Orta ve yüksek eğitim sorunlarıyla birlikte derslere başlıyor. Geçen yıllara göre olumlu yönde değişiklikler var mı diye bakıyorum. Yaz boyunca eğitim yine masaya yatırıldı, eleştirildi, yeni kararlar ortaya konuldu ve geneline baktığınızda değişen bir şey olmadığını görüyoruz.
Kısacası eski tas eski hamam…
Yüksek öğrenimde arttırılan harçların, değiştirilen katsayıların olumlu yönleri olmadığı her zaman olduğu gibi yine ortada… Arttırılan harçları proteste eden öğrenciler güvenlik güçlerinin sert tepkisiyle karşılaşıyor…
Bu arada her zamankinden daha da ağırlık kazanan dinsel girişimlerin eğitimdeki izlerini görüyoruz. Din derslerinin öğretmenleri fen ve edebiyat öğretmenlerinden çok daha ağırlıklı!.. Gerçekte bütün çalışmalar arasında siyasal İslam’ın kalesi, arka bahçesi diye nitelenen İmam Hatipler üzerinde oynanan oyunları da görmezlikten gelemeyiz. İmam Hatip Okulları imamlık, hatiplik ve Kur’an kursu öğrenciliği gibi dinsel hizmetleri yerine getirecek elemanların yetiştirilmesi için açılmış, bunun için de programlar uygulanmıştı. Ancak bu okullar bir takım politikacılar tarafından amaçları dışına çıkarıldı. İmam Hatipli avukat, doktor, vali, kaymakam vb. gibi mesleklere girmeleri için elden gelen ardına konulmuyor. Bunlar bir dereceye kadar yerine getirilmeye çalışılıyor. Açıkça söylenmese bile Harp Okullarının kapılarının İmam Hatiplere açılması isteniyor. Bunun içinde Ö.S.S’de yapılan son düzenlemeler klasik liseler ile meslek liselerinin arasındaki katsayı farkının kaldırılmasına yönelik oldu. Gerçekte meslek liseleri için yapılıyor deniyorsa da düzenlemeler yalnızca İmam Hatipler için yapılıyor. Gerçekte Klasik liseler ile İmam Hatip ve diğer meslek liselerinin kuruluşlarındaki amaç birbirlerinden çok farklıdır.
İnsanın aklına pek çok soru takılıyor; Cumhuriyete ve laik düzene bağlı çocuklar mı, yoksa tarikat ve cemaatlerin verdiği hurafelerle yetişmiş türbanlı, poturlu, dinsel sakallı gençlerin ellerine mi bu memleket bırakılacak?
Yüksek öğrenimlerini sürdürmek isteyen çocuklara devlet eliyle mi yoksa cemaatler aracılığı ile mi burslar sağlanıyor. Bunların arasındaki farklar ne kadardır?
Mustafa Mutlu, YÖK’ün üniversitelere sınavsız 800 genci yerleştirdiğini köşesinde yazdı. Ardından da bu öğrencilerin 1995’den sonra Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Polis Akademilerine bağlı yüksek öğretim kurumlarından zorunlu ayrılanlar olduğunu söyledi. Mutlu’nun bu yazısından bu yana da ilgili kurumlardan neden hiç bir açıklama gelmedi?
Milli Eğitimimizin sorunlarını sütunumuza sığdırmak çok zor, bu konuda bir doktora tezi bile yapılabilir. Ancak okullar açılırken bazı noktalara değinmek isterim:
Sınava dayalı eğitim sisteminde yaratıcılık, öğrencinin düşünmesini sağlayacak sisteme neden geçilemiyor? Birçok öğrencinin kabiliyetleri, hobilerini geliştirmesi ortadan kaldırılıyor. Kısacası her türlü din, dil ve ırkı açıklayıcı bilgiler verilemiyor. Müfredatla kısıtlanan eğitim dışında, öğretmenlerin yararlı olabilecek kendi bilgilerini öğrencilerine aktarması önleniyor.
Açılım komedisi altında Kürtçe ön plana çıkarılmak istenirken neden Türkçe öğrencilere yeterince öğretilemiyor? Bazı özel okullar dışında yabancı dil öğrenimi yıllardır ön plana geçirilemiyor. Yoksa öğrencilerin batıya yönelmesi, onların geliştirdiği bilimlerden uzak kalması mı isteniyor?
Okullarda verilen eğitim, insan haklarına saygıyı, başkalarının haklarına tecavüz etmemeyi ön plana alıyor mu?
Cinsel sapıklığın arttığı ülkemizde bu yönde cinsel bilgiler neden verilmiyor?
