1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Ermeni Konusunda Teenni ile Davranmak!

Türkiye’nin son yıllarda başını en çok ağrıtan dış politika sorunlarından birisi de 1915 olaylarına dayanan Ermeni meselesidir. ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu’nun kabul ettiği “Ermeni soykırım” tasarısının yarattığı gerginlik sürerken bunun hemen ardından İsveç Parlamentosunun yalnızca 1915 olayları değil, tüm Hıristiyan azınlığın soykırıma uğradığını ileri süren tasarıyı kabul etmesi Ermeni konusunu yeniden gündeme taşıdı.

Çoğu zaman değindiğim gibi dış politika konularında geçmiş tarihi çok iyi özümsemek gerekir. Eskilerin deyişi ile olaylara “teenni” ile yaklaşmak en çıkar yoldur. Yani ileride çıkması olası olayları düşünerek, acele etmeden yerinde, sakin şekilde karar verebilmek “teenni” sözcüğü ile ifade edilir.

Ne yazık ki, Türkiye bu konuya teenni ile konuya hiçbir zaman yaklaşamadı. Ya ileriyi görmeden karar vermeye çalıştı, ya da hiç gereksiz çıkışlar yaptı. Bunun son örneklerini ABD ve İsveç Büyüklerimizin geriye çekilişi ve Türkiye’de çalışan kaçak (!) ermeni işçilerinde yaşadık.

Ermenistan, küçük ve her yönden güçsüz, yardıma muhtaç bir ülke ama uluslararası arena da diasporaları ile işini pek ala yürütüyor. Zora gelince geri çekilmeyi biliyor. Türkiye’ye karşı ellerindeki yegâne kozları da 1915’de zorunlu olarak Osmanlı hükümetinin uyguladığı tehcir (zorunlu göç) olayları… Buna karşılık Türkiye’nin de elinde güçlü kozlar var ama kullanmasını bir türlü beceremiyor. Örneğin Talat Paşa’nın katledilmesinden başlayarak dış ülkelerdeki temsilcilerimizin Asala tarafından öldürülmeleri üzerlerine siyaset yoluyla tam olarak gidemedik. Ardından 1915 olaylarını Türk ve Ermeni gerçek tarihçilerinin birlikte arşivleri tarayarak olayları gerçek boyutlarıyla ortaya koymasını neden isteyemedik? Ermeni tarafı haksız olduklarını bildiklerinden böyle bir bilimsel araştırmaya yanaşmadılar. Onlar yanaşmayınca Türkiye de bu konuda gerçek araştırmaları yaparak, Doğu Anadolu’daki Ermeni-Rus ilişkilerini, Ermeni mezalimini ortaya çıkararak tarafsız ciddi yayınlar yaparak onları diğer devletlere göndermeliydi. Dış ülkelerdeki Büyükelçilerimiz, konsoloslarımız ve kültür ataşelerimiz konunun üzerine sürekli gitmeliydi. Sonunda da bu tarihi olay Osmanlıda yaşanmıştır, biz Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetiyiz diyemedik…

Bunlar yapılmadı ve Türkiye kendisini suçlu hissederek sürekli savunmada kaldı. Futbolda en iyi savunma hücumdur diye bir taktik vardır. Türkiye de zorlandığında karşı atağa geçmeli diğer ülkelerin yaptığı soykırımları sıcak tutup gündeme taşımalıydı. Örneğin Amerika’nın Kızılderili soykırımı, II. Dünya Savaşında Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombası ile yapılan insanlık suçunu; Fransa’nın Cezayir soykırımını; İtalya’nın yine II. Dünya Savaşındaki Habeş katliamlarını, son olarak Sırpların Bosnalılara yaptıklarını dile getirmeli dibin kara seninki benden kara demeliydi… Dünya Tarihinde de buna benzer çok sayıda olaylar vardır. Ben yalnızca birkaç örnekle yetinmek istedim.

Bu konuya girmemin bir nedeni de Başbakan’ın bir süre öncesi İngiltere’de BBC Türkçe Servisindeki röportajında “100 bin kaçak Ermeni’yi Türkiye’de gönderebiliriz” sözleridir. Başbakanın, “Ermeni tasarıları Ermenistan halkına zarar veriyor. Ülkemde 170 bin Ermeni var. Bunlardan 70 bini benim vatandaşım. Ama 100 binini idare ediyoruz. Yarın gerekirse bu 100 bine haydi ülkenize diyeceğim” demesinin haklı ve haksız yanları var. Geçekte kaçak Ermeniler konu bile olmamalıydı. Bir devlette hukuk düzeni yerleşmişse mekanizma işler ve uygulanırdı… Siyaset arenasına taşınmazdı…

Türkiye, Ermenistan ile yakınlaşmak istiyor; bunun için kapalı olan sınır kapısını açacağını, ancak Ermenistan’ın da haksız olarak işgal ettiği, Karabağ’da yerinden yurdundan edilen insanların yuvalarına dönmelerini istiyor. Kısacası Ermenistan Karabağ’dan çekilsin diyor. Ne var ki, Türkiye-Ermenistan futbol maçında Türkiye elinden geleni bir bakıma yapmaya çalıştıysa da yeterli olamadı. Her iki ülke arasındaki protokolde zayıf kalarak Karabağ sorunu protokolde yer almadı… Böyle olunca da Türkiye’nin dünyadaki sayılı dostlarından Azerbaycan ile diplomatik ilişkiler gerildi.

