26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Fenerbahçe kongresi, direnişin simgesi...

Fenerbahçe camiasına boşuna Fenerbahçe Cumhuriyeti dememişler… Fenerbahçe’nin eski futbolcularından Halit Deringör’ün kitabına bu ismi vermesi de son derece yerindeydi. Fenerbahçe kongresi sıradan bir kongre olmaktan çıkmış, bazılarıyla hesaplaşma niteliğini kazanmıştı. Büyük olasılıkla da uyanışın ve baskılara karşı çıkışın simgesi olmuştu.

Bu kongre Fenerbahçe’ye gönül verenler kadar Başkan Aziz Yıldırım’ın zaferi olmuş, kulübü ele geçirmeye çalışanlara tokat gibi yanıt verilmiştir. Bir zamanlar emperyalizmin İstanbul’u ele geçirdiği yıllarda direnen bir avuç Fenerbahçeli, Taksim Stadında İşgal Kuvvetleri komutanı General Harrington’un İngiliz takımını 29 Haziran 1923’de 2-1 yenerek ortaya konulan kupayı generalin elinden almıştı.

Aradan tam doksan yıl geçti.

O gün ile bu gün arasında benzerlikler var mı?

Emperyalizmin gücüne yıllar sonra galip gelen Fenerbahçe…

Fenerbahçe’yi ele geçirmek isteyenlere karşı yine Fenerbahçe camiası…

Uzun süredir Fenerbahçe üzerinde bir takım oyunların oynandığı biliniyordu. İktidar devlet kurumları gibi spora da el atarak Fenerbahçe’yi ele geçirilmeye çalışılıyordu. Bu kez evdeki hesap çarşıya uymadı. Fenerbahçe’nin kongre üyeleri kulüplerine sahip çıktılar ve karşı koydular, direndiler. Üzerlerine atılan şike iddialarına, Fenerbahçe’ye çok şeyler kazandıran başkanlarının hapsedilmesine karşı çıktılar. Kuşkusuz, bazıları kongrede Fenerbahçe camiasının direneceğini hesaba katmamışlardı. Kolayca ele geçireceklerini sanmışlardı. Kongrede biat kültürü işlememişti.

Aziz Yıldırım’ın yeniden aday olacağını açıklaması Fenerbahçe Cumhuriyeti’nde sevinçle karşılanmıştı.
İktidar Aziz Yıldırım’ın karşısına eski Futbol Federasyon Başkanı M.Ali Aydınlar’ı çıkardı.

Acaba M.Ali Aydınlar’ı Futbol Federasyonu Başkanlığına kim atamıştı?

Bilen biliyor, fazla uzatmaya gerek yok sanırım… Bazıları şimdi de Fenerbahçe’nin başına oturtalım mı demişlerdi?

Aydınlar kimdi? Yıldırım’a rakip olabilir miydi?

Bazıları olacağını sandılar, ancak yanıldılar; olamazdı; olamadı da…

Aydınlar ve ona arka çıkanlar kongrenin çalışmalarına çok önceden başladılar.

Aziz Yıldırım kongre çalışmaları için cebinden yüz bin lira harcadığını söylerken, karşısına çıkarılanın harcamasının 1.6 milyon olduğu söylendi, basında yer aldı. Aydınlar’ın harcaması Yıldırım’ınkinin kat kat üzerindeydi. Aydınlar bu parayı nereden bulmuştu, kendi cebinden harcaması olanaksızdı.

Yeri gelmişken kendimden örnek vereceğim: Zaman zaman yeri geldikçe söylediğim gibi Fenerbahçe’nin Divan Kurulu üyesiyim. Çok istediğim halde, artık İstanbul dışında yaşadığımdan ötürü kongreye katılamadım. Ancak telefonlarım hiç durmadı; arayanlar Aydınlar’ın sekterleriydi. Kendilerine İstanbul dışında olduğumu, kongreye katılamayacağımı söylediğimde bana yol paramı, kalacağımın oteli de ayarlayacaklarını söylediler. Teşekkür ettim. Bir süre sonra yeniden aradılar, tekliflerini yinelediler. Kongreye katılabilirsem oyumu Aziz Yıldırım’dan yana kullanacağımı söyleyince buz gibi olduklarını seslerinden anladım ve bir daha da aramadılar.

Ben oy kullanacak bir kişiydim. Gerisini siz düşünün. Bu da gösteriyordu ki, Aydınlar bu iş için yüklü bir para ayırmış olmalıydı. Kendi cebinden mi başka tahsisattan mı bilemem!

Şimdi gelelim asıl konularımıza;

UEFA haksız olarak Fenerbahçe’yi şike iddiası ile cezalandırırken, Türkiye’yi yönetenler bu haksızlığa karşı koyamadılar, belki de bilerek karşı çıkmak istemediler. Anlaşılan Fenerbahçe’nin cezalandırılmasını istiyorlardı ve hepsinden önce de Aziz Yıldırım hedef alınmıştı.

UEFA müfettişi Pierre Cornu’nun 3 Temmuz’da Türkiye’ye Fenerbahçe’yi incelemeye gelmesi memleketimiz adına küçük düşürücü bir davranıştı. Oysa bazıları bunu sevinçle karşıladılar; UEFA’ya sen ne yapıyorsun diyemediler. Hepsinden öte onun gelişini sevinçle karşılayıp başarı olarak yorumladılar.

Aziz Yıldırım’ı iktidarın istemediği açıkça anlaşılıyordu. Bunun nedeni neydi bilinmiyordu. Aziz Yıldırım bazıları gibi korkudan sinmemiş, baskıya boyun eğmemişti. Kısacası çoğu insana ders verircesine, Fenerbahçe’ye oynanan oyunlara karşı dik durmayı bilmişti.

