16
Haziran
2024
Pazar
ANASAYFA

Esma’ya mı yoksa Elif'e mi ağlamalı?

Bazılarının Televizyon kanallarındaki görüntülerini, basında ağlayan siyasilerimizi görünce insan elinde olmadan şaşırıp kalıyor. Koca koca adamlar ekranlarda gözyaşlarını tutamıyorlar, ulu orta ağlıyorlar…

Kendi kendime düşündüm; neden ağlamaya bu kadar meraklıyız diye…

Bazıları acaba çok mu duygusal, da her acı olaydan etkileniyor, yoksa bunun gösterisini mi yapıyorlar diye?

Ağlamayı, gözden yaş gelmesini bilimsel kişiler; sarsıcı bir duygunun, fiziksel bir acının veya herhangi bir rahatsızlığın etkisiyle insanlarda oluşan fiziksel bir durum olarak açıklamışlardır. Kaybedilen bir şeye üzülmek, yanmak, hayıflanmak anlamına gelen bir duygu tezahürüdür. Bu konuda dilimize yerleşen pek çok atasözümüz vardır. Konumuzu dağıtmamak için onlara değinmek istemiyorum. Yalnızca içlerinde “Ağlar gözden, sahte sözden sakın” , “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” atasözlerini, günümüzde uluorta ağlayanları gördükçe nedense hep hatırlarım. Meğer atalarımız ne güzel sözler söylemişler…

Sözlüklerimiz her an ağlamaya hazır kişileri de ağlamaklı, ağlak olarak tanımlamışlardır.

Dökülen gözyaşları için de çeşit çeşit tanımamlalar yapılmıştır. Göz çukuru içerisindeki bezlerden salgılanan, gözü sürekli ıslak tutan ve fiziksel bir etken veya ruhsal tepki sonucu dışarı akan duru sıvıya da gözyaşı denilir. Gözyaşı dökmenin, ağlamanın da, her şeyde olduğu gibi gerçeği var, sahtesi de var!..

Çoğumuzun kullandığı timsah gözyaşları sözü de dilimize yerleşen tanımlardan birisidir. Bu konuda da çeşitli açıklamak yapılmıştır.

Sahte gözyaşı dökmek… Aldatma, yanıltmaya yönelik olaylara karşı ağlayarak gözyaşı dökmek…

Sahte gözyaşı neden timsahlara özgüdür?

Bazılarına göre timsah aç kaldığında yumurtasından çıkan yavrularını yerken gözünden yaş akarmış… Bazılarına göre de timsah avını yedikten sonra sindirime yattığında gözyaşı ile sindirim sıvıları aynı olduğundan gözlerinden yaş gelirmiş…

Kısacası çeşit çeşit biyolojik ve yakıştırma açıklaması yapılmıştır.

Timsah gözyaşlarını daha çok yakından veya hiç tanımayan ünlenmiş bir kişinin cenaze törenlerinde görürüz. Hepsi yüzerine kederli bir ifade verirler, bazıları ağlarlar. Kendilerini çok zorlasalar bile ağlayamayanlar olursa onlar da kara gözlüklerin ardına gizlenirler. Kısacası sahteciliğin dik alası!

Bizim çocukluğumuzda erkek adam ağlamaz, kadınlar ağlar demişlerdi. Bu söz o zamandan bu güne mıh gibi kafama çakılmıştı. Şimdikilere bakıyorum da kadınlardan çok erkekler ortalıkta ağlaşıp duruyorlar. Mübareklerin iki gözü iki çeşme örneği…

Siyasetçi olsun veya olmasın insanların uluorta neden ağladıklarını bir türlü kestiremiyorum. Hele televizyon ekranlarında… Kendilerinin ne kadar duygulu insan olduklarını göstermek için mi?

Yoksa gündemi başka yöne çekmek için mi?

Siz hiç cumhuriyeti kuranların, eski siyasetçilerin ağladığını gördünüz mü?

Onlar da insandı, belki hepimizden çok duygusal insanlardı ama bunu ulu orta gösteri haline getirmek hiçbir zaman akıllarından geçmemişti. Yalnız kalıklarında ağladıkları, gözyaşlarını içlerine akıttıkları da olmuştur ama bunu hiçbir zaman getirim veya siyasi amaca yöneltmemişlerdi.

Ağlama konusunu biraz fazla uzattım ama benim kafama takılan, merak ettiğim başka bir şey var; Mısır’da askeri darbeye karşı ayaklanan Rabiatul Adeviyye Meydanındaki grubun içerisinde yer alan, açılan ateş sonucu ölen ihvancı Esma’ya televizyon kanallarında, meydanlarda bazıları ağlıyor da, bilim uğruna Kenya’ya giderek orada, Nairobi Westgate Alışveriş Merkezinde El Kaideli Eş Şebab teröristlerinin kurşunlarına hedef olarak karnında, doğumuna iki hafta kalan bebeği ile ölen Elif Yavuz için neden ağlayan çıkmıyor?

Hollanda doğumlu olduğundan mı, yoksa saldırıda ölen eşinin Avustralyalı Ross Langdon olduğundan mı?

Elif Yavuz Hollanda doğumlu Bir Türk kızı, Harward mezunu, Kenya’ya öldürücü sıtmaya yakalananları tedavi için, daha doğrusu insanlık görevini yerine getirmek için gitmiş.

Selahattin Önkibar Elif Yavuz’un yanı sıra “Nur’u hatırladınız mı” diyerek başka ağlanacak bir olayı köşesinde dile getirmiş: “Amerikan askerleri her saat ırzımıza geçiyor. Karnımızda onların piçlerini taşıyoruz. Ne olur gelin bizi öldürün” diye Ebu Gureyh zindanından mektup yazıp yakaran Müslüman hanımefendi.”

Bu olay yaşanırken “Amerikan askerlerinin Irak’ta başarılı olması için duacıyız” diye bazılarının demeçler verdiği de söyleniyor.

Kısacası garip bir üçgen; Iraklı Nur, Mısırlı Esma ve Türk bilim kadını Elif…

Acaba hangisine ağlamalı? Başka bir deyişle hangisine ağlanırsa daha çok Show (dilimize son açılımla “W” harfi de gireceğinden böyle yazdım) yapılır, siyasi getirisi olur?

Merak ediyorum, birkaç gün önce yitirdiğimiz Tuncel Kurtiz ve yakın tarihimize ışık tutan “Şu Çılgın Türkler” , “Cumhuriyet”, “Diriliş”, “ Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele” vb. kitaplarının yazarı Turgut Özakman için de gözyaşı dökmeyi ihmal etmezler inşallah!.. Aynı temenniyi Taksim Gezi Parkında başlayan ve yurdun bir çok köşesine yayılan tepkilerde yaşamını yitiren veya sakat kalanlar için de diliyorum!..


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 1 Ekim 2013 Salı 11:03:11
Güncelleme :1 Ekim 2013 Salı 11:09:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?