1
Haziran
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Engelli Cumhuriyet Bayramı

Çok değil; yakın tarihlere kadar Cumhuriyet bayramları büyük bir coşku ile kutlanırdı. Resmi geçitler, resepsiyonlar, törenler, konuşmalar yapılırdı. Ulusun tümü var oluşunun sembolü olan bu büyük bayramını kutlarken, ileride sorunlarla karşılaşabileceklerini o zamanlar hiç düşünemez, akıllarından bile geçirmezlerdi.

Ne var ki, birkaç yıldır Cumhuriyet bayramı kutlamaları sorunlar yumağına (!) dönüştürülmeye başlandı. Türk ulusunun bu büyük bayramı önce ucundan kenarından kemirildi. Kısacası aydınlık ve karanlık arasında gel-gitler ortaya çıktı.

Aynen Araf gibi…

Atatürk ve arkadaşlarının kurmuş oldukları Cumhuriyet bazılarına biraz fazla büyük gelmiş olacak ki, çarpık davranışlar ortaya konulmaya başlandı.

Gerçekten çok acı…

Yazılı ve görsel basına bakıyorum. Bazıları dün yazdıklarını, söylediklerini unutmuşçasına vaziyeti idare etmeye çalışıyor. Açıkça birilerine yaranmanın çirkin örneklerini sergiliyorlar. Atatürk devrimlerini ve cumhuriyeti benimsemiş çoğu insanın içi açıyor. Geçmişteki Cumhuriyet Bayramlarını yaşamış olan ve günümüzdeki olup bitenlere şahit olanlar büyük bir üzüntü içerisindeler. Köşe yazarlarımızdan Sayın Altemur Kılıç’ın “Sonun başlangıcı” başlıklı veda yazısını okumanızı tavsiye ederim. Yıllardır Kenthaber’de ve daha önceki bazı gazete ve dergilerde birlikte yazma onuruna eriştiğim bu büyük üstadın yazısı gerçekten beni duygulandırdı. Aynı zamanda da karamsarlığa düşürdü.

Kuşkusuz anlayana!..

Cumhuriyetimizin 89. Kuruluş yılı öncesinde bazı olayların çıkacağı hissediliyordu. Yok artık; bu kadar da olmaz diyenler vardı. Oysa böyle düşünenler yanıldılar.

Ne yazık ki olaylar birbirini izledi, cumhuriyete inanmış insanlar ile devlet gücü karşı karşıya getirildi. Öncelikle Atatürk anıtlarına çelenk koyma kargaşası yaşandı. Siyasi partiler dışındaki kuruluşların çelenklerinin konulmasına karşı çıkıldı. Tartışmalar, itişip kakışmalar birbirini izledi. Dünya basını da bu karmaşaya şahit oldu.

Cumhuriyete canı gönülden inanmış olanlar Ankara’da “Cumhuriyet Buluşması” yapılmasına ve Anıtkabir’i ziyaret etmeye karar vermişler ve bunun duyurusunu yapmışlardı. Yurdun çeşitli yerlerinden yola çıkanların çoğunun yolları devlet gücü ile kesildi. Cumhuriyet Bayramını Ankara’da kutlamak isteyen on binlerce kişi daha il sınırlarından çıkarken engellendiler. Otobüslerin içerisindeki insanların kimlik kontrolleri yapıldı, bu kontrollerde bir şey ortaya çıkmayınca bu defa da trafikçiler devreye girdi, otobüsler teknik incelemeye tabi tutuldu. Bu durumda da bazı eksiklikler ortaya çıktı ve seferden men edildiler. Oysa her gün binlerce otobüs ve diğer araçlar karayollarında ne eksikliklerle seyrediyor.

Merak ediyorum birçok ölümlü kazaya sebep olan başta dini bayram tatilleri olmak üzere diğer günlerde de bu araçlar aynı hassas trafik denetimine tabi tutuluyorlar mı?

Bütün bu zorluklara rağmen Ankara’ya ulaşabilenleri şehrin girişinde yine güvenlik güçleri karşıladı. Güvenlik güçlerine direnemeyenlerin çoğu da geldikleri yerlere dönmek zorunda kaldılar. Şehre girebilenler Ankaralılarla bütünleştiler. Ulus’taki ilk meclis binasının önünde toplanmak isteyenler yine polis barikatına takıldılar. Yaşlı, genç, çocuk biber gazı ve coplardan nasiplerini aldılar. Bu olaylar yaşanırken biraz ilerideki hipodromda da bir kısım halk bayramı kutluyordu (!).

Cumhuriyet Bayramını kutlamak, Atatürk’e olan bağlılık ve sevgilerini göstermek isteyen ve hepsinden öte devrimleri sahiplenenlere kimler engel olmak istedi?

Ankara Valisi mi? Yoksa daha başkaları mı?

Bereket, Cumhurbaşkanı duyarlı davranarak, devreye girmiş Ankara Valisine “gerilimi tırmandırmayın, çatışmaya izin vermeyin, gerekirse tolerans tanıyın, Anıtkabir’e gitmek istiyorlarsa izin verin” demiş. Bunun ardından tüm engeller ortadan kaldırılmış ve halk Cumhuriyet Bayramını kutlayabilmiştir.

Ne gariptir ki, Cumhuriyet Bayramında yine birtakım ilkler yaşandı. Bayramı kutlamak isteyenler, Atatürk anıtlarına çelenk koymak isteyenler saldırıya uğrarken bir yanda da sözüm ona Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yapılıyordu. Atatürk’ün Çankaya’sında siyasiler, generaller, üst düzey bürokratlar ve de görkemli elbiseleri(!) içerisinde türbanlı hanımlar birbirlerinin Cumhuriyet Bayramını kutluyorlardı.

Bir zamanlar önüne geleni “gomonist(!)” diye suçlayanlar acaba ileride Kemalist suçlaması da yapacaklar mı?

Yoksa okumayan, okuduğunu anlamayan, doğruları dinlemeyen, saplantılar içerisinde biat eden bir toplum mu olacağız?
 

Yayın Tarihi : 1 Kasım 2012 Perşembe 08:53:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 1.11.2012 10:51:54

Hocam ellerine saglik"Ve tüm kent haber yazarlarina,da tesekkür ediyorum.Altemur Kilic hocamin yazisini okudum,ve sahneden ayrilmak istedigini dile getirmis sahsen üzüldüm.Ama kendi dedigi gibi ve dilerim havlu atmasin,pes etmesin,Allahtan dileyim sihhat ve afiyetler versin.Güzel egitici ve örnek alinacak yazilarina devam etsin.

Engelli Cumhuriyet Bayrami basligin, cok yerinde bir deyimdir.Benim bildigim kadari ile Dahi Mustafa Kemal Atatürk,ü severler veya sevmezler.O dahi ve silah arkadaslari olmasaydi bügün Cumhuriyet lafini telafuz etmiyecektik,veya ne anlama geldigini bilmiyecektik.Atatürk,ve silah arkadaslari olmasaydi bugün Türkiye Cumhuriyeti olmiyacakti.

Cumhuriyet Bayrami sadece Atatürk,e baglilik degil,Türkiye Cumhuriyeti,nin var olusu demektir.Türkiye,de yasayipta Cumhuriyete inanmiyanlarin akillarindan süphe edilir.Cumhuriyetten,daha iyi bir örnek varsa beyan etsinler,nasil birsey görelim ve ögrenelim.Ne Mutlu Türküm diyene Cumhuriyet,e sahip cikmasi gerekir diye düsünüyorum saygilarimla.