Bu kongrenin en önemli noktası da iki karşıt görüşün sporda karşı karşıya gelmesidir. Aziz Yıldırım’ın kazandığı ilan edildiğinde salonda “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözü boşuna yükselmemiştir.

Aziz Yıldırım’ın 3 Temmuz hesaplaşması demesi de boşuna değildi. 3 Temmuz nedir derseniz; 3 Temmuz iktidarın spora el atması ve Fenerbahçe’ye operasyon yapılmasıydı. Bu yüzden tribünlerde olsun, kongrede olsun Fenerbahçeliler bütünleştiler ve adeta tek vücut oldular. 3 Temmuz hesaplaşmasında hem sağduyu hem de Fenerbahçe başarılı çıktı, zafer kazandı. Kime karşı derseniz onun da yanıtını siz verin…

Fenerbahçe’nin hakkıyla kazandığı 2010-2011 kupasını elinden almak isteyenler de bu arada ortaya çıkmıştı! Kim oldukları malum…

Tarihi Kongre’nin ilk gününde Aydınlar’ın Aziz Yıldırım’ın konuşmasını dinlemeden salondan çıkması, rakibi karşısında yenik düşeceğinin göstergesiydi. Büyük olasılıkla da söyleyeceklerine yanıt veremeyeceğini bilmesinden kaynaklanıyordu.

Aydınların salondan ayrılmasından sonra söz alan Aziz Yıldırım’ın konuşması her şeyi açıklıyordu;

Soracaklarım vardı ama M.Ali Aydınlar Bey gitti. Ben şimdi kime soracağım. Avrupa’da yarı finaller oynayacağız, yok Avrupa’nın beş kulübünden biri olacağız. Real Madrid olacağız diye konuşmak boş işler. O kulüplerin bütçesi ne biliyor musun? 800 milyon Euro. Fenerbahçe’nin ise 150 milyon Euro. Boş sallamakla yarışılmıyor.

Fenerbahçe şike yaptı mı? Bu soruma cevap bekliyorum. Çıkıp diyeceksin ki; Fenerbahçe’nin şampiyonluğu temizdir şike yapmamıştır. Şikeyi bastıra bastıra söyleyeceksin. Ben buradan bir kez daha söylüyorum. Biz şike yapmadık.”

Kongre öncesinde bir gazetenin başlığı ise ilginçti; Devlerin Savaşı… Başlığı atan yanlış atmış olmalı, orda devler yok. Yalnızca yel değirmenlerine saldıran Don Kişot vardı!.. Aziz Yıldırım, Fenerbahçe tarihinde şimdiye kadar görülmemiş şekilde on birinci defa 6621 (yüzde 74.11) oyla başkan seçilirken Aydınlar ancak 2383 (yüzde 25.89) oyda kalmıştı. Fenerbahçe’de ilk kez bu kadar kalabalık bir kongre yapılmış ve bir başkan ilk kez bu kadar yüksek oy alabilmişti. Yönetim kurulu listeleri arasında da her iki taraf arasında 1/3’lük bir fark vardı.

Bazı siyasiler biz sandıktan çıktık diye övünürler ya; Aziz Yıldırım da sandıktan çıktı. Hem de büyük farkla… O zaman sandıktan çıkana saygı göstereceksin, ardından tehditkâr konuşmayacaksın…

Fenerbahçeliler takımlarına şikeci diyenlere oy vermediler, ayrıca tepeden gelen her türlü baskıya da karşı koydular…

Bazıları stadı alacağız yanındaki arazi ile AVM yapacağız diyorlardı. Oysa Aziz Yıldırım daha polemikler, suçlamalar başlamadan önce buna karşı çıkmıştı. Acaba bu nedenle mi karşısına Aydınlar çıkarıldı?

Fenerbahçe kongresi nedense Başbakanı kızdırmıştı. Son on bir yıllık iktidarında ilk kez bir seçim istediği gibi sonuçlanmıyordu. Bunun ardından yerel ve genel seçimlerde de dilediği sonuçların tersi çıkar mıydı?

Bilemeyiz ama bu seçim, sonun başlangıcı olabilir miydi?..


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 7 Kasım 2013 Perşembe 10:59:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 7.11.2013 15:38:34

futbol konularinda genelde yorum yapmak arzusunda degilim bu yorumumda istisna disi bunun da sebebi baslik fenerbahce kongresi direnis simgesi arkadan  kazanmanin ögülmesi kaybedinin yerden yere vurulmasi o Zaman ata güresimiz olan bu ata sözümüzü aklima getirdi üste ciktim diye sevinme alta düstüm diye yerinme her ne olursa olur buradaki gibi bir kongre olur bir kisi  degil bir kac kisi buna aday olur ve birisi kazanir  Kazanan  kaybeden el ele olur zaten isin aslida budur bizde ise yenildin vah vah at kendini kanala yendin hurralar murralar ortamsonuc  gergin mi gergin bu gerginlige pupa yelken herkez elinden geleni yapiyor

kaybeden tarafin bir  vaadi kazanirsam  realmadrit gibi vs yapacagim  artik bu vaadlere herkezin karni tok ama bu vaade verilen cevabada karni tok  fenerin 150 milyon real madritin 800 milyon degeri varla cevap verilmemeli biz her ciktigimiz bilhassa disardaki  maclarda   ister fener bahce ister arka bahce ister galatasaray ister kervan saray kaybedersek bu kaybedislerde hep zarar edersek 150 milyonda bize cokmu cok demek gerek  derken  biz parayi yeri gelince cöpe atariz yeri gelincede buluruz madiyattan da vaz gectik bari yenilin yenmeyin  ama oyun oynayin oyun oyun yok netice yok itiraz cok kavga cok hee vs olumsuzluklar cok o Zaman 150 milyonda herhalde cok