Milli Eğitim Bakanlığı okullarının kaçının kaçak ve usulsüz yapıldığı, depreme dayanıklılık derecesinin ne olduğu neden gizleniyor ve bunların düzenlemesine gidilmiyor?
Milli Eğitim Bakanlığı okullarında dini eğitime önem verilirken, aynı durum diğer dinlere karşı da gösteriliyor mu? Osmanlı döneminde babasız çocukların yetiştirilmesi için kurulan Darüşşafaka Lisesi neden İlim Yayma Cemiyetine bağışlanıyor?
Alfabe dillerin anayasası niteliğindedir. Bunlara başka harfler eklemek yanlışlıktan da ötedir. Bazı okurların ısrarla yazdıkları yorumlarına Türk alfabesinde olmayan harfleri eklediklerinden editörlerimiz onları değiştirmek zorunda kalıyor. Bazı aklıevveller Kürtçe harfleri Türkçenin içerisine sokmaya çalışıyor. Milli Eğitim Bakanlığı bunları kesinlikle okullarda önlemek zorundadır. Böyle durumlarda Milli Eğitim Bakanlığı müdürlüklerine genelgelerle ikazlar yapılmış mıdır?
Aile bireyleri içerisinde, bilgisizce yetiştirilen çocukları yönlendiren ailelerin eğitimi neden düşünülmüyor? Çocuklarını yetiştirmek için onları yarış atı gibi sınavlara, dershanelere gönderen aileler yeterince bilinçli mi? Eğitimin başlangıçta ailelerden geçtiği göz önüne alınacak olursa öncelikle ailelerin, sonra da çocukların eğitilmesi ön plana çıkarılmalıdır. Pek çok yerde tanık olmuşumdur, okullar kapanır kapanmaz çocuklar Kur’an öğrensin diye cahil din simsarlarının ellerine teslim ediliyor. Bazı cemaat ve tarikatlara gizli veya açık biçimde o çocukların ailelerine sohbet adı altında çağdışı bilgiler aktarıyor. Böyle olunca okula giden çocuklar ikilem içerisinde yaşıyor. Çağdaş eğitim veren öğretmenlerin mi, yoksa kafaları bulandırılmış aile bireylerinin sözlerini mi dikkate alacaklar? Necati Doğru’nun epey önce bir yazısına başlık olarak koyduğu “Öğretmeni imamın önüne geçirmezsek! Çok çocuk ölür ” sözü öğretmenin de, öğrencilerin de perişanlığını açıklıyordu.
Bu işin çözümü için, önce evlerine gazete, kitap girmeyen aileler eğitilmeli, sonra da çocuklar… Yoksa böyle başa böyle tıraş deyip işin ucunu bırakmak daha mı doğru?
Bu konuda en doğru sözü yine büyük Atatürk söylemiştir;
“Eğitim işlerinde ne olursa olsun başarı kazanılmalıdır. Bir ulusun gerçek kurtuluşu ancak bu yolla olur.”
Büyük Atatürk’ü anlayamayanlar ve Onun devrimlerine dil uzatanlar, Onun temellerini attığı Türkiye Cumhuriyeti ile diğer İslam ülkelerini bir karşılaştırsınlar, gördükleri karşısında biraz düşünsünler, gerçekleri analiz etsinler…
erdemyucel2002@hotmail.com
Yüregine saglik Hocam"Büyük Atatürk,ün kurmus oldugu milli egitim yok olmak üzeredir.Harc yüzünden cok insanimiz okumamaktadir,Bu ilk okullara kadar geldi.Kayit parasi veremiyecek durumda olan anne ve babalar ülkemizde ne yazik,ki vardir.Ve bu cocuklarimiz ne yazik,ki okul müdürüyetinden okul ögretmenlerine kadar hor görülmektedirler.
Okutmamak icin ellerinden geleni yapmaktadirlar,Buda bir cok Aga babalarinin isine gelmektedir.Cünkü okumayan cocuklardan cok daha iyi faydalanacaklar.Bunada milli egitim bakanligi canak tutmaktadir.Cünkü onlari istemeyen ögretmenler yeteri kadar denetlenmemektedir.
Burslari veren bir cok kurum ve kurulus ve hatta devlet icinde bazi miletvekilleri,de burs verdikleri ögrenci genclerin beyinlerini yikar gibi yakamaktadirlar.Büyük Atatürk,ün Laik Cumhuriyetini yikmak icin her türlü oyunlari oynadiklarini bilmeyen yoktur herhalde.Bir cok demokrat olan Anne ve Babalar cocuklarinin egitimini tamamlamasi icin görmemezlikten gelmektedirler.
