Güneydoğu Olaylarında Çelişkiler

Tüm Türkiye ayağa kalktı; yurdun hemen her köşesinde mitingler yapılıyor; terör ve ona yataklık edenler lanetleniyor. Tüm yurtta büyük bir öfke seli var. Kenthaber’e gelen okuyucu yorumları sitemizin kilitlenmesine neden oldu.

Şehitlerimizin acısı yüreklerimizi yakıyor. Milli olaylarda toplumun nasıl birleştiğini, tek vücut olduğunu, kenetlendiğini, şehitlerimizin nasıl birleştirdiği bir kez daha gözler önüne serildi. Futbol takımlarımız terörü telin eden pankartlarla maçlara çıkıyor, tribünler bayraklarla donanıyor. Gece saat 21.30 da tüm kentlerimizde ışıklar yanıp sönüyor, araçlar kornalarını çalıyor. Pencerelerde, balkonlarda ay yıldızlı bayraklarımız dalgalanıyor...

Şehitlerimiz bir kez daha hatırlanıyor. Onlara saygı ve sevgi gösteriliyor.

Onları unutmadığımızı, unutamayacağımızı bir kez daha yineliyoruz.

Birlik ve beraberliğin tipik örnekleri sergileniyor.

Güneydoğudaki son menfur saldırıda bir takım çelişkiler olduğu da gözden kaçmıyor. Daha doğrusu ortada bazı kritik sorular var. Güneydoğuda büyük bir askeri gücümüz savaş konumunda ve eller tetikte bekliyor..

Herkes diken üstünde...

ABD helikopterleri olup biteni yukarıdan kontrol ediyor. Savaş ve haber alma teknolojinin tüm olanakları orada var. ABD uydudan her şey açıkça izliyor ve değerlendiriyor. Elde ettiği bilgiler kendilerinde mi kalıyor, başkalarına mı iletiliyor veya bizimle mi paylaşıyor. Bilinmiyor...

Buna rağmen 200 kişilik bir PKK grubu K.Iraktan sınırı geçiyor, askerlerimize pusu kuruyor, Yeşiltaş ile Dağlıca köyleri arasındaki köprüyü havaya uçuruyor. Piyade Taburumuzun koruma birliğine saldırıyor. Askerlerimizle saatlerce çatışıyorlar. On iki şehit veriyoruz, yaralılarımız var ve sekiz askerimiz kaçırılıyor ve sonra bu askerlerimizin görüntüleri Kürt sitesinden tüm dünyaya gösteriliyor.

Burada üzerinde durulacak, açıklığa kavuşturulamayan bazı noktalar var.

Tüm teknolojik olanakların sergilendiği bölgede, pilotsuz haber alma ve AVEC uçakları, uydudan her şeyin görünüp değerlendirildiği ortamda bütün bu sistemler nedense saldırının olduğu saatlerde durmuş!...Bunun nedeni açıklığa kavuşturulmalıdır.

Bu ne biçim müttefiklik anlayışıdır . Bu hesabı soracak var mı? Bugün için yok...

Teröristlerin elinde ağır silahlar bulunuyor. Bunların hepsi ABD ve AB üyelerinin malları...O silahları onlara kimler verdi?

Çok güvendiğimiz, ekonomiden siyasete kadar teslim olduğumuz ABD acaba kimden yana?

Kore’de Türk askeri olmasaydı ABD askeri perişan olmayacak mıydı?

Türkiye müttefik olarak kendine düşenleri fazlasıyla yapmıştır.Ya karşı taraf!...

Nato’nun ve ABD’nin her isteğinde Türk askeri kendisi ile ilgili olmayan bölgelere askerini göndermedi mi? Günümüzde de oralarda askerimiz yok mu? Somali, Bosna-Hersek ve Afganistan’da askerimizin ne işi var? Bir Vietnam’a göndermediğimiz kaldı...

Son baskını ABD’nin bize bildirmediği bir gerçek...

Öldürülen teröristlerin ne resimleri ve ne de kimlikleri açkılanmadı. Acaba askerlerimizi şehit eden bu teröristler kimlerdir?

Nedense yıllar öncesinin bir televizyon dizisi aklıma takıldı;”Görevimiz tehlike”...

Olmayacak bir iş ama olur mu olur...

Ne yazık ki, bu güç ortamda deneyimli politikacılarımız yok... Büyük Atatürk’ten söz bile etmek istemem. Onun yeri bizler için bambaşkadır. Ancak İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Adnan Menderes ve Celal Bayar gibi politikacılarımız da yok... Onlara benzer politikacılarımız olmayınca da her şeyimiz ABD’nin ve AB ülkelerinin verecekleri direktiflere bağlı kalıyor. Şehitlerimiz her geçen gün artıyor, ancak elimiz kolumuz bağlı...

Başbakan, Türk medyasını eleştiriyor... Ardından Ankara’da ABD başta olmak üzere herkese meydan okuyor. Nedense bu meydan okumalar dışarıda değil de hep içeride oluyor!...

Dünyanın önde gelen haber ajansı AP geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile ABD Savunla bakanı Robert Gates’in Kiev’de yaptığı görüşmenin perde arkasını yayınladı.

