17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Gelinim Olurmusun ?

     Yazılı ve görsel basının ciddiyetten uzak, havadan sudan programlarını izlemeye alıştık. Katılımcıları ve izleyicileri hafife alan, onlarla dalga geçen, kişilikleri ile oynayan, zaman zaman onları aşağılayan, günlük aşkları gözler önüne seren basını izlemekten kaçınır, bu konuda  yazı yazmayı da hiç istemem. Kısacası laf olsun torba dolsun programlar benim uğraş alanıma girmiyor. Ne var ki, çevremdeki bazı kişilerin ısrarı ile televizyonda “Gelinim Olur musun?” programını belirli aralıklarla izledim. Bu kez de bilimi, kültürü bir kenara itip, gazetecilik yönüm ağır bastı ve toplumun belirli kesiminin zekâ düzeyini yansıtan, kültürel yönden belirli bir aşamaya gelememiş genç ve orta yaşlı insanların kapatıldıkları evdeki yaşamlarına değinmekten kendimi alamadım. Bağışlayın beni...
 
     Buna benzer programlar daha önce de televizyonlarda yer almış, ciddi yazarlar bile bunları köşelerinde eleştirmişti. Benimle Evlenir misin?, İkinci Bahar, Biri Bizi Gözetliyor, Ünlüler Çiftliği gibi...Tabi bu arada Türkiye’nin Starı, Yıldız Aranıyor, gibi ses ve yetenek yarışmalarını hiç saymıyorum... Belki de önümüzdeki günlerde “Bekâr Kaynanaları Evlendiriyoruz”, “Gelinler Kaynanalarını Evlendiriyor” programlarını da izleyeceğiz!..
    
     Benim değinmek istediğim, evlenme çağına gelmemiş erkek çocukları, onların analarını ve evlenmek isteyen kızları bir evde toplayan “Gelinim Olur musun” adlı programdır. Anaların yaş ortalaması 50’den yukarı, gençlerin ise 20-25 arasında. Bunların eğitim düzeyleri, maddi gelirleri nedir, nerden ne kazanacaklar, nasıl ev geçindirecekler o da bilinmiyor. Kimse çıkıp da bunları damat adayları ile analarına sormuyor. Program yapımcılarının ise umurunda bile değil; onların konusu konu reyting ve reklâm... Bu arada ortaya çil çil altınlar konulmuş, bir yığın da ödül dağıtılacak. Bu yüzden yarışmaya katılanlar her türlü eza, cefa ve hakareti, aşağılanmayı sineye çekiyor.Kuşkusuz bu da eğitimsizlikten, sosyal yaşam standartlarının düşüklüğünden, aile baskısından ve maddi olanaksızlıklardan kaynaklanıyor.  Ayrıca yarışmaya katılanların evliliğin getireceği sorumlulukları üstlenecek olgunluğa eriştiklerini de hiç sanmıyorum. Kırsal kesimlerde yaşayanlar bile bu tür sorumlulukları çözmeye çalışırken İstanbul’un göbeğinde traji-komik bir program sürüp gidiyor. Kaynana adayları kırım kırım kırıtırken içlerinden birisi, yeterli bir eğitime eriştiğini sanmadığım iki genç kıza her gün sözle saldırıyor ve onları aşağılıyor. Zavallı genç kızlar evlilik umudundan mı, yoksa verilecek ödülün cazibesinden mi bilinmez saldırıları karşılamayıp, ağlamakla yetiniyorlar. Roma arenalarında aslanların önüne atılmış mahkûmlar gibi... Onların haklarını telefonla katılan bazı izleyiciler korumaya çalışıyorlarsa da kaynana adaylarından birisi karşısındaki izleyiciyi konuşturmadan bu kez ona karşı saldırıya geçiyor. Yukarıda da dediğim gibi traji-komik, tıbbi dilde de psikolojik bir bunalımın tipik örneği sergileniyor. Genç kızlar yalnızca ağlarken bizim de ailelerimiz, onurumuz var diyerek, belki de yarışmanın süreci içerisinde o kişinin oğlu ile evlenebilme ümidiyle karşısındakilere hak ettikleri cevabı veremiyorlar. Öte yanda analarının dizinin dibinden ayrılmayan, onlardan aldıkları emirlerle hareket eden genç erkekler de kişiliksizlik örneğini gözler önüne seriyorlar. Bunlar mı evlenip yuva kuracaklar?
 
     Bütün bu saçmalıkların yanı sıra çoğu insan bazı  gerçekler üzerinde durmak istemiyor; Türkiye’nin çözüm bekleyen bir yığın siyasi, ekonomik, ve sosyal sorunları var. Onlarla ilgilenmeyen toplumun bazı kesimleri havadan sudan, hiçbir getirisi olmayan bu tür programlarla vakitlerini geçiriyor.İşin komik yönü de kimi izleyiciler canlı yayında , ben onu destekliyorum şu nedenle, ben bunu destekliyorum bu nedenle diyerek birbirlerine giriyor ... Bu da televizyon yapımcılarının arayıp da bulamadıkları... Nedense bizim toplumumuz kavga ve tartışma seyretmeye bayılıyor. Dolayısı ile bu tartışmalarla reyting rekorları kırarken televizyon kanalı kazanıyor; peki,  bu  programı izleyen, telefonla katılan izleyici ne kazanıyor? İzleyici, akıl ve bilimin ışığı altında düşünmekten, gerçekçi olmaktan uzak kalıyor. Ne kadar acı değil mi? Yeri mi değil mi bilmiyorum ama, nedense birden aklıma Aziz Nesin’in söyledikleri geldi, Nejat Uygur’un deyişi ile anlayan anlamıştır sanırım...
 
 
erdemyucel2002@hotmail.com
Yayın Tarihi : 29 Ekim 2004 Cuma 15:55:46
Güncelleme :8 Haziran 2005 Çarşamba 16:04:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?