16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Erkan Mumcu Fırsatı Nasıl Kaçırdı?


Türkiye beklenmedik şekilde seçim sath-ı mailine girdi. Bekir Coşkun’un deyişiyle “Yer kaygan... Zemin kaypak...” Bilindiği gibi %34 oy ile TBMM’de %66’lık bir çoğunluğu ele geçiren AKP’yi 22 Temmuz seçimlerinde devirebilmek için siyası partiler büyük çaba sarf ediyorlar.

Bu arada sırası gelmişken belirtmekte de yarar var sanırım; dünyanın hiçbir ülkesinde %34 oy ile tek başına iktidar olan başka bir siyasi partiyi gösterebilmemiz olanaksızdır. Ancak bizim seçim yasası buna imkân verdi. İktidar dışındaki siyasi partiler büyük bir arayış içerisinde tek başlarına iktidar partisini yerinden edemeyeceklerinin bilinci içerisinde bir takım arayışlara girdiler. Önce CHP ile DSP anlaştı, ardından ANAP ile DYP birleşti denilirken ortaya beklenmedik şekilde Erkan Mumcu Mesut Yılmaz polemiği ortaya çıktı. DYP de Mehmet Ağar birleşme konusunda Erkan Mumcu’nun sözüne güvendi, kongresini topladı, amblemini değiştirdi ve Demokrat Parti ismini aldı. Geçtiğimiz Pazar günü yapılan ANAP kongresinde beklenmedik şekilde Erkan Mumcu sözünden caydı. Böyle olunca da bazı siyasilerin sözlerinin ne derece arkasında olduğu da bir kez daha ortaya çıktı.

Günümüzde artık kafasında kırk tilkinin dolaşıp kırkının da kuyruğunun birbirine değmediği eski siyasetçilerimiz yok. İsmet İnönü, Adnan Menderes, Celal Bayar, Şükrü Saraçoğlu, Ferit Melen, Bülent Ecevit, Kasım Gülek gibi eski siyasetçileri bulmamız bugün için artık olanaksız ... Artık onlar gibilerinin siyaset arenamıza kolay kolay çıkmayacağı da bir gerçek. O zaman eldekilerle yetinmek zorundayız...

Konuyu çok fazla derinleştirmeden ANAP ile DYP birleşmesine dönelim. Mesut Yılmaz’ın Yüce Divanda aklanmasından sonra yeniden siyasete dönme isteği yadırganmamalıdır. Her Türk siyasetçisi veya Türk vatandaşı gibi onun da seçime katılma, seçilme hakkı vardır. Seversiniz sevmezsiniz, oy verirsiniz veya vermezsinin o ayrı bir konudur.

Mesut Yılmaz’ın yeni ismiyle Demokrat Parti listesinden Rize’den seçime girmesine Erkan Mumcu’nun karşı çıkması siyasi çevrelerde hayretle karşılandı. Başka bir deyişle siyasi acemiliğin veya siyasetteki intiharın tipik örneğini ortaya koydu. Birkaç gün öncesi yapılan kongresinde partinin feshedileceği ve Demokrat Parti içerisinde yer alacağı kararını bekleyenler yanıldılar.

Erkan Mumcu, Mehmet Ağar’a “Demokrat Parti, deklarasyonundaki ilkelere uygun hareket etmiyor. Olmuyorsa herkes birbirine başarı diler” restini çekerken bir parti başkanlığı giysisinin kendisine biraz bol geldiğini de göstermiş oldu. Anlaşmazlığın bir diğer boyutu da seçim listelerinde kimlerin liste başı olacağı konusunda ortaya çıktığı, siyasi çevrelerdeki duyumlardan öğreniliyor. Sızan haberlere göre Erkan Mumcu, on bir tane birinci sıra, yirmi dört tane de iki ve üçüncü sırayı istemiş. İki lider arasındaki anlaşmazlık ANAP’ın MYKK kuruluna da yansıyınca üyelerden Halil Özsoy’un “Rezil ettiniz partiyi. Sizin yüzünüzden partinin malları Hazine’ye gidecek. Bu birleşmenin olmayacağı başından belliydi” demesi toplantıyı adamakıllı germişti. Bu gerginliğin ardından Erkan Mumcu televizyon kanallarının birisinde Demokrat Parti’nin deklarasyon ilkelerine uymadığı ilan etmişti.

