemektedirler. Çünkü bizim Yargıtay Başsavcılığı’nda olan kısaltılmış adımız AK Parti’dir. Herkes bunu böyle yazmaya mecburdur…”
Gerçekten şaşırtıcı bir konuşma... AK Parti kurulmasından bu yana iki genel seçim geçti. Herkes Adalet ve Kalkınma Partisi olan partinin baş harflerini alarak AKP diyor... Böyle yazmayanları edep ve adap dışı suçlamanın ne anlamı var anlayabilmiş değilim.
Bu sözler üzerine basında yeni bir gündem yaratıldı AK Parti mi? Yoksa AKP mi?
AKP diyenler edeb dışı mı? Merak edip sokağa çıkılsa insanlara AK mı? AKP mi? diye sorulsa acaba ne yanıt alınır?
Nereden nereye? Mayın tartışmaları bizleri Ak mı? AKP’ mi? Hangisi doğru demeye getirdi...
Buradaki kuşku veya çelişki bu isim verilirken topluma ne mesaj verilmek istendi. Öncelikle AK olacaksın, yani temiz ve şeffaf... Parti hırsızlığa hortumculuğa bulaşmamış olacak... Adalet derken tüm yurtta adalet herkes için eşit olacak... Yürütme, yasama erki bağımsız ve adaletli olacak... Hukukun üstünlüğü tartışılmayacak… Hiç kimse dokunulamazlık zırhını bürünmemiş olacak... Bunların aksini söylemek istemiyoruz. Partinin ismi anlamlı ve güzel... Ancak bunlara uyulması gerekliliği de ön planda olmadı...
AKP diyenler edep dışı olursa, CHP, MHP, DTP diyenler ne olacak?
Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, bu konuya dil-bilim açısından bir açıklama getirmiş.
“Türk dilinin kurallarına göre bir parti ya da kurumun ismi kısaltılırken, isimde bulunan sözcüklerin baş harfleri alınır. Bu durumda Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kısaltılmış şekli AKP’dir.”
Sanırım ben de bunca yazarlık sürecinde edep dışı olanlardan biriymişim de haberim yokmuş, çünkü AKP, CHP, MHP, DTP diye konuşuyor ve yazıyorum. Belki çoğu insan gibi bende yanılgıya düşüyorum. Ancak Mustafa Mutlu ilginç bir nokta yakalamış; Onlar da AKP diyorlarmış. Örneğin Anayasa mahkemesine gönderilen kapatma davası ile ilgili savunmanın bir yerinde “AKP” yazılıymış!..
Merak edip çevremdeki bazı kısaltılmış marketler zincirlerinin isimlerine baktım. Örneğin diğerlerinden daha ucuza satan BİM mağazası var. Meğer bu isim de Birleşik İslam Mağazaları isminin kısaltılmışıymış... Bizim kapı görevlisine Birleşik İslam Mağazalarından şunu alacaksın desem anlamaz... BİM’den dersem anlar!..
Sırası gelmişken, kullandığım kısaltmalardan ötürü ben de edepsiz olduğumdan, edep dışı ne demek diye merak ettim. Sözlükleri ve bazı düşünürlerin sözlerini araştırdım.
Bakın neler öğrendim:
Edep, söz ve davranış olarak herkesin beğendiğini yapmak.
Tarikatçıların herkese hatta canlı cansız bütün varlıklara karşı saygılı alçakgönüllü davranma ilkesi...
Bunun yanı sıra edep dairesi, edep erkân, edep yeri, edebi kelam, edebini bilmek, edebini takınmak, edeptir söylemesi, edebi edepsizlerden öğren gibi sözler vardır. Eski dergâhlarda ise herkesin görebileceği yere “edep yahu” diye bir levha konularak müritlerin utanmaları, terbiyelerini takınmaları konusunda ikaz edilirdi.
Başbakan bir söz söyledi, nereden nereye geldi!..
erdemyucel2002@hotmail.com
Bravo başbakana, gerçek gündemi gizlemek için sözcüklerle oynayıp, halkın dikkatini başka noktalara çekiyor. Bu bakımdan eline su dökülmez maaşallah! Gerçek gündem ne peki? İşsizlik, yoksulluk, pahalılık ve milli çıkarların peşkeş çekilmesi. İslami siyasal söylemler Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş söylemleri gibidir. Gayet yumuşak ve kırmayan, incitmeyen... Peki bu nasıl bir hitabet sanatı ki, karşısındakine hakaret, bağırıp, çağırma ve susturma anlayışı almış başını gidiyor? Tek kelimeyle yazık, çok yazık!..