Vecdi Gönül, ABD’li Savunma Bakanına “Amerika’nın bir şeyler yapması gerek. Kamuoyu baskısı çok büyük. Elle tutulur bir şey istiyoruz. Ne olursa olsun. Çocuklarımız ölüyor. Sınırı geçmeyi düşünüyoruz ama hemen değil. Bu işi Amerikalılarla birlikte yapmak istiyoruz.” Demiş!...

ABD’li Bakan Gates Vecdi Gönül’ün bu sözleri üzerine Vatan’dan öğrendiğimiz kadarıyla şöyle söylemiş:

“Tek başlarına harekete geçmekten çekindiklerini gördüm ve rahatladım. Bu iyi bir şey...”

Ardından da Bakanımızı tehdit etmekten de geri durmamış;

“Irak’a girerseniz, Ermeni tasarısı geçer...”

Sözcüğün tam anlamıyla diplomatik skandal... Diplomatik skandal başka nasıl olur ben bilemiyorum, belki bilenler vardır. Kuşkusuz AKP iktidarı döneminde bu kaçıncı skandal.

Diplomasimiz böyle olunca da ABD’nin kuklası Barzani ile Talabani’nin Türkiye’ye dayılanmasına, PKK’nın gemi azıya almasına kızmamalıyız. PKK’lılar terörist değil. Birini bile size teslim etmeyiz, değil PKK liderlerini kedi bile vermeyiz diyecek kadar küstahlaştılar. Sıkıyı görünce yelkenleri suya indirip aşağıdan almaya başladılar. Bizim onları dağdan indirmeye gücümüz yok diyorlar. Yaptırım gücü olmayan Bağdat hükümeti de aynı doğrultuda konuşuyor!..

Bağdat hükümetinin ise adı var kendi yok...Tamamen Barzani ve Talabani gibi o da ABD güdümünde...Başka bir şey beklemek de olası değil...

Türkiye’nin elinde ise K.Irak ve Bağdat yönetimini çökertecek kozlar bulunuyor. Bunların başında Habur Kapısı geliyor. Ardından K.Irak’ın elektriği Türkiye’den gidiyor ve ne tuhaf ki, oradakiler Türk insanından daha ucuza elektrik tüketiyor. K.Irak’ta 400’e yakın Türk müteahhitlik şirketi bulunuyor ve burada 5000’den fazla işçi çalışıyor. Bir diğer garabet örneği bu firmalar Barzani ve Talabani’nin başkanlık sarayından, parlamentosunu ve havaalanını içeren binalarını yapıyorlar.

Bu arada PKK’ya terörist diyemeyen DTP milletvekillerinin TBMM’nde yer almasına da şaşırmamak lazım. Kaçırılan askerlerimiz için PKK ile arabuluculuk yapabileceklerini söyleyen DTP milletvekiline ne demeli...

Sen kimden yanasın?

Kimliğini taşıdığın, maaşını aldığın, her türlü nimetlerinden yararlandığın Türkiye Cumhuriyetinden mi, yoksa askerlerimizi şehit eden genç yaşlı, çocuk demeden öldürdüğün vatandaşlarımızdan mı ? Kaldı ki, şehit askerlerimiz arasında da pek çok Kürk kökenli vatandaşımız var.

TBMM kürsüsünde yemin ederken acaba ayağını mı kaldırdılar!..

Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti buna hiç layık değildir.

Bu satırları yazarken Güneydoğuda neler olup bittiğini bilmiyoruz. RTÜK haklı olarak bu konuya yasak getirdi. K.Irak’ta olağan üstü bir durum varken bunların deşifre edilmesi de normal değildir.

PKK’nın Türk askerini K.Irak’a çekmek istediği de ileri sürülüyor. Belki amacı Türkiye ile ABD’yi karşı karşıya getirmek... Ancak Türkiye’nin en büyük gücü ordusu ve onu yönetenleridir. Genelkurmayımız 12 Nisan’da yapmış olduğu basın toplantısında K.Irak’a girilmesinin şart olduğu söylemiş, ancak hükümet ABD ve AB ülkelerinden icazet alabilmek için bu isteği savsaklamıştı. K.Irak’taki Kürk yönetiminin ABD’nin uydusunda olduğu bildiğinden buna cesaret edememişti. Geçen dönemde tezkerenin çıkarılamayışı büyük bir yanlıştı. Bu kez tezkere geciktirilmeseydi, belki de tüm yurdu ayağa kaldıran şehitleri vermeyecektik. Her Türk vatandaşı sonuna kadar ordusuna ve kumandanlarına güvenmektedir. Sanırım ulus olarak en büyük kazancımız da budur...

Türk ulusu aciz bir toplum değildir, gerektiğinde tek yumruk olur, ancak basiretli, ileriyi gören, deneyimli politikacılarla yönetilmesi şartıyla...

Bir gün K.Irak dosyası açılacak ve bunun sevabı ile günahı tartışılacaktır. Kimsede bundan kaçamayacaktır...


erdemyucel2002@hotmail.com