Kısacası ANAP ile DYP birleşmesi böylece suya düşmüş, herkes kendi başının çaresine bakacaktır. Ne var ki, iş bununla kalmamış Erkan Mumcu asıl sorunun Mesut Yılmaz olduğu konusunda ağzındaki baklayı çıkarmıştı. Ardından Mesut Yılmaz’ı Abdullah Öcalan ile kıyaslaması ortalığı daha da germişti. Mesut Yılmaz, sessizliğini bozarak “Önce beni suçladı ANAP’tan ayrıldı. Sonra Erdoğan’ı suçlayıp AKP’den ayrıldı, Şimdi de Ağar’ı suçlayıp birleşmeden kopuyor.” Oysa Mumcu TBMM’nin son oturumlarında AKP ve Başbakan Tayip Erdoğan başta olmak üzere AKP’yi en sert dille eleştirmiş, böyle yapıca da seçimde oy potansiyelinin yükseleceğini sanmıştı. Ardından da son oturumda AKP’nin gündeme getirdiği Anayasa değişikliği paketinde AKP yanında yer alarak kabul oyu kullanmıştı. Ama bazen siyasette beklenmedik anlarda, ters bir söz ve davranışla her şey tersine döner. Tecrübeli politikacılar bunu çok iyi bilirler. Sırası gelmişken bir kez daha eklemekte yarar olacak; çocukluk yıllarımda mahalle bakkalımızın duvarında ilginç bir yazı vardı;

Önce düşün sonra konuş...

Mesut Yılmaz’ı Öcalan ile kıyaslaması her ne kadar sonradan özür dilemiş olsa da Erkan Mumcu’nun acemi bir politikacı olduğunu açıkça gösteriyordu. ANAP’a yaklaştığı dönemlerde Mesut Yılmaz ‘a yanaşan, sürekli evine giden Berna Yılmaz’a benim büyük oğlum dedirtecek kadar Yılmaz ailesine yaklaşan, 2002 seçimleri öncesi bakanlık uğruna AKP’ye geçen ve sonra da onu terk eden, boşluktan yararlanarak ANAP Genel Başkanı olan bu politikacı ne derece tutarlıdır?

Demokrat Parti Genel Başkanı, ANAP kongresinde birleşme kararının çıkmaması üzerine; “Artık bu bütünleşme seçimden sonra sağlanır. Biz tek başımıza yürüyeceğiz. Bu davranışlar çocukça, çocukça işler yapıldı. Kongre geçti. Oradan birleşme kararı çıkmasını bekliyorduk; olmadı. Sayın Mumcu şimdi pişman gibi görünüyor, ama iş işten geçti. Kongreyi yapamadı.”

Bütün bu olaylar gelişirken Mesut Yılmaz’ın parti içerisindeki ağırlığı da bir kez daha görüldü. Başta MKYK üyesi Nejat Arseven, Lütfullah Kayalar, Halil İbrahim Özsoy, Aytun Çıray, Cengiz Altınkaya ve Orhan Şahin başta olmak üzere ANAP’lılar istifa etmeye başladılar. İl ve ilçelerdeki istifaları ise tam olarak tespit edemedik.

9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise merkez sağdaki köprülerin atılmasından sonra kendisine bu konuyu soran gazetecilere “Kanserli kolu keseceksin ki, bütün vücudu kanser sarmasın” diye ilginç bir yanıt vermekle yetindi.

Kuşkusuz bunun yanıtını 22 Temmuz seçimleri verecek, tek aday olarak katıldığı kongresinde bir ara ağlayan genç yaştaki bu politikacı belki de siyaset sahnesinden silinip gidecektir. Görünen köy klavuz istemez, bu seçimde ANAP’ın gücü hemen hemen sıfıra yakın, barajı aşabilmesi büyük mucizelere bağlı...

Siyaset her ne kadar kaygan ve kaypak ise de yine de ilke ve ilkeli siyasetçiler çok önemlidir. Nitekim Gustave Le Bon’un “Siyaset yapan için zekâdan çok dürüst olmak gerekir” sözü de akıldan çıkarılmamalıdır. Onun yanı sıra da Winston Churchill de “Siyasetçinin en önemli özelliği, gelecekteki olayları doğru teşhis edip önlemini zamanında almasını bilmektir” diyerek gerçeği bir cümlede özetlemiştir.


erdem@kenthaber.com

Yayın Tarihi : 4 Haziran 2007 Pazartesi 20:05:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Hakan IP: 80.57.193.xxx Tarih : 5.06.2007 22:41:58
Sen oyle dusun. Mumcu bosuna AKP den ayrilmadi. Mesut Yilmaz, Agar vs bunlar eskidi. Mumcu karakter siyasetci. Belli bir kesim herzaman onu destekleyecektir. Ozellikle demokrat kesim.