Türkiye’nin kendi vatandaşları işsizlikten bunalmışken, burada tekstil, tezgâhtarlık, ev işleri, özel hasta ve çocuk bakımı gibi işlerde çalışan kaçak işçiler konusunda da yapılmış gaflar var. Bunu şimdiye kadar neden önlemedin diye insana sorarlar… Kaldı ki, fakir bir ülke olan, iş imkânları çok kısıtlı Ermenistan’dan buraya gelen insanları geriye göndermek de etik bir davranış değildir. Türkiye’de kaçak çalışan Afrikalılar, Ruslar, Slovakyalılar, Orta Asya ülkelerinden bir yığın insan var… Birini gönder diğerini gönderme o da politik ve insani davranış değildir. Kaldı ki, Türkiye’nin de Avrupa’nın birçok ülkesinde çalışan kaçak işçileri var. Biz yaptığımızda onlar da yaparsa ne olacak?

Öznur Karslı bu konuda çok güzel ve aynı zamanda insani bir röportaj yapmış;

“Tayip Amca Bizi Kovma” başlığı ile, burada yaşayan Ermeni çocuklarının resimleri altında ilginç noktalara parmak basmış;

“Anneleri ev temizliği ya da çocuk bakıcılığı yapan, babaları ise geçici işlerde işçi olarak çalışan çocuklar kaçak durumunda oldukları için Türkiye’deki Ermeni okullarına kabul edilmiyorlar. Bu nedenle Gedikpaşa’daki Ermeni İncil Kilisesi 2003 yılından beri kaçak Ermeniler için bir eğitim yuvası. Kilisenin Pastör’ü Malatya Arapkirli Krikor Ağabaloğlu bu çocuklara bodrum katındaki iki göz odada gönüllü eğitim veriyor. Eğitim dili Ermenice, müfredat ve kitaplar Ermenistan’daki okullarda okutulanla eşdeğer. 3 ile 11 yaş arası çocuklar anne babaları çalışırken burada eğitim görüyor. Okuma yaşına gelmeyenler de okul öncesi eğitim alıyor.”

XXI. Yüzyılda yaşam mücadelesi ve eğitim sorunu… Türkiye bu kozu uluslararası platforma taşıyabilir. Başka bir deyişle bir eli yağda bir eli balda olan ABD’deki Ermeni diasporasının gözünün içerisine sokabilir. Biz onlara insanca davranmaya çalışıp, iş aş veriyoruz, siz her fırsatta geçmişe dayanıp bizim gözümüzü oymaya kalkıyorsunuz diyebilir… Oysa Osmanlı’dan bugüne kadar ulaşan zaman sürecinde Ermeniler bu ülkenin asli unsuru, vatandaşı olmuşlardır. Osmanlı tarihinde Marko Paşa gibi birçok devlet adamı, Klasik Türk Musikisi konusunda eserler vermiş Ermeni müzik üstatları bulunuyor... Yedek subaylığımda Artin isimli bir Ermeni ve Josef Levi isimli bir Yahudi Yd.Tğm ile birlikte görev yapmıştım (Şimdi ne yapıyorlar bilemem ama bu yazımı okur da beni ararlarsa çok mutlu olurum). Günümüzde Türkiye’deki Ermeni nüfusunun azalmasının nedeni de başta ABD olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde, eğitimli olanların çok daha getirisi olan iş imkânları bulmasından kaynaklanmıştır.

Türkiye asil, hoşgörülü bir millettir, hiçbir zaman kendisine sığınmış olanları yurt dışına çıkarmaz. Söylenen sözler ise siyasi olmaktan çok gözdağı vermekten ibarettir. Bütün dünya bize düşman sözü ile işin içinden çıkamayız, siyasette teenni ile davranmakta yarar vardır.