Okullara gitmesini engelliyen milli egitim,Cocukluktan baslayarak hurafe din egitimcilerin kucagina itilmektedirler.Bu gelecegimin gencleri böylelikle simdilikten Atatürk,ün Laik Cumhuriyeti olan Türkiyeyi yikmak icin egitilerek büyük caba harcanmaktadir.Örnek istenyorsa simdiki Hükümetimizin dönemlerinde göz ardi edilerek ne kadar hurafe ortaya ciktigini bilmeyen yoktur sanirim.
Hükümetimizin icinde cok demokrat milletvekillerimiz,de vardir ne yazik,ki onlarda basimizi yerler düsüncesinde olup ses cikartmiyorlar.O zaman ortada birsey kaliyor,Bir kac sene sonra bu demokratim diyecek kimse Türkiyede kalmiyacaktir.Egittikleri gencleri ilerde hakimiyete el koyacaklarini tahmin degil gercek olacagini kabulleniyorum.Yazilacak cok söylenecek coksey var ama kime saygilarimla.
Üstadım, eğitimle ilgili çok güzel tespitler ve yorumlar yapmışsınız ve haklısınızda. Eğitimde en büyük sorun, giderek çağdaşlık ve bilimsellikten uzaklaşarak dinselleşmesi, fırsat eşitsizliğinin artması ile kalitesinin düşmesidir. Şimdi katsayı da eşitlendi hamdolsun ve seyreyle gümbürtüyü bundan sonra... İmam hekimler, yargıç ve savcılar ile öğretmenleri görürsek şaşırmayalım? Bu arada üniversite öğrenci harçlarına %8 zam yapıldı, memurlara ise %2 + 2 zam önerisi yaptılar. Ama herşeyi kanıksadı sanırım bu toplum artık? Çünkü, tüm bunlara tepki veren kimse ve kitle yok! DSP + MHP + ANAP iktidarında, sendikal mücadele için Kızılay'da her hafta bir çadır kuranlar nerede acaba şimdi? Ermenistan protokolü ile Ermenilere (Nahçivan garantörlüğünü kaldırarak) karşılıksız taviz verenlere ve ülkenin üniter yapısını sarsanlara tepki gösteren kitleler var mı? Sanırım AKP bu milleti efsunladı ve hipnotize etti? Yazık millete ve onun kahraman evlatlarına! Çanakkale'de ve Sakarya'da ölenlerin suçu neydi peki?
Öncelikler selamlar...Yeni eğitim - öğretim yılı belirtildiği gibi sorunlarla başladı. Peki nedir bu sorunlar ? Sorunlarımız hiç bitmedi bitecek gibi de görünmüyor, en temel nedeni zihniyet değişmiyor! Sizlerle içler acısı bir olayı paylaşmak istiyorum. Kardeşim Reyhanlı - Mehmetbeyli İ.Ö.O' da öğretmen. Köy doğasıyla insanıyla tek kelimeyle çok güzel. Ama öyle bir ince ayrıntı var ki insanın kanını donduruyor. O ayrıntı okulun yıkılma kararının olması. Kardeşimin yetkili müdür ve bayan olması nedeniyle okulun temizliğinden tutunda özellikle fizik gücü gerektiren konularda yardımcı olmaya ve okullar açılmadan olabildiğince eksikliklerin giderilmesine yardımcı olmaya çalıştım. Çünkü yıkılacak olan bir okulun eğitime devam etmesinde ilçe milli eğitim ısrar ediyor. Her türlü riske rağmen!!! Orada durumun ciddiyetini okuyan-okuyacak olan küçücük yaştaki öğrenciler bile farkındalar ama okuyupta ülkeye yararlı olma konusunda aileleri onları o kadar güzel eğitmiş ki insanın içi el vermiyor onları o yıkılmaya yüz tutmuş binada görmek. Allah korusun o okulun çökmesi sonucunda orada bir çocuğun burnunun bile kanamasının hesabını hangi yetkili nasıl verecek ? Buradan sesleniyorum sorunlar keşke 2 kalem 3 kitap eksikliği kadar olsaydı. Bu konuda duyarlı olan herkese sesleniyorum. Buradaki çocukların daha sağlıklı şartlarda eğitim görebilmeleri için, onların ailelerinin bölücümü olması lazım yada ellerine taşları alıp devleti temsil eden kişi-kurumları taşlaması mı lazım? Yoksa belli bir kültür, ırk, mezhep yada ideolojinin maşalarımı olmaları lazım ? Onlar bizim evlatlarımız.