Bizim anlı şanlı, yazılı ve görsel basınımızdan bazıları gündemi değiştiren, yeni bir haberi duyarlı! toplumumuza taşıyarak gazetecilik görevini hakkıyla! yerine getirdi. Televizyon kanallarından birisi alt yazı ile bu çok önemli haberi verdikten sonra magazin programını sunmaya başladı.
Flaş Flaş Flaş Aliye basıldı!...
Meraklı meraksız herkes işini gücünü bıraktı, televizyon kanalını izlemeye ve bu çok önemli haberi öğrenmenin telaşına düştü.
Kanalda alt yazı sürekli geçiyordu.
Flaş Flaş Flaş Aliye Basıldı!...
Saatlerce televizyon kanalının başında bekleyenler meraktan çatlıyorlardı...
Aliye’ye ne olmuştu ?
Aliye Kiminle basılmıştı?
Aliye’nin birlikte basıldığı bu şanslı kimdi?
Her zaman olduğu gibi Az Sonra! Az Sonra sözcükleri bitip tükenmiyor, saatler geçiyordu...
Saatler süren bekleyişten, ipe sapa gelmez magazin haberleri izlendikten sonra Aliye’nin kiminle basıldığı bir iki dakikalık görüntülerle öğrenildi.
Aliye dizisinin başrol oyuncusu Sanem Çelik, dizinin yönetmeni Kudret Sabancı ile Tarabya’da bir çay bahçesinin önünde, denize karşı araba içerisinde çaylarını yudumlarken öpüşmeye başlamışlar. O sırada yanlarındaki arabada namusuna çok düşkün, duyarlı bir vatandaş gördüklerinden rahatsız olmuş, belki benim de başıma gelir diyerek cep telefonuna sarılmış magazin basınına haber salmış. Magazinciler de anında olaya el koymuşlar ve Sanem Çelik ile Kudret Sabancı’yı araba içerisinde görüntülemişler. Çekilen karelerde direksiyon başında şaşkın bir adam, yanında yüzünü gizlemeye çalışan ve arabanın içerisine saklanmaya çalışan Aliye...
Gördünüz mü günün başarılı magazin basınını?
Gördünüz mü duyarlı vatandaşımızı?
Gördünüz mü bu olayı ertesi günü gazetelerin birinci ve ikinci sayfasına taşıyan büyük gazetelerimizi? Özellikle bir holdingin amiral gemisi olan gazeteyi... Reha Muhtar’ın ertesi günü yaptığı programda Demet Akbağ, Beyazıt (Beyaz) Öztürk ve Hülya Avşar ile konuyu tartışmaya açmasını...
Ne büyük olay değil mi?
Flaş flaş flaş Aliye basıldı!...
Bazıları Türkiye’nin ileri gittiğini, bazıları yerinde saydığını ve bazıları da geriye gittiğini zaman zaman yazarlar ve tartışırlar.
Aydınlanma sürecini aşmış vatandaşlar şimdi oturup bu sorunun yanıtını sizler verin.
Sanem Çelik ve Kudret Sabancı olayını, flaş flaş flaş! diye gündeme taşıyanlar ve de duyarlı vatandaşlar! Yaptığınızın iyi veya yanlış olduğunu hiç düşündünüz mü?
Sanem Çelik, Kara Melek dizisi ile ismini duyurmuş, ardından Aliye dizisi ile ünlenmiş bir oyuncu. Ve de bekar bir hanım. Öte yanda Yönetmen Kudret Sabancı evli bir erkek.. Eşi olayı Paris’te öğreniyor yüzü gözü ağlamaktan şişmiş bir halde biniyor uçağa ve İstanbul’a geliyor. Bizim görev aşkı ile yanıp tutuşan magazin basını kadını hava alanında yakalayıp soru üzerine soru yöneltiyorlar.
Ne oldu, nasıl duydunuz, boşanacak mısınız?
Magazin basınının izleyicileri, işini gücünü bırakıp bazı televizyonların abuk sabuk sabah programlarına katılanlar şimdiden guruplara ayrılmışlar. Kendi beyinlerinde yargısız infaz yapıyorlar veya olayı normal kabul ediyorlar. Kısacası toplum ikiye ayrılmış durumda...
İç ve dış siyaset...Türkiye’nin çevresinde gelişen dış olaylar, ne iktidarın söyledikleri ve de muhalefetin davranışları, ABD İran’a saldırırsa ne olur? Irak nasıl düzelir? Avrupa’da neler oluyor? Umurlarında bile değil..
Orhan Veli’nin dizeleri gibi,
“Bir elinde cımbız
Bir elinde ayna
Umurunda mı dünya”
Güncel konumuz bunların hepsinin ötesinde; Aliye basıldı, nerede basıldı, nasıl basıldı, yönetmenin karısı ne yapacak? Aliye dizisi devam edecek mi? Sanem Çelik’in yerini başka bir oyuncu mu alacak? Alacaksa kim olacak ?