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 1 Nisan 2010 Perşembe 12:10:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Cevdet Üstündağ IP: 85.105.190.xxx Tarih : 2.04.2010 15:03:55

Sevgili üstat, yazınızın içeriğine katılmamak mümkün değil. Ziya Gökalp'in savaş halinde "Mukatele" yani karşılıklı boğazlaşma dediği 1915 olayları ve sonrasındaki Tehcir (Göç), kuşkusuz ki Anadolu'da derin izler bırakmıştır. İngiliz gizli belgelerini Sayın Bilal Şimşir çevirdi oraya bakalım. Yine Çarlık Rus Orduları Doğu Anadolu İşgal Komutanının Rusça'dan İngilizceye çevrilmiş hatıralarına bakalım. 1968'de başkanlığını ünlü İngiliz düşünür B. Russel'ın yaptığı ve Russel Mahkemesi olarak bilinen Uluslararası Soykırım Mahkemesi bu konuda karar alamadı. 1948 tarihli Uluslararası Soykırım Suçu tanımına da uymaz çünkü 1915 olayları... Yaşanan acılar geride kaldı. Yakın zamanlarda çok sayıda Büyükelçi ve Ateşelerimiz öldürüldü. Bu kan davası güdümü bitirilmeledir tabii ki. Biz de istiyoruz sınır kapılarının açılmasını ve Ermeni taleplerinin geri çekilmesini tabii ki. Toprak talebi ve tazminat istemlerinden vazgeçtiler mi peki? Öncelikle haritalarına bakalım! Urfa Mutasarrıfı Nusret Paşa ile Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey niçin astırıldı Beyazıt meydanında? Onların son sözleri neydi ve 1921'de M. Kemal Başkanlığındaki BMM'si ne karar aldı haklarında? Komşularla SIFIR sorun diye ayağı yere basmayan bir takım ciddiyetsiz politikalarla bu sorun çözülemez!  Politikaları sıkışınca, bakın kovarım haaaaa, mantığına sığınma anlayışı iktidarın gerçek düşünce ve niyetini ortaya koymuştur zaten.   


adali IP: 95.149.234.xxx Tarih : 1.04.2010 14:43:40

Tebrik ederim Sayin Erdem Yucel bey sizi...Dilerim gecmisde ve su anda  Bu Ulkenin cikarlarini korumasi icin guvendigimiz, bu  Beceriksiz,kendinden baska hic cikari olmayan basimizdaki ler utansin...Turkiyeyi dis arenada menfaat lerini koruyamadiklari icin...yeter artik bu vurdum duymazlik...dilerim bu arsivi okurlar...bir seyler belki ogrenirler...


Mehmet E. IP: 84.62.15.xxx Tarih : 1.04.2010 18:30:34

Hocam ellerine saglik güzel bir tarih sayfasi acmisssin"1915 Osmanli döneminde Ermeni soykırımına gidildigine dair Ermeniler iddia etmektedirler.Osmanli Hükümeti bence gene insalcil davranmistir.Onlari baska yerlere nakletmistir.Bugün Dünya ve A vrupa arenesinde Ermeniler iktidari ellerine gecirmis durumdalar.

Dünya Hükümetlerine bir avuc oy ugruna saltanatlarini sürmektedirler.Dünya hükümetlerine bir seyler hatirlatmamiz gerekirdi.Oda Türkiye Cumhuriyeti Osmanli imparatorluguna karsi savas vererek kurulmus bir Türkiye Cumhuriyeti ortaya cikmistir.Bu soykırımla Türkiye,yi neden mahkum kilmak istiyorlar.

Oysa 1920 Kurtulus savasinda Fransiz isgali altinda Ermeni ceteleri ADANA;da ne kadar katliam yapmistir,Bu sirf Adana degil Türkiyemizin bir cok ilinde yapmislardir.Neden Türk Hükümetleri bunlari dile getirmiyorlar.Türkiye,nin üzerinde oynanan oyunlara bir degisimiz var Aslani Kediye bogduran ocak Asker ocagi;Ermeniler bunu oynuyor,Vede muvaffakta oluyorlar.

Bu bir lobi calismasindan kaynaklaniyor.Biz ne kadar susarsak onlar üzerimize bu suclamalarla geleceklerdir.Yaliniz Ermeniler bu oyunu oynarken bedava oynamiyorlar.Cok paralar harciyarak yapmaktadirlar.Ermenistanin hali ortadadir Halki ac susuz is güc yok halk perisan durumdadir.Zeklerinden calismak icin kacak olarak Türkiye,ye gelmiyorlar.

Türk Tarih Kurumu eski Baskani Yusuf Hallacoglu Ermenilerin yüzde sekseni PKK li diye bir iddia ortaya atti.Bu iddia dogru oldugu asikar gibi görülmektedir.Asala,nin öldürmüs oldugu Büyük Elcilerimiz konsolosluklarimiz birokratlarimiz unutulmadi.Ha kimseler kusura bakmasin beni birileri döverken elimden geldigi kadar kendimi savunmaya calisirim saygilarimla.