Bizim toplumun bazı kesimi nedense oyuncular ile ekranlara sinemaya yansıttıkları kişilerin aynı yapıda olduğunu düşünüyorlar. Örneğin Sanem Çelik, kocası tarafından aldatılmış, ezilmiş ve yuvası yıkılmış bir kişiliği oynuyorsa, gerçek yaşamında da aynısını yaşamasını istiyorlar. Bir süre önce de Pınar Altuğ’un başına buna benzer bir olay gelmişti. Çocuklar Duymasın isimli dizide müşfik bir anneyi oynarken evli olmasına rağmen bir başkası ile yakalanınca kızılca kıyamet kopmuş ve diziden ayrılmak zorunda kalmıştı. Onun için de özel programlar yapılmış, basın günlerce bu olay ile meşgul olmuştu. Hep söylenir; rahmetli Erol Taş kötü adamı perdeye yansıttığından, bir gün Anadolu’da taşlanmıştı. Yaz aylarında güneydeki bir otelde animasyon yapan, aslında iyi bir aile babası olduğu söylenen “Tecavüzcü Çoşkun”a acaba gerçekten tecavüzcü mü diye bakıyorlar!...
Bir söz vardır; eğri oturup doğru konuşalım diye... Şimdi böylesine ipe sapa gelmez haberleri topluma yansıtan basına, onları saatlerce flaş flaş flaş diye izleyenlere sormak lazım;
Sizler hiç kaçamak yapmadınız mı?
Başımızı deve kuşu örneği toprağa gömmeyelim, gerçekleri görelim; evli erkeklerin çoğu fırsat buldu mu kaçamak yapar. Kaçamak yapan evli kadınların oranı onlar kadar olmasa bile az değildir. Ancak onların bir şansı her gün televizyonlara çıkmadıklarından duyarlı vatandaşlar! tarafından yakalanmamalarından kaynaklanıyor.
Kısacası flaş flaş flaş diye boş şeyleri haber yapıp, saatlerce onları konuşuyoruz. Oysa Türkiye’nin konuşulacak öylesine çok hayati konusu var ki, kimin umurunda...
erdemyucel2002@hotmail.com
Yayın Tarihi :
9 Mart 2006 Perşembe 22:55:49
Yorumlarınız
selim namer IP: 81.215.69.xxx Tarih : 10.03.2006 22:51:53
SN:Erdem beyin,aliye konulu yazısına bayıldım.Nekadar boş milletiz.aliye olayının peşinde flaşlar ,haberllerde ilk sırada,kdv tekstilde%8 e düştü kimsenin toplumda umurunda değil Biraz sağ duyulu olmalı ama nerde,nerden geldik nereye gidiyoruz. AKLIMIZ HEP DEDİKODUDA bunları aşmalı faydalı,duyarlı,ileri görüşlü toplum olmalıyız.BİZLERİ BU KIT DÜŞÜNCELER YÜZÜNDEN AVRUPALILAR KABUL ETMİYOR ZATEN. TEŞEKKÜRLER,SN:erdem bey.
yüksel gider IP: 85.99.9.xxx Tarih : 11.03.2006 21:03:32
Sayın Hocam her yazınızda toplumun vurdum duymazlığını ve basınımızın boş işlerle taplumumuzu oyaladıklarını ortaya seriyorsunuz.Çok güzel.Fakat;Bizim Toplumumuzun çoğu böyle olaylara kendilerini adapta etmiş gidiyor.Günümüzde insanlar doğruluk ve dürüstlüğe pek rağbet etmiyorlar!Etmedikleri gibi basınımızda böyle haberlerle insanımızı yıllardır uyutuyorlar. Öte yandan bir yarumcu beyefendi Salim Namer Demişki işte bizi bundan Avrupa Birliğine Almıyorlar. Şu gerçeklere bir bakalım.Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK Avrupaya girmeyi düşünmediği gibi.Avrupayı Kendi beyni ile tuş etmiştir.Bizim Avrupaya girmemiz demek.Kültür İntaharıdır bence.Toplum olarak dürüst olalım. Kitap okuyalım.Araştırma yapalım.İnancımızı gerçekçi olarak kabul edelim ve çalışalım.Bizim Avrupaya değil Dünyaya ihtiyacımız yoktur.Onların bize ihtiyaçları vardır ve bir çok konudada gebedirler bize.Bu dönemde böyle avrupa dalgaları ile geçip gidecek.Yarın başka bir şey atacaklar ortaya.Onunla uğraşacağız.Dünya'da sınırlar yeniden çiziliyor bunu hale çözemedik.Hale bir çoğumuz kış uykusundayız. Saygılar